"Ucuz pazarlık yapmayız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı’yla Türkiye’ye yönelik saldırıların durdurulduğunu söyledi. Erdoğan, “Sayın Bahçeli’nin de benim de üzerinde durduğumuz konu Cumhur İttifakı’na sadakatimizdir. Öyle ucuz pazarlıklara filan girmiş değiliz" dedi
"Ucuz pazarlık yapmayız"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, iki günlük resmi ziyarette bulunduğu Moldova dönüşü beraberindeki gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu, sorularını yanıtladı.

(ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşme) Münbiç’te malum, 90 gün süre verilmişti. 90 günlük süre artık doldu gidiyor, şimdi herhalde 190’a ulaşacağız dedim. Bunu bir defa süratle halletmemiz lazım dedim. Şu anda Gaziantep’te Amerikalı askerler ile bizimkiler eğitimlerini yapıyor. Bunların yanında da yine Münbiç’le ilgili olarak oradaki terörist unsurların Fırat’ın doğusuna geçirileceği hususunda söz vermiştiniz. Hala geçirmediniz. Bu konuda Trump da söz verdi. Siz de verdiniz. Hatta Obama da ‘Bunu çözeceğiz’ demişti. Bu konuda mesafe alınması isabetli olur dedim. Dediğim gibi, Gaziantep’te şu anda bizim askerlerle beraber bir çalışmanın içerisindeler. Dolayısıyla bu kez bir mesafe alınması mümkün. Şu anda işte yeni bir dönem başladı. Hedefleri gerçekleştirmeye başlayabiliriz. Şu andaki durum bu.

KRAL ELEŞTİRİLERİMİZE HAK VERDİ
Suudi gazeteci (Cemal Kaşıkçı) olayına gelince, bu konuda ciddi manada Suudi Arabistan tarafını sıkıştırıyorlar, açıklama istiyorlar. Benim burada tabii bir şeyi de söylemem lazım. Bana bir heyet gönderdiler. Gelen heyetle bir görüşme yaptım. Görüşmede, o zaman şunu söyledim; Öyle bir başkonsolosunuz var ki, yaptıklarını anlamak mümkün değil. Tutmuş, bir yabancı haber ajansının elemanını içeri almış, ona elektrik panolarını gösteriyor, dolapların altındaki kapakları açıyor, onları gösteriyor, son derece lakayt davranıyor. Ertesi gün bunu ben Kral’a da söyledim. Kral Selman da eleştirilerimize hak verdi.

BU OLAYI AYDINLATMALARI LAZIM
Görüldüğü kadarıyla şu an Suudi Arabistan’da farklı yaklaşımlar da dikkati çekiyor. Gazetelerde Abdülaziz Mutrib’e işaret ediliyor. Netice itibarıyla Suudi Arabistan bu olayı aydınlatmak durumundadır. “Çıktı” diyerek kapatılacak bir olay değil. Olay sonrasında, nişanlısı Hatice Hanım’la da görüşüldü. Biz, olayın aydınlatılması için üzerimize düşeni yapıyoruz. İstanbul Başsavcımız bir açıklama yaptı. Polis teşkilatımızın yaptığı çalışmalar var. Ben henüz raporlarını görmüş değilim. İstihbarat teşkilatımızın çalışması da devam ediyor. Yani dört bir koldan işi takip ediyoruz. Bu işi ortada bırakmamız mümkün değil.

Batı ülkelerindeki tepki gün geçtikçe artıyor. Örneğin Prens Muhammet bin Selman’ın düzenlediği bir yatırım konferansı vardı... Katılımların iptalleri, muhtemelen söz konusu olayla alakalı..

(İdlib) Şu an itibariyle verilen tarihte iş bitti. Yani, 15 Ekim itibariyle, ağır silahlar hemen hemen çıkarılması yerlere çıkarılmış vaziyette. Zaten Savunma Bakanımız da burada. Ayrıntıyı ondan alabiliriz.

HULUSİ AKAR: 300 civarında tank, zırhlı araçlar dahil, oradan alındı. Ancak, herhangi bir envanter söz konusu değil. Oradaki arkadaşlarımız, asker, özel kuvvetler, istihbarat izliyor. İkna dahil çeşitli yöntemlerle büyük ölçüde tamamlandı. Bunu takip eden Rus makamlarının da açıklamaları var.

ÖNEMLİ OLAN CUMHUR İTTİFAKI
(Bahçeli ile ittifak görüşmesi) Biz sayın Bahçeli ile her zaman bir araya gelebiliriz. Şu anda bizim bakışımız şu: Gerek sayın Bahçeli’nin, görevlendirdiğimiz arkadaşlar, yapacakları çalışmalarla işi pişirip bizim önümüze getirecekleri konuma geldiklerinde o zaman da biz tekrar bir araya gelebiliriz. Ama asıl görev şimdi bizim belirlediğimiz arkadaşlara düşüyor. Arkadaşlarımız gelişmelere göre çalışmaları yapacaklar. Fakat ortada yani, şu il, bu il, vesaire filan, böyle bir şey söz konusu değil. Tabi bizim asıl üzerinde durduğumuz, durmamız gereken konu, yani Türkiye’ye yapılan bütün bu saldırılar karşısındaki duruşumuzdur. Onun için biz “Cumhur İttifakı”na olan sadakatimizi korumaya devam edeceğiz. Yani sayın Bahçeli’nin de, benim de üzerinde durduğumuz konu Cumhur İttifakı’na olan sadakatimizdir. Öyle ucuz pazarlıklara filan biz girmiş değiliz. Onu da birbirimize zaten yakıştırmayız, yakıştırmıyoruz.

MİLLETİN HAKKINI TESLİM EDECEĞİZ
(CHP'nin İş Bankası'ndaki hisseleri) Ben görevimi yaptım. Arkadaşlarıma, çalışmanızı yapın, Parlamento’ya taşıyalım dedim. Şu anda başta Adalet Bakanım olmak üzere birçok hukukçu arkadaşlarımızı çalıştırıyoruz. CHP direnebilir. Bir defa neye direniyorsun? Direnmek niye olur? Bir şeyi hak etmeyen direnir. Senin malın, mülkünse niye direneceksin? Yani, bunlar da kendilerinin malı mülkü olmadığına inanıyorlar, onun için şimdi direnmenin yollarını arıyorlar. Tabi, bizim buradaki yapacağımız iş, bu milletin hakkını alıp sahibine teslim etmek. Bu milletin hakkı olan bir şeyin gideceği yer neresidir? Hazine... Yani, biz burada kalkıp da AK Parti’ye gelsin diye bir gayretimiz yok. Bunun dışında Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu zikrediliyor deniyor yasal düzenlemede. İşte 1933’te yapılmış bir yasal düzenleme var. Daha sonra 1966’da yapılmış... Kaç yılında idi (Çelik) Ömer Bey?

ÖMER ÇELİK: 1933, sonra 1938’de, 1966’da CHP ilk defa TDK’ya ve Türk Tarih Kurumu’na ödeme yapmıyor. Vasiyete uymuyor. 1973, 1977, 1978 ve 1979... Dört kere daha ödemiyor CHP. her seferinde mahkeme kararıyla zorla alınıyor. Bizim dönemimizde de 2004 yılında aynı şey oluyor, 1 trilyon lirasını CHP’den alıp TDK ve Tarih Kurumu’na veriyoruz. Vasiyete uyulmamıştır.

ŞİŞE CAM HİSSELERİ DE VAR
Şimdi tablo bu. Bu tablo karşısında adımımızı atıyoruz, atacağız. Takipçisi de olacağız. Aslında olay sadece bundan ibaret de değil. Bir başka şey daha var: Türkiye Şişe Cam... İş Bankası’nın iştiraki. Dolaylı olarak bu nereye gidiyor? Onlara da (CHP) gidiyor. Yani, Şişe Cam’daki İş Bankası iştiraklerinden de aynı şekilde Hazine’ye payın gelmesi gereken pay var. Bunların üzerinde çalışacağız. (Varlık Fonu'na devredileceği iddiası) Varlık Fonu’na niye devredilsin? Yok öyle bir şey. Kaldı ki Varlık Fonu da olsa, Varlık Fonu kimin? Devletin. Böyle fikir fukarası yaklaşım tarzı olmaz.

Akdeniz'de tüm tedbiri alıyoruz
(İstanbul'daki 4'lü Suriye zirvesi) Dörtlü Zirve konusunda bir sıkıntı yok. İlgili liderlerin tamamı geleceklerini bildirdi. Fransa da dahil olmak üzere, dört ülkenin liderleri, inşallah belirlenen tarihte İstanbul’da bir araya geleceğiz. Hatta De Mistura da katılmak istediğini söyledi. Biliyorsunuz Kasım ayında süresi doluyor. Gelip Cenevre ile ilgili bir bilgilendirme yapmak istiyor. Biz de arkadaşlara gelebileceğini söyledik. Gelir, bize sunum yapar, biz de teşekkür ederiz. Ondan sonra biz çalışmalarımıza dörtlü olarak devam ederiz.

(Barbaros gemisine Yunan tacizi) Biz bu tür konularda tedbirlerimizi alıyoruz. Gereken neyse her türlü tedbiri de alırız. Savunma Bakanlığımız, Genelkurmay bu tür konuları takip ediyorlar. Barbaros gemisiyle ilgili olayın ayrıntılarını Hulusi Paşam bana uçakta anlattı. Burada şimdi sizlere de anlatsın...

HULUSİ AKAR: Bizim normal planlı olarak Güzelyalı-Güzelyurt bölgesi diye tabir ettiğimiz bir yer var. Tüm problem şuradan çıkıyor: Yunanlılar kendi kendilerine bir takım farazi çizgiler koyuyorlar, bunlara göre hareket ediyorlar. Dolayısıyla onların faraziyelerine göre her türlü hareket ihlal oluyor. Oysa onların kendi kendilerine çizdikleri çizgiler bizce uygun değil. Kıta sahanlığı belirlemesini kabul etmediğimizi, zaten asıl amacımız oydu, o nedenle Barbaros gemimiz o bölgeye girdi. Saat sabah 05.00 sularında Lübnan’da görevli olan bir Yunan gemisi oradan geçerken aldığı talimat çerçevesinde buraya müdahale etmeye kalktı. Fakat biz başlangıçta Barbaros çıkarken yanında bir fırkateyn de göndermiştik. Fırkateynin müdahalesiyle Yunan gemisinin faaliyeti boşa çıktı. Normal faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.