Anayasa Mahkemesi, eleştiri sebebiyle iş akdinin feshini "ifade özgürlüğü"nün ihlali saydı

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, bir belediye personelinin, belediye başkanının eşi hakkındaki sözleri nedeniyle iş akdinin feshedilmesini, ifade özgürlüğünün...
Anayasa Mahkemesi, eleştiri sebebiyle iş akdinin feshini "ifade özgürlüğü"nün ihlali saydı

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, bir belediye personelinin, belediye başkanının eşi hakkındaki sözleri nedeniyle iş akdinin feshedilmesini, ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Bursa'da bir belediyede sosyolog olarak çalışan kişi, fiziki yetersizlikleri sebebiyle kapatılması gündemde olan kadın sığınmaevinin kapatılmaması için önce belediye başkanına elektronik posta gönderdi, ardından belediyenin ilgili şube müdürlüğünün yöneticisi olan belediye başkanının eşinden buranın kapatılmaması için talepte bulundu.

Başvurucu, sığınmaevinin kapatılmasına belediye başkanının eşinin neden olduğu ve buradaki sözleşmeli işçilerin de işsiz bırakıldığı yönünde sosyal medyada paylaşımda bulundu. Bunun üzerine başvurucunun, belediyeyi karalayıcı ifadeler kullandığı gerekçesiyle işine son verildi.

Başvurucu, bunun üzerine işe iade davası açtı. Bursa 5. İş Mahkemesi, yargılama sonucunda başvurucunun işe iadesine karar verdi. Kararın istinafa taşınmasının ardından ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 3. Hukuk Dairesi, başvurucunun kullandığı ifadelerin hak arama amacını aştığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararını kaldırdı.

Kararın kesinleşmesinin ardından başvurucu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.

Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, eski belediye personelinin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verdi.

- Kararın gerekçesinden

Anayasa Mahkemesinin kararında, Anayasa'nın 26. maddesine göre herkesin "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin bulunduğu" ifade edildi.

Başvurucunun paylaşımı nedeniyle işine son verilmesinin ifade özgürlüğüne müdahale anlamı taşıdığı belirtilen kararda, kapatılan kadın sığınmaevinde yıllarca çalışan başvurucunun fikir beyan etmesinin doğal karşılanması gerektiği aktarıldı.

Kamusal yetki kullanan kişilerin gördükleri işlev nedeniyle eleştiriye katlanmak zorunda olduklarına dikkati çekilen kararda, başvurucunun hedef aldığı kabul edilen belediye başkanının eşinin başvurucunun işvereni olmadığı vurgulandı.

Başvurucunun, sığınmaevinin kapatılmaması için sorumlularla yaptığı görüşmelerden sonuç alamaması üzerine ilgili kararın geri alınması için kamuoyu oluşturmak amacıyla çeşitli sivil toplum kuruluşları ile görüştüğü belirtilen kararda, sosyal medyada kendi görüşlerini ifade ederek destek toplamaya çalıştığı aktarıldı.

Bu eylemiyle başvurucunun kişisel menfaat sağlama maksadı taşımadığı belirtilen kararda, şunlara yer verildi:

"Başvurucu, iş akdine son verilmesine neden olarak gösterilen ifadeleri şahsi bir menfaat için veya kurum amirleri ile işverenine karşı duyduğu kişisel bir öfke nedeniyle kullanmamıştır. Bununla birlikte başvurucunun kapatılmasına karşı çıktığı sığınmaevlerinin kadına şiddet konusunda hayati önemi olduğu düşünüldüğünde başvurucunun konuyla ilgili değerlendirmeleri kamusal faydası yüksek bir tartışmaya katkı sunmuştur."

Başvurucunun ilgili mesajında, belediye başkanının eşinin bir kadın olarak sığınmaevinin kapatılmasına karar vermesini eleştirdiği ve BAM'ın ise gerekli değerlendirmeyi yapmadığı kaydedilen kararda, şu değerlendirmeler yer aldı:

"BAM, başvurucu tarafından kullanılan ifadelerin bağlamını, sözlerin paylaşıldığı ortamı, belediye başkanının eşinin yürüttüğü kamusal faaliyet nedeniyle bu sözlere muhatap olduğu hususunu tartışmamıştır. Başvurucunun paylaşımının belediye başkanının eşine karşı sataşma boyutuna ulaşacak nitelikte sözler olduğu sonucuna ulaşan BAM başvurucunun davasını reddetmiş fakat başvurucunun sözlerinin iş akdinin feshini haklı kılacak boyuta ulaştığını gösterememiştir."

Ayrıca başvurucunun şikayete konu paylaşımların kendisine ait olmadığını beyan etmesinin de yargı organlarınca araştırılmadığı aktarılan kararda, "Varlığı şüpheli paylaşımlar nedeniyle kişilerin yaptırıma tabi tutulması düşünce açıklamaları üzerinde caydırıcı etki oluşturup iftiraların meşrulaştırılması sonucunu doğurabilecektir." değerlendirmesi paylaşıldı.

Kararda, istinaf mahkemesinin ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında denge kurulmadan söz konusu ifadelerin haklı nedenle fesih sebebi oluşturduğunu kabul ettiği belirtilerek, "BAM, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olduğunu gösterememiştir." ifadesi kullanıldı.

Kaynak: