Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

ZENOFOBİYİ KONUŞTUK..

ZENOFOBİYİ KONUŞTUK..

Diyanet Tv’de 09 Kasım 2018 tarihinde saat 22:00’de yayınlanacak olan Enes Bayraklı’nın sunduğu İslamofobi Endüstrisi programının çekimlerine katıldık.  Bu programda “Irkçılık ve Zenofobi” konularını konuştuk, katılımcılarla.   Zenofobi, “yabancı korkusu”, “yabancı insanlara duyulan nefret”, “ yabancıların varlığından rahatsızlık duyma” gibi anlamlara gelmektedir. Aynı zamanda bu kelimenin özünde; hem korku ve hem de nefret duyma var.  Avrupa’da ortaya çıkan bu nefret siyaseti, göçmenler ve azınlıklar üzerinden sürdürülmektedir.  Adeta bir endüstri haline gelmiştir. Gittikçe zenofobik tutumlarda bir artış yaşanmaktadır.

Batı toplumlarında ve ABD’de zenofobiyi ortaya çıkaran bazı nedenlerden bahsedilebilir.  Bunların başında önyargı gelmektedir. Zenofobik tutumlar içinde bulunan şahıslar için kendi ülke vatandaşları arasında normal olan bazı durumlar, yabancılar için düşmanlığı meşrulaştırmada anormal sebeplere dönüşebilmektedir.  Örneğin sokağa peçete atan yerli bir vatandaşa kimse bir şey demezken, yabancı bir ülke vatandaşı attığı zaman onun ne barbarlığı kalmakta, ne de medeniliği.. İstenmeyen kimse ilan edilebilmektedir.

Zenofobiyi asıl besleyen unsurlar arasında Batı toplumlarında aşırı sağın yükselişi yer almaktadır. Seçmenlerden oy aymak için,  azınlıklar ve göçmenler öteki olarak gösterilmektedir. Bu da geldikleri topluma sosyal, ekonomik ve kültürel katkıda bulunan Müslüman göçmenlere karşı nefret politikasını kışkırtmaktadır.  Zenofobinin bir başka adı, farklılıkça ırkçılıktır. Artık ayrımcılık biyolojik farklılıklar üzerinden değil, kültürel farklılıklar üzerinden yapılmaktadır. Bunun temelinde; başörtüsü, cami, minare, helal et, sünnet gibi İslamî sembollerin kamusal alanda daha görünür oluşu gelmektedir. Basın-yayın organlarında dini görünürlük simgeleri Avrupa kimliğini tehdit eder bir boyutta sunulmaktadır. Bireysel insan hakları, demokratik çoğulculuk ve sivil toplum gibi değerleri yücelten Avrupa için böyle karalayıcı bir siyaset izleme yakışık almamaktadır.

İslamofobik ve zenofobik tutumların artmasında ırkçı ve aşırı sağcı parti temsilcilerinin demeçleri büyük rol oynamaktadır.  Kimi parti temsilcileri ve liderler otobüsleri yerli ve yabancılara göre ayırmayı teklif ederken,   kimileri de Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı terörün kaynağı olarak göstermekte,  bazı liderler de Batı kültürünün İslam kültüründen üstün olduğunu, kendilerinin medeni, yabancı ve göçmenlerin ise barbar olduğunu dillendirmektedirler. Zaman zaman Batı basınında minare işgal alametine,  namaz ise, nazi işgaline benzetilmektedir. Bu nefret söylemi, halk üzerinde yabancı düşmanlığını körüklemekte ve bir takım eylemlerin meydana gelmesine yol açılmaktadır.  Örneğin, Müslümanların camileri ve İslam kültür merkezleri kundaklanmakta, buralara gamalı haç çizilmekte ve domuz kafası asılmaktadır. 1993’te Soligen’de bir vatandaşımızın evi içindekilerle birlikte ateşe verildiği unutulmamalıdır. Maalesef bu menfur eylemde can kayıpları yaşanmıştır.   Bugün gittikçe Fransa ve Almanya gibi ülkelerde Müslüman göçmenlere ve azınlıklara karşı eylemler artmaktadır.  Aksine Batı’da yer alan insan hakları kuruluşları hiç ses çıkarmamaktadır.

Öte yandan Avrupa ailesi, yapısal bir kriz içinde bulunmaktadır. Geç evlilik yapılmakta, bu da en fazla beş sene sürmektedir. Az sayıda çocuk doğumları olmakta, gittikçe Batı nüfusu yaşlanmaktadır. Bunun aksine, Müslüman aile yapıları daha muhafazakâr bir yapı içindedir. Erken evlilikler yapılmakta, çok çocuklu aileler oluşmakta, Müslüman göçmenler toplumda daha güçlü yer edinmek için uğraşmaktadırlar. Artık işçiler, işveren haline dönüşmekte, siyaset ve akademi dünyasında yer almaktadırlar. İşte bütün bunlar Avrupa’nın geleceği için tehdit olarak görülmektedir. Batı’da insaflı kimseler de bu yapılanlar karşısında cesur ve gür bir şekilde seslerini yükseltmemektedirler. Ne yaparlarsa yapsınlar,  Müslüman göçmenler Avrupa’nın bir parçasını oluşturmaktadırlar. Bunlardan gocunmak beyhude çabalardır.  Avrupa’da Müslüman kuşakların var olması, Avrupa’nın geleceğinin de teminatıdır, bilinirse.  Zenofobik tutumlar sun’idir, dayatmadır. Umarım bir an önce Batı toplumları bu vefasız hareketlerden uzaklaşırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR