'Vatana değil bir bacak, canımız feda'

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde ayağından yaralanarak gazi olan öğretmen Derya Ovacıklı, 15 Temmuz'un birinci yılını hastanede geçiriyor.
'Vatana değil bir bacak, canımız feda'

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde ayağından yaralanarak gazi olan öğretmen Derya Ovacıklı, "Bir senedir hastanede yatıyorum. Allah nasip ederse yürümek gibi bir talebim hiç bir zaman olmadı. Vatana değil bir bacak, canımız feda. Kanımızın son damlasına kadar biz fedayız." dedi.

Darbe girişimi gecesi yaralanan ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavisi devam eden Ovacıklı, geçen bir yılın ardından hayatındaki değişimi, AA muhabirine anlattı.

Ziraat mühendisi olan ve pedagojik formasyon alarak İzmir'den Kahramankazan'a sınıf öğretmenliği yapmak için gelen Ovacıklı, 4 yıl ücretli öğretmenlik yaptıktan sonra belediyenin gençlik merkezinde eğitim vermeye devam ettiğini anlattı.

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'ne gittiğini söyleyen Ovacıklı, "Silah seslerini duyduktan sonra belki de hayatımdaki tek keşkedir. Evladım, 'Beni bekle anne, birlikte çıkalım' demişti. Beni yavaşlattığını düşünerek ona, 'Sen sonra gelirsin ben gitmeliyim' diyerek çıktım evden." diye konuştu.

O gece insanların akın akın geldiği Akıncı Üssü'nden kalkan F-16'ların Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesini taradığını öğrendiklerini ifade eden Ovacıklı, F-16'ların kalkışını engellemek için oraya gittiklerini, askerlere kendilerine engel olmamalarını söylediklerini aktardı.

"Beni vuran o hainin gözünü ömür boyu unutmayacağım"

Saatlerce ikna etmek için konuştukları askerlerin daha sonra değiştiğini, yerlerine gelenlere "vur" emrinin verildiğini belirten Ovacıklı, şöyle konuştu:

"İlk kurşunu yediğimde ne yazık ki yere serilmişim. Ayağa kalkamıyordum ama ayağımı tutarak kalkmaya çalıştım. Öyle bir kan akışı vardı ki sağ elimle yaptığım tamponu bırakmak zorunda kaldım. Şöyle düşünüyorsunuz, 'Rabbim, beni şehitlik mertebesine eriştir. Vatanım, namusum, bayrağım için şehit oluyorum.' Gökyüzüne baktığımda ay ve yıldız gördüm. Kanlar içerisindesiniz, çığlıkları duyuyorsunuz, her tarafınız insan, vurulmuş, parçalanmışlar. Ama o kanın üzerine gökyüzündeki ay ve yıldız yansıdı. O yirmi saniyelik süreçte sevdiklerim gözümün önünden geçerken düşündüğüm tek şey, şehit olmaktı."

Öldürmek için ikinci kurşun

Ovacıklı, ikinci kurşunu canlı olduğunun anlaşılması üzerine yediğini, kendisini vuran hainin gözünü ömür boyu unutmayacağını kaydetti.

Daha sonra hastaneye götürüldüğünü, şoka girdiği için hiçbir şey hatırlamadığını anlatan Ovacıklı, gözünü açtığında vatanın ne durumda olduğunu sorduğunu, hainlerin amaçlarına ulaşamadıklarını duyunca acılarının dindiğini söyledi.

Ovacıklı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir senedir hastanede yatıyorum. Dokuz operasyon geçirdim. Ama milletimizin desteğiyle bu zorlu sürece göğüs gerdim. Tedavim devam etmekte. Allah nasip ederse yürümek gibi bir talebim hiç bir zaman olmadı. İlk ameliyatımdan sonra da söyledim. Vatana değil bir bacak, canımız feda. Kanımızın son damlasına kadar biz fedayız. Hiç önemli değil.

Geçen bu bir senede Türk milletinin milli birlik ve beraberliğinin ne kadar büyük olduğunu hissettim. Dünyanın her köşesinden gençlerimiz, yaşlılarımız hiç tereddüt etmeden buraya geldiler, benim yanımda oldular. Size hiç tanımadığı halde ablam diyen, kardeşi yerine koyan kızı yerine koyan o kadar büyük bir ailem oldu ki."

"15 Temmuz'dan sonra daha aydınlık bakıyorum geleceğe"

Ovacıklı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın kendisine çok destek olduğunu, ameliyattan çıktığında ilk telefonun Cumhurbaşkanından geldiğini belirtti.

"Bu destek olmasa bir sene bu hastane odasına katlanmak çok zordu." diyen Ovacıklı, milletvekillerinin, bürokratların, gençlerin ve yüreğinde vatan sevgisi olanların ziyaretine gelerek kendisine destek olduğunu kaydetti.

İnsanların, "Namlunun karşısında niçin, hangi güçle durdun?" sorusuna Ovacıklı, "Gücümüzle, imanımızla, yüreğimizle." yanıtı verdiğini ifade etti.

Derya Ovacıklı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"En büyük silah, namlu değildir. En büyük silah bilgiyle örülmüş kalemlerdir.' dedik. İşte bu kalemleri gençlerimize, çocuklarımıza öğrettik bu bir sene içerisinde. O yüzden ben, 15 Temmuz'dan sonra daha aydınlık bakıyorum geleceğe. 15 Temmuz'da dedik ki, 'Biz millet olarak haine dur.' deriz. 'Hainler ancak seferleri yapar ama zaferler müminlerindir, bizlerindir.' dedik. Bu cevabı verebilmek önemliydi. Dışarıdaki güçler de gördüler. Türk milleti öyle F-16'larla, teknolojiye değil yüreğindeki gücü, bilgisine, teknolojisine yansıtarak millet oldu. Bu tarihimizde de böyle oldu, şimdi de böyle oldu, ileride de böyle olacak."