2020 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda

AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora: - "AK Parti iktidarında üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ilkesini savunarak büyük reformlar yaptık" - MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız: - "Bizim kanun teklifimizin bir şartlı ceza indirimi olduğunu b
2020 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda

TBMM (AA) - AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, "AK Parti iktidarında üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ilkesini savunarak büyük reformlar yaptık." dedi

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Adalet Bakanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor.

CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, yargı bağımsızlığına dikkati çekerek, yargının bağımsız olmadığı yerde demokrasi, hukuk devleti ve adaletin olmayacağını söyledi. Yargı mensuplarının atama ve görevlerine son verme kararını Hakimler ve Savcılar Kurulunun verdiğine işaret eden Şener, "Yargının bağımsız olup olmadığını belirlemek için bu kurulun niteliğine bakmak lazım. 13 üyesi var ve tüm üyeleri ya doğrudan veya dolaylı olarak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor." diye konuştu.

Siyasetçiler, gazeteciler ve aydınlara muhalefet ettikleri için davalar açıldığını savunan Şener, "Eren Erdem, Enis Berberoğlu'nun başına gelenler bundan geldi. Trump telefon ediyor, Rahip Brunson dışarı çıkarılıyor. Merkel istiyor, Deniz Yücel serbest bırakılıyor. Bu ülkede FETÖ borsaları kurulduğunu siz söylediniz." ifadelerini kullandı.

Cezaevlerinin doluluk oranına değinen Şener, "Hiçbir dönemde hapishanelerde bu kadar çok sayıda siyasi mahkum olmamış, bu kadar yaygın siyasi davalar açılmamıştır." dedi.

HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ise bir kişi hakkında birden fazla tutuklama ile birden fazla tahliye kararlarının verilmeye başlandığını dile getirerek, "Bir kişi defalarca talimatla bir suçtan üç defa tutuklanıyor, üç defa tahliye ediliyor veya itirazla tekrar cezaevine konuluyor. Demirtaş ve Yüksekdağ davasında tahliyesine saatler kala Erdoğan'ın talimatıyla yargılandığı dava dosyası tekrar getirilerek yeni bir tutuklama kararı verildi. Şu anda Demirtaş, Yüksekdağ ve diğer arkadaşlarımız kesinlikle tutuklu değildirler. İktidarın rehinesi durumundadırlar." iddiasında bulundu.

Partisinin bazı belediyelerine yapılan kayyum görevlendirmelerini anımsatan Beştaş, "Kayyum darbedir ve bu darbe aralıksız devam ettiriliyor. Çünkü yargının tarafısız ve bağımsız olmadığı bir ortamda zaten darbecilik yürürlüktedir." görüşünü savundu.

- "Dosyalar yerel mahkeme, istinaf, Yargıtay arasında gidip geliyor"

MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, yargı alanında yapılan düzenlemeleri anlatarak, hukuk eğitimindeki yetersizliklerin adli hizmet kalitesini düşürdüğünü söyledi.

Yıldız, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerinin gerçekleşmesinin iyi yetişmiş hukukçuların varlığına bağlı olduğunu vurguladı.

Bölge adliye mahkemelerinin Yargıtayın iş yükünü azaltmak ve bazı davaları istinafta çözmek amacıyla kurulduğunu anımsatan Yıldız, ancak uygulamada bazı dosyaların yerel mahkeme, istinaf ve Yargıtay arasında gidip geldiğini, hüküm koymanın çok geciktiğini, vatandaşların da bu konuda şikayetçi olduğunu belirtti.

FETÖ/PDY yapılanmasına karşı devletin önemli sonuçlar elde ettiğinin ve çok ciddi bir mücadelenin yapıldığının altını çizen Yıldız, atılması gereken adımlar olduğunu, emniyet güçleri tarafından pek çok operasyonun icra edildiğini ve pek çok yapılanma alanının çözüldüğünü dile getirdi.

- "Bizim teklifimiz bir 'af teklifi' değildir"

Bu mücadele kapsamında 5 bine yakın hakim ve savcı hakkında işlem yapıldığını anımsatan Yıldız, şunları kaydetti:

"Bunlardan 3 bin 600'ü hakkında dava açılmıştır. Mahkumiyetler peşi peşine gelmektedir. Adalet sistemine yerleşmiş bu çete, hain örgüt yıllardır kararlar vermektedir. Bu kararlar maalesef yeniden denetleme yapılmadan icra ve infaz edilmeye devam edilmektedir. Bu dile getirildiğinde, 'yargılamanın yenilemesi CMK 311 ile çözülebilir' denilmektedir. Oysa CMK 311'deki düzenlemenin mevcut hali ile bu meselenin halledilmesi mümkün gözükmemektedir. Eğer karar bir heyet tarafından verildiyse en az 2 FETÖ'cü hakimin imzası, tek kişilik yargılamada ise bir FETÖ'cü hakimin imzası varsa bu, otomatik olarak yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılmalıdır. 24 Eylül 2018 tarihinde şartlı ceza indirimi kanun teklifimizi Meclis Başkanlığına sunduk. Adalet Komisyonunda iki yıla yakın bir zamandır beklemektedir. Bu toplumda büyük bir beklenti oluşturmuştur ancak henüz atılmış bir adım yoktur. Peşi peşine yargı paketleri gelmektedir. Sayın Bakanım öncelikli işimiz toplumun bu beklentisini bir an önce karşılamak olmalıdır.

Bizim kanun teklifimizin bir şartlı ceza indirimi olduğunu bildikleri halde ön yargı ve bilgisizlikle adeta bir karalama kampanyası aylardır sürdürülmektedir. Bizim teklifimiz, bir 'af teklifi' değildir. 5 yıllık bir ceza indirimidir. O da bir defaya mahsustur ve bu indirimden faydalanan hükümlünün yeni bir suç işlemesi halinde indirim geri alınır. Oysa afta yapılan indirim geri alınmaz. En önemli farkı budur. Bazı çevreler bilerek bunu bir 'af teklifi' gibi topluma sunmuş ve bazı yerlerden de tepkiler almıştır."

İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ise bugün hukuk fakültelerinde hukuk eğitimi almamış, özellikle, ilahiyat fakültesi hocalarının yaygın bir şekilde ders verdiğini ifade ederek, "Bundan daha vahimi ise hukuk fakültesi dekanlarının 20'sinin hukukçu olmamasıdır. Hatta bazı hukuk fakültelerinde veterinerlerin bile dekanlık yaptığı bilinmektedir." dedi.

Ortada ciddi bir sorun olduğunu savunan Bahşi, "Hukukçu olmayan dekanların kendi içinde en büyük bölümünü ise toplam dört hukuk fakültesi ile ilahiyatçılar oluşturmaktadır." diye konuştu.

Türkiye'nin adeta bir hukukçusuz hukuk fakültesi cenneti olduğunu söyleyen Bahşi, "Türkiye’de hukuk fakültelerinin özerkliğini sağlamadıkça hukuk eğitiminin kalitesini artıramazsınız." değerlendirmesinde bulundu.

- "Büyük reformlar yaptık"

AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, ekonomik ve refah düzeyinin artmasının ancak hukuk devleti ilkesinin etkin bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olacağını belirtti.

Türkiye'nin terörle mücadelesine değinen Cora, "Öyle çıkıp da Kobani olaylarında milleti sokağa çağırıp 50'den fazla kişinin ölmesine neden olan, kamu binalarını darmadağın eden bir anlayışa biz müsaade edemeyiz. Bir milletvekiliniz kalkıp, 'PKK/PYD sizi tükürüğünde boğar' şeklinde ifadeler kullanırsa o zaman hukukta gereğini yapmak zorundadır." dedi.

Cora, AK Parti iktidarında "üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğü" ilkesini savunarak büyük reformlar yaptıklarını vurgulayarak, "Biz hiçbir zaman yargısal aktivizm peşinde koşanlara pirim vermedik. Milletin hukukunu korumak adına hiçbir güce boyun eğmedik. Biz, dünün yargısını da çok iyi biliyoruz." ifadelerini kullandı.

AK Parti iktidarında hukuk alanında atılan adımları anlatan Cora, "Yargı alanında yapılan reformlar meyvesini vermiştir. Türk yargısı ilk defa darbecilere boyun eğmemiştir ve yargı bağımsızlığı adına büyük bir zafer elde etmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminde eğer şerefli Türk yargıçları ve savcıları olmasaydı o gün o darbecilerin belki de hevesleri gerçekleşmiş olacaktı." dedi.

AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ise terör örgütü PKK tarafından kadınların ve kız çocuklarının dağa kaçırıldığına ve şiddete uğradığına işaret ederek, "Yaklaşık 18 yaş altı 2 bin kız çocuk bu şiddete maruz kalıyor. Bu şiddeti 25 Kasım günü bizden başka konuşan yok. Bunlar kadın, kız çocuğu değil mi? Bu çocukların uğradığı şiddet şiddet değil mi?" diye konuştu.



Kaynak: