Hasan Mutluoğlu

Hasan Mutluoğlu

UZAKTAN BAKIŞ

UZAKTAN BAKIŞ

Bu yazımı okuyor olduğunuz bugün itibari ile Almanya ziyaretimi sonlandırmış (inşallah) Türkiye'de olacağım. 

Oldukça verimli bir ziyaret programı oldu. Burada yaşayan dostlarımızın gayretleri ve planlamaları sonucunda, 40 gün süren ziyaretimiz boyunca çeşitli temaslarımız, konuşma ve sohbet programlarımız oldu. 

Daha önceki yazılarımda, sizlerle paylaşmaya çalıştığım kanaatlerime ek olabilecek paylaşımlara izninizle devam etmek istiyorum. 

Uzakta olmak, ülke gündemini takip etmemize engel olmadığı gibi, daha bir kaygı endişe ve heyecanla uzaktan bakışla, takip ettik. 

Burada yaşayan vatandaşlar, özellikle Kürt vatandaşlarımızın ekseriyeti, ülkemizde devam eden terör olaylarından oldukça rahatsızlık duymaktalar. 

Konuştuğumuz, zaman zaman beraber olduğumuz Kürt vatandaşlarımız, barış sürecinin sona ermesi, PKK terörünün devam etmesi dolayısı ile üzüntülerini, kaygılarını samimi duygularla paylaştılar. 

Kürt siyasetçilerin 7 Haziran seçimlerindeki tutumları neticesinde, Avrupa'da yaşayan Kürt vatandaşların 1 Kasım seçimlerinde HADEP'e desteklerini olumsuz yönde etkilemiş. 

Bu dönemde, bu hükümetin yeni şeyler yapacağını, barışı sağlayabilmek için mutlaka yeni tedbirlerin alınması ve çalışmaların yapılması konusunda ümitli olduklarını ifade etmekteler. 

Gençlerle de buluştuk. Samimi sohbetlerimiz oldu. Türkiye ve Almanya ile ilgili çeşitli paylaşımlar yaptık. 

Gençlerin idealist olmalarının yolunu açanlara -dernek, öğretmen, anne ve babalar, kanaat önderleri v.s – teşekkür etmek, dua etmek, vefalı olmanın, kadir/kıymet bilmenin gereği olduğuna inanıyorum. 

Almanya'da 1800 civarında, cami ve kültür çalışmaları hizmeti veren dernek merkez binaları  olduğunu öğrendiğimde çok sevindim. 

Bu cemiyet merkezlerinden 680’e yakın sayıda DİTİB'e (Din İsleri Türk İslam Birliği) bağlı olan kurumlar. 

Hizmetlerin yapıldığı binaların tamamına yakını satın alınmış, hizmete göre yeniden düzenlenmiş veya bazıları da yıkılarak yeniden inşa edilmiş. 

Cuma, cumartesi ve pazar günleri, insanların en kalabalık olduğu günler. Din eğitimi hizmetinden faydalanmak isteyen çocuklar, okulların olmadığı cumartesi, pazar ve resmi tatil günlerinde, cami merkezlerine akın etmekteler. 

DİTİB merkezlerinde görev alan din adamaları, Türkiye'den, Diyanet'ten gönderilmekte. Çeşitli cemiyetlerdeki görevliler ise, ilgili derneğin inisiyatifi ile görevlendirilenlerle hizmetler yürütülmekte. 

Görüştüğüm vatandaşların ortak kaygısı, çocuklarının, torunlarının öz kültürümüzün, dinimizin yeterince öğrenme imkânına sahip olamayışı. 

Dil, din eğitimi; zamanın yetersizliği, mevcudun kalabalık olması, yeterli sayıda eğitimci olmayışı, olumsuz etkilenmekte. 

Gezme imkanı bulduğum DİTİB hizmet merkezlerinin daha aktif ve verimli olabilmesi, insanlarımızın çalışmalarına destek olmak, öğrenci eğitim çalışmalarını kaliteli hale getirebilmek için,Türkiye'den görev zamanı sınırlı eğitimci gönderilse ne güzel olur!!? 

Devlet tarafından görevlendirilmiş imamın ve öğretmenin işbirliğinde alınabilecek hizmetler, buradaki vatandaşları ne kadar memnun edeceğini, devletine karşı güven ve minnettarlığını ne kadar ziyadeleştireceğini ifade etmeye gerek var mı? 

Gençlerin bazıları, Alman siyaseti ile yakından ilgileniyor. Partilere üye olmuşlar. Seçimlere katılarak yerel belediye meclislerinde görev almışlar. 

Gençlerin çalışmalarını yakından takip etmek, ülkemizin dış ülkelerde var olabilecek önemli bir gücü haline gelebilmesini sağlayacak çalışmaların ve organizasyonların yapılmasının zamanı çoktan geldi. 

En son yapılan seçimler, dünya olayları, ülke dışında olan vatandaşlarımızın önemini, kıymetini bize yeterince göstermiştir. Bu gücün etkinleştirilmesi konusunda,  yapılması gereken çalışmalara ara vermeden devam etmek zorunda olduğumuzu unutmayalım. 

Vatandaşlarımızın büyük bir bölümü, gençlerin hemen hemen hepsi çifte vatandaş. 

Bir grup gence; Türkiye ile Almanya arasında savaş çıksa, hangi taraftan olursunuz?   -Sizin vatandaşlığınızı sorgulayıcı bir niyetle, bu sorunun cevabi Almanlara ne olur?- dedim. 

Hep birden, „Bu nasıl soru? Elbette ki Türkiye tarafı oluruz.“ dediler. 

Aynı durumla karşı karşıya kalan ABD NASA’da görevli Türk bilim adamının verdiği cevabı anlattım. Oldukça ilginç ve zekice buldular. 

Gelecek yazıda devamında (inşallah) buluşmak dileği ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Mutluoğlu Arşivi
SON YAZILAR