Yerli ürün teşvik edilmeli

YUSUF KARAKAŞ - YENİ HABER
Yerli ürün teşvik edilmeli

12-18 Aralık yerli malı ve tutum haftası olarak kutlanan ülkemizde, yerli ürün teşvikinin henüz istenilen seviyede olmadığı konusunda uyarıyor. İktisatçı Doç. Dr Savaş Çevik, yerli malı kullanımının cari açığımız açısından önem arz ettiğini ve dış ticaret ile ithalat ve ihracat açısından üzerinde durulması gereken önemli bir konu olduğunu söyledi.

Son yıllarda ekonomisi hızla yükselen Türkiye’de ‘Yerli Malı ve Tutum Haftası ’ her geçen yıl önem kazanmakta. Uzmanlar özelliklede çocuklara yönelik okullarda yerli malı haftası ile ilgili bilincin artırılması gerektiği, ve bu konuda her vatandaşa görev düştüğü görüşünde. Küreselleşmenin bir yansıması olarak halkın tüketim talebinin artması ve değişmesi de göz ardı edilmez bir gerçektir. Uzmanlara göre yerli malı kullanımında 869 ile başlayan yani Türkiye’de üretilen malların kullanılmasına öncelik verilmeli ve 869 barkodun bilinirliliğini artırıcı spotlar hazırlanması gerekir. Konu ile ilgili gazetemize konuşan Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Tarihi bölümünden Doç.dr Savaş Çevik, yerli malı kullanımının cari açığımız açısından önem arz ettiğini ve dış ticaret ile ithalat ve ihracat açısından üzerinde durulması gereken bir konu olarak değerlendirdi. Yerli malı kullanımının maalesef gerçek anlamda kutlanamadığını ve ilk okullarda haftanın öneminden dolayı çocukların getirdiği bazı tarımsal ürünlerin tüketilerek kutlandığını söyledi. Türkiye’de hali hazırda ekonomik politikaların henüz çok iyi durumda olmadığını belirten Çevik ’’Ürettiğimiz ürünlerin bir kısmının katma değeri düşük ve bu ürünleri sattığımızda dolasıyla geliri de düşük olmaktadır. Vatandaşlarımızın yabancı ürünleri tercih etmelerini de kontrol etmemiz mümkün değil. Vatandaşlarımızın yabancı ürünleri tercih etmelerinde ki temel neden Türk ürünlerinin kalitesinin düşük olmasından kaynaklanıyor. Ürünlerimizin kalitesini iyileştirmediğimiz müddetçe de ithalat ve ihracat arasında bir denge sağlanması mümkün değil’’ şeklinde konuştu.

YERLİ ÜRÜN KALİTESİ İYİLEŞTİRİMELİ

Yerli malı kullanımı konusunda vatandaşların teşvik edilmesi, duygularının harekete geçirmekten ziyade Türk ürünlerinin prosedürlerini, kalitesini kontrol etmekte yarar olduğunu ifade eden Savaş Çevik, marka ve değer yaratabilmenin daha kalıcı olabileceğini belirtti. Yapılan politikaların vatandaşları teşvik etmeye yönelik olduğunu fakat ar-ge, teknoloji ve yenilikçiliği geliştirmenin artırılmasının daha önemli olduğunu söyleyen Çevik ’’Bunun dışında teknik problemlerin iyi irdelenmesi gerekir. Tabi bütün bunların altında sosyal ve kültürel etkenlerde var. Aldığımız mesafenin neden bu kadar az olduğunu düşünmek gerekir. Yine inovasyon çalışmaları yapıp ve eğitimin en küçük biriminden en yüksek birimine kadar, rekabetçiliği, farklı düşünce üretmeyi bir değer olarak görmemiz gerekiyor’’ dedi.

DAHA KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİDİR

Kamu politikalarının yeterince iyi okunamadığını ve söz gelimi devletin bu konuda çeşitli teşvikler sunduğunu kaydeden Çevik, bu işi yapacak bireylerin olmamasının da üzücü bir durum olduğunu söyledi. Yeterli istatiksel verilere de ülkemizde ulaşılamadığını söyleyen Çevik ’’Yerli malı tercih edilmesi konusunda çalışmalar başlatsak bile bunun sonuncunu tesadüflere bırakıyoruz. Aynı hevesi, heyecanı devam ettiremiyoruz. Basit çözümler yerine daha kalıcı, sistematik bir durum gözetmemiz gerekiyor. Yüksek teknoloji üretilmesi yanı sıra uluslararası talebi bulunan ürünler üretmemiz gerekir’’ dedi. Yerli malı deyince sadece tarımsal ürünlerin akla getirilmemesini vurgulayan Savaş Çevik, öğrencilere ürün üretme ve tercih edilmesi noktasında eğitimler verilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra bilim şenliklerinin yapılabileceğini söyledi. Türkiye’de ilk, orta, lise ve üniversite eğitim kademeleri arasında bir kopukluk olduğunu vurgulayan Çevik ’’Üniversiteler çeşitli çağrılar yapmalı, küçük çocukların üniversitelerde yapılan çalışmaları görme imkanı bulunmalı. Avrupa ve kuzey Amerika ülkelerinde bu saydıklarım bir değer olarak algılanır ve eğitim sistemleri bu yönde dizayn edilir. Konya’da ve Türkiye’nin farklı illerinde yapılan bilim merkezini ben bir işaret olarak görüyorum. Yine İstanbul Teknik Üniversitesinde öğrencilerin katılabileceği yaz okulları yapılmakta’’ şeklinde konuştu.