Bulgaristan'dan Zorunlu Göçün 30'uncu Yılı Anma Programı

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hidayet Vahapoğlu:- "Göç, kültürel ve sosyal asimilasyon uygulamalarının oluşturduğu fiili ve psikolojik baskılar sonucunda gerçekleşmiştir"- Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç:- "Balkanlar'da olduğu gibi Orta Doğu'da, Afri
Bulgaristan'dan Zorunlu Göçün 30'uncu Yılı Anma Programı

BURSA (AA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hidayet Vahapoğlu, Türk vatandaşlarının Bulgaristan'dan zorunlu göçünün 30'uncu yılına ilişkin, "Göç, kültürel ve sosyal asimilasyon uygulamalarının oluşturduğu fiili ve psikolojik baskılar sonucunda gerçekleşmiştir" dedi.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Bal-Göç) tarafından, Türk vatandaşlarının Bulgaristan'dan zorunlu göçünün 30'uncu yılı dolayısıyla anma programı düzenlendi.

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç'un moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Prof. Dr. Stoyan Dinkov, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hidayet Vahapoğlu Bulgaristan'dan yapılan göçle ilgili konuştu.

Vahapoğlu, konuşmasında, Türk devlet geleneğinde asimilasyon, kültürel veya fiziki soykırım olmadığını söyledi.

Türklerin azınlıkta olduğu yerlerde istemedikleri muamelelere maruz kaldıklarını ifade eden Vahapoğlu, şöyle konuştu:

"Balkanlar'da eğer Osmanlı Devleti asimilasyon, soykırım politikası gütmüş olsaydı, bugün Slav kökenli kimse kalmazdı. Osmanlı hakim olduğu coğrafyada kültürel asimilasyon uygulamış olsaydı, hudutlarının olduğu bütün coğrafyadaki herkes bugün Türkçe konuşuyor olurdu. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından Balkan Savaşları'na kadar geçen 34 yıl gibi kısa sürede Balkan coğrafyasındaki Türk nüfus, hemen hemen yüzde 50 düşmüştür. Nüfusun küçük olduğu köylerde hemen hemen yüzde 100'e yakını, ilçelerde yüzde 80, illerde yüzde 50 civarındaki insanımızın çeşitli baskılarla, insanlık dışı baskılarla Hristiyan olmaya, dilini değiştirmeye ve o topraklardan gitmeye zorlandığına şahidiz. Bu maalesef yeterince incelenebilmiş konulardan biri değildir."

Bulgaristan'da vatandaşların yanı sıra köy, ilçe, nehir gibi yerlerin de isimlerinin değiştirildiğini aktaran Vahapoğlu, şöyle devam etti:

"Bulgaristan'da rejimler değişmiş ancak zihniyetler değişmemiştir. Kimse yanlış anlamasın, bir devlete hakaret etme maksadıyla bunu demiyorum, bunu bir tespit maksadıyla söylüyorum. Todor Jivkov'un okullarındaki Slav milliyetçiliği, Ortodoks kilisesindeki Hristiyan zihniyet bugün halen devam ediyor. Bunların izini de kolay kolay silmek mümkün olmuyor. Bunun son örneğini Bulgaristan-İngiltere maçında sırf rengi değişik diye oyunculara yapılan aşağılayıcı muameleden halen yaşandığını görüyoruz. Göç, kültürel ve sosyal asimilasyon uygulamalarının oluşturduğu fiili ve psikolojik baskılar sonucunda gerçekleşmiştir."

- "Türk milletinin şefkatine sığınmışlardır"

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç da Türklerin tarihinde çok güzel olaylar olduğu gibi acı olayların da bulunduğunu, Türk milletinin irfanıyla iftihar ettiklerini söyledi.

Türkiye'nin bir göç ülkesi olduğunu ifade eden Malkoç, "Bizim milletimiz de Asya'nın içlerinden kalkarak, buralara gelmiş. 1490'larda İspanya'da zulüm gören Yahudilere kucak açmışız onlar da göçmüş gelmiş. Balkanlar'da olduğu gibi Orta Doğu'da, Afrika'da veya Kafkasya'da dünyanın neresinde olursa olsun, nerede bir zulme uğrayan mağdur insan varsa, yönünü bu coğrafyaya çevirmiş, Türk milleti de onlara kucak açmıştır. Şimdi de aynı sorunları yaşıyoruz, Suriye ve Irak iç savaşından göçüp gelenler yine Türk milletinin gönül genişliğine, merhametine, şefkatine sığınmışlardır."

Malkoç, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de Türk milletinin, insanlığın haysiyetini ve onurunu temsil ettiğini sözlerine ekledi.






Kaynak: