Ak Parti 19 yaşında

Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi" ile 2001 yılında siyaset sahnesinde yerini alan AK Parti, çeşitli engellemelere rağmen reformlar ve seçim başarılarıyla dolu 18 yılı geride bıraktı.
Ak Parti 19 yaşında

"Erdemliler Hareketi", 14 Ağustos 2001'de "AK Parti" adıyla siyaset sahnesine çıktıktan sonra 18 yılda girdiği tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başardı. Girdiği ilk genel seçimde, 3 Kasım 2002'de iktidara gelen AK Parti, "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" sloganıyla çıktığı siyaset yolunda, 4 başbakan 2 cumhurbaşkanı çıkardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, 12 Aralık 1997'de Siirt'te okuduğu Ziya Gökalp'ın Asker Duası şiiri nedeniyle 1999'da 10 ay hapse mahkum edilen ve bu nedenle siyasi yasaklı olan Erdoğan, liderliğini yaptığı parti 3 Kasım 2002'de tek başına iktidar olmasına rağmen başbakan olamadı. Erdoğan'ın giremediği 3 Kasım genel seçimlerinden AK Parti yüzde 34,28'lik oy oranıyla birinci parti olarak çıktı ve Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet Hükümeti kuruldu.

MAHKUMİYETİNE NEDEN OLAN ŞİİRİ OKUDUĞU SİİRT'TEN MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesinde yapılan değişiklikle Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkmasının ardından, Kurucu Genel Başkan Erdoğan, 8 Mart 2003'te mahkumiyetine neden olan şiiri okuduğu Siirt'te yapılan yenileme seçimlerinde milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, üç gün sonra, 11 Mart 2003'te istifa ettikten sonra 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümeti kurma görevini Recep Tayyip Erdoğan'a verdi. Erdoğan, 15 Mart 2003'te 59'uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni kurarak başbakanlık koltuğuna oturdu.

DANIŞTAY SALDIRISINDAN FETÖ'NÜN DARBE GİRİŞİMİNE ZORLU 18 YIL

Kurulduktan yaklaşık bir yıl sonra yapılan genel seçimde iktidara yürüyen AK Parti, bu dönemde vesayet odakları, devlet içinde yapılanan terör örgütleri ile bölücü terör örgütlerinin faaliyetleri, kapatma davası ve darbe girişimlerine maruz kaldı. Ankara'da 17 Mayıs 2006'da Danıştay binasında Alparslan Arslan'ın gerçekleştirdiği silahlı saldırıda, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken aralarında Daire Başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı 4 üye ise yaralandı. Saldırının ardından Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri ile Türkiye Barolar Birliği temsilcilerinin bulunduğu bir grup, Anıtkabir'e yürüdü ve saldırıdan hükümeti sorumlu tuttu. Hükümet ise saldırıyı, istikrarı bozmak ve hükümeti yıkmak için yapılan bir teşebbüs olarak nitelendirdi.

CUMHURİYET MİTİNGLERİ

Türkiye, 16 Mayıs 2007'de görev süresi dolacak 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yerine kimin 11. Cumhurbaşkanı olarak devletin başına geçeceğini tartışırken, yeni bir kriz dalgası yaşandı. TBMM'de sayısal üstünlüğü elinde bulunduran AK Parti'nin önereceği adayın seçimi kazanmasına kesin gözüyle bakılırken, bazı çevrelerce Ankara, İstanbul, İzmir, Manisa ve Çanakkale'de düzenlenen "Cumhuriyet Mitingleri"yle bu engellenmeye çalışıldı.

8-1-4-041.jpg

367 KRİZİ

Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanını seçmek için 27 Nisan 2007'de toplanan TBMM Genel Kurulunda, tek aday olarak seçime giren Abdullah Gül, oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357'sinin oyunu almasına rağmen, ilk turda seçilmek için gerekli 367 sayısını bulamadı. Cumhuriyet Halk Partisi, 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis'te yapılan ilk tur oylama işleminin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Bir ilke imza atan Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı başvuruyu kabul ederek Türkiye'yi yeni bir krizin eşiğine getirdi.

TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLK: E-MUHTIRA

Türk demokrasi tarihine "e-muhtıra" olarak geçen 27 Nisan bildirisi de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi milli iradeyi hedef alan bir girişim olarak akıllarda kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan ilk oylamanın ardından gece yarısı Genelkurmay Başkanlığının internet sitesine bir bildiri konuldu. Türk demokrasi tarihinde "e-muhtıra" olarak yerini alan bu bildiriye, AK Parti hükümetinden çok sert bir karşı açıklama geldi. Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından kamuoyuna duyurulan açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin "hükümete karşı bir tutum" olarak algılandığı vurgulanarak, Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığının, herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanmasının demokratik bir hukuk devletinde düşünülemeyeceğine dikkat çekildi. Anayasa Mahkemesinin, CHP'nin başvurusunu kabul etmesiyle ikinci tur görüşmelerde toplantı yeter sayısı bulunamadığı gerekçesiyle cumhurbaşkanı seçilemedi. Genel seçimin ardından TBMM, 20 Ağustos 2007 tarihinde yeniden cumhurbaşkanını seçmek için toplandı. Seçimin 1. turunda 341, 27 Ağustos 2007'de yapılan ikinci turunda 337, 28 Ağustos 2007'de üçüncü turunda 339 oy alan Abdullah Gül, Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.

EN BÜYÜK PARTİYE KAPATMA DAVASI

AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için atılan adımlardan biri de kapatma davası oldu. Bu bağlamda eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesi ile partinin kapatılmasını içeren iddianame, 14 Mart 2008'de Anayasa Mahkemesine sunuldu. Yüksek Mahkeme, 31 Mart 2008'de iddianameyi kabul etti. Anayasa Mahkemesinin, siyasi tarihe "Google iddianamesi" olarak geçen iddianameyi kabul etmesinin ardından dava 30 Temmuz 2008'de karara bağlandı. Yüksek Mahkemenin 5 üyesi kapatmaya karşı çıkarken, 6 üye kapatmadan yana oy kullandı. Anayasa'da öngörülen nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için parti kapatma talebi reddedilmiş oldu.

7 ŞUBAT MİT KRİZİ

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu istihbarat görevlilerinin 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz, siyasi iktidarın olaya müdahalesiyle son buldu. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) doğrudan hükümeti hedef alan girişimi sonrası yapılan yasal değişiklikle, MİT görevlilerinin soruşturulması izni Başbakanlığa bırakılarak ülke bir krizden daha çıkarılmış oldu.

GEZİ OLAYLARI

Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmesi amacıyla 2013'te Büyükşehir Belediyesi ekiplerince sökülen bazı ağaçların başka yerlere nakledilmek istenmesi üzerine başlayan olayların da Türkiye'ye maliyeti büyük oldu. Uzun süre gündemi meşgul eden ve yaklaşık 50 milyar dolara mal olan eylemler, Erdoğan'ın kararlı duruşuyla son buldu.

17-25 ARALIK DARBE GİRİŞİMİ

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı FETÖ firarisi Celal Kara tarafından 17 Aralık 2013'te bazı bakan çocukları, iş adamları ve banka genel müdürlerinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan soruşturma, Türkiye için önemli dönüm noktalarından biri oldu. Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 2013'te dönemin İstanbul Cumhuriyet savcısı, bir başka FETÖ firarisi Muammer Akkaş'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak istemesiyle yaşandı.

15 TEMMUZ KANLI DARBE GİRİŞİMİ

FETÖ'nün, Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimi olarak tarihe geçen hain projesi, 15 Temmuz gecesi örgütün, TSK'deki üniformalı teröristleri aracılığıyla hayata geçirildi. Darbe girişimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum." yönündeki çağrısı üzerine vatandaşların tankların önüne geçerek demokrasiyi sahiplenmesiyle engellendi.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'NE GEÇİLDİ

Türkiye, 16 Nisan 2017'de yapılan ve "tarihi" olarak nitelendirilen halk oylamasıyla yeni bir döneme girdi. Halk oylaması süreci, Başbakan Binali Yıldırım dahil, 316 AK Parti milletvekilinin imzasını taşıyan anayasa değişikliği teklifinin 10 Aralık 2016'da TBMM Başkanlığına sunulmasıyla başladı. Maddelere ilişkin oylamaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Şubat 2017'de anayasa değişikliğine ilişkin kanunu onaylayarak, halkoyuna sunulmak üzere yayımlanması için Başbakanlığa gönderdi. 16 Nisan 2017'deki halk oylamasından yüzde 51,41 oranında "evet", yüzde 48,59 oranında "hayır" oyu çıkmasıyla Anayasa'daki, "Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir" hükmünün kaldırılmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a parti üyeliğinin yolu açıldı. Ayrıca halk Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesine karar verdi. Erdoğan, 2 Mayıs'ta AK Parti Genel Merkezi'ne 979 gün aradan sonra gelerek üyelik beyannamesini imzaladı ve AK Parti'ye üye oldu.

ERDOĞAN, 998 GÜN SONRA YENİDEN GENEL BAŞKAN

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partiye dönmesinin ardından 21 Mayıs 2017'de olağanüstü kongre yapma kararı alındı. Üç yıllık bir aradan sonra AK Parti'nin 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde 1414 geçerli oyun tamamını alan Erdoğan, 998 gün sonra kurucusu olduğu partiye yeniden Genel Başkan seçildi. Kongrede yapılan tüzük değişikliğiyle ihdas edilen "genel başkanvekilliği" görevine de Başbakan Binali Yıldırım getirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 yılın ardından partide yeniden genel başkanlığı üstlenmesi, partiye yeni bir heyecan ve dinamizm kazandırdı. Göreve gelir gelmez partinin yetkili organlarında değişikliğe giden, il ve ilçe başkanları ile belediye başkanlarında değişiklikler yapan Erdoğan, normal takvime göre 2019 Kasım'da yapılması planlanan seçim hazırlıklarını da başlatmıştı. Erdoğan, birçok il ve ilçede partisinin olağan kongrelerine katıldı, vatandaşla, partililerle bir araya geldi.

8-1-3-056.jpg

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ

Zaman zaman seçimlerin vaktinde yapılacağı yönünde açıklamalar gelmesine rağmen AK Parti'nin siyasi ittifak yaptığı MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelen erken seçim teklifi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partinin yetkili organları tarafından değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmenin ardından seçimlerin 24 Haziran 2018'de yapılacağını açıkladı. Daha önce, ilk kez 10 Ağustos 2014'te cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirken, 24 Haziran 2018'de seçmenler ilk kez cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi için aynı gün sandığa gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerde yüzde 52,38 oy alarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan liderliğindeki AK Parti ise Türk siyasi tarihinin en önemli seçiminde yüzde 42,28 oy alarak 16 yılda 13. seçim başarısını elde etti.  Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Temmuz'da TBMM'de yemin ederek görevine başladı. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ni de aynı gün açıkladı. Buna göre, Cumhurbaşkanı Yardımcılığına Fuat Oktay getirildi. Yeni kabinede eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar da Milli Savunma Bakanı olarak görev aldı.

AK PARTİ 6. OLAĞAN BÜYÜK KONGRESİ'Nİ YAPTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ağustos 2018'de gerçekleşen AK Parti 6. Olağan Büyük Kongresi'nde geçerli oyların tamamını alarak 1380 oyla yeniden parti genel başkanlığına seçildi. AK Parti'nin 6. Olağan Büyük Kongresi'nde yapılan değişiklikle 24 Haziran seçimlerinde yapılan "siyasi parti seçim ittifakı" parti tüzüğüne girdi. Ayrıca tüzüğe "Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeliği ile Cumhurbaşkanı Yardımcılığı veya Bakanlık görevi aynı kişide birleşemez." fıkrası eklendi.

31 MART YEREL SEÇİMLERİ

AK Parti ve MHP tarafından Cumhur İttifakı'nı 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde devam ettirme kararı alındı. Görüşmeler sonucu AK Parti ve MHP arasında seçimlerde 30'u büyükşehir olmak üzere 51 ilde ittifak yapıldı. Cumhur İttifakı kapsamında MHP, Adana, Mersin ve Manisa büyükşehir belediyelerinde aday gösterirken, 27 büyükşehirde ise AK Parti aday çıkardı. AK Parti, 31 Mart yerel seçimlerinden yüzde 44,33 oy oranıyla yine birinci parti olarak çıkmayı başarırken, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıklarını CHP kazandı.  AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarına itiraz etmesi üzerine, seçimler 23 Haziran'da yenilendi. Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasındaki seçim yarışında CHP'nin adayı İmamoğlu ipi göğüsledi.

7. OLAĞAN BÜYÜK KONGRE SÜRECİ KORONAVİRÜS NEDENİYLE KESİNTİYE UĞRADI

Yerel seçimlerin tamamlanmasının ardından Erdoğan, "7. Olağan Büyük Kongre sürecini sonbaharda başlatacağız." açıklamasında bulundu. "İnandığın yolda yürü" temasıyla 2019 sonbaharında başlatılan 7. Olağan Büyük Kongre sürecine Mart ayında Türkiye'de etkili olmaya başlayan koronavirüs salgını nedeniyle ara verildi. Kovid-19'la mücadelede normalleşmeye geçilmesiyle birlikte AK Parti'de kongre süreci yeniden başladı. İlçe kongrelerini bu yılın kasım ayı sonunda bitirmeyi planlayan AK Parti'de il kongreleri başlayacak ve büyük kongre ile süreç tamamlanmış olacak.

Angı: Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderi bir

AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderinin bir olduğunu söyledi. AK Parti Konya İl Başkanı Hasan Angı, AK Parti’nin 19. kuruluş yıldönümü nedeniyle açıklama yaptı. AK Parti’nin 19. yaşına girmiş olmasının haklı gururunu yaşadıklarını belirten Angı, “Millete hizmet yolunda mazlumların sesi, zalimlerin korkusu olmaya devam eden AK Partimiz, milletinden aldığı güç ve destek ile yoluna devam ediyor. Milletimiz üzerinde oynanan her türlü kirli oyunu bugüne kadar milletimizin güven ve desteği ile bozan AK Parti artık milletimizin genlerini taşıyan, kökleri tarihimizin derinliklerine uzanan bir parti olduğunu herkese göstermiştir. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la milletin arasındaki oluşan derin bağla Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderi artık bir olmuştur. Milletimiz liderine ve AK Partimize sahip çıkarak artık geleceğine sahip çıkıyor istikrarlı yükselişine devam ediyor” dedi. AK Parti’nin kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinden itibaren Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını ifade eden Hasan Angı, “AK Partimiz Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş bir istikrar ile önemli işler başarmış, başarmaya da devam eden kaderi milletin kaderi ile birleşmiş tek partidir. Bugün Türkiye yönetiminde istikrarın ne kadar önemli olduğunu AK Parti ile görmüş ve kuruluşumuzdan bugüne milletimizin tercihi istikrardan yana olmuştur. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşu ile Ayasofya Cami’nin tekrar ibadete açılması ve Akdeniz’deki sondaj çalışmalarıyla dünya devletlerine Türkiye’nin söz sahibi olduğunu tekrar göstermiş olduk.  Türkiye birçok ilki AK Partimiz ve genel başkanımızın dik duruşu ile yaşamış yaşamaya da devam edecektir” dedi.

angi-turkiyenin-kaderi-ile-ak-partinin-kaderi-bir-1.jpg