"ABD, İran'la doğrudan bir askeri çatışmaya girmez"

İran Araştırmaları Merkezi Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan:- "İran'la imzaladığı nükleer anlaşmayı tek taraflı iptal eden ABD, yaptırımlar konusunda henüz müttefiklerini ikna edemedi"- "Vietnam'da 70 bin askerini kaybeden ABD, İran gibi büyük v
"ABD, İran'la doğrudan bir askeri çatışmaya girmez"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, İran'la imzaladığı nükleer anlaşmayı tek taraflı iptal eden ABD'nin, yaptırımlar konusunda henüz müttefiklerini ikna edemediğini belirterek, "Vietnam'da 70 bin askerini kaybeden ABD, İran gibi büyük ve güçlü bir ülkeyle doğrudan askeri bir çatışmaya girmez." dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile imzaladığı nükleer silahsızlanma anlaşmasını feshetmesinin ardından iki ülkenin karşılıklı sert çıkışlarını AA muhabirine değerlendiren İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, ABD'nin dünya kamuoyunun desteğini almadan uygulayacağı yaptırımların başarıya ulaşamayacağını söyledi.

Anlaşmaya taraf Almanya, Fransa, İngiltere, Çin ve Rusya'nın İran'la nükleer anlaşmayı sürdürmekten yana açıklamalar yaptığına değinen Aslan, "ABD Başkanı Trump'ın İran'la nükleer anlaşmadan çekileceğini açıklamasından sonra ABD'de bu yaptırımların yürütülmesiyle ilgili icra merkezi olarak, Hazine Bakanlığı bir genelge yayınladı. Bu genelgeye binaen de bir açıklama yapıldı. Basın toplantısında bürokratlara, 'Eğer Avrupa ülkeleri, Çin ve diğer ülkeler Amerika'nın bu yaptırımlarına destek vermezse, İran'la ticaretlerine devam ederlerse, yaptırımlara karşı gelen bu ülkelerin cezalandırılması konusunda yaşanacak uluslararası krizi nasıl yöneteceksiniz?’ Bu soru üzerine Hazine Bakanlığı'nın yetkilileri net bir cevap veremediler, bunun üzerine yine bir senatör 'Bir B planınız var mı?' diye sordu ama cevap alamadı." diye konuştu.

Murat Aslan, yaptırımların bir ülkeyi hakikaten bunaltıp cezalandırması için diğer ülkelerin de ABD'nin yanında durması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"ABD, İran'ı cezalandırma, yaptırımları yeniden başlatma ile tehdit etti ama yaptırımlar tarihine bakıldığında, Küba örneğinde olduğu gibi diğer ülkelerin destek vermediği durumlarda yaptırımların işe yaramadığı görülüyor. Eğer diğer ülkeler ABD'nin yanında tavır almazlarsa bir başarı elde edilemez. Diğer ülkelerin nasıl bir tavır alacağı da henüz belli değil. İran, Amerika nükleer anlaşmadan çekilirse, bu anlaşmanın sürdürülmesi için Avrupa ülkelerinin taahhütte bulunmasını istiyor. 'Bize güvenebileceğimiz, kredisi olan, yazılı ve uluslararası anlaşmalara uygun bir güvence verin' diyor. Nükleer anlaşmayla ilgili olarak Avrupa, Çin, Rusya gibi ülkelerin taahhütlerini devam ettirmesini istiyor.

Bu noktada AB'nin işi kolay değil. Avrupa ülkelerinin ABD ile ticari ve siyasi iş birlikleri var. Nükleer anlaşmadan çekilmesi sadece ABD'yi bağlamıyor. Üçüncü ülkeleri ve iş adamlarını da etkiliyor. AB her ne kadar iyi niyetli olarak İran'la olan anlaşmanın devamı için çaba gösterse de İran'ın beklentilerini ne kadar karşılayacağı konusu belirsizliğini koruyor."

- "AB-İran ticareti belli alanlarda devam eder"

Prof. Dr. Murat Aslan, Avrupa'nın nükleer anlaşmaların devam ettirilmesi konusunda atacağı adımların İran'ı çok sevindirecek düzeyde olmayacağını ifade ederek, yine de İran'ın nükleer faaliyetlerine devam etmemesi için bir şeyler verilmesi gerektiğini vurguladı.

AB'nin İran'la ticaretini, en en azından bir süreliğine, Amerikan yaptırımlarını zorlamayan alanlarda sürdüreceğini savunan Aslan, "Ama Amerika'nın hoşuna gitmeyen, yani ikincil yaptırımların çerçevesine giren adımları atmak istemeyen firmaları da İran'la ticaret yapmaya zorlamazlar. AB ülkeleri liderleri kendi firmalarına, 'Eğer İran'la ticaret yaparsanız sonuçlarına da kendiniz katlanırsınız' diyor. Firmalar da devlet olarak güvence verilmediği takdirde İran'la iş yapmayacağını söylüyor. Avrupa Birliği'nde nükleer anlaşmanın devam etmesini isteyen ama bunun karşılığında kendi omuzlarına bir yük olarak binmesinden de kaçınan bir durum söz konusu." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Aslan, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerine başlama kararı almasının Amerika'nın elini çok güçlendireceği, hatta küçük ölçekli de olsa bir askeri operasyon ihtimalini doğuracağı uyarısında bulunarak şöyle devam etti:

"İran'ın devlet aklının, ABD ile askeri olarak karşı karşıya gelme riski söz konusu iken biraz zaman kazanma yolunu tercih edeceğini düşünüyorum. Hemen uranyum zenginleştirme çabasına girmektense, Trump'ın seçimlerine 2,5 yıl kalmışken, bu süreçte zamana oynayıp, radikal adımlar atmaktan kaçınacağını düşünüyorum. Bu durumda ABD de bir askeri müdahaleye girmeyecektir.

Ancak İran, uranyum zenginleştirme faaliyetlerine başlar, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu müfettişlerinin denetleme yapmasına izin vermezse o zaman ABD'nin nükleer çalışma tesislerini füzelerle vurması gündeme gelebilir. Her ne kadar küçük bir operasyon olsa da sonuçları itibarıyla çok uzun süreçleri olacağından ABD için de kolay bir seçenek değil. Çünkü askeri operasyon bir kez başladığında sonuçlarının nereye uzanacağını tahmin edemezsiniz."

- "ABD yeni bir Vietnam sendromunu kaldıramaz"

Prof. Dr. Murat Aslan, ABD Başkanı Trump'ın etrafında savaşı sever kurmayları bulunsa da Amerikan devlet aklının henüz uluslararası meşruiyeti oluşmamış, ayakları yere basmayan bir sebeple böyle bir savaşı başlatacağını mümkün görmediğini ifade etti.

Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyarak devlet aklını doğru kullanmadığı görülen ABD'nin, doğrudan İran yerine Suriye, Yemen gibi bölgelerde İran'a bağlı gruplara yönelik bir saldırı gerçekleştirmesinin daha yakın bir ihtimal olduğu değerlendirmesinde bulunan Aslan, "Neticede İran büyük ve güçlü bir ülke. ABD'deki televizyonlarda, Vietnam'da 70 bin, Irak'ta 7 bin Amerikalı askerin öldürüldüğü, İran'la doğrudan bir savaş durumunda bu sayının korkunç boyutlara ulaşacağı, insan ve para maliyetinin yüksekliğinin ABD kamuoyu tarafından desteklenmeyeceği konuşuluyor." diye konuştu.

Prof. Dr. Murat Aslan, "Amerika, İran'ı dize getiremeyecek bir ülke değil ama böyle bir operasyonda özellikle çok sayıda insan kaybına yol açma riski var." diyerek sözlerini şöyle tamamladı:

"Trump'ın kurmayları her ne kadar savaşa çok hevesli görünseler de Amerikan devletinin bütün siyasi sonuçları hesaplamadan böyle bir operasyonu tercih etmesi hiç akıllıca gözükmüyor. Amerikalılar İran'la savaşın en az Vietnam kadar kayba yol açacağını tartışıyor zaten. Trump yönetimi de bu kadar büyük bir kaybın yol açacağı siyasi riskleri kaldıramaz. Vietnam'da 70 bin askerini kaybeden ABD, İran gibi büyük ve güçlü bir ülkeyle doğrudan askeri bir çatışmaya girmez. Ancak Beyaz Saray'ın, Türkiye, Rusya, İran, Çin gibi, ABD hegemonyasına direnen ülkelerin gücünü azaltmak ve siyasi etkinliğini zayıflatmak için çevrelemeye yönelik adımlar attığı da biliniyor. Bu süper güç iddiasında olan bir ülkenin uzun vadeli politikasının bir ürünüdür."

Kaynak: