Hayrettin Atak

Hayrettin Atak

Timav ve Kaliteli Eğitim

Timav ve Kaliteli Eğitim

Bir cinayet görüntüsü vardı birkaç gün önce… İnsanı dehşete düşüren… Bir anne Hastane tuvaletinde oğlunu elleriyle boğarak öldürüyordu… Bir evlat için yaşanabilecek en kötü sahne… Dünyada güvenebileceğiniz tek insanın elleri sizin boğazınızda…

Kurtulsanız bile bir daha asla nefes alamazsınız sanırım…

….

Bu iğrenç sahne bana 28 Şubat – İHL ilişkisini hatırlattı… Unutmak istediğimiz bu ilişkiyi oldukça iyi anlatıyor, aslında bu sapkın sahne…

28 Şubat, yüzyıllardır zehirleyerek ya da diğer dolaylı yollardan evladını öldürmek isteyen, ancak tüm girişimleri sonuçsuz kalınca, en sonunda da evladını kendi elleriyle boğmaya kalkışmış bir sapkın annenin adıdır, esasen…

….

Evladını İmam Hatip’e gönderecek düşüncede bir ailenin ocağında yetişmiş, ardından 7 yıl boyunca o sıralarda diz, dirsek hatta vücudunun her yerini özenle çürütmüş, İslam ahlakı almış, Allah ve Resulünün sevgisiyle boyanmış, Atasına ve Ulül emre itaat eğitimi almış, kendinden başka herkese her ne şart altında olursa olsun saygı duyması için şartlandırılmış bir İHL’linin hiçbir zaman anlamladıramayacağı bir cinayetin öyküsüdür 28 Şubat…

….

Geçtiğimiz son 10 yıllık süreç, 300 yıldır evladını öldürmek için uğraşan bu annenin tedavi süreci olmuştur… Bugün tedavi sonuçlanmasa da, hastalık iyiden iyiye gerilemiş ve iyileşme yolunda büyük mesafeler kat edilmiştir…

….

Resulün döndüğü savaş sonrası “Şimdi büyük Cihad zamanı” dediği gibi… Şimdi büyük cihad zamanı…

Bunu TİMAV genel Kurulunda daha iyi anlıyor insan… Abdullah Ecevit Bey’in Genel Kurulda, üstüne basa basa anlattığı bu mücadele;  “Bilgi, Birikim, Strateji” mücadelesi…  Yani kaliteyi artırma savaşı… Ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracak bireyler yetiştirme gayreti… İşte bu asıl büyük Mücadele…

Vakfın, Çağın gerekliliklerinin üstünde insan yetiştirme arzusu takdire şayan…  Binalar yeniden açıldı, okulların sınıfları, bahçeleri yeniden şenlendi ama şimdi bu güzelliklerin ve bu lütufların içini doldurma zamanı… Çıktığı bu kutlu yolda tüm alkışları, tüm iltifatları hak ediyor bence TİMAV…  

Vakfın “Burs ve barınma” ihtiyaçlarından ziyade “kaliteyi artırmaya yönelik çalışmaları” aslında ne kadar zorlu bir işe talip olduklarını ve ellerini aslında ne denli büyük bir taşın altına koyduklarını gösteriyor… Çünkü burs, yurt da gereklidir elbet ama asıl zorluk bir çocuğu en iyi şekilde yetiştirmek, onu en iyi şekilde donatıp ülkenin hizmetine sunmak ya da o çocuğu dünyanın kurtuluşu için bir nefer olarak hazırlamaktır… Vakıf başta İLHAM gibi çalışmalarla tam olarak da bu zorlu göreve talip olmuş… İyide etmiş… Yoksa bu cephe çok yaralar alırdı ve bu yükseliş yarıda kalırdı… Yaptıkları çalıştaylarla bu işlere ne kadar ciddi eğildiklerini de göstermiş oldular… Kalitenin artırılması bu davaya gönül vermiş herkesin en birincil çalışma alanı olmalı; Sadece vakfın değil.  Yapacak bir şey bulunamıyorsa da Vakfın çalışmalarına bir omuz vermeleri şarttır…       

….

İnce sitemleri de vardı Genel Kurul’da Abdullah Ecevit Bey’in üzerinde ciddiyetle durulması gereken… İmam Hatip Liselerinin yeniden açılması için yoğun uğraş verdiği halde şimdi çocuklarını bu okullara miatları doldu gerekçesiyle göndermeyenler için… “Sen sahip çıkarsan kutsal değerlerin asla batmayacaktır” bağlamında duygu dolu sözlerinin tüm duyarlı yüreklerde etki oluşturması en büyük dileğimiz…

….

Bence TİMAV Genel Kurulu tarihi de çok manidar olmuş… 28 Şubat düşünülüyormuş, iyi ki olmamış…  27 Şubat tarihi daha bir hoş oldu… İmam Hatip Davasına en çok sahip çıkan, bu ülke özgür, düşünen, irdeleyen, sorgulayan, yorumlayan, bilinçli, bilen, şuurlu Müslümanlar yetiştirsin diye ömrünü adayan Erbakan Hoca’nın bayrağı bıraktığı gün, “Biz buradayız ve bu bayrağı da yere düşürmeyiz” vurgusu, 28 Şubat’a nazire yapmaktan evladır bence…  

Nede olsa İmam Hatipliyiz, ne nazire yapar nede intikam alırız…

Geçmişin ihtişamına dönmek için en önemli kilometre taşlarından biri olan TİMAV’ın söylemlerinin önemi ve gereği yeteri kadar anlaşılır umarım…   

     

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi
SON YAZILAR