Türkiye istikrarın merkezi oldu

Türkiye istikrarın merkezi oldu

BC Partners Yönetici Ortağı Nikos Stathopoulos, Türkiye'nin büyüme ve istikrarına hep güvendiklerini belirterek, "Türkiye vergi ve kanunlar açısından her zaman istikrarlı oldu. Hiç sürprizle karşılaşmadık" dedi.

 

ABD'nin New York şehrinde düzenlenen "İstanbul: Bölgesel Merkez, Küresel Aktör" isimli forum dizisinin ikinci etkinliğinde konuşan Stathopoulos, yabancı yatırımcılar olarak gidecekleri ülkelerde bazı koşulları aradıklarını söyledi.

Türkiye'nin demografik yapısı, enflasyon ve faizlerin düşmesi, büyüme konularındaki performansına ve istikrarına bakarak 2008 yılında Migros'a yatırım yaptıklarını dile getiren Stathopoulos, "Türkiye makro ve mikro açıdan bulunulması çok cazip bir ülke" dedi. 

Migros'a yaptıkları yatırımdan memnun olduklarını ve bu dönemde market sayısını ve çalışan sayısını büyük ölçüde artırdıklarını ifade eden Stathopoulos, Türkiye'nin genç nüfusu ve tüketim alışkanlıklarının gelenekselden moderne ilerlemesinin önemine dikkati çekti.

Yabancı yatırımcının ülkeye çekilebilmesi için büyüme, milli hasılanın artması, siyasetin ve kurun istikrarlı olmasının önemli olduğunu vurgulayan Stathopoulos, "İnsanlar rahat olduklarında, şeffaflık, iyi yönetim ve yüksek standartlar olduğunda yabancı hisselere yönelirler. 6 senedir bizim gördüğümüz bu" dedi.

 "Türkiye istikrarlı" 

Stathopoulos, Borsa İstanbul'da büyüme potansiyeli gördüklerini, bunun için uzun vadeli ve sabırlı yatırımcıların çekilmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Türkiye vergi ve kanunlar açısından her zaman istikrarlı oldu. Hiç sürprizle karşılaşmadık. Öyle bir ülkede yatırım yapmak isterim ki, sabahleyin kalktığımda muazzam değişiklikler görmeyeyim. Mesela vergi konusunda yahut düzenlemeler konusunda. Eğer bir problem olursa Türkiye'de mahkemeye gidince benim sorunumu objektif olarak dinleyeceklerinden eminim. Dolayısıyla istikrar, büyüme, kanunlar gibi konuları göz önüne aldığınızda çok daha fazla insan Borsa İstanbul'a yatırım yapmak isteyecektir."

"Türkiye'nin AB'ye girme hevesi, kendi ticari ortamını geliştirme imkanı sağlıyor"

Citi Küresel Hükümetlerle İlişkilerden Sorumlu Yönetici Direktörü Charles Johnston, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) sürecinin ülkeye sağladığı imkanları ve bunun gelecek için avantajlarını değerlendirdi.

Türkiye'nin son 10-15 yıldır çalkantısız bir dönem geçirdiğini ve borsaların böyle istikrarlı ortamlarda geliştiğini vurgulayan Johnston, AB sürecinin de Türk ekonomisine büyük bir güç verdiğini dile getirdi. Johnston, "Avrupa'ya giriş konusu taşlı bir yol ama anladığım kadarıyla yeniden açılmaya başladı. Türkiye'nin AB'ye girme hevesi, kendi ticari ortamını geliştirme ve modernize etme imkanı sağlıyor. Dolayısıyla yeni ticari kodlar geldi. Gerçek sözler verildi bu konuda" diye konuştu.

Ekonomi ve iş alanındaki konulara bakılınca, Türkiye'de gayri safi milli hasılanın yükselmesinin, ekonominin pozitif yönde gittiğini gösterdiğini söyleyen Johnston, kriz ve durgunluklar döneminde bile Türk ekonomisinin iyiye gittiğini vurguladı.

Türkiye'de yabancı yatırımcıların borsadaki payının yüzde 63 civarında olduğunu ifade eden Johnston, bu durumun Türkiye'yi finansal bir merkez olarak ön plana çıkardığını kaydetti. Johnston, "Bu çok sağlıklı bir rakam ve iyi bir belirti" dedi.

İstanbul'un finans alanındaki durumu

İstanbul'un uluslararası finans alanındaki durumuna ilişkin son verilere de değinen Johnston, mart ayında yayınlanan finansal merkezler istatistiklerine göre İstanbul'un değerlendirmeye alınan 83 şehir arasında 47. sırada yer aldığını hatırlattı.

Değerlendirmede iş ortamı, vergilendirme, insan yatırımı, alt yapı ve itibar konularına bakıldığını anlatan Johnston, "Uluslararası finans merkezi olma rekabeti gerçekten çok zorlu. Güçlü ekonomisi olan birçok ülke bu sıralamada yükselmeye çalışıyor. İstanbul'un coğrafi konumu gerçekten mükemmel. Bu bölgeye baktığınızda üst sıralara yaklaşan sadece İstanbul var. Türkiye de Borsa İstanbul da itibar konusunda çok daha iyi duruma gelecektir. Özellikle yeni uluslararası anlaşmalarla İstanbul'un konumu yükselecek" görüşünü paylaştı.

Johnston, Türkiye'nin 2015'te G20'nin başkanlığını yapacağına da dikkati çekerek, bunun Borsa İstanbul ve Türk ekonomisinin canlanmasına büyük katkı sağlayacağını vurguladı.

Türkiye'deki siyasi gündem

Türkiye'de son dönemde yaşanan siyasi gelişmelere de değinen Johnston, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın kendilerine bu konuda bilgi verdiğini söyledi. Türkiye'nin diğer demokrasilerin normal olarak geçtiği yollardan geçmekte olduğunu anlatan Johnston, "Türkiye'nin geldiği yol ve elde ettiği başarılar göz önüne alınınca doğru yolda giden ve büyüme sancıları çeken bir ülke olduğunu söyleyebiliriz" değerlendirmesini yaptı.

Kamuoyunda çok fazla bilgi olduğunu ve "bilgi aşırılığı" yaşandığını ifade eden Johnston, olayları kısa vadeli değerlendirmenin yanlış olacağına işaret etti. Johnston konuşmasını, "Bugün Türkiye'nin ünü konusunda bazı sorunla var ama Türkiye'nin gerçek anlamda ne yaptığına objektif olarak bakarsak biz Türkiye'de çok büyük büyüme imkanları ele geçirecek durumdayız" şeklinde tamamladı.

Turhan: "Borsa İstanbul adeta finansal ürünlerin satıldığı bir kapalı çarşı"

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, İstanbul'un bölgesinde önemli bir merkez konumunda olduğunu, küresel boyutta bir merkez haline gelmek için de çalışmaya devam ettiklerini söyledi.

Turhan, NASDAQ OMX'le gerçekleştirilen işbirliğinin bir son değil, sonun başlangıcı bile değil, olsa olsa başlangıcın sonu olduğunu dile getirerek, "Bu ortaklık sadece teknoloji ortaklığı gibi düşünülse de aslında öyle değil. NASDAQ Borsa İstanbul'un yüzde 5'ini satın aldı. Dolayısıyla bu uzun dönemli bir yatırım" diye konuştu.

Borsa İstanbul'da her türlü finansal ürünün bir arada bulunabileceğine işaret eden Turhan, "Borsa İstanbul adeta finansal ürünlerin satıldığı bir kapalı çarşı" benzetmesini yaptı.

Turhan, 2002'den 2012'ye kadar Türkiye'de milli gelirin 3,5 katına çıktığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Bu gayet hızlı bir büyüme. Bu kadar hızlı bir büyüme olduğunda normalde gelir dağılımının bozulmasını bekleriz ancak Türkiye'de gelir dağılımı iyiye gitti. Bildiğimiz kadarıyla dünyadaki tek örnek. Bu, hükümetin izlediği sosyal politikalar sayesinde gerçekleşti. Türkiye'de özellikle kızların eğitimine verilen önem arttı. Yaşlılara ve engellilere, psikolojik destek isteyenlere yapılan yardımlar, sağlık ve sosyal güvenlik konularında da önemli bir ilerleme kaydediliyor."

"Türkiye'de özel sektör kendisi için çok iyi bir gelecek gördü"

Turhan, yatırım noktasında hükümetler para harcamadıkça özel sektörün harcadığını, özel sektör para harcamadığında ise hükümetlerin harcadığını vurgulayarak, "Türkiye'de özel sektör kendisi için çok iyi bir gelecek gördü. Türk ihracatçıları dünyaya yaptıkları ihracatı artırdı. İhracattaki bu artışın da üretimdeki artışla meydana geldiği görülüyor" ifadelerini kullandı.

Orta sınıf geliştikçe daha iyi bir demokrasinin ortaya çıktığını aktaran Turhan, "Gittikçe büyüyen bir orta sınıf, dünyanın geri kalanıyla bir arada bulunma şansı... Türkiye her zaman Birleşmiş Milletler'in uluslararası kurallarına uyan bir ülke. Tüm bunlar ileriye yönelik pozitif noktalar. Negatif taraflarımızı da biliyoruz. Ben işe başladığımda ilk yaptığım şey Küresel Finans Merkezleri Endeksi'ne bakmak oldu. O zaman sıramız 74'tü, geçen sene 44'e yükseldik ve şimdi 47. sıradayız" bilgisini paylaştı.

Turhan, diğer rakiplerinden farklı olarak Türk ekonomisinin çok çeşitlendirilmiş durumda olduğunu aktararak, "Şu anda Avrupa'da satılan 3 buzdolabının 1 tanesi Türkiye'de yapılıyor. Örneğin Peru'ya küçük kamyonlar satıyoruz. Bu, çok esnek ve çok rekabete müsait bir durumda olduğumuzu gösteriyor. Türk ekonomisinde özel sektörün önemli bir payı vardır" şeklinde konuştu.

İstanbul'un her anlamda oldukça kuvvetli bağlantılara sahip bir konumda bulunduğunu vurgulayan Turhan, amaçlarının Borsa İstanbul'un sadece bölgedeki değil dünya çapındaki rolünü kuvvetlendirmek olduğunun altını çizdi.

Borsa İstanbul'un son 2 sene içerisinde finansal performansının çok başarılı olduğuna değinen Turhan, "Net operasyon karımızı neredeyse 2 katına çıkardık. Çok kısa bir süre öncesine kadar kar amacı gütmeyen bir kamu kuruluşuyduk ancak şimdi herşey değişti, biz de değiştik" dedi.

KOBİ'lere oldukça önem verdiklerini, sermaye piyasalarına katılımları ve halka açılmalarını desteklediklerini dile getiren Turhan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hiçbir ülke yok ki, Türkiye oraya bir şey satıyor olmasın. Batı en büyük pazarımız. Buradaki iş dünyası ABD'ye ihraç edilen ürünlerin kesintisiz ve devamlı aynı kalitede olmasını istiyor. Finansman tutarları o kadar büyük ki, zaman zaman bu tutarlar şirketlerin kendi imkanlarının üzerine çıkabiliyor. KOBİ ölçeğindeki firmalar, büyük ölçekli firmalar gibi yurtdışı finansman kaynaklarına kolaylıkla ulaşamamakta. Bu yüzden KOBİ'ler için tek çözüm sermaye piyasaları. Biz, Borsa İstanbul olarak KOBİ'ler için bir sistem kurduk. Herhangi bir şirket kolaylıkla bu sisteme dahil olabilir."