37 yıllık hak mücadelesi

Sakallı olduğu için Tasavvuf ve Tarihi Dersi hocalığı görevinden atıldığını söyleyen M. Kamil Yaylı 37 yıldır hakkını arıyor. M. Kamil Yaylalı, kesilen 61 aylık maaşının kendisine geri verilmesini bekliyor.
37 yıllık hak mücadelesi

Mehmet Kâmil Yaylalı, dönemin Ankara İlahiyat Fakültesi hocalarından Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu’nun yönetiminde çalışmaya başladığını söyleyerek; Mevlana’da İnanç Sistemi üzerine 1969-1972 arası tez çalışmamı tamamladığını anlattı. Tezi kabul gören Yaylalı, Konya Yüksek İslam Enstitüsüne; Tasavvuf ve Tarihi hocası olduğunu söyledi. Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğretim görevlisiyken yaz tatilinde izinli sayılmak üzere ailecek hacca gittiğinden bahseden Yaylalı; “Ben hacda iken Yüksek İslam Enstitüsü Milli Eğitim Bakanlığı’nca İlahiyat Fakültesine dönüştürülmüş, mevzuat değişikliği olmuş. Hac dönüşümde Medine’ye uğradım. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hem Mekke’de hem Medine’de doktorlarıyla, hemşireleriyle, hastabakıcı ve eczanesiyle sağlık merkezi var. Ben Medine’deki sağlık merkezi doktorlarının imzaları ve hac sağlık ekibi başkanının imzaladıkları tasdik belgesi ile 20 günlük istirahat aldım” dedi.

37-yillik-hac-2.jpg

“BENİM ŞAHSİYETİM VE İZZET-İ NEFSİMİZLE OYNANDI”

Medine’deyken beş ilahiyatçının kendisinin müstafi sayılması için imza attığını söyleyen Yaylalı; “İmza atan hocaları idare mahkemesine şikayet ettiğimde hac işlerinden sorumlu olan Rıza Cemil Başoğlu da idare mahkemesine belge gönderiyor ve diyor ki: ‘M. Kâmil Yaylalı’nın raporu 6/9/1982 tarihlidir. Diyanet’in Mekke’den gelen doktorları ise 9/9/1982’de Medine’ye gelmişlerdir. Raporu onlardan alması gerekir. Yani Medine’den almış olduğu rapor geçersizdir, sahtedir.’ Başoğlu Medine’deki doktorların ve benim şahsiyetim ve izzet-i nefsimizle oynuyor. Medine’den aldığım rapor geçersiz değildir. Medine’deki üç doktorumuzun imzalarını tasdik eden hac sağlık ekibi başkanı Ahmet Uzunoğlu Bey’in imzalarıyla geçerlidir, sahte değildir. Bu vesile ile 10 tam gün üst üste devamsızlık meselesi mesnetsiz kalmaktadır. Maalesef Başoğlu’nun şantajı tutmuştur. Hem rektörlükçe hem idare mahkemesince hem Danıştay’da 10 günlük devamsızlık  iddiasını mesnet teşkil etmiştir. Ben 8/9/1982’de Konya’dayım; okulumdayım, odamdayım, herkes gibi yaz tatilindeyim. 30 yıl 9 ay devletine hizmet etmiş bir memura reva görülene bakınız. 61 ay maaş kesimine uğratıldım, ailecek adeta ölüme mahkûm edildim, kütüphanem haber edilmeden koridora dökülüp saçıldı, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde ipim çekildi, rektörlükçe bütünleme imtihan komisyonuna ve aynı sene 10 Ekim’de başlayan derslere alınmadım. Nahak yere kesilen 61 aylık maaşımın, Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü tarafından tazminini bekliyorum, hakkımdır.”  şeklinde konuştu.

•MACİT ULUÇAMLIBEL / YENİ HABER GAZETESİ