Bugünkü neslin kanaat önderi; Necip Fazıl Kısakürek

İslami değerleri öne çıkaran, muhafazakar ve milli görüşün sembol ismi olan, Türk edebiyatı tarihinde Baki'den sonra ikinci "Sultanu'ş Şuara" unvanına sahip, şair, yazar, mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 39’uncu yılında anılıyor. Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Üstad Necip Fazıl’ın yaşadığı zorlukları ve bugün örnek alınan kişiliğini anlattı
Bugünkü neslin kanaat önderi; Necip Fazıl Kısakürek

Türk Edebiyat Tarihinin ikinci Sultanu'ş Şuara’sı Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 39’uncu yılında anılıyor. Türk toplumunda önemli bir yer tutun Necip Fazıl Kısakürek’in hayatı aksiyon ve baskılarla geçti. Düşüncelerini en güzel şekilde anlattığı ilk kez Eylül 1943'te haftalık olarak yayımlanmaya başlanan ve dönemin ünlü isimlerinin yazılarına da yer verilen "Büyük Doğu" dergisi 1944 yılında kapatılmaya başlandı ve sonrasında yine kapatılmalar devam etti. Tek partili rejimin ve sonrasında yasaların da engeliyle karşılaşan Necip Fazıl Kısakürek’in yaşadığı zorluklarla dolu yılları Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü anlattı. İslami değerleri öne çıkarmasıyla dikkati çeken "Büyük Doğu"yu tekrar tekrar çıkaran Kısakürek'in dünya görüşünü ve cemiyet nizamına ait düşüncelerini anlatan Dr. Güçlü, “Büyük Doğu dergisi 40 seneye yakın baskılarla ve kapanmalarla yayınlarını sürdürmeye çalıştı. Derginin neredeyse her sayısına dava açılıyor ve kapanmalarla sonuçlanıyor. Bu baskılar en çok tek parti döneminin baskısıyla oluyor. Sonraki dönemlerde ise kanunlar da derginin yayınlanmasına izin vermiyor” dedi.

‘CUMHURİYET DÖNEMİNİN EN BÜYÜK ŞAİRİ’

Üstad Necip Fazıl’ın ülkemizin ikinci Sultanu'ş Şuara’sı olduğunu hatırlatan Güçlü, “Cumhuriyet döneminin en büyük şairidir. Üstadın bu unvanı alması beyninin ve bileğinin hakkıdır. Bir davanın, bir ideolun, Türkiye’de bastırılan İslam düşüncesinin savunucusudur. Bunu da en iyi Büyük Doğu ile ifade ediyordu. Dolayısıyla bu davanın sembol ismi oldu. Bu ülkede muhafazakarlar, dindarlar yakın zamana kadar susturulmaya, ezilmeye çalışıldı. Dolayısıyla üstad duruşuyla, tarzıyla yazılarıyla bu dönemlere damga vurdu. Aynı zamanda görüşleriyle birlikte muhafazakarlara şahsiyet ve azim kazandırdı. Dahi çapında bir zekası olan Necip Fazıl, iktidarını göremeden vefat etti. Üstadın emekleri bugün milliyetçi muhafazakar neslin yetişmesini sağladı” diye konuştu.

 

‘BUGÜNKÜ İKTİDAR OLAN NESLİN KANAAT ÖNDERİ NECİP FAZIL KISAKÜREK’TİR’

Necip Fazıl’ın vefatının ardından daha çok anlaşıldığını dile getiren Güçlü, tüm büyük şahsiyetlerinin vefatından sonra değerinin anlaşıldığını söyledi. Necip Fazıl’ın her zaman bohem hayatı yaşadığında da, batılı hayatı yaşadığında da daha sonra İslami hayıtı tercih ettiğinde de itibar görmüş bir şair olduğunu söyleyen Güçlü, “Toplum Üstadı, eserleri ve dik kişiliğiyle sevdi ve bu alanda en iyisini ortaya koydu. Ezilmiş, kıstırılmış, kişilikleri örselenmiş bir toplumun böyle bir düşünceye ve şahsiyete ihtiyacı vardı ve toplum Necip Fazıl’ı bu alanda örnek aldı. Böyle şahsiyetler 100 yılda bir gelir ve bu düşünceleri iyi okuyup anlamak gerekir. Bugünkü iktidar olan kesimin kanaat önderi Necip Fazıl Kısakürek’tir” dedi.

AKSİYON VE DAVA ADAMI: NECİP FAZIL KISAKÜREK

Türk edebiyatı tarihinde Baki'den sonra ikinci "Sultanu'ş Şuara" unvanına sahip olan, şair, yazar ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 39’uncu yılında anılıyor. Savcılık ve hakimlik görevlerinde bulunan hukukçu Abdülbaki Fazıl Bey ile Girit muhaciri bir ailenin kızı olan Mediha Hanım'ın çocuğu olarak 26 Mayıs 1904'te dünyaya gelen Kısakürek'in çocukluğu, "terbiyemi borçluyum" dediği, dönemin hakimlerinden büyükbabası Maraşlı Kısakürekzade Mehmet Hilmi Bey'in Çemberlitaş'taki konağında geçti. Okumayı 5-6 yaşlarındayken dedesinden öğrenen ve günlük gazeteleri okuyarak çevresine anlatan Kısakürek, büyükannesi Zafer Hanım'ın da etkisiyle romanlar sayesinde okuma tutkusuyla tanıştı. Kısakürek, mahalle mektebinde başladığı öğrenimine, Fransız Papaz Mektebi, Amerikan Koleji ve Rehber-i İttihad okullarında devam etti. İlkokulu Heybeliada Numune Mektebi'nde tamamlayan şair, 1916'da Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Akseki, Hamdullah Suphi Tanrıöver'in de öğretmenlik yaptığı Mekteb-i Fünun-u Bahriye-i Şahane'ye (Deniz Harp Okulu) girdi. Usta yazarın tasavvufla ilk teması ise bu okuldaki edebiyat hocası İbrahim Aşki Bey'in kendisine verdiği "Semarat-ül Fuat" ve "Divan-ı Şah-ı Nakşibend" eserleriyle gerçekleşti.

1980'DE "SULTANU'Ş ŞUARA" UNVANINI ALDI

Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) tarafından 1975'te mücadelesinin 40'ıncı yılı münasebetiyle jübile düzenlenen Kısakürek, 1976'dan 1980'e kadar 13 sayı "Rapor" dergisini yayımladı. Okura büyük ufuk aşılayan 1943'le 1978 yılları arasındaki 36 yıllık Büyük Doğu külliyatı, Anadolu coğrafyasının sınırlarını aşan bir sesi yeryüzüne taşır. Türk Edebiyatı Vakfınca 1980'de "Sultanu'ş Şuara (Şairler Sultanı)" unvanı verilen Necip Fazıl Kısakürek, Baki'den sonra bu unvanına sahip ikinci şair olarak tarihe geçti. 1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü verilen Kısakürek, 1981'de Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı, 1982 yılında da Türkiye Yazarlar Birliği "Üstün Hizmet Ödülü"nü aldı. "Üstad" olarak anılan Kısakürek, hayatı boyunca "Künye", "Sabır Taşı", "Çerçeve", "Para", "Vatan Şairi Namık Kemal", "İdeolocya Örgüsü", "Son Devrin Din Mazlumları", "Halkadan Pırıltılar", "Çöle İnen Nur", "Maskenizi Yırtıyorum", "Ulu Hakan II. Abdülhamid Han", "Kanlı Sarık", "Sonsuzluk Kervanı", "At'a Senfoni", "Sahte Kahramanlar", "Her Cephesiyle Komünizm", "Babıali", "Ahşap Konak" ve "Reis Bey"in de aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza attı. Usta edebiyatçının "Bir Adam Yaratmak" eseri 1977'de Yücel Çakmaklı tarafından televizyona, "Reis Bey" adlı eseri ise Mesut Uçakan tarafından sinemaya uyarlandı. "Bir Adam Yaratmak" eseri 2002'de, "Reis Bey" eseri 2017'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahneye konulan Kısakürek'in "Reis Bey" oyunu ayrıca 2012'de Devlet Tiyatrolarınca tiyatroseverlerin beğenisine sunuldu. Aksiyon ve dava adamı Kısakürek, şiirde olduğu kadar Türk fikir, siyaset ve sosyal hayatında emsalsiz izler bırakırken pek çok ismin hayatına yön verdi. Yaklaşık 80 yıllık ömrüne birçok gazete ve dergide sayısız yazı, "Ağaç", "Rapor" ve "Büyük Doğu" adlarıyla çıkardığı dergi, düzineleri aşan konferans ve hitabenin yanı sıra 70 eser sığdıran Üstad, şeker hastalığı sebebiyle Erenköy'deki evinde 25 Mayıs 1983'te vefat etti. Cenaze namazı, Türkiye'nin her tarafında binlerce gencin katılımıyla Fatih Camisi'nde kılınan Kısakürek'in naaşı omuzlarda taşınarak, Eyüp Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi. Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in aynı zamanda manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla Star gazetesi tarafından 6 yıldır, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle "Necip Fazıl Ödülleri" takdim ediliyor. •SERVET R. ÇOLAK