Türkiye terörle mücadelede doktrin değiştirdi!

Son dönemlerde yurt içinde ve başta Irak ile Suriye olmak üzere yurt dışındaki kimi bölgelerde de çok etkin bir terörle mücadele süreci yöneten Türkiye, oldukça kritik noktalarda eşzamanlı adımlar atıyor.
Türkiye terörle mücadelede doktrin değiştirdi!

Son dönemlerde yurt içinde ve başta Irak ile Suriye olmak üzere yurt dışındaki kimi bölgelerde de çok etkin bir terörle mücadele süreci yöneten Türkiye, oldukça kritik noktalarda eşzamanlı adımlar atıyor. Operasyonları ayrı ayrı değil topyekün bir şekilde değerlendirmek gerektiğine dikkati çeken Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, "Türkiye terörle mücadelesinde doktrin değişti. Bu süreç Doğu Akdeniz, Irak ve Suriye'yi birlikte kapsıyor. Terör belasını Anadolu'da değil, bu kadim toprakların uzağında karşılayacağımız yeni bir dönemin habercisi" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Suriye'de kurulacak güvenli bölge için adım atmasını beklediği bir dönemde ansızın başlayan Pençe 1 Harekatı ve devamı, kısa bir aranın ardından gelen Kıran 1 Operasyonu ve arkası, tüm bu süreçler yaşanırken Doğu Akdeniz'de savaş gemilerinin eşlik ettiği sismik gemilerin ülkemiz çıkarları için attığı adımlar...

Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez farklı alanlarda, çok kritik noktalarda, farklı kuvvetlerle eşzamanlı bir şekilde terör mücadele ediliyor.

Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, atılan tüm bu adımların birlikte değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, yeni dönemde nasıl bir fotoğraf gördüğünü anlattı.

Türkiye'nin Irak, Suriye ve Doğu Akdeniz'de attığı adımların aynı döneme denk gelmesinin 'tesadüf' olamayacağına işaret eden Ağar, "Saydığımız tüm bu coğrafyalarda çok ciddi bir istikrarsızlık söz konusu." dedi.

TERÖRÜN İSTİSMAR ETTİĞİ ALANDA HAKİMİYET KURULACAK

Mevcut durum nedeniyle Türkiye'nin bir şekilde kendi sınır güvenliğini korumak için terörle mücadele kapsamında adımlar attığına işaret eden Ağar, şöyle devam etti:

"Türkiye, yaşananları BM'nin çizdiği çerçevede, Irak ve Suriye'nin üniter yapısı içerisinde değerlendiriyor.

Söz konusu bölgelerde terörün istismar ettiği bir topografya var. Güvenlik güçlerimiz bu alanın kontrol altına alınması ve ilgili ülkelerin resmi kuvvetlerine devredilmesine kadar geçecek süre için adımlarını atıyor.

Peki bu adımlar ne anlama geliyor? Her şeyden önce şunun altını net bir şekilde çizelim, teröristlerin dağlık alanları istismar etmesinin önüne geçilecek. Bilindiği üzere özellikle Irak ile aramızdaki sınır, sarp dağların içinde geçiyor ve bu alan teröristlerce sıklıkla kullanılıyordu. Çünkü söz konusu coğrafya bunlara fırsat veren bir özellikteydi.

Bu kesilince, terör unsurlarının dağlık alanı kullanımı sona erecek. Bu alanlarda hakimiyet sağlanmakla kalmayacak, gelecek dönemler için keşif ve gözetleme noktaları kurulacak."

TERÖR TEHDİDİ ANADOLU'NUN DIŞINDA KARŞILANACAK

Abdullah Ağar, Irak için geçerli olan şartların benzer ölçüde Suriye için de geçerli olduğuna işaret etti.

Türkiye'nin bölgesel gelişmelerin ardından "Kendi toprağımda yaşanması muhtemel terör olaylarını Anadolu'nun dışında karşılayacağım" teziyle hareket ettiğine vurgu yapan Ağar, şunları söyledi:

"Türkiye, uzaktan müdahale konsepti çerçevesinde hareket ediyor. Daha önce de sınır ötesine yönelik bu tür adımlar da atılmıştı. Ama onlar geçiciydi. O vakitler sınır ötesine çıktık, bir süre kaldık ve döndük.

Şu an Türkiye terörle mücadelede farklı bir doktrin uyguluyor. Sınırın ötesinde alan hakimiyeti sağlamak hedefli ilerleniyor. Pençe 1-2 ve 3 bu şekilde ilerlenene bir sürecin halkaları. Bu serinin devamı da gelecek. Hatta bu serinin sonunda Kandil'e yönelik bir adım dahi öngörülebilir."

TÜRKİYE TERÖRÜ 'ÖTELEME' YOLUNDA

Devlet iradesinin 'terörün desteklendiği her alana gir' konseptinde olduğunu anlatan Ağar, "Oradaki bazı yapıların mevcut şartlarda çok kısa bir sürede imha edilmesi mümkün değil. Türkiye bunun farkında. Yok edemeyeceğini bilse de öteleme harekatlarıyla kendi planını uyguluyor. Bu adımlar zaman içinde imhaya dönebilir mi? Evet dönebilir. Ancak öncelik terör unsurlarıyla Anadolu'nun dışında karşılaşmak ve ateş kendi topraklarımıza düşmeden gereğini yapmak" ifadesini kullandı.

Ağar son olarak bu tür adımların normal şartlarda komşu ülkelerle koordineli bir şekilde atılması gerektiğine dikkati çekerek, Irak ve Suriye'nin mevcut halinde böyle bir kapasite ve niyet olmaması nedeniyle Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kestiğinin altını çizdi.

KAYNAK: YENİ ŞAFAK