AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz'dan Hanau'daki aşırı sağcı terör saldırısına ilişkin açıklama:

"Nefret suçlarına, dışlayıcı bir söyleme karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Esas itibarıyla Avrupa'nın geleceği de buna bağlı. Sadece orada saldırıya uğrayan insanlar değil söz konusu olan, aslında Avrupa'nın değerleri de saldırıya uğramış olu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz'dan Hanau'daki aşırı sağcı terör saldırısına ilişkin açıklama:

ANKARA (AA) - ENES KAPLAN - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Almanya'daki silahlı saldırıya ilişkin, "Nefret suçlarına, dışlayıcı bir söyleme karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Esas itibarıyla Avrupa'nın geleceği de buna bağlı. Sadece orada saldırıya uğrayan insanlar değil söz konusu olan, aslında Avrupa'nın değerleri de saldırıya uğramış oluyor." dedi.

Yılmaz, Almanya'nın Hanau kentinde 2 iş yerine düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Menfur bir saldırı haberi aldıklarını, saldırıda vefat edenler arasında Türk vatandaşlarının da bulunduğunu belirten Yılmaz, vefat edenlerin yakınlarına başsağlığı diledi. Cevdet Yılmaz, " Orada göçmen nüfusun yaşıyor olması, yabancı ülkelerden gelen insanların yaşıyor olması dikkate alındığında ilk izlenim bunun ırkçı bir saldırı olduğu şeklinde. Tabii detayları önümüzdeki süreçlerde daha netleşecek." ifadelerini kullandı.

Irkçılık üzerinde çok hassasiyetle durulması gerektiğine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Son yıllarda maalesef bütün dünyada ve Avrupa'da özellikle aşırı sağ, ırkçı eğilimin güçlendiğini görüyoruz. Marjinal birtakım söylemlerin, neredeyse merkezi siyasete kadar ulaştığını görüyoruz. Ben burada iki kesimin çok ciddi sorumluluk sahibi olduğunu düşünüyorum. Bir tanesi siyasetçiler, diğeri de medya mensupları. Bu iki kesimin söylemleri çok çok önemli. İşte bunlara dikkat edilmezse, sorumsuz bir siyasi dil kullanılırsa medyada yine yabancıları, farklı kültürlerden insanları ön yargılarla sunan bir dil kullanılırsa bunun sonuçları gerçekten çok farklı oluyor."

- "Kullanılan dile çok dikkat edilmeli"

Bunun sadece orada yaşayan Türk vatandaşlarının sorunu olmadığını, Avrupa'nın geleceği açısından da ırkçılığın gerçekten endişe verici bir boyuta geldiğini vurgulayan Yılmaz, bu tür konularda herkesin bir dayanışma sergilemesi gerektiğine dikkati çekti. Kullanılan dile ve kelimelere çok dikkat edilmesi, ırkçılığı hiçbir şekilde siyasetin ve medyanın merkezine taşınmaması gerektiğine vurgu yapan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Düşünce hürriyeti ayrı bir şey, ırkçılıkla mücadele ayrı bir şey. Bu ikisini birbirine karıştırdığımız zaman maalesef çok farklı sonuçlar çıkabiliyor. Nefret suçlarına, dışlayıcı bir söyleme karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Esas itibarıyla Avrupa'nın geleceği de buna bağlı. Sadece orada saldırıya uğrayan insanlar değil söz konusu olan, aslında Avrupa'nın değerleri de saldırıya uğramış oluyor. Uzun yıllardır ortaya koyduğu, evrensel olduğunu iddia ettiği demokratik değerler, insan hakları ve kapsayıcı bir sosyal, siyasal hayat bütün bunlar aslında tahrip edilmiş oluyor bu söylemlerle, bu saldırılarla."

Irkçılığa karşı çok güçlü ve ortak bir mücadele vermek, medyadan akademik dünyaya, sivil toplumdan siyasete kadar bütün kesimlerin bu konuda yüksek düzeyde hassasiyet göstermeleri gerektiğine işaret eden Yılmaz, bunun yapılmaması halinde bu tür hadiselerin bir fatura olarak ortaya çıktığına işaret etti.

- "Terörü ortak bir tarif üzerinden hep birlikte ele almamız lazım"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu kadar hareketliliğin olduğu, küreselleşmiş, insanların çeşitli ülkelerde yaşayabildiği, üretimin bütün dünyaya dağıldığı bir ortamda, dışlayıcı, dar kimlikler üzerinden bir siyasetin, bir söylemin gitmesi mümkün değil. Bu, sonuçta gelip o siyaseti, o söylemi yaşatan ülkelere de zarar verecek bir hadise. Dolayısıyla biz Türkiye olarak özellikle tarihimizden getirdiğimiz değerlerle, ortak yaşama kültürü ile şunun üzerinde her zaman duruyoruz, terörle terör olmayanı ayırırken kimlikleri kesinlikle bu işe karıştırmamamız lazım. Terörün veya olumsuz birtakım eylemlerin ne dini ne dili ne etnik yapısı ne milliyeti vardır, terör terördür, kötülük kötülüktür. Bunları belli kimliklerle tarif edip insanların zihninde bir düşmanlık ürettiğiniz zaman, ön yargılar ürettiğiniz zaman bunun çok farklı sonuçları oluyor."

Bütün kimlikleri aşan bir şekilde terör neyse ortak bir tarifini yaparak herkesin bu ortak tarif üzerinden terörle mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Kim yaparsa yapsın, hangi amaçla yapıyor olursa olsun, teröre terör dememiz ve ilkesel bazda buna karşı çıkmamız lazım. Bir Müslüman bir suça karıştığı zaman 'İslami terör.' deyip işte bir Hristiyan yaptığında 'Bir meczup bir şey yaptı.' demek doğru bir yaklaşım değil. Bizim dinlerden bu işi uzaklaştırmamız lazım. Terörü ortak bir tarif üzerinden hep birlikte ele almamız ve hep birlikte karşı çıkmamız lazım. Aynı şey ırkçılık için söz konusu, kim yapıyorsa yapsın, hangi bağlamda yapıyor olursa olsun, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, dışlamaya karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Dünyamızın geleceği bu yapacağımız mücadele ile yakından ilgili."

Kaynak: