"AB yaptırımlarının Türkiye için hiçbir etkisi olmayacak"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (3) - "(AB'nin Türkiye'ye yaptırım kararı) Ortaya koydukları tavrın Ada'daki bölünmüşlüğü derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bu yaptırımların Türkiye için hiçbir etkisi olmayacaktır"- "Fatih' gemimiz, 'Yavuz
"AB yaptırımlarının Türkiye için hiçbir etkisi olmayacak"

ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine yönelik kararlarıyla ilgili, "Ortaya koydukları tavrın Ada'daki bölünmüşlüğü derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bu yaptırımların Türkiye için hiçbir etkisi olmayacaktır." dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu'ndaki konuşmalar ve bugünkü grup toplantısına yönelik CHP'ye eleştirilerde bulunan Çelik, "Bir söylem analizi yapılsın; bütün konuşmalarına baktığınız zaman Fetullahçı Terör Örgütü'nden (FETÖ) kaç kere bahsedip, Cumhurbaşkanı'nı kaç kere hedef almışlar, FETÖ'yü kaç cümleyle eleştirip arkasından onun kaç katı cümleyle FETÖ karşısında direnenleri itibarsızlaştırmaya çalışmışlar, bunlar net bir şekilde görülecektir." ifadelerini kullandı.

CHP'nin "Bütün darbelere karşıyız." söylemine rağmen darbe çağrısı yapan milletvekillerine karşı bir tutum almamalarının bunun bir "takiye" olduğunu gösterdiğini vurgulayan Çelik, "Yassıada zihniyetini oluşturacak şekilde bir söylem kullanmaya devam etmeleri bunun sadece şeklen söylenmiş bir söz olduğunu ifade ediyor. Keşke demokratik değerlere sahip çıkmak konusunda daha tutarlı, daha derin bir siyaset ortaya konulmuş olsa." diye konuştu.

- "FETÖ'yü örtbas etme borsası gibi bir tutum ortaya çıkıyor"

AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında dile getirdiği "FETÖ borsası" ifadesine ilişkin, "FETÖ borsasından bahsediyor bugün. Bir yerde bir 'FETÖ borsası' varsa açık ve net bir şekilde ortaya konulsun, hep beraber üstüne gidelim. Ama başka bir şeye giderek, 'FETÖ'yü örtbas etme borsası' gibi bir tutum ortaya çıkıyor." dedi.

"FETÖ'nün bir takım unsurlarını çeşitli yollarla kurtarmaya çalışması" gibi bir durum varsa bunun üstüne gidileceğinin altını çizen Çelik, "Ama arkasından kurduğunuz cümlelerle 'FETÖ'yü örtbas etme borsası'nın bir delili olarak grup konuşmalarınız neredeyse bir seri haline geldiği zaman da buradaki tutumunuz maalesef şüpheli hale gelmektedir." açıklamasını yaptı.

- "Demokratik yollarla siyaset yapıyorsa onların haklarını koruruz"

Çelik, FETÖ ile mücadelenin sonuna kadar devam edeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bugün tabii ki yine 'müthiş' dış politika analizleri dinledik. 'Müthiş' derken, parantez içinde bir ünlem işareti olduğunu biliyorsunuz. Bir yandan 'darbelere karşıyız' diyor, öbür taraftan dış politikada darbe yapanlarla barışmak gerektiğinden bahsediyorlar. 'İhvan kardeşliği' diye bir şeyden bahsediyorlar. Dünyanın her tarafında demokratik güçlerden yana olduğumuzu söyledik. 'İhvan kardeşliği yapmayın' diyenlere biz de şunu söylüyoruz; ihvan ya da başka bir grup demokratik yollarla iktidara gelmişse, demokratik yollarla siyaset yapıyorsa onların haklarını koruruz. Ama demokratik yollarla siyaset yapan birilerini sırf 'ihvan mensubudur' diye eleştirerek, ihvan düşmanlığı da yapmayın. İhvan kardeşliği diye eleştirdiğiniz şey aslında kendi yaptığınız ihvan düşmanlığının örtülü halidir."

Türkiye Cumhuriyeti kanunları içinde kurulmuş, bu ülkede siyaset yapan, bu ülkenin milli ruh köküne bağlı bir siyasi kadro olduklarını ve dünyanın her yerinde de demokratik değerlerle iş başına gelenleri savunduklarını belirten Çelik, "Sadece adı 'ihvan' olduğu için birilerini bu değerlerden dışarda tutmaya çalışmayın. Mısır'da ihvan konusunda gösterdiğimiz hassasiyeti Venezuela Anayasası gereği iş başına gelen Maduro hükümeti için de gösteriyoruz ya da dünyanın başka yerleri için de gösteriyoruz. Önemli olan demokratik ilkeler konusunda ilkeli ve samimi bir tutum ortaya koymaktır." diye konuştu.

- AB'nin Türkiye'ye yönelik kararları

Çelik, AB'nin Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine yönelik kararlarıyla ilgili, AB'nin "Ada'da iki tarafın birleşmesi" şeklinde bir tutum içinde olduklarını söylediğine işaret ederek, "Fakat ortaya koydukları tavrın Ada'daki bölünmüşlüğü derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bu yaptırımları ortaya koymalarının Türkiye için hiçbir etkisi olmayacaktır." ifadesini kullandı.

AB'nin daha önce açık bir şekilde "Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti tarafı üzerine düşeni yapmıştır." dediğini ama arkasından Rum tarafını tutmaya devam ettiğini aktaran Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şunu net bir şekilde ortaya koyalım; Avrupa Birliği sözünü tutmayan bir kurum haline gelmiştir. Mülteci anlaşmasıyla birlikteki mesele sadece '3 artı 3 milyon avro' değildi; üst düzey diyalog toplantıları gerçekleşecekti, fasıllar açılacaktı, başka hususlar hayata geçecekti. O arada bir ay içerisinde 4-5 kere Türkiye'yi ziyaret edenler daha sonra verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar. Kıbrıs konusunda da artık Avrupa Birliği herhangi bir şekilde tarafsız ya da gözlemci statüsü olan bir odak olma vasfını kaybetmiştir.

Burada Rum kesimi ile ortaya koydukları dayanışma, bir demokratik dayanışma, bir siyasi ilkeler dayanışması da değildir. Maalesef tipik bir mahalle dayanışmasıdır. Tipik mahalle dayanışmasıyla Türkiye'yi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin çıkarlarını ya da Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarını korumaktan herhangi bir şekilde alıkoyamayacaklarını bilmeleri gerekir. 'Fatih' gemimiz, 'Yavuz' gemimiz görev yapmaya devam edecek. Orada kıta sahanlığımız içerisindeki egemenlik haklarımızı korumaya devam edeceğiz. KKTC'nin ruhsat verdiği alanlarda bunları korumaya devam edeceğiz."

- "Samimiyetsizliğin, tek taraflı dayanışmanın göstergesi"

AK Parti Sözcüsü Çelik, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Deniz Kuvvetleri'nin koruma görevini yerine getireceğinin altını çizerek şöyle konuştu:

"AB bu yaptırımı ortaya koyduğu, Yunanistan Dışişleri Bakanı bu devlet adamına yakışmayan tavrı ortaya koyduğu zaman, Rum kesiminin 'Akdeniz'in şımarık, haylaz çocuğu' olarak AB tarafından bu şekilde korunması söz konusu olduğunda Türkiye'nin yapacağı şey kendi hak ve çıkarlarını, KKTC'nin hak ve çıkarlarını koruma konusunda vites yükseltmekten ibarettir. Dolayısıyla sözünü tutmayan, bir mahalle dayanışması içinde olan, demokratik ilkelerden giderek uzaklaşan AB'nin ortaya koyduğu bu yaptırımlar bize sadece samimiyetsizliğin, tek taraflı dayanışmanın, demokratik, siyasi ilkeler konusundaki ilkesizliğin yeni bir göstergesi olarak görünmektedir."

(Sürecek)



Kaynak: