Akşener, İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (2)

"Bu nasıl çarpık bir ekonomi politikasıdır? Vatandaşın alım gücünü arttırmak yerine neden bankalara daha çok borçlandırıyorsunuz?"- "Güya ekonomi dengeleniyor ama esnaf, çiftçi, sanayici, borçlarının altında ezilmeye aynen devam ediyor. Güya ekonomi denge
Akşener, İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (2)

TBMM (AA) - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bankaların her harcama için kredi vermeye başladığını ve tüketici kredilerinde olağanüstü artış olduğunu ifade ederek "Bu nasıl çarpık bir ekonomi politikasıdır? Vatandaşın alım gücünü arttırmak yerine neden bankalara daha çok borçlandırıyorsunuz?" dedi.

Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, demokrasi ve adaletin yara aldığı hiçbir yerde ekonominin de güvenli olmasının mümkün olmayacağını söyledi. Bir süredir her yerde aynı algı kampanyasıyla karşılaştıklarını ifade eden Akşener, 2019'daki yüzde 0,9'luk büyümenin 2009'dan bu yana gerçekleşen en düşük büyüme oranı olduğunu belirtti. Akşener, kamu harcamaları ve kredi pompalanmasıyla elde edilen bu rakamların "kalitesiz büyüme" olarak ifade edilen sürecin devam ettiğinin göstergesi olduğunu ileri sürdü.

- "İcradaki dosya sayısı artmaya devam ediyor"

Türk ekonomisinin her geçen gün uluslararası rekabetin dışına itildiğini savunan Akşener, şöyle konuştu:

"Dünya ekonomisinden aldığımız pay 2017 yılında yüzde 1,06 iken bugün yüzde 0,86’ya düştü. Son 6 yılda milli gelirimiz yüzde 21 azaldı. 2013 yılında 12 bin 500 dolar olan kişi başı milli gelirimiz, bugün 17 bin 500 dolara gelebilecekken iktidarın başkanlık sistemi macerası sonucunda 9 bin dolarda takıldı kaldı. Son 6 yılda, her bir vatandaşı 5 bin dolar daha zengin olabilecekken 3 bin 500 dolar fakirleşmiş bir Türkiye ile karşı karşıyayız. İşte krediye, borca bağımlı üretim modelinin bizi getirdiği nokta. İstihdam ve gelir yaratamayan, günbegün fakirleşen bir Türkiye. Damat Bey'e göre güya ekonomi dengeleniyor ama işsizlik azalmıyor, vatandaşın geçim sıkıntısı bitmiyor, enflasyon düşmüyor. Güya ekonomi dengeleniyor ama esnaf, çiftçi, sanayici, borçlarının altında ezilmeye aynen devam ediyor. Güya ekonomi dengeleniyor ama vatandaş kredi kartı borcunu ödeyemiyor, icradaki dosya sayısı her gün artmaya devam ediyor."

Akşener, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılında 7 milyar lira olan hane halkına düşen borç miktarının 622 milyar liraya çıktığını dile getirerek şöyle devam etti:

"İktidara geldiklerinde reel sektörün borcu 88 milyar liraydı. Bugün 33 kat artarak 2 trilyon 925 milyar lira oldu. İktidara geldiklerinde çiftçilerimizin borcu 3 milyar liraydı. Bugün 40 kat artarak, 120 milyar lirayı aştı. Büyüyen, gelişen, Türk ekonomisi değil sırtımızdaki borç yüküdür. 2002'de ekonomik kriz koşullarında tüm kesimlerin iç ve dış toplam borcu 386 milyar liraydı. O şartlarda bile Türkiye'nin toplam borcu neredeyse milli gelirimize eşitti. Peki bugün ne durumdayız? Bugün, Türkiye’nin toplam borcu 5 trilyon 835 milyar lira. Milli gelirimizin yüzde 40 fazlası. 2002'de her bir bebek 1752 dolar borç yüküyle doğuyorken bugün 5 bin 300 dolar borç yüküyle doğuyor. Ben bu rakamları söyleyince Sayın Erdoğan çok kızıyor. 'Türkiye ekonomisini 3,5 kat büyüttük.' diyor. Türk ekonomisi 3,5 kat büyüyebilmek için 15 kat borçlanmış. Nedense Sayın Erdoğan bunu söylemiyor. Kendisine soruyorum; büyüyen ekonomi mi yoksa borç mudur? Milletimize reva gördüğünüz ekonomik tablo bu mudur? Ekonominin şaha kalktığını iddia eden Sayın Erdoğan ve damadı benim yaptığım gibi Anadolu'nun ilçelerini, köylerini dolaşsınlar. Aynı masalları oralarda anlatsınlar da vatandaş kendilerini nasıl süpürgeyle kovalıyor görsünler. Vatandaş ekonomideki bu iyiye gidişi hissetmiyor. Buradan milletimize soruyorum: Geçen seneye göre alım gücünüz daha mı yüksek? Yiyecekler, giyim daha mı ucuz? Çocuğunuzun cebine daha fazla harçlık koyabiliyor musunuz? Faturaları daha mı rahat ödüyorsunuz? Bütün dünyada petrol ve doğal gaz fiyatları düşerken, sizin ısınma masraflarınız düştü mü? Eğer bunlara 'Evet' diyemiyorsanız, damat beyin 'ekonomi iyiye gidiyor' sözleri, sizinle alay etmekten başka bir şey değildir."

Akşener, işsizliğe ve yoksulluğa çözüm bulamayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve kurmaylarının, başta kamu bankaları olmak üzere bütün bankacılık sistemine tüketici kredilerini arttırmaları için direktif vermeye başladığını ileri sürdü. Bankaların her harcama için kredi vermeye başladığını, tüketici kredilerinde olağanüstü artışlar görülmeye başlandığını anlatan Akşener, "Allah aşkına, bu nasıl çarpık bir ekonomi politikasıdır? Vatandaşın alım gücünü arttırmak yerine neden bankalara daha çok borçlandırıyorsunuz?" dedi.

- "Acil yapısal reformlara ihtiyaç var"

Ekonominin acil yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu savunan Akşener, günü kurtarmaya dönük ekonomi politikalarının Türkiye'yi bir yere taşıyamayacağını anlatmaya çalıştıklarını ancak iktidarın sürdürülemez politikalarda ısrar ettiğini aktardı. Piyasadaki güvenin ortadan kalktığını ve yatırımların 5 çeyrek üst üste azaldığını dile getiren Akşener, "Bir Türkiye düşünün ki ihracatçısı, daha fazla malı daha ucuza satmak zorunda kalıyor. Çiftçisi, aylarca emek verdiği mahsulünü, para etmiyor diye feryat figan derelere döküyor. Bir Türkiye düşünün ki genci AVM'lerde vakit öldürüyor, işsizi canına kıyıyor. Sayın Erdoğan ve damadının yeni Türkiyesi işte budur. Bu, bizim kabul edebileceğimiz bir Türkiye olamaz. Bu, bizim çocuklarımıza reva gördüğümüz bir Türkiye olamaz." diye konuştu.

Meral Akşener, sokaktaki, çarşıdaki, pazardaki sıkıntıların çözülmesinin, ülkenin karşı karşıya olduğu tehditlerin aşılmasının ve geleceğe dair kaybedilen umutların yeniden yeşermesinin yapısal reformlarla mümkün olabileceğini ifade etti.

Akşener, yapısal reformların Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde kalarak yapılmayacağını iddia ederek "Çünkü yapısal reformlar, demokrasinin ve hukukun üstün olduğu bir ülke ister. Yapısal reformlar, devlette şeffaflık, kamuda liyakat ister. Yapısal reformlar akıl ister, sağduyu ister. Yapısal reformlar, mutlu, zengin ve güçlü bir Türkiye vizyonu ister. Yani yapısal reformlar, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem ister." değerlendirmesinde bulundu.

(Bitti)


Kaynak: