Türkiye rüzgar enerjisinde Avrupa'dan daha verimli

Türkiye’nin 10 bin MW deniz üstünde, 38 bin MW karada olmak üzere 48 bin MW tekno ekonomik rüzgâr potansiyeli var.
Türkiye rüzgar enerjisinde Avrupa'dan daha verimli

Yenilenebilir enerji kaynak alanları (YEKA) stratejisinin ikinci projesi için bir kez daha enerji kamuoyunun gündemine giren rüzgâr enerjisi, Avrupa’ya göre Türkiye’de yüzde 20 - 25 oranında daha fazla verime sahip.

Rüzgâr enerjisi, karbon salınımı olmayan, atık bırakmayan, su kaynaklarına zarar vermeyen, toprak üzerinde olumsuz hiçbir etkisi olmayan çevreci bir enerji kaynağı olması nedeniyle dünyada da yükselen bir değer.

YEKA stratejisinin ikinci projesi için dünyanın en büyük türbin üreticileri yarın yarışacak. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün tespitlerine göre, 10 bin MW deniz üstünde, 38 bin MW karada olmak üzere toplam 48 bin MW’lık tekno ekonomik rüzgâr potansiyelimiz var.

Günümüz teknolojisinde bu rakam revize edilirse daha fazla bile çıkabilir. 2017 yılının ilk altı ayında 377 MW’lık bir santrali işletmeye alarak toplamda 6 bin  483 MW’lık bir kurulu güce ulaşıldı.

Elektrik üretimi içindeki rüzgârın payı yüzde 8 oldu. 2017 yılının kurulu güç olarak 6 bin 800 - 6 bin 900 MW ile kapatılması bekleniyor. Sektöre göre, önümüzdeki birkaç yıl rüzgârda tohum ekme dönemlerimiz olsa da 3 - 4 yıl sonra daha iyi konumda olacağız.

Daha az ithalat

Türkiye rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, her 1 MW rüzgâr enerjisi yatırımının, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmada katkı sağladığını belirterek, şunları söyledi:

“Biz ne kadar yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızdan elektrik üretirsek o oranda doğalgazithalatımız azalır ve dışarıya daha az para öder hale geliriz. Ayrıca rüzgâr endüstrisinin gelişimi ile birlikte özellikle kanat ve kuledeki üretimlerden dolayı ihracata katkısı da büyük. Bu nedenle rüzgâr sektörü ve rüzgâr endüstrisi yatırımları ülkemiz için önem taşıyor. Temiz bir dünya, ucuz enerji için her ülke enerji politikalarını yeniden gözden geçirmeye ve çevreci enerjilere yönelmeye başladı. Bu kapsamda ülkemizde de enerji politikaları yenilenebilir enerjiye doğru yön alıyor. Enerjinin daha verimli kullanılması için kampanyalar oluşturuluyor, halk bu konuda bilinçlendirilmeye çalışılıyor.

Unutulmamalıdır ki; rüzgâr enerjisi sektöründe yatırımların çoğalması demek, dışa bağımlılığımızın her geçen gün azalması, temiz bir çevre, ucuz bir enerji demek. Bir yandan enerjiyi verimli kullanma çabamızı devam ettirirken, diğer yandan yerli kaynaklarımızın kullanımının arttırılmasına çalışmalıyız. Böylece mevcut koşulları değiştirerek gelecek yıllarda yaşanabilir bir dünyayı çocuklarımıza bırakabiliriz.”

Avrupa’da ilk 3 arasında

2016 sonu itibarıyla 78 bin MW’lık elektrik üretimi kurulu gücü bulunan Türkiye, 2016’da gerçekleştirdiği bin 387 MW’lık kurulu güç ile Avrupa’da rüzgâr sektöründe ilk üç arasına girdi. Dünyada ise yedinci sırada yer aldı. Üretimin yüzde 32.16’sı doğalgazdan, yüzde 24.7’si hidroelektrikten, yüzde 15.35’i taş kömürü ve linyitten, yüzde 17,52’si ithal kömürden, yüzde 5.69’u rüzgârdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan elde edildi. Son 5 yıllık verilere göre elektrikte rüzgârın payı her geçen gün artıyor.

Hem çevreci hem ucuz

Gelişen teknoloji ile birlikte fosil yakıtların kullanımı sera gazlarının artmasına neden oluyor. Fosil yakıta dayalı enerji kullanımı ekosistemi etkiliyor. Dünya devi şirketler, daha çevreci bir enerji kullanmak için rüzgâra yöneldi. Rüzgârın yükselişindeki temel nedenlerden biri, karbon salınımı olmayan, atık bırakmayan, su kaynaklarına zarar vermeyen çevreci bir enerji kaynağı olması.  Yerli ve kaynağına para ödenmeyen bir enerji çeşidi olan rüzgâr enerjisi, uzun vadede tüm ülkeler için oldukça ucuz bir yatırım aracı. Bakım ve işletim maliyetleri düşük olan, tükenme ve zamanla fiyatının artma riski ise bulunmayan rüzgâr, kurulum maliyetlerinin azalmasından ötürü de gittikçe yaygınlaşıyor.

KAYNAKMİLLİYET