AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (1)

"27 Nisan, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. İlk defa bir Cumhuriyet hükümeti, verilmek istenen bir muhtırayı, tebliğ edilmek istenen bir muhtırayı kabul etmemiş, tebellüğ etmemiş ve aynen iade etmiştir"- "(Koronavirüsle mücadele) Ölümler oluyor
AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (1)

ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "27 Nisan, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. İlk defa bir Cumhuriyet hükümeti, verilmek istenen bir muhtırayı, tebliğ edilmek istenen bir muhtırayı kabul etmemiş, tebellüğ etmemiş ve aynen iade etmiştir. Bu, Türk siyasi tarihinin demokratikleşmesi, sivil siyasetin tahkim edilmesi bakımından bir dönüm noktasıdır." dedi.

Çelik, Kovid-19 salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında video konferansla gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın coşkuyla kutlandığını belirten Çelik, "TBMM, iki kere gazi olmuş bir meclistir. Dünyadaki bütün meclislerden farkı, her meclis belli bir kurtuluş savaşının sonunda kurulmuşken bizim Meclisimiz bundan önce kurulmuş, İstiklal Savaşı'mıza, Kurtuluş Savaşı'mıza kumandanlık etmiş bir meclistir. Bu bakımdan dünya meclisleri arasında müstesna bir yere sahiptir." diye konuştu.

Meclisin İstiklal Savaşı sırasında Polatlı'dan top sesleri duyulurken görevine devam ettiğini hatırlatan Çelik, "Aynı ruhun yaşadığını 15 Temmuz'da da gördük. 15 Temmuz'da hain teröristler tarafından yüce Meclis bombalanırken her partiden milletvekillerimiz Meclisi terk etmemiş ve Mecliste ölmeyi göze alarak hain darbe girişimine karşı direnmiştir. Cumhuriyetimizle, demokrasimizle, yüce Meclisimizle gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı.

Çelik, 23 Nisan günü İstanbul'da 7 tepeden 7 kıtaya bir konserle dünyaya seslenildiğini anımsatarak "Sanatçılarımız İstanbul'un 7 tepesinden insanlığı temsilen 7 kıtaya seslendiler. Türkiye dünyanın her tarafına bu koronavirüs günlerinde güçlü bir destek verirken aynı zamanda bu barış çağrısını, insanlık çağrısını da Ulusal Egemenlik Bayramı'mız günlerinde gerçekleştirmiş oldu." dedi.

Tüm vatandaşların ramazan ayını tebrik eden, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün de kutlanacağını hatırlatan Çelik, "Bütün emekçilerin bayramını onlarla tam bir dayanışma içerisinde şimdiden tebrik ediyoruz." diye konuştu.

Çelik, 27 Nisan'ın AK Parti hükümetine karşı verilmek istenen bir muhtıra teşebbüsünün yıl dönümü olduğunu belirterek "27 Nisan, Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır. İlk defa bir Cumhuriyet hükümeti, verilmek istenen bir muhtırayı, tebliğ edilmek istenen bir muhtırayı kabul etmemiş, tebellüğ etmemiş ve aynen iade etmiştir. Bu, Cumhuriyet tarihinde, Türk siyasi tarihinin demokratikleşmesi, sivil siyasetin tahkim edilmesi bakımından bir dönüm noktasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de kötü ve antidemokratik olan bir muhtıra geleneğinin söz konusu olduğunu anımsatan Çelik, "Adeta askeri bürokratların seçilmiş hükümet karşısında her türlü hiyerarşiden bağımsız bir şekilde, antidemokratik usullerle davranması Türkiye'de belli kesimler tarafından takdir edilen, alkışlanan bir tabloydu. Maalesef Türkiye'nin enerjisini tüketmiş, Türkiye'yi geriye götürmüş son derece yanlış uygulamaların adresi olmuştur." dedi.

- "Seçimlerin göstermelik olduğu bir düzen tesis edilmişti"

O dönemde Türkiye'nin Milli Güvenlik Kurulu toplantısından Milli Güvenlik Kurulu toplantısına nefes almaya çalıştığını anlatan Çelik, "Geçmişte Türkiye'deki ekonomik krizlerin, siyasi krizlerin arkasında bu yapı, bu antidemokratik model söz konusudur. Vatandaşımız oyunu veriyordu ama oyunu vererek iktidara getirdikleri, bir müddet sonra antidemokratik güçler tarafından iktidar edebilme, muktedir olma kabiliyetlerini kaybediyorlardı. Dolayısıyla Türkiye'de seçimlerin sadece göstermelik olduğu bir düzen tesis edilmişti." diye konuştu.

"Bütün bu kötülüklerin dönüm noktası 1960 ihtilalidir." ifadesini kullanan Çelik, son derece yanlış işlerin yapıldığı süreçleri Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok alanda gördüklerini belirtti. Bu zihniyetin her kesim ve her ideolojiden vatandaşı mahrum eden bir zihniyet olduğuna işaret etti. Çelik, şunları söyledi:

"İlk defa bütün bir tarihimiz boyunca böyle bir muhtıra teşebbüsüne hükümetlerimiz döneminde, 27 Nisan'da cevap verilmiştir. Eğer o kabul edilseydi bizim hükümetlerimiz de kadük hale gelecekti, kötürüm hale gelecekti. Bu, 27 Nisan muhtırası olarak tarihe geçecekti. Ama hükümetimiz tarafından kabul edilmediğinde muhtıra olması istenen bir şey kağıt parçasına dönüşmüştür. Neticede sivil siyasetin güçlenmesi, reformların yapılması, Türkiye'deki vesayetin ortadan kaldırılması bakımından bir dönüm noktası olmuştur. O gün nasıl direnildiyse muhtıra teşebbüsüne, oradan 15 Temmuz'daki hain darbe girişimine karşı direnişe kadar adım adım, kademe kademe demokrasimizin, sivil siyasetimizin güçlendiği bir tarihi hep birlikte yaşadık, hep birlikte ifa ettik. Dolayısıyla 27 Nisan sıradan bir gün değildir, Türk siyasi tarihi açısından demokrasinin kendisi üzerinde vesayet kurmak isteyen güçlere karşı en tok, en net ve en cesur karşı koyuşlarından bir tanesidir."

Koronavirüsle ilgili dünya çapındaki tartışmaları yakından takip ettiklerini ve bunun, insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri olduğunun rahatlıkla ifade edilebileceğini aktaran Çelik, şunları kaydetti:

"Bütün bu kötü boyutlarının yanı sıra insan olmaya dair değerlerin daha çok keşfedildiği, dünyanın geleceğine dair sorumluluğumuzun daha çok konuşulduğu günlerin ortaya çıkmasına da vesile olmuştur. Ölümler oluyor, acılar oluyor, bunlardan büyük bir üzüntü duyuyoruz ama aynı zamanda doğanın kendini toparlaması, iklimin dengeye gelmesi, çeşitli coğrafi görünümlerin belirginleşmesi, insan hayatına dair daha anlamlı söylemlerin ortaya çıkması bakımından, dünyanın kendini tamir etmesi bakımından da üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir süreç bu. Tabii ki dünyada çatışmalar, ideolojik tartışmalar devam ediyor ama bir yandan da gündelik hayatın insanlık için ne kadar değerli olduğu her gün yaptığımız ve aslında farkına varmadığımız şeylerin insanlığımızı belirlemek ve geleceğe taşımak açısından ne kadar kıymetli olduğunu da altı çizilen bir dönem. Dolayısıyla bir yandan krizler var, bir yandan büyük bir meydan okumayla karşı karşıyayız ama bir yandan da insanlık üzerine tefekkürün dönüm noktalarından bir tanesi içerisinde bulunduğumuz da ifade edilebilir."

(Sürecek)

Kaynak: