Yüksek Öğretim Kurulu kriz belgesine imza attı

Yükseköğretim Kurulu’nun üniversite yerleştirmelerinde taban puan uygulamasını kaldırılmasına tepki gösteren Eğitim Bir Sen Konya 2 Nolu Şube Başkanı Şenol Metin, “YÖK, bu kararı ile üniversite reformunu erteleyerek önceliğinin büyük tepki toplayan boş kontenjanlar sorunu olduğunu deşifre etmiştir. Evet, matematiksel olarak boş kalan kontenjanlar oransal olarak düşecek. Ama bu kafa ile yine üniversite mezunlarının işsizlik oranı genel işsizlik oranının 2 katı olmaya devam edecek” dedi.
Yüksek Öğretim Kurulu kriz belgesine imza attı

Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şubesi, Yükseköğretim Kurulu’nun üniversite yerleştirmelerinde taban puan uygulamasını kaldırmasına tepki gösterdi. Eğitim Bir Sen Konya 2 Nolu Şube Başkanı Şenol Metin yaptığı açıklamada “YÖK, bu kararı ile üniversite reformunu erteleyerek önceliğinin büyük tepki toplayan boş kontenjanlar sorunu olduğunu deşifre etmiştir.’ dedi. Başkan Metin'in açıklaması şöyle; ‘Yükseköğretim Kurulu, cuma günü yine bir kriz belgesine imza attı. Lisans ve önlisans programlarında tercih yapabilmek için geçerli olan baraj puanı uygulamasını sona erdirdi. Eğitim bilimciler ve akademisyenlerin önlisans programları için tercih sınırı olan 150 puanın, lisans programları için 180 puanın çok düşük olduğunu, 150 puanlık hazır bulunuşluk seviyesinde önlisans programlarını, 180 puanlık hazır bulunuşluk seviyesinde lisans programlarını takip edilemeyeceğine dair eleştirileri varken şimdi bu puanların da kaldırılmasının büyük bir eleştiri üreteceği açıktı. Pandemi koşullarında puan düşürülmesinin doğru olduğunu ancak taban puan uygulamasının sonlandırılması fevkalede yanlış” dedi.

ykd-12.jpg

DAHA ÖNCE UYARMIŞTIK

Eğitim-Bir-Sen’in 2017’de yayınladığı rapora değinen Metin, ‘2017’de yayınladığımız Yükseköğretim İzleme Raporu’nda Meslek Yüksek Okulları başta olmak üzere boş kalan kontenjanların büyük bir krizin habercisi olduğunu vurgulamıştık. Rapor kamuoyunda büyük tartışma üretince YÖK Bürokrasisi bir sonraki yıl boş kalan kontenjanların nedenine odaklanmak yerine, Meslek Yüksek Okullarının kontenjanlarını azaltarak doluluk oranlarını matematiksel olarak artırmıştı. Sonra da kamuoyuna üniversitelerin doluluk oranının arttığı üzerinden kamuoyunu maniple etmişti. Halbuki sorunu o günde ifade etmiştik, demiştik ki; cazibesini kaybediyor. MYO’lar başta olmak üzere üniversite programları işgücü piyasasının istediği nitelikleri öğrencilerine kazandıramıyor. Bu da işsizlik üretiyor. Bu nedenle de yükseköğretim mezunlarında işsizlik oranı, genel işsizlik oranının 2 katı demiştik. Ama YÖK rakamlarla oynama peşinde. Taban puan uygulamasını kaldırarak boş kalan kontenjan sorunu çözeceğini sanıyor. Evet, matematiksel olarak boş kalan kontenjanlar oransal olarak düşecek. Ama bu kafa ile yine üniversite mezunlarının işsizlik oranı genel işsizlik oranının 2 katı olmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.

ÜNİVERSİTELER TEMATİK ALANLARDA İHTİSASLAŞMALIDIR

Çözüm önerilerini de açıklamasında paylaşan Şenol Metin, “Üniversiteler birbirini klonlamaktan vazgeçmeli, yatay büyümeyi durdurmalı, misyon ve fonksiyon farklılaşmasına gitmeli, öncelik alanlarına odaklanmalıdır. Tematik alanlarda ihtisaslaşmalıdır. Sağlık Bilimleri, Sosyal Bilimler, Teknik-Mühendislik Bilimleri gibi tematik alanlarda özgün, işgücü piyasasının taleplerine uygun program tasarımlarına yoğunlaşmalıdır. İşlevselliği kalmayan, iş gücü piyasası ile bağları zayıflamış programlarda içerik düzenlemesi, dönüşümü hatta gerekiyorsa kapatılması da dahil olmak üzere nitelikli bir çalışma yürütülmelidir. Üniversite, Yüksek Lisans ve Doktora Programlarını akademisyen yetiştirmek üzere değil sanayi ve hizmetler sektörünün AR-GE’si ve bilgi ihtiyacını gidermek üzerine yapılandırmalıdır. MYO öğretim programları 1 yılı teorik eğitim, 1 yılı da işletmede işbaşında eğitim olarak kurgulamalıdır. Mühendislik programları başta olmak üzere uygun lisans programlarında da 3 yılı teorik eğitim, 1 yılı da işletmede işbaşı eğitim olarak planlanmalıdır. Hatta 5 dönem teorik, 3 dönem işletmede eğitim dahi düşünülmelidir. Tıp eğitimindeki model iyi bir model olabilir, transfer edilebilir. Bu reel sektörün iş gücü maliyetlerinin düşürülmesine katkı sunarken, öğrencilerimiz de hayatın içinde bir eğitim alma şansını yakalayacaktır” diye konuştu.

senol-metin-1.jpg

ÜNİVERSİTELER ACİLEN REFORM YAPMALI

Üniversitelere reform çağrısı yapan Metin sözlerine şöyle devam etti: “10 yıldır çıkabilmek için çabaladığımız orta gelir tuzağından çıkabilmemiz bu reformu başarabilmemize bağlıdır. Üniversite öğretim programlarını işgücü piyasasının istediği yeterlilikleri kazandıracak şekilde yapılandırmak zorundayız. İşgücü piyasasının hem sayısal talebini hem de niteliksel talebini dikkate almayan bir yükseköğretim sistemi diplomalı işsiz yetiştirmekten başkaca bir işlevi olmayacaktır. Bir meslek kazandıramayan, beceri transfer edemeyen üniversitelerin anlamını kaybeder. ’Diyoruz ama biliyoruz ki ne YÖK’ün ne de üniversitelerin kurumsal kapasitesi, öğretim programlarını işgücü piyasasının talepleri çerçevesinde yapılandıracak düzeyde değil. ‘Konya örneğinde, sadece bir banka şubesinin olduğu Akören, Hadim, Taşkent, Yunak ve Doğanhisar’a Bankacılık ve Sigortacılık Programını açmak için talepte bulunan MYO Yönetimleri, YÖK’e teklif eden senatolar, üniversite yönetimleri, programın açılmasını onaylayan YÖK; Hiç mi vicdanınız sızlamadı! Aynı bölümden Ereğli, Beyşehir, Akşehir ve merkez kampüste varken…’ demiştik, demeye de devam edeceğiz. Türkiye ölçeğinde benzer örnekler o kadar çok ki…Yazıktır, günahtır…’YÖK’ün taban puan sınırlaması uygulamasını sonlandırmasının sadece özel/vakıf üniversitelerinin işine geleceğini ‘kontenjanları boş kalan özel pardon vakıf üniversiteleri boş kalan kontenjanlarını dolduracak. Özel üniversite lobisi çalışmış. Bu lobi tıp, hukuk, mühendislik ve eğitim gibi alanlardaki başarı sırası kriterini de kaldırtır.’ Diyerek açıklamasına devam etti. Açıklamanın son bölümünde YÖK Bürokrasisinin Bir reforma mecbur olan yükseköğretimde reformu ertelemek için siyaseti maniple edeceği argüman üretmeye çalışıyor. 2022 yılı üniversite yerleştirmeleri açıklandığında diyecek ki; ‘Doluluk oranlarımız 2021’de %79 iken 2022’de %90 olarak gerçekleşmiştir. ’Ama yükseköğretim mezunlarımızın işsizlik oranı yine genel işsizlik oranının 2 katı olmaya devam edecektir. Biz de ‘Yükseköğretim bir reforma muhtaç!’ demeye…Siyaset kurumu YÖK Bürokrasisine şu iki soruyu sormalı; Bu aldığınız kararın üniversitelerin inovasyon kapasitesine, bilgi üretimine katkısı olacak mı? Bu aldığınız karar, üniversite mezunlarının istihdam sorununa çözüm olacak mı?”

SEYFULLAH KOYUNCU / YENİ HABER GAZETESİ

Etiketler :