Türk Tarihinde Bir Soykırım Yoktur!

Prof. Dr. Ferudun Ata, Osmanlı Devleti’ni başka milletlerle yaşamayı becerebilmiş olan nadir milletlerden olduğunu, tarihimizde soykırım anlamına gelebilecek bir eylem asla söz konusu olmadığını söyledi.
Türk Tarihinde Bir Soykırım Yoktur!

ERMENİ SOYKIRIMI HAYAL ÜRÜNÜDÜR

Osmanlı Devleti’nin 1915 yılında Ermenilere karşı bir soykırım gerçekleştirdiği iddialarının tarihi gerçeklikten uzak, tamamen siyasi bir olay olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ferudun Ata, 1,5 milyon Ermeni’nin soykırıma uğradığı iddialarının ise gerçeklikten uzak olduğunu o dönem Osmanlı topraklarının tamamında bu kadar Ermeni’nin yaşamadığını söyledi.

Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları her yıl 24 Nisan’da karşımıza yeniden getirilir. Tarihi gerçeklerden uzak tamamen siyasi bu dayatma karşısında her yıl acaba ABD Başkanı soykırım kelimesini kullanacak mı kullanmayacak mı diye bekleriz. Peki, 1915’te ne oldu? Konuyu işin uzmanından Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ferudun Ata’dan dinledik. Emeni Soykırımı iddialarının gündeme getirildiği yılların Osmanlı Devleti’nin zor zamanları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ferudun Ata, “Ermeniler yaklaşık 1000 yıldır bu coğrafyada Türkler ile birlikte huzur içinde yaşan bir milletti. Fakat 18. Yüzyıldan sonra kısmen Fransız İhtilali’nin etkisiyle milliyetçilik akımı, kısmen emperyalist devletlerin Osmanlı üzerindeki bölüp, parçalayıp, işgal etme planları neticesinde Ermeniler kullanılmaya başlandı.  Ermeniler bu topraklarda huzur içinde yaşarken bazı ülkelerin maşası haline geldiler. Emperyalist devletler bir çıban üretmek adına daima Ermenileri daime Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtacaklardır. 93 Harbi dediğimiz Osmanlı- Rus savaşından sonra Ermeni meselesi daha da alevlenecek Osmanlı’nın savaşı kaybetmesi Rusların Ermenileri daha çok kullanmasına yol açacaktır. Bugünkü Anadolu’nun doğusunda bir Ermeni devleti inşa etmek için Osmanlı’nın zor durumunu Ermeniler bir fırsat olarak görmüştür.” dedi.

“ERMENİLER AKIL ALMAZ KATLİAMLAR GERÇEKLEŞTİRDİLER”

Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı öncesinde Müslümanlara yönelik toplu katliamlar gerçekleştirdiğini belirten Ata, “Birinci Dünya Savaşına yaklaşırken Ermenilerin faaliyetleri bir türlü azalmadığı gibi tam tersine daha da artacaktır. İsyanlar çoğu zaman bastırılmışsa da her zaman Ermenileri kollayan devletler devreye girerek Osmanlı Devleti’nden Ermeniler lehine reform talebinde bulunmuşlardır. Reformdan maksat ise bağımsız bir Ermeni devletinin yolunu açmaktır. Bu doğrultuda Ermeniler özellikle Doğu Anadolu’da birçok baskın düzenleyip katliamlarda bulunmuşlardır. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşının başında Osmanlı Devleti seferberlik ilan etmiş ve tüm vatandaşlarını cepheye çağırmıştır. Fakat bir kısım Ermeni bu süreçte Rus tarafına geçip zararlı faaliyetlerde bulunmuştur.Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşında pek çok cephede savaşırken, Ermeniler Doğu Anadolu’da akıl almaz, vicdana, insanlığa sığmayan vahşetler sergileyip, toplu katliamlar gerçekleştirmişlerdir.” ifadelerini kullandı. 

“24 NİSAN’DA BİR SOYKIRIM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”

Ermenilerin olumuz faaliyetleri ve toplu katliamları neticesinde o günkü İttihat ve Terakki Hükümetinin bir karar almak zorunda kaldığının altını çizen Ata, “Bu noktada ilk teşebbüs 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’daki Ermeni bürolarına baskınlar düzenlenerek gerçekleştirilmiştir. Burada bir takım ayrılıkçı faaliyetlerde bulunan örgüt liderleri tutuklanarak Ankara ve çevresine sürgün edildi. Bu sürgün esnasında asla bir tek Ermeni’nin bile burnu kanamıştır. Yani 24 Nisan gününü Ermeniler için bir soykırım günü olarak adlandıracak bir eylem söz konusu değildir. Hükümet bunun dışında Rusların Doğu Anadolu’yu işgali sırasında Ermenilerin Ruslara her türlü desteğini görünce alınan tedbirleribiraz daha genişletmiştir. Bu kapsamda 1915 Mayıs’ın da bugün adına tehcirkararı alınmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta Osmanlı’nın Ermenilerden kurtulma diye bir derdi yoktur. Sadece onların zararlarını en asgariye indirme niyetiyle bir kısım Ermeni ülkenin daha güney şehirlere göç ettirilmiştir. 1 Haziran 1915’te bugünkü adıyla Sevk ve İskân Kanunu yürürlüğe girer. Burada Türk, Ermeni, Arap adı geçmez. Sadece devletin güvenliğini bozanların bir müddet savaş alanından bir başka yere göç ettirme adına alınmış bir karardır. Günümüzde de tüm tartışmalar burada düğümlenmektedir. Güya bu kararı Osmanlı Devleti’nin Ermenileri imha etmek amacıyla aldığı iddia edilir. Ancak bunun gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığı bütün tarihi vesikalarla sabittir.” şeklinde konuştu. 

“TÜRK TARİHİNDE BİR SOYKIRIM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”

Soykırım hukuki bir kavram olup İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıktığını aktaran Ata, “Nazi Almanya’sının Yahudilere karşı yapmış olduğu eylem tam da bu adla anılmıştır.  O günlerin arşiv kayıtları incelendiğinde Osmanlı Devleti topraklarında 1 milyon 300 bin civarında Ermeni’nin yaşadığı görülmektedir. Bu nüfusun yaklaşık 500-600 bin kadarı göç eylemine tabi tutulmuştur. Osmanlı Devleti’nin başka bir etnik gruba karşı yok etme, imha etme, asimilasyon etme gibi bir politika takip etmiş olsaydı bu dönemin şartlarında değil çok daha önceden bunu yapabilirdi. Batılı tarihçiler bile Osmanlı Devleti’ni başka milletlerle yaşamayı becerebilmiş olan nadir milletlerden kabul etmektedir. Dolayısıyla bizim tarihimizde soykırım anlamına gelebilecek bir eylem asla söz konusu değildir.” dedi.

“TEHCİR ESNASINDA HAYATINI KAYBEDEN ERMENİLER OLMUŞTUR”    

Tehcir esnasında yaşananların bazı çevrelerce yanlı bir şekilde, yanlış olarak aktarıldığına değinen Ata, “Tehcir esnasında elbette ki bir takım Ermeni hayatını kaybetmiştir. Zaten kimse de bunun aksini inkâr etmemektedir. Her türlü önlem alınmasına rağmen salgın bazı hastalıklardan ve seferberlikten kaçan asker kaçaklarının saldırılarında hayatını kaybedenler olmuştur. Ayrıca zorunlu göçten önce Ermenilerin insanlık dışı eylemleri birçok Türk’ü devletin iradesi dışında intikam almaya sevk etmiş, bu doğrultuda bireysel olarak göç kafilesine saldırılar da yaşanmıştır. Ancak hükümet bu olaylara karışanları cezalandırmış ve mahkeme sonunda Ermeni kafilelerine saldıran 1700 kişiye idam dâhil cezalar verilmiştir.Her şeye rağmen Ermenilerin büyük bir çoğunluğu sevk yerlerine sağ salim varmıştır. Osmanlı Devleti de savaş boyunca Ermenilerin burada yaşayabilmesi için imkânlarını seferber etmiştir.” şeklinde konuştu. 

“ERMENİLER 1 MİLYON MÜSLÜMANI KATLETMİŞTİR”

İddia edildiği gibi o dönemde 1,5 milyon Ermeni’nin öldürülmesinin söz konusu olmadığını, o dönemde Osmanlı Devleti’nde bulunan toplam Ermeni nüfusunun bu kadar olmadığını söyleyen Ata, “Kaynaklar tehcir sırasında 40-50 bin civarında Ermeni’nin hayatını kaybettiğini söylemektedir. Bunun sadece 8-10 bin civarı saldırılarla, kalan kısmı da diğer şartlarla hayatını kaybetmiştir.  Bugün bakıldığında bu rakam yüksek görülebilir ancak aynı dönemde 1914-1920 tarihleri arasında Ermeniler tarafından katledilen Müslüman Türklerin sayısı yaklaşık 1 milyon civarındadır. Tarihi hakikatler bize gerçekleştirilen bu eylemin kesinlikle bir soykırım olmadığını göstermektedir. Nitekim Türkiye’nin arşivleri açalım talebine Ermenilerden bir karşılık gelmemiştir. Çünkü Ermeniler bu tarihi olayı siyasi bir noktaya taşımıştır. Emperyalist devletler de Ermenileri Türkiye üzerinde bir demokrasi kılıcı gibi daima tehdit etmektedir. Günümüzde pek çok ülke Ermeni Soykırımını kabul etmiştir. Bu son derece yanlıştır. Parlamentoların görevi başka ülkelerin tarihleri ile ilgili karar almak değildir.” ifadelerini kullandı.

“ERMENİLERİN TEK ORTAK NOKTASI TÜRK DÜŞMANLIĞIDIR”

Bugün Ermenilerin dünyanın çok farklı coğrafyalarına dağıldıklarını tek ortak noktalarının ise Türk düşmanlığı olduğunu sözlerine ekleyen Ata, “Ermeniler daha sonraki yıllarda yapmış olduklarından büyük bir utanç duymuş ve dünyanın çok farklı yerlerine göç etmişlerdir. Dünya üzerindeki Ermeniler günümüzde birbirlerinin dillerini bile bilmemektedirler. Ermenileri bir araya getiren tek ortak nokta Türk düşmanlığıdır. Bu insanlar kulaktan dolma bilgilerle Türkiye’yi suçlayıcı ifadeler kullanabilmektedirler. Osmanlı Devleti hiçbir saman sömürgeci, emperyal bir tavır takınmamıştır. Bu olayların bugün yanlı ve art niyetli olarak anlatılması bizleri rahatsız etmektedir. Medeni dünyadan bu olayları siyasi bir tavırla değil, bilimin otaya koyduğu tarih metodolojisine uygun bir şekilde ortaya konarak incelenmesini ve tarihi hakikatin ortaya konulmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

İSMAİL KOÇ / YENİ HABER GAZETESİ