Uluslararası "2011 Sonrası Irak" Sempozyumu

Maarif Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Akgün: - "Irak'ta, Bağdat'ta barış ve düzen varsa, İstanbul'da da Ankara'da da barış ve düzen vardır. Türkiye'nin bölgeye bakış açısı budur"
Uluslararası "2011 Sonrası Irak" Sempozyumu

ANKARA (AA) - Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliğinde, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) sponsorluğunda iki gün boyunca devam edecek "2011 Sonrası Irak" başlıklı uluslararası sempozyum devam ediyor.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde devam eden sempozyumun "Irak'ın Genel Görünümü" başlıklı oturumunda, Türkiye Maarif Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, IIACSS İstatistik Kurumu Ürdün Direktörü Dr. Munkiz Dagir, Çankaya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mahir Nakip ve Kerbela Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Halid Uleyvi el-Ardavi konuşma yaptı.

Akgün, Irak'ta yaşanan istikrarın etkisinin tüm bölgede hissedileceğini vurgulayarak, "Irak'ta, Bağdat'ta barış ve düzen varsa, İstanbul'da da Ankara'da da barış ve düzen vardır. Türkiye'nin bölgeye bakış açısı budur." ifadelerini kullandı.

Akgün, 2011 sonrasında hem Suriye'nin hem Irak'ın toprak bütünlüğü konusunda en hassas ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini belirterek, "Yeter ki içerde kendi dinamikleriyle güvenliği ve istikrarı sağlasınlar, Türkiye demokratik meşruiyet yoluyla iktidara gelen güçleri desteklemeye devam edecektir. Ancak kendisine gelecek güvenlik tehditlerine de ilgisiz kalması mümkün olmaz." dedi.

- Irak'ta bir milletvekilinin maaşı, Türkiye'dekinin 3 katı"

Irakta'ki gösterileri "intifada" olarak tanımlayan Dagir ise Irak'taki gösterilerin masum insanların kanlarının dökülmesine yol açtığını belirtti.

Özellikle Irak'ın güneyinde yaşayan insanlarda mahrum bırakılmışlık hissinin çok ciddi boyutlarda olduğunu dile getiren Dagir, "Irak'ta tüm mezhepsel gruplara mensup ailelere yansıyan bir huzursuzluk söz konusu." diye konuştu.

Hükümetin göstericilerin taleplerini dikkate almadığını ifade eden Dagir, Irak yönetiminin göstericilere şiddetle karşılık vererek, protestoların boyutunun artmasına neden olduğuna dikkati çekti.

Irak halkının hükümete olan güveninin bittiğini belirten Munkiz Dagir, yaptıkları araştırmalarda Iraklı gençlerin yüzde 92'sinin hayatlarının anlamı olmadığını düşündüğünü, halkın yüzde 80'inin ise hükümete güven duymadığını ifade etti.

Dagir, Iraklıların yargı ve din kurumlarına desteğinin yıllar içerisinde zayıfladığını dile getirerek, en çok güvendikleri kurumların polis, asker ve terörle mücadele kurumları olduğunu ifade etti.

Nakip ise Irak'ta devam eden gösterilerin en önemli özelliğinin, herhangi bir örgüt tarafından değil, halk tarafından yürütülen bir isyan olduğunu söyledi. Gösterilerin arkasında herhangi bir ülke olmadığının altını çizen Nakip, protestoların çoğunlukla Şii nüfusun yaşadığı bölgelerde yaşandığına dikkati çekti.

Göstericilerin taleplerine ilişkin de Nakip "Göstericiler öncelikle cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar kurulunun istifa etmesini istiyor. Yolsuzluğun kaynağını partilerde görüyorlar. Partiler istenmiyor. Yolsuzluk ve rüşvetin mutlaka Irak'tan kaldırılmasını istiyorlar. Anayasa'da özellikle seçimler kanununun düzeltilmesini istiyorlar. En önemli isteklerinden birisi de kamu harcamalarının azaltılması. Bugün Irak Parlementosunda bir milletvekilinin maaşı, Türkiye'deki bir milletvekilinin 3 katıdır." ifadelerini kullandı.

Irak'ta belediye hizmetlerinin yok denecek kadar azaldığını söyleyen Nakip, halkın yetersiz hizmete itiraz ettiğini bildirdi.

el-Ardavi de protestolara katılan halkın ekonomik düzey olarak fakir kesimlerden olduğuna dikkati çekerek, gösterilere şiddetle karşılık verilmesinin trajik olduğunu söyledi.

Göstericilerin hükümetin kendilerini temsil etmediğine inandığını dile getiren Halid Uleyvi, Irak'ın on yıllardır layık olduğu şekilde yönetilmediğini söyledi.

Iraklıların büyük çoğunluğunun yüksek vergilerden ve zulümden uzak kalmak için şehirlerde yaşamak yerine kırsalda ve çölde yaşamak zorunda kaldığını aktaran Uleyvi, şunları kaydetti:

"2013 yılından sonra yaptığımız çalışmalarda, Irak'ın demokratikleşmesinden bahsettik, demokratikleşmenin hep dışarıdan dayatıldığının altını çizdik. 2003 yılında diktatörlük sona erse de yeni tür bir diktatörlük ortaya çıktı. İnsanlar kendi görüşlerini özgürce ifade edemez durumdalar. Gençlerde özellikle bu korku daha baskın durumda. Bu paranoya da bugünkü gösterilerin temel sebeplerinden birisiydi."

Uleyvi, Irak'ta hukuka dayalı bir devlet inşa edilmediği sürece yaşanan krizlerin devam edeceğini sözlerine ekledi.










Kaynak: