Üç kavrama dikkat!

Üç kavrama dikkat!

Genç MÜSİAD Tecrübe Paylaşımları Konferansı’na konuk olan Prof. Dr. Köksal Alver, “İnsanların kişilik ve toplumsal şekillenmesinde kültür, zihniyet ve yaşam tarzlarına göre hareket ediliyor. Bu üç kavrama çok dikkat etmeliyiz” dedi.

Genç MÜSİAD Tecrübe Paylaşımları Konferansı’nın geçen haftaki konuğu Prof. Dr. Köksal Alver oldu. Alver, üyelere Türkiye’de değişen kültür, zihin ve yaşam tarzlarını hakkında bilgiler verdi. Gençliğin bütün toplumların yapısal unsurlarının başında geldiğini ve hiçbir toplumun gençliğini tamamen gözden çıkaramayacağını söyleyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Köksal Alver, “Toplum gençlik üzerinde belli bir ideolojik eğitim yüklemesi yapar. Sonuçta gençler geleceğimizdir. Tıpkı gençlik gibi diğer yapısal unsurlar da büyük bir dönüşümden geçiyor. Zaman her şeyi değiştiriyor dönüştürüyor. Zaman her şeye kendince bir mantık oluşturuyor.  Değişmeden dönüşmeden hiçbir şey var kalamıyor. Bu hayatın en önemli gerçeğidir. O vakit bizim bu değişimi analiz etmemiz gerebilir” dedi.

musiad-program-(3).jpg

“GENÇLİK ALANINDA CİDDİ BİR EROZYON OLUŞTU”

“Her değişim olumlu veya olumsuz sonuçlara yol açmayabilir” diyerek açıklamalarını sürdüren Alver, “Bizim gençliğe verdiğimiz önem çok önemlidir. Gençlik için ne kadar şey yapsak azdır.  Çünkü özellikle son 5 yılda liselerden başlamak üzere ciddi bir erozyonun gençlik alanında oluştuğunu hepimiz gözlemliyoruz. O bakımdan bu konu biraz kanayan bir sorun. Bunun üzerine nasıl politikalar yapılabilir enine boyuna tartışmak gerekiyor. Aksi takdirde burada ciddi bir bozulma kendini ortaya koyuyor. Bu toplumu çürütebilecek adeta toplumun bel kemiğini kırabilecek bir özellik de arz ediyor. Dolayısıyla okullara, yurtlara, üniversite öğrencilerine dönük bir takım projeler bir takım çalışmalar yürütülebilir. Bütün bunları ben bir kültürel dönüşüm, yaşam tarzlarının algısal dönüşümü kavramı içerisinde izah etmeye çalışıyorum. Bütün bunlar ise bizim gençliğe ve diğer yaş guruplarına nasıl yaklaştığımızla ilgili sorunlara denk geliyor. O bakımdan mesela sadece iktisadi, siyasal bir boyut arz etmiyor. Meselenin daha çok ardında, kökeninde yatan sorunlar var. Ben onu kültür, zihniyet ve yaşam tarzları şeklinde izah etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

musiad-program-(8).jpg

“ÜÇ KAVRAM HAYATIMIZI BELİRLER”

Hangi toplumun üyesinden olursa olsun insanların gerek kişilik şekillenmesinde gerekse toplumsal şekillenmesinde kültür, zihniyet ve yaşam tarzlarına göre hareket edildiğine dikkat çeken Köksal Alver, “Bu üç kavramın ister farkına varalım ister varmayalım fark etmez. Sonuçta yaşantımız içinde bu üç kavramın belirleyiciliği çok barizdir. Ne yapsak da ne etsek de belli bir kalıbın içerisinde dönüp dururuz. Bir şekilde kendimize özgü bize sunulan bir yaşam tarzını sürdürürüz.  Elbette zihniyetlerde, yaşam tarzlarında bir dönüşüm gerçekleşir ama dönüşüm olsa da olmasa da biz mutlak manada bütün bu havuzların içerisinde yaşarız. O bakımdan bu üç kavrama çok dikkat etmek gerekir” dedi.

“ZİHNİYET DÜNYAYA BAKTIĞIMIZ BİR PENCEREDİR”

Türkiye’nin zihinsel, politik, iktisadi dönüşümünü kültür, zihniyet ve yaşam tarzları bağlamında ele almak gerektiğini söyleyen Köksal Alver, “Biraz daha bu kavramların sosyopolitiğini düşünmek gerekiyor.  Zihniyetimiz, dünya görüşümüz, ideolojimiz, bizim dünyaya baktığımız pencere ve elbette ki kültür. Dolayısıyla buraya vereceğimiz kuvvet belki de en temel çabamız olacaktır. Ama nedense gündelik hayatın akışında, hızlı gelişmesinde bu üç kavram öksüz bırakılır. Bir ortama girdiğiniz de daha çok dönen muhabbetin gündelik geçinme şekilleri ve güncel hayat olduğunu hepimiz görürüz. Dolayısıyla kültür, sanat, edebiyat dediğiniz şey çok da hayatı, yaşantıyı akışı belirleyecek bir pozisyonda görülmez. Oysa tam aksine hayat dediğiniz şey bu üç kavramın havuzunda var olur. Sizin hayat biçiminiz hangi kavramlar üzerine şekilleniyor? Sizin günlük hayatınızı sürdürdüğünüz asıl zemin neresi? Bunu tartıştığımızda aslında kültürün hele hele zihniyetin çok belirleyici olduğu söyleyebilirim. Zihniyet dünyaya baktığımız bir penceredir. Baktığınız pencere göreceğiniz manzarayı da belirler. Yani hangi pencereden bakarsanız göreceğiniz manzara da o pencereye göre değişir. Bizim asıl zihniyetimiz bize dünyayı okutan mekanizmamızdır. Zihniyetimiz, düşüncemiz, hayal etme durumumuz hangi bağlama oturuyorsa dünyayı okuduğumuz yer de orasıdır” dedi.

“EYLEMLERİMİZİ BELİRLEYEN ANA MEKANİZMA ZİHNİYETTİR”

“Eylemlerimizi, pratiğimizi, para kazanma biçimimizi, okuma biçimimizi bir yerde yaşama durumumuzu bir ev, eş seçme durumumuzu belirleyen şey bizim zihniyetimizdir” diyerek açıklamalarını sürdüren Köksal Alver, “Bu kişiye özgü bir durumdur. Her bir insanın belli bir zihniyeti vardır. Bu bir toplumsal bir meseledir. Toplumsal refleksimiz bizim zihniyetimizle doğrudan ilgilidir. O bakımdan asıl üzerinde çalışılması gereken şey zihniyetimizi neye göre oluşturduğumuzdur. Eylemlerimizi belirleyen ana mekanizma zihniyettir. Bunun üzerine düşünmedikçe, biz o güncelin handikapında güncele mahkum olmuş şekilde hayatımızı sonlandırırız. Oysa bütün bir dünya tarihine yön veren asıl mekanizma zihniyettir. Bu yüzden bütün eylemlerimizi belirleyecek şeydir. Zihniyetteki bir dönüşümün bir hayat dönüşümü olduğunu görebiliriz. Bugünkü durumu, yaşam biçimlerini nasıl okuyabiliriz, nereye oturtabiliriz? Bugün bunu nasıl yorumlayabiliriz? Bunların da cevabını vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“FARKLI BİR SİYASETE DÖNÜŞTÜK”

Osmanlı’nın kendine özgü bir duruşu ve bir zihniyetinin olduğu söyleyen Prof. Dr. Köksal Alver, “Bu duruş belli boyutta bir yaşam sürmesine bir ideali belirlemesine yol açıyor ve garip bir şekilde o zihniyet o tasavvur bütün bir hayatı bütün bir toplumsal ilişkileri belirleyebiliyor. Sonrasında devlet bir siyaset değişimine gidiyor. Yenilileşme, batılılaşma adı altında düşmanımıza benzerken acaba kendimizi kurtarabilir miyiz diyerek farklı bir siyasete dönüştük. Bir zihniyetten başka bir zihniyete geçmeye başladığımız an bütün her şey yeniden şekillendi. Hiç kaybolmaz dediğimiz gelenekler, görenekler, kılık kıyafetler, toplumsal ilişkiler o yeni zihniyete uyum sağladı ve hemen kabuk değiştirdi. Cumhuriyet ile büyük bir değişim yaşadık ve bambaşka bir toplum oluştu. Cumhuriyetle birlikte artık zorlayıcı mecbur kılınıcı bir değişim öngörüldü. Toplum gönüllü veya gönülsüz buna ayak uydurdu. Bu günden sonra şimdiki zihniyetimizi gözden geçirmemiz ve daha dikkatli davranmamız gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı. •HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU