Bir sevdanın hikayesi

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2001 yılında yola çıkan AK Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne 19 yıl boyunca iktidarını sürdürerek, Türk siyasi tarihindeki yerini aldı.
Bir sevdanın hikayesi

Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi" ile 2001 yılında siyaset sahnesinde yerini alan AK Parti, türlü türlü engellere rağmen başarılarla dolu 19 yıllık iktidarını geride bıraktı. Girdiği ilk genel seçimde 3 Kasım 2002'de iktidara gelen ve 18 yılda girdiği tüm seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başaran AK Parti, 19 yıllık süreçte bünyesinden dört başbakan ve iki cumhurbaşkanı çıkardı. "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." prensibiyle yola çıkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi", 14 Ağustos 2001'de "AK Parti" adıyla siyaset sahnesine yerini aldı. AK Parti, kuruluşundan 15 ay sonra "Tek başına, iş başına" sloganıyla, siyasi yasaklı lideri Erdoğan'dan mahrum girdiği 3 Kasım 2002'deki genel seçimden yüzde 34,28'lik oy oranıyla birinci parti olarak çıktı ve Abdullah Gül başkanlığında 58. Cumhuriyet Hükümeti kuruldu. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesinde yapılan değişiklikle Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkmasının ardından, Kurucu Genel Başkan Erdoğan, 8 Mart 2003'te Siirt'te yapılan yenileme seçimlerinde milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, üç gün sonra, 11 Mart 2003’te istifa ettikten sonra 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümeti kurma görevini Recep Tayyip Erdoğan’a verdi. Erdoğan, 15 Mart 2003’te 59’uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni kurarak başbakanlık koltuğuna oturdu.

1-20211202170853.jpg

AK PARTİ YEREL SEÇİMLERDE DE BİRİNCİ PARTİ OLDU

AK Parti, girdiği ilk yerel seçim olan 2004'te, yüzde 41,67'lik oy oranıyla sandıktan birinci parti çıktı ve 11'i büyükşehir olmak üzere bin 950 belediyeyi kazandı. Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 2007'deki genel seçimlerde yüzde 46,58'lik oy oranıyla ipi göğüsleyerek tek başına iktidar oldu ve Tunceli dışındaki 80 ilden milletvekili çıkarmayı başardı. Mecliste 28 Ağustos 2007'de yapılan oylamada partinin kurucularından Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı seçildi. AK Parti, 2009'da yapılan yerel seçimlerde de yine en fazla oyu toplayarak 10 büyükşehir belediyesi ile bin 442 belediyeyi yönetme yetkisini vatandaştan aldı. 12 Eylül darbesinin 30'uncu yılına denk gelen ve 1982 Anayasası'nda değişiklik öngören düzenlemeye 2010'daki halk oylamasından yüzde 57,88 oranında "Evet" oyu çıktı. AK Parti, 2011 genel seçimlerinde de geleneği bozmadı ve yüzde 49,53'lük oy oranının ardından kurulan 61.Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, çalışmalara hız kesmeden devam etti. İktidarının 12. yılında Erdoğan'ın genel başkanlığındaki son yerel seçime 2014'te giren AK Parti, yüzde 45,60 oy oranıyla 18'i büyükşehir olmak üzere, 818 belediye başkanlığını kazandı, "AK Belediyecilik" kavramının temellerini sağlamlaştırdı. Erdoğan, 2007'deki halk oylamasıyla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine imkan tanıyan düzenleme uyarınca 10 Ağustos 2014'te yapılan seçimde oyların yaklaşık yüzde 52'sini alarak, doğrudan halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

DANIŞTAY SALDIRISINDAN FETÖ'NÜN DARBE GİRİŞİMİNE ZORLU 19 YIL

Kurulduktan yaklaşık bir yıl sonra yapılan genel seçimde iktidara yürüyen AK Parti, bu dönemde vesayet odakları, devlet içinde yapılanan terör örgütleri ile bölücü terör örgütlerinin faaliyetlerine, kapatma davası ve darbe girişimlerine maruz kaldı. Bu doğrultuda ilk olarak 17 Mayıs 2006'da Ankara'da Danıştay binasında avukat Alparslan Arslan'ın gerçekleştirdiği silahlı saldırıda, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken, aralarında Daire Başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı 4 üye ise yaralandı. Saldırının ardından, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri ile Türkiye Barolar Birliği temsilcilerinin bulunduğu bir grup, Anıtkabir'e yürüdü ve saldırıdan hükümeti sorumlu tuttu. Hükümet ise saldırıyı, istikrarı bozmak ve hükümeti yıkmak için yapılan bir teşebbüs olarak nitelendirdi.

2-20211202170853.jpg

CUMHURİYET MİTİNGLERİ

Türkiye, 16 Mayıs 2007'de görev süresi dolacak olan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yerine kimin 11. Cumhurbaşkanı olarak devletin başına geçeceğini tartışırken, yeni bir kriz dalgası yaşandı. TBMM'de sayısal üstünlüğü elinde bulunduran AK Parti'nin önereceği adayın seçimi kazanmasına teamüller gereği kesin gözüyle bakılırken, bazı çevrelerce Ankara, İstanbul, İzmir, Manisa ve Çanakkale'de düzenlenen "Cumhuriyet Mitingleri"yle bu engellenmeye çalışıldı.

367 KRİZİ

Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanını seçmek için 27 Nisan 2007'de toplanan TBMM Genel Kurulunda, tek aday olarak seçime giren Abdullah Gül, oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357'sinin oyunu almasına rağmen, ilk turda seçilmek için gerekli 367 sayısını bulamadı. Cumhuriyet Halk Partisi, 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Mecliste yapılan ilk tur oylama işleminin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Bir ilke imza atan Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı başvuruyu kabul ederek Türkiye'yi yeni bir krizin eşiğine getirdi.

3-20211202170853.jpg

TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLK: E-MUHTIRA

Türk demokrasi tarihine "e-muhtıra" olarak geçen 27 Nisan bildirisi de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi milli iradeyi hedef alan bir girişim olarak akıllarda kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan ilk oylamanın ardından gece yarısı Genelkurmay Başkanlığının internet sitesine bir bildiri konuldu. Türk demokrasi tarihinde "e-muhtıra" olarak yerini alan bu bildiriye, AK Parti hükümetinden çok sert bir karşı açıklama geldi.

EN BÜYÜK PARTİYE KAPATMA DAVASI

AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için yargı içinde odaklanan vesayet çevreleri harekete geçirildi. Anayasa Mahkemesinin, siyasi tarihe "google iddianamesi" olarak geçen iddianameyi kabul etmesinin ardından dava 30 Temmuz 2008'de karara bağlandı. Yüksek Mahkemenin 5 üyesi kapatmaya karşı çıkarken, 6 üye kapatmadan yana oy kullandı. Anayasa'da öngörülen nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için parti kapatma talebi reddedilmiş oldu.

7 ŞUBAT MİT KRİZİ

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu istihbarat görevlilerinin 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz, siyasi iktidarın olaya müdahalesiyle son buldu. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) doğrudan hükümeti hedef alan girişimi sonrası yapılan yasal değişiklikle, MİT görevlilerinin soruşturulması izni Başbakanlığa bırakılarak ülke bir krizden daha çıkarılmış oldu.

4-843.jpg

GEZİ OLAYLARI

Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmesi amacıyla 2013'te Büyükşehir Belediyesi ekiplerince sökülen bazı ağaçların başka yerlere nakledilmek istenmesi üzerine başlayan olayların da Türkiye'ye maliyeti büyük oldu. Uzun süre gündemi meşgul eden ve yaklaşık 50 milyar dolar maliyeti olan eylemler, Erdoğan'ın kararlı duruşuyla son buldu.

17-25 ARALIK DARBE GİRİŞİMİ

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı FETÖ firarisi Celal Kara tarafından 17 Aralık 2013'te bazı bakan çocukları, iş adamları ve banka genel müdürlerinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan soruşturma, Türkiye için önemli dönüm noktalarından biri oldu. Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 2013'te dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı bir başka FETÖ firarisi Muammer Akkaş'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak istemesiyle yaşandı.

15 TEMMUZ KANLI DARBE GİRİŞİMİ

FETÖ'nün, Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimi olarak tarihe geçen hain projesi, 15 Temmuz gecesi örgütün, TSK'daki üniformalı teröristleri aracılığıyla hayata geçirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum." yönündeki çağrısı üzerine vatandaşların tankların önüne geçerek demokrasiyi sahiplenmesi, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin ortak hareket ederek milli iradeye kasteden teröristlere karşı demokrasinin yanında yer almasıyla darbe girişimi engellendi.

TÜRKİYE 16 NİSAN 2017'DEKİ HALK OYLAMASIYLA YENİ BİR DÖNEME GİRDİ

Türkiye 16 Nisan 2017'de "tarihi" olarak nitelendirilen halk oylamasıyla yeni bir döneme girdi. 16 Nisan 2017'deki halk oylamasından yüzde 51,41 oranında "evet", yüzde 48,59 oranında "hayır" oyu çıkmasıyla anayasadaki, "Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir" hükmünün kaldırılmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a parti üyeliğinin yolu açıldı. Ayrıca halk Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesine karar verdi. Erdoğan, 2 Mayıs'ta AK Parti Genel Merkezi'ne 979 gün aradan sonra gelerek, üyelik beyannamesini imzaladı ve AK Parti'ye üye oldu.

5-471.jpg

24 HAZİRAN SEÇİMLERİ

Zaman zaman seçimlerin vaktinde yapılacağı yönünde açıklamalar gelmesine rağmen AK Parti'nin siyasi ittifak yaptığı MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelen erken seçim teklifi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partinin yetkili organları tarafından değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmenin ardından seçimlerin 24 Haziran'da yapılacağını açıkladı. Daha önce, ilk kez 10 Ağustos 2014'te cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirken, 24 Haziran'da seçmenler ilk kez cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi için aynı gün sandığa gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerde yüzde 52,38 oy alarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Başkan Erdoğan liderliğindeki AK Parti ise Türk siyasi tarihinin en önemli seçiminde yüzde 42,28 oy alarak 13. seçim başarısını elde etti. AK Parti ve MHP'nin yer aldığı "Cumhur İttifakı" ise yüzde 53,6 oy aldı.

6-309.jpg

EKONOMİK DARBE SALDIRILARI

AK Parti iktidarı, ekonomideki başarılarıyla Türkiye’yi dünyanın en gözde ülkelerinden biri hale getirdi. Fakat 2018 yılı itibarıyla başlayan ekonomik kur saldırıları, AK Parti’nin mücadele ettiği önemli basamaklardan bir başkası oldu. AK Parti iktidarı döneminde değerlenen Türk Lirası, küresel monarşi çeteleri tarafından itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz lobisiyle olan bu mücadelesi, ekonomik kurtuluş savaşı olarak nitelendirildi.

MACİT ULUÇAMLIBEL / YENİ HABER GAZETESİ