Ahmet Özcan, "Türk Edebiyatı Yaz Okulu"na konuk oldu

Çankırı Karatekin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özcan:- "Bilgiyi iletişim aracı haline dönüştüren kitapseverler, kültür adamları ya da kütüphanecilerle kurulan iletişim, Türk dünyasını, Türk kültürünü, Türkçeyi ve Türkiye'yi çok daha iyi öğret
Ahmet Özcan, "Türk Edebiyatı Yaz Okulu"na konuk oldu

İSTANBUL (AA) - Çankırı Karatekin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özcan, kitap okumanın önemine ilişkin, "Bilgiyi iletişim aracı haline dönüştüren kitapseverler, kültür adamları ya da kütüphanecilerle kurulan iletişim, Türk dünyasını, Türk kültürünü, Türkçeyi ve Türkiye'yi çok daha iyi öğretebilir." dedi.

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından düzenlenen "Türk Edebiyatı Yaz Okulu-2019" programı kapsamında Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesinde "Kitap Sevgisi ve Kütüphanecilik" başlıklı seminer gerçekleştirildi.

Programa katılan yabancı öğrencilerin heyecanının gözlerinden okunduğunu kaydeden Özcan, "Daha önce böyle bir programa katılmamıştım. Türkçe öğrenen yurt dışından gelen yabancı öğrencilerin Türkçeyi sadece fakültelerinde ya da bölümlerinin sınırları içerisinde kalmadan o dilin yaşandığı kültürün coğrafyasında yaşamaları gerekir. Bu sesleri bir diyalog haline dönüştürmelerinin, Türkçenin içselleştirilmesi açısından bu öğrencilere bambaşka ufuklar doğuracağı kanaatindeyim." diye konuştu.

Özcan, bu faaliyetin Türkçe konusunda yapılan çalışmaları daha güçlü hale getireceğini belirterek, Türkiye'nin önde gelen yazarları ve kültür adamlarıyla buluşmuş olmanın Türkiye'de yaşayanlar için dahi her zaman mümkün olmadığını dile getirdi.

Öğrenmenin önde gelen araçlarından birinin kitaplar olduğunu anlatan Özcan, "Öncelikle bu dünyayı kültürel anlamda daha iyi daha derinlemesine anlamaları için bu ülkede var olan kitapların, kütüphanelerin dünyasına bir şekilde girmeleri lazım." diye konuştu.

Programa katılan öğrencilerin hafızalarında Türkçenin yer edinmesinin önemine vurgu yapan Özcan, "Öğrenmeler sadece gündelik hayatla değil, geçmişe ve geleceğe dönük birikimleri taşıyan kitap ve kütüphanelerle kalıcı hale gelir. Bilgiyi iletişim aracı haline dönüştüren kitapseverler, kültür adamları ya da kütüphanecilerle kurulan iletişim, Türk dünyasını, Türk kültürünü, Türkçeyi ve Türkiye'yi çok daha iyi öğretebilir." değerlendirmesine bulundu.

- ''Hepimizin bir hayat hikayesi var"

Okumanın keşfetmeye dayalı olduğunu aktaran Özcan, ''Hepimizin bir hayat hikayesi var. Hepimizin anlatabilecek, yazabilecek derecede ama bir o kadar da keşfedilmeyi bekleyen hayat ayrıntıları var.'' ifadelerini kullandı.

Bu ayrıntıların dünyayla iletişim halinde olduğunu ve okuma serüveninin Türk dilinde önemli yer edindiğini dile getiren Özcan, şöyle devam etti:

"Sizi burada konuşturan şey, okuma serüvenine başladığınız zaman bunun hayatınızın bir parçası olacağına hatta o okuma üzerine sürekli yapacağınız konuşmalardır. Eski Türkçe'de eski geleneklerde okuma kelimesi kitap okuma anlamına gelmez. Bizim okuma serüvenimiz kitapla başlayan bir serüvendir."

Kendisinin de sahaf olduğunu anımsatan Özcan, şunları ekledi:

"Hem okudum, hem de yazdım, yalan dünya senden bezdim diye bir türkü var. Şimdi ben hem okudum, hem yazdım, hem aldım, hem sattım. Sahaflığın ne olduğunu biliyorsunuz, eski kitapçılardır. Değerli kitaplar üzerine bir alışveriş gibi. Ama bu bildiğimiz anlamda tam bir ticaret değildir. Yani herhangi bir metanın veya eserin alışverişi değildir. Kitaplar, diyaloğun bir parçasıdır. Bütün sahaflar aynı tecrübeyi yaşar mı? Onu bilmiyorum. Ama her sahaf bir şekilde kitapseverdir, bir kitap kurdudur."

Kaynak: