Ömer İnal

Ömer İnal

Üçüncü operasyon…

Üçüncü operasyon…

İllegal yollardan elde edilmiş bilgilerden hareketle demokrasi dersi vermeye çalışanların Basın özgürlüğü diye haykırması, soru soran gazeteciye tokat atılan anların yeniden hatırlanmasına vesile oldu…  Ayrıca tabandaki insanların devletle karşı karşıya getirilmesi ve radikal konuma itecek gösterilerine göz yumulması da kendi kendilerine zarar vermekten başka bir şey değildir…

Daha düne kadar ‘’örgüt değiliz ispatlayın’’ diye ahkâm keserlerken şimdi görüldüğü üzere, Ergenekon yapılanmasından çok daha girift bir boyutta olduğu, kendilerine gelen destekçilerin kimliklerinden anlamak mümkündür… Dün birbirlerine ‘’darbeci’’ diye haykıranların bu soruşturma sürecinde birbirlerine karşı, değil düşmanlık en sadık rolü üstlenmeleri bir hedef doğrultusunda kenetlenmelerinden kaynaklanıyor… Hedef bilindiği üzere Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti ve dolayısıyla Yeni Türkiye…

Her ne kadar yaşam tarzları faklı olsa da, farklı ideolojilere sahip olsalar da, bu ayrı dünyaların insanları, mahut hedef doğrultusunda birbirlerine kenetlenip, ‘’güçlerimizi birleştirelim, ortak düşmanı yok edelim’’ parolasıyla hareket etmektedirler… Bu ‘’ulvi amaç’’ uğruna, daha önce hiç haz etmedikleri ideolojilere artık hayranlıklarını diler getirir konuma gelmişlerdir…

Bu ortak hedef doğrultusunda oluşturulan konsorsiyum özellikle 2013 yılıyla birlikte çalışmalarına hız verdiği anlaşılıyor… Peki, bu tarihte ve sonrasında neler olmuştu hatırlamakta fayda var… Çözüm sürecinde gelinen aşamayla silahların susacağının açıklandığı nevruz kutlamaları sonrasında yaşanan bahar havasıyla birlikte, İstanbul için anlaşması yapılıp imzası atılan 3. Havaalanı projesi, 3. Köprü projesi, IMF’ye olan borcun bitmesi, faizlerin cumhuriyet tarihinin rekorlarıyla %4 seviyelerine gerilemesiyle adeta iki baharın yaşandığı bir dönemden geçiyordu Türkiye…

Yıllardır özlemini çektiği böylesi güzel günleri yaşayan Türkiye, sadece günler sonrasında ağaç bahanesiyle çıkartılan olaylarla adeta çalkalanmaya başlamıştı… Ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyenler çıkartılan olaylarla 100 milyar dolarla ifade edilen miktarlarda zarara sebebiyet vermişlerdi… Sonra hükümetle görüşmelerinde 3. Havaalanı 3. Köprü projeleri dursun demişlerdi.. Yani amaçları ülkeye yapılan büyük hizmetlerin önüne geçmekti… Aslında batı medyasının bu olaylar için  ‘’Türk Baharı’’şeklinde manşetleştirmesi bu olayın hükümete yönelik iktidar devşirme operasyonu olduğu en açık işaretiydi…

İktidarın değişmesiyle çözüm süreci ve dev projelerin engellenerek içine kapanık, kanayan yarasıyla boğuşan bir ülkeye çevirmek istiyorlardı Türkiye’yi… Fakat bu emellerine ulaşamadılar, yapılan onca plana, uğraşa rağmen istedikleri olmadı, Türkiye aynı şekilde yoluna devam etti… Onlar kaybetti lakin hedeflerinden de vazgeçmediler, Gezi olayları tutmayınca çok daha farklı bir metotla hükümet değiştirmeyi amaçladılar, gözleri o kadar dönmüştü ki, yıllardır uykuda beklettikleri bir yapıyla öldürücü darbeyi vurmak istediler, lakin yine olmadı, düşüremediler, diz çöktüremediler…  Çünkü karşılarında milli irade zırhını giymiş iktidar sahipleri vardı, planları ters tepti ve deşifre olan yapıya karşı bu ihanetin hesabının sorulması devletin beka meselesi haline geldi…

Son yaşanan kobani olayları da bu minvalde, hükümet değiştirmeden çözüm sürecini bitirmeye yönelik geliştirilmiş olan bir projeydi… Çünkü hükümet ne yapılırsa yapılsın gitmiyor ve çözüm süreci devam ediyor ve bu bahar havasında Türk-Kürt kardeşliği pekişiyor, yıllardır oynanan kirli oyun artık deşifre oluyordu, işte bu gidişata dur demek için sadece çözüm sürecini bitirmeye yönelik bir hamle yapılmıştı ama bu da tutmadı…

Kanayan yarasını sarıp, kendine biçilen dar elbiseden sıyrılarak yoluna devam etmek isteyen Türkiye’ye bu hamlelerle durduramadılar ama vazgeçmiş de değiller, ‘’Gezi’’ ve 17 Aralıktan sonra üçüncü operasyonlarının adı: algı Mühendislikleri… Yabancı basınla senkronlu bir şekilde hareket eden bu konsorsiyum, seçimler öncesinde hükümeti yıpratarak, istikrarın ve çözüm sürecinin sendelemesini hedeflemektedir… Lakin bunlar milli irade zırhına saplanacak beyhude çabalardır…

Selametle…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi
SON YAZILAR