Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Yeni dönemde basın nasıl olacak?

Yeni dönemde basın nasıl olacak?

Seçimin ardından yeni hükümet kuruldu, kabine şekillendi. Yapılan düzenlemelerle devletin yapısı yavaş yavaş yeni dönem için hazırlanmaya devam ediyor. Benim ise asıl merak ettiğim yeni dönemde basının fonksiyonu ne olacak. Günden güne kan kaybeden gazetecilik eski prestijli günlerine dönebilecek mi?

Son olarak geçtiğimiz günlerde Habertürk Gazetesinin de kapanmasıyla birlikte yazılı basın tekrar kendini sorgular hale geldi. Kimse hikâye anlatmasın, yok gazete kapanmamışta, dijital ortamda devam edecekmiş de falan. Zaten en başta Habertürk ortaya internet sitesi olarak çıkmıştı, daha sonra TV ve gazetesi kurulmuştu. İnternet sitesinin tek başına gazeteye karşılık gelmeyeceğini çeşitli örneklerle defalarca gördük. Radikal Gazetesi de internet ortamında devam edecekti ne oldu? Habertürk elbette haber sitesi olarak devam eder hatta daha da kârlı bir şekilde, sadece gazete kadrosunun ortalama yüzde beşi yeni halinde işine devam edebilir ama olsun o kadar…

Bugün ülkemizde ortalama 300 bin satan sadece üç gazete var. 200 bini geçen ise tek gazete. Diğerleri 100-150 bin bandında, bir kısmı 50 bin ve civarında. Günlük ortalama toplam gazete satışı 3 milyon civarında. Hadi Zaman Gazetesinin şişirme tirajlarını bir kenara bırakalım, bundan on sene önce bugün 300 bin seviyesindeki gazeteler 500 binin üzerinde satılırken fenomen olan Posta Gazetesi 750 bin civarındaydı.

Gazete satışlarının düşmesinde tek başına internet sitelerinin etkisinin olduğunu söylemek yanlış olur. Maalesef günümüzde gazeteler tek tipleşti. Daha çok ajans haberlerinden oluşan günlük rutin siyasi haberler vb. Özel habercilik neredeyse bitti. İnsanlarda bu kadar özensiz hazırlanan gazeteleri elbette okumuyor. Köşe yazarlarının bile hangi konuyu nasıl ele alacağını aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz. Burada hemen gazeteler hükümetin baskısı altında, sansür uygulanıyor ondan gazetecilik bu hale geldi demeyin. Gazetelerimizin içine düştüğü durum otosansürdür. Bugün gazete patronları aynı zamanda farklı alanlarda da faaliyet gösteren işadamları olduklarından, aman ortalama bir şeyler yazın durduk yere başımızı ağrıtmayın diyorlar.

Hâlbuki biraz uğraşılıp adam gibi gazetecilik yapılsa hem hükümet kazanır hem de ülke. Haber ya da köşe yazısı yazılırken ilkeler bellidir. Burada gazetecilik dersi verecek değilim ki (her ne kadar 12 yıldır bu camianın içinde olsam da) haddim değildir. Yalan yazılmazsa, iftira atılmazsa, manipülasyon yapılmazsa, hakaret edilmezse kimse sizin haberinize, yazınıza bir şey diyemez. Fakat yalan yanlış manşetler atılırsa, köşelerden siyasilere kendince ayar verilmeye kalkılırsa elbette bir dakika diyen çıkacaktır. Günümüzde gazetelerin büyük bir kısmı işadamlarının elinde bulunduğundan, maalesef gazeteciden çok iş takipçisi gibi takılan yazarlarda çok olduğundan işte bu hale geldik. Habertürk kapandı, önümüzdeki günlerde Vatan veya Milliyetten en az biri, Akşam, Güneş, Star üçlüsünden en az biri de kapanacaktır. Bu gidişle olan mesleğe, bu mesleğin gerçek emekçilerine olacak.

Gazetecilik muhalif olmayı gerektirir. Tabi ki muhaliflik deyince de namuslu, mert muhaliflikten bahsediyorum. Siyasilerin, bürokratların, toplumun her kesiminden insanın yanlışını gördüğünde bunu korkmadan yazıp, arkasında durmayı bilecek bir muhaliflik. Günümüzde muhalif denilince akla portakallar, yozdiller, cancıklar geliyorsa burada bir durup düşünmek gerekiyor. Yeni dönemde inşallah hükümette basın ile sağlıklı bir kontak kurabilecek bir mekanizma da oluşur. Yetkililer, kendilerini yönlendirecek, namuslu eleştirilerden korkmayıp, bilakis basını teşvik eder hale gelir. Gazeteciler de kuru ezberlerle suya-sabuna dokunmayan üslubu bir kenara bırakırlar. Medya dışında faaliyet göstermeyen, namuslu bir gazeteciliğin yapıldığı bir çatının oluşturulması o kadar zor olmasa gerek. Yoksa bu kafayla gidersek dijital medya falan değil, biz kendi ayağımıza sıkıp, kendi kendimize yok edeceğiz…

***

Yarın 15 Temmuz alçak darbe girişiminin ikinci yıl dönümü. İki yıl önce yaşadıklarımızı unutmadan,  son FETÖCÜ haini de saklandığı inden çıkarasıya kadar mücadeleye devam etmeliyiz. Yeni bedeller ödememek için her zaman birlikte ve uyanık olmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR