AK Parti Sözcüsü Çelik gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (2)

"(İlker Başbuğ'un açıklamaları) Yarın, arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacaklar. Bu meseleyi sıradan bir mesele olarak görmüyoruz, geçiştirilecek bir mesele olarak da görmüyoruz"- "(Başbuğ'un) Yaptığı açıklama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ir
AK Parti Sözcüsü Çelik gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu: (2)

ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarına ilişkin, "Yarın, arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacaklar. Bu meseleyi sıradan bir mesele olarak görmüyoruz, geçiştirilecek bir mesele olarak da görmüyoruz." dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantı sonrasında basın toplantısı düzenleyerek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Avrupa Birliği Bakanı olduğu dönemde, dönemin Avrupa Parlamentosu Başkanına, parlamento binası içerisinde PKK'lı teröristlerin resimlerinin dayanışma adı altında sergilendiğini söylediğini anlatan Çelik, buna karşılık muhataplarının sürekli olarak tedbir alacaklarını ifade ettiklerini aktardı.

Çelik, şöyle devam etti:

"Şimdi görüyoruz ki Avrupa Parlamentosu yine delik deşik hale gelmiştir. Bu PKK'lı teröristlerin konferans yapabildiği, konferansa katılabildiği bir organizasyonun olması, Avrupa Parlamentosunun kendi değerlerinden uzaklaşması, kendi kendini feshetmesi demektir. Orada Türkiye Büyük Millet Meclisinden bazı parlamenterlerin de katıldığı bu organizasyonda oraya katılanlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ahlaksız ve çirkin birtakım tehditlerde bulunuyorlar. Kırmızı bültenle aranan PKK elebaşları, Avrupa Parlamentosunun içinde bu konferansı rahatlıkla izleyebiliyor. Bunlar kırmızı bültenle aranan insanlık düşmanı teröristlerdir."

Terör konusundaki bu çifte standardın Avrupa kurumlarında yaşadığı sürece Avrupa'nın kendi demokrasisini korumasının mümkün olmayacağına işaret eden Çelik, "Dolayısıyla Avrupa Parlamentosu'nun teröre destek vermek şeklinde hiçbir şekilde hafife alınmayacak bu faaliyetlerden uzak durması gerekir. Avrupa Parlamentosu terör örgütlerinin propaganda merkezi olmamalıdır. Teröristlerin propaganda merkezi Avrupa Parlamentosu ve Avrupa kurumları olursa demokrasinin korunması konusunda son derece ciddi sıkıntılar ortaya çıkar. Bugün de yaşanan sıkıntıların temelinde bunlar vardır." diye konuştu.

Milletvekilleriyle gerçekleştirilen toplantılara ilişkin bilgilendirmelerin devam edeceğini söyleyen Çelik, TBMM'deki çalışmaların da planlandığı gibi sürdüğünü bildirdi.

- "Arkadaşlarımız suç duyurularını yapacaklar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili sözleri hatırlatılarak, "Başbuğ yazılı açıklama yaptı bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz? Cumhurbaşkanı, milletvekillerinin dava açmasını istemişti, dava açan milletvekili var mıdır?" şeklindeki bir soru üzerine Çelik, şunları söyledi:

"Yarın, arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacaklar. Bu meseleyi sıradan bir mesele olarak görmüyoruz, geçiştirilecek bir mesele olarak da görmüyoruz. Arkadaşlarımız yarın çalışmalarını yapıp gereken suç duyurularını yapacaklar. Tabii bu emekli askeri bürokratın çeşitli zamanlarda siyasete tepeden bakan, siyaseti aşağılamaya çalışan, Yüce Meclise karşı saygısız beyanlarını çeşitli kerelerde görmüştük. Tabii ki belli bir zihniyetin temsilcisi ve taşıyıcısı olarak kendi bileceği iş, bu düşüncelere sahip olup olmaması. Bizim açımızdan saygıdeğer düşünceler değil. Fakat bu son durumda farklı bir durum var. 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün hedefi olmuş Yüce Meclisi hedef gösteren açıklamalar yapıyor."

Başbuğ'un açıklamasına ilişkin kendisine toplantı sırasında bilgi verildiğini hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:

"Sürekli olarak kendisinin mağdur olduğunu söyleyip, arkasından Yüce Meclise, siyasetçilere, beraber çalıştığı Başbakana ne kadar çok akıl verdiğini, kendisinin ne kadar çok haklı olduğunu ve kendi sorumluluklarından kaçmak için başkalarının üzerine aslında nasıl sorumluluk attığını ifşa eden birtakım yaklaşımlarda bulunuyor. Yaptığı açıklama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama iradesine, Anayasa'nın 83'üncü maddesi ile dokunulmazlık verilmiş yüksek iradeye bir saldırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi mensuplarını getirdikleri bir yasa yüzünden kimse Fetullahçı Terör Örgütü'nün yanına yazamaz. Dolayısıyla arkadaşlarımız buna bu güçlü karşılığı verecekler."

- "Demokrasiyi sindirememekle ilgili bir şey"

Türk Silahlı Kuvvetlerinin başında olan Genelkurmay Başkanlarının yaptığı görevin son derece önemli ve saygıdeğer olduğuna dikkati çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kişiler, emekli olduktan sonra kendilerinin hiçbir şekilde demokratik bir anlayışla akılla izah edilemeyecek birtakım fikirlerini ortaya savurup ondan sonra da 'Genelkurmay Başkanlığı yaptım' diyerek bu makamın arkasına sığınamazlar. Bu Genelkurmay Başkanlığı makamına da Türk demokrasisine de saygısızlıktır. Genelkurmay Başkanlığı makamını da kendi birtakım kişisel inisiyatifler için istismar etmek anlamına gelir. Biz böyle değerlendiriyoruz. 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütünün hedefi olmuş Meclisi hedef gösteren bir yaklaşımdır. Bütün dünya demokrasilerinde olan asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanması ile ilgili olarak yapılan düzenlemelerin bu kişi tarafından sindirilemediği açık ve net bir şekilde görülüyor. Bu demokrasiyi sindirememekle ilgili bir şeydir."

Bazılarının bu tür yaklaşımları savunurken, "FETÖ'den mağdur oldu" ya da "Daha önce bu şeyleri söylemişti" gibi ifadeleri kullandıklarını belirten Çelik, "Şimdi bir insan belli bir darbe girişiminden mağdur olmuşsa bu onun her söylediğinin bir dokunulmazlığı olacağı anlamına gelmez. Bir vesayet biçiminden mağdur olan kişinin başka vesayet biçimlerini teşvik eder, cesaretlendirir şekilde konuşmaması lazım. Bir darbe girişiminden, bir darbe girişimi yapmış bir organizasyondan mağdur olan kişinin onların temsil ettiği vesayete karşı çıkarken başka tür vesayet biçimlerine teşvik etmemesi, cesaretlendirmemesi lazım. Daha sonra yani siz bir şey söylediğinizde de bunun karşısında doğruları duyacaksınız." değerlendirmesinde bulundu.

Bu tartışmanın alelusul bir tartışma olmadığını bunun Türk demokrasinin temeli ile ilgili bir tartışma olduğunu vurgulayan Çelik, "Şahsın söylediği, kendi kişisel görüşleri olabilir ama temsil ettiği zihniyet bu bahsettiğim cesaretlendirici, teşvik edici yaklaşımın yeni bir örneği olarak önümüze gelmiştir. Daha sonra cevap verirken diyorlar ki kendisine dava açılması ile ilgili sürece 'Bu Fetullahçı Terör Örgütünü sevindirir.' Yani Fetullahçı Terör Örgütü ya da bir başkası, biz vesayetin tüm biçimlerine karşıyız. Yüce Meclisi ya da sivil siyaseti aşağılayan bir yaklaşım vesayetle mücadele ya da Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele gibi bir anlama gelmez." dedi.

FETÖ ile mücadele görüntüsü adı altında eski vesayet biçimlerini meşrulaştırmak gibi bir yaklaşım olduğunu gördüklerini dile getiren Çelik, "Asıl 'FETÖ'yü sevindirir' dedikleri husus esasında budur. Yani FETÖ'yü sevindirecek esas yaklaşım nedir? FETÖ'yü sevindirecek esas yaklaşım 15 Temmuz'da FETÖ'nün hedefi olmuş yüce Meclisi hedef almaktadır, gazi unvanı taşıyan yüce Meclisi haksız yere itham etmektir FETÖ'yü sevindirecek olan. Yüce Meclis'i haksız yere itham ederken Meclis'in ve milletvekillerinin yasama dokunulmazlığına dönük olarak bu baskı altına alınmaya çalışan, bu saldırgan ifadeleri kullanmaktır. Sivil-asker ilişkilerinde demokratikleşme çıtasını yükselten bir düzenlemeyi hedef almaktır." ifadelerini kullandı.

Bu zihniyetin temsilcilerinin Türkiye'de yapılan her demokratik düzenlemeyi, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bir düzenleme gibi sunma şeklinde öteden beri bir gayret içerisinde olduklarını dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Asıl Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan haksızlık budur. Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye bağlı bir kurumdur. Her demokratik düzenlemeyi bu zihniyetin temsilcileri Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılmış gibi bir şey gösterdiklerinde aslında Türk Silahlı Kuvvetleriyle demokrasiyi karşı karşıya koyan maalesef çarpık bir zihniyeti bir kere daha ifade etmiş oluyorlar. Dolayısıyla bizim dediğimiz açıktır, bir yasal düzenlemenin neticesinde yasal düzenlemeyi, demokratik standartları yükselten bir yasal düzenlemeyi 'birisi istismar etti, etmedi' diyerek o yasal düzenlemenin altında imzası bulunan arkadaşlarımızı hedef göstermek gibi yaklaşımın tabii ki kanunlar çerçevesinde ve siyasi çerçevede bir karşılığı olacaktır. Biz, siyaseten cevabını veriyoruz, arkadaşlarımız yarın suç duyurusunda bulunacaklar."

(Sürecek)

Kaynak: