"Uluslararası hukukun sınırı Karabağ'da bitiyor"

Araştırmacı-yazar Aygün Hasanoğlu:- "Şimdiye kadar yaptığım çalışmaların sonucunda şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Ermeniler, Nazilerin Yahudilere yaptığının benzerini Azerbaycanlılara yapmıştır. Uluslararası hukuk açısından delil olabilecek tüm belgele
"Uluslararası hukukun sınırı Karabağ'da bitiyor"

İSTANBUL (AA) - Araştırmacı-yazar Aygün Hasanoğlu, "Şimdiye kadar yaptığım çalışmaların sonucunda şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Ermeniler, Nazilerin Yahudilere yaptığını benzerini Azerbaycanlılara yapmıştır. Uluslararası hukuk açısından delil olabilecek tüm belgeleri, bilgileri topladım. Ama uluslararası hukukun sınırı Karabağ'da bitiyor ve duyarsız kalıyorlar." dedi.

Anadolu 2071 Sosyal Medya Derneği, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Sivil Toplum Örgütlerine Devlet Desteği Şurası ve Azerbaycan Alemi Kültür Merkezi tarafından Ümraniye Belediyesi Cemil Meriç Gençlik, Kültür ve Eğitim Merkezi'nde "Ermenistan'ın işgalci politikası ve etkilerinin bertaraf edilmesi" başlıklı konferans düzenlendi.

Ümraniye Kaymakamı Suat Dervişoğlu, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, Tuzla Kaymakamı Ali Akça, Ümraniye Belediye Başkanı Yardımcısı Yusuf Etem Koyuncu ve 2. Abdülhamid'in torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu'nun yanı sıra çok sayıda davetlinin katıldığı konferansta, Ermenistan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde yürüttüğü işgal politikaları tartışıldı.

Konuşmacılardan araştırmacı yazar Hasanoğlu, Ermenistan'ın Birinci Dünya Savaşı ve öncesinde kasıtlı olarak desteklendiğini ve bölgedeki Türk varlığına karşı tampon bir bölge olarak kurulduğunu söyledi.

Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında yaşananlara değinen Hasanoğlu, şunları anlattı:

"Ermeni çeteleri Rusya'nın desteğiyle bölgede giderek güçlendi. Değerlerimizi ortadan kaldırmak için var güçleriyle mücadele ettiler. O dönem ki nesillerimiz eğitim alanı da dahil bu baskılarla büyümüştür. 1990’lara doğru ise farklı iddialar ortaya çıktı. Ermenistan Karabağ'ı kendi topraklarına katmak için yeni bir mücadele başlattı. Köyler yakılmaya başlandı. Masum insanlarımıza işkence edildi. Hatta yukarılardan tekerlekler yakılarak Azerbaycanlıların yaşadığı köylere atıldı, tarlalar yakıldı. Sovyet yönetimi bunlara duyarsız kaldı çünkü kendi çıkarları vardı. Avrupa ve ABD de sorunun çözülmesinden değil daha da karmaşık hale gelmesinden yana bir tavır aldı. Ermenileri kullandılar. Azerbaycan halkının ellerindeki en küçük silahlar bile alındı ve silahlı Ermeni çetelerine karşı savunmasız bırakıldı."

Hasanoğlu, bu süreçte bölgedeki kültürel yapıların da yok edildiğini dile getirerek, "Ağaçlar yakıldı, camiler ve mezarlar yok edildi. Camiler hayvan ahırlarına çevrildi. Binlerce şehidimiz ve gazimiz var. Toprakların işgali sırasında 7 bin kişi kayboldu. Bugün de 871 vatandaşımızın da ne olduğunu bilmiyoruz. Bu insanlara en şiddetli işkenceleri yaptılar." ifadelerini kullandı.

Azerbaycan'ın çok az bir nüfusla o dönem ki Rusya, ABD ve Fransa’nın politikalarına göğüs gerdiğini anlatan Hasanoğlu, şunları kaydetti:

"Çocuklar annelerin güzü önünde öldürüldü ve tüm bunlar ustalıkla gizlenmeye çalışıldı. Lobileri sürekli çalışarak bunları unutturmaya ve tarihi bakış açısını değiştirmeye çalışıyor. Tüm bu yapılanlara karşı sesimizi daha çok çıkarmalı ve daha güçlü stratejiler ortaya koymalıyız. Çocuklarımızı daha iyi eğitmeli ve geçmişimizde yaşananlarının gelecekte yaşanmaması için mücadele etmeliyiz.

Şimdiye kadar yaptığım çalışmaların sonucunda şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Ermeniler, Nazilerin Yahudilere yaptığını benzerini Azerbaycanlılara yapmıştır. Bunlar tüm tarihi gerçekliğiyle ortadadır. Çocukların gözleri güzel diye kör edildi. Hamile kadınlara işkence edildi. Bunların hepsini kitabımda topladım. Yıllarca bunun üzerine araştırmalar yaptım ve hepsini ortaya koydum. Uluslararası hukuk açısından delil olabilecek tüm belgeleri, bilgileri topladım. Ama uluslararası hukukun sınırı Karabağ'da bitiyor ve duyarsız kalıyorlar."

- "Çocuklarımız tarihini ve yaşananları çok iyi bilmeli"

Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, çocuklara tarihi bilincin aşılanması gerektiğine vurgu yaparak, şunları söyledi:

"Çocuklarımız tarihini ve yaşananları çok iyi bilmeli ve ona göre yetiştirmeliyiz çünkü etrafımızda büyük çatışma bölgeleri var. Bu coğrafyada işimizin zor olmaması için yaşadıklarımızın çok iyi ve doğru bir şekilde aktarılması gerekiyor. Genç nesillere bunları aktarmak konusunda hepimizin sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. 15 Temmuz'da ve Kafkas İslam Ordusu'nda Türklerin vatanı ve milleti için can vermiş tüm şehitlerimize rahmet, hayatta olanlara da sağlık diliyorum. 15 Temmuz milletin yazdığı bir destandır. Azerbaycanlı kardeşlerimin Dağlık Karabağ’da yıllardır yürüttüğü mücadeleyi takdir ediyoruz. "

Tuzla Kaymakamı Ali Akça, üzerinde yaşanılan toprakların ilelebet korunması için sürekli mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.

Akça, "Şehitlik kurumu bu toprakların sigortasıdır. Bu zamana kadar çok büyük medeniyetler kurduk. Bu milletin en büyük özelliklerinden biri adalettir. Bir diğer özelliği de mazlumun yanında olmasıdır. Bu tavır sayesinde alnımız açık başımız dik." dedi.

Kaynak: