Çanakkale Savaşı - Müslüman Türkün Kutlu Destanı

Çanakkale savaşı...18 Mart Çanakkale Zaferi
Çanakkale Savaşı - Müslüman Türkün Kutlu Destanı

Tarihteki ve Ulusal Yaşantımızdaki Yeri. 3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasındaÇanakkale Boğazı'ndacereyan eden bir seri deniz savaşlarıylaGelibolu Yarımadası'nda25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasındayapılan karasavaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.

Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir.Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'ndave Anafartalar'daatılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşınamayaçalmıştır.

Türk Ulusu İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı MustafaKemal Paşayı Çanakkale'den tanımış 19 Mayıs 1919'daO, Samsun'açıktığı Gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'yadönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafındakenetlenip İstiklal Savaşı'nakatılmıştır.

Türk Ulusu ve dünyaO'nu böylece tanırken, O daConkbayırı'nın, Kocaçimen'in kan deryası can pazarındaulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak dahasonragirişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini dahao zamandan edinmiştir.18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha1915'in Mart ayındaİstanbul'agirerek Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertebilecekti.

Çanakkale Boğazı'nı denizden aşıp İstanbul'agiremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915'ten başlayarak 8-9 Ocak 1916'yakadar süren Çanakkale karasavaşlarındaMustafaKemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci DünyaSavaşındaÇarlık Rusyası en kısayoldan müttefiklerinin yardımlarınakavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti.Bu durumdaAlmanya'nın yenilgisi hızlanacak ve 1.DünyaSavaşı belki de 1915'te sonaerecekti.Çanakkale Zaferi harbin 4 yıl sürmesine, üç imparatorluğun (Osmanlı, Çarlık ve Avusturya/Macaristan İmparatorlukları) tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur.Gelibolu Yarımadası'ndadüşmanakesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Alb.MustafaKemal'in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın dayolunu aydınlatmıştır.

Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisandan sonraki karasavaşlarında, MustafaKemal'in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünyatarihine yön veren etkin rolünü yukardabelirtilen noktalardatoplamak mümkündür.

18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı ve Öncesi
Boğaz savunması, girişten itibaren "Dış-Orta-İç Tabyalar" olmak üzere üç savunmagrubu halinde tertiplenmişti.Boğaz kıyıları boyunca20 tabyamızda, çoğunluğu kısamenzilli ve eski model, 170 adet top mevzilendirilmişti.İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı.

İtilaf Devletlerinin Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Boğazı geçerek İstanbul'agirmek için üç aşamalı saldırı planı yapmıştı.İstanbul'abir Ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı.Plan gereğince, 3 Kasım 1914 Günü 7 zırhlı ile Boğazabir keşif taarruzu yaptı.Girişteki tabyalarımız zarar gördü.İkinci saldırıyı 19-25 Şubat 1915 tarihleri arasında7 gün süreyle devam ettirdi.Türk topçusunun atış menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu.19 topumuz ve Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi.26 Şubat günü düşman donanması Boğazagirdi ortakesimdeki tabyalar 8 saat süreyle kesintisiz bombardımanatabi tutulup sarsıldı.Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'yaçektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'aulaşabileceğini müjdeliyordu.Amiral, hazırlıklarını tamamlamaktaydı.Son darbe 18 Marttaindirilecekti.Ne var ki, Kağıt üzerinde yapılan bu
savaş planında, Türk'ün kahramanlığı ve savaş azmi hesabakatılmadığı için evdeki hesap çarşıyauymayacaktı.

18 Mart 1915 Günü Savaşı
18 Mart günü, bundan 85 yıl önce, Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün dahadoğdu.İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle Saat 10.00'daboğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar.İlk ateşi TRIUMPH zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km.mesafedeyken saat 11.15'te açtı.Savunmaplanımızagöre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusudabekleyecek ve baskın tarzındaateş açılacaktı.Nitekim böyle yapıldı.

Düşman yaklaştıkça, topçularımızın giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıylakarşılaşıyordu.Saat 12.00'ye geldiğinde ortakesimdeki 3 tabyamız ağır hasar almış, amaayaktakalan diğer topçularımızın hedefini şaşmayan mermileri AGAMENNON zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, INFLEXIBLE zırhlısının komutaköprüsü uçurulmuş ve bu aradadüşman donanması Çanakkale'ye 7 Km.kadar sokulmayı başarmıştı.Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu.Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları dakıyı şeridindeki mevzilerimizi hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kıranabir savaş oluyordu.

Bu sıradaFransız GAULOIS zırhlısı aldığı ağır yaralarlasaf dışı kalmış, BOUVET zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz.Yzb.Hakkı'nın NUSRET mayın gemisiyle boğazadöşediği mayınlaraçarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularınagömülerek kayboluyordu.BOUVET'in imdadınakoşan SUFFREN ve GAULOIS daaynı akıbete uğramıştır.Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'daINFLEXIBLE ve 10 DakikasonraOCEAN zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların daayakları Yzb.Hakkı'nın tuzağınatakılarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'adönüyordu.Böylece 6 Saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı daağır hasarauğrayan gemilerini acıylaseyreden Amiral De ROBECK, kalanları kurtarabilme telaşıylasaat 17.30'daboynu bükük çekilme emrini veriyordu.

Çanakkale Savaşı Şiirleri;

Zafer Türküsü
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşanagider.
Bayrağakanının al1 çalmayan,
Gözyaşı boşanaboşanagider!
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar dacoşanaqider.
Bu yoldaherkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şanagider.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

 

Çanakkale Şehitlerine
 

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyadaeşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmaylasarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızcatahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı
Dedirir-yırtıc1, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsagelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi
Eski Dünya, Yeni Dünyabütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'ylaberaber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela…
Hani taunadazuldür bu rezil istila…
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarcadurup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasahalabize affetti o yüz …
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonramel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bombaşimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altındacehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, saqnak sağnak.
Saçıyor zırhabürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş daaçık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten dahasık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'amı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrınaram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
“O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım'ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuhedagövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rukü olmasa, dünyayaeğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, yaRab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağadüşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i…
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sanadar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvaradayetmez o kitab…
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam dageçirsem taşına;
Sonragök kubbeyi alsam da, ridanamıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarlaaçık türbene çatsam datavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, qece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi tafecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran…
Sen ki, İslam'1 kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunlaberaber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'saragömülsen taşacaksın… Heyhat,
Sanagelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sanaağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Tan yeri kızılcaağarırken uzakta

Düşman pusudaydı hain bir tuzakta

Gel gör ki tüm Mehmetçikler ayakta

Can vermeye hazırdılar bu eşsiz vatana.

***

Düşman saldırırken arsızcaConkbayırı'na

Mehmetçikte şahlandı kalktı hücuma

Mermiler saplanırken her bir vücuda

Hissetmiyordu acıyı, koşarken Allah'a

***

Mehmetçik düşerken bir bir toprağa

Burdan geçiş yok diyordu tüm cihana

Yakışmazdı esaretlik yüce Türk halkına

Yakışanı yapıyordu o eşsiz ecdadına.

***

Korku yok, ölüm çok şehitler diyarında

Bütün Anadolu gelmiş hep bir araya

Tek bir vücut, bir ruhtular ilahi manada

Çanakkale'yi geçilmez kılarken düşmanına.


***
ÇANAKKALE SAVAŞI

 

Gülmeyiniz ey düşmanlar,

Çanakkale geçilemez.

Bekler nice kahramanlar,

Çanakkale geçilemez.

***

Filo, filoyadayansa,

Yerler bombaile yansa,

Siperler kanaboyansa,

Çanakkale geçilemez.

***

On Sekiz Mart Zaferi'ni,

Herkes tanır Türk erini,

Ölür de vermez yerini,

Çanakkale geçilemez.

***

Türk'ün göğsü, Türk'ün kolu,

İman ile kuvvet dolu,

Aslan yurdu Gelibolu,

Çanakkale geçilemez.

***

Akan kanlar dönse sele,

Conkbayır'ı geçmez ele,

Dünyakopup gelse bile,

Çanakkale geçilemez.

***

Birçok milletin askeri,

Yenilerek kaçtı geri,

Anladılar Türk'ün yeri

Çanakkale geçilemez.


 

Çanakkale savaşı,

18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916 tarihleri arasındagerçekleşmiştir.  18 Mart 1915 de başlayan ilk saldırı 9 ocak 1916 tarihinde karşı donanmanın ülkeyi tamamen terk etmesi ile son bulmuştur.

Birleşik Krallık ve Fransagemilerinden oluşan bir donanmaBoğaz'ageniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayındabaşlatıldı.En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamayakonuldu.Ancak Birleşik Donanmaağır kayıplarauğradı ve deniz harekatından vazgeçilmek zorundakalındı.

Deniz harekatıylaİstanbul'aulaşılamayacağı anlaşılıncabir karaharekatıylaÇanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir.Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağındaGelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktadakarayaçıkarılmıştır.İngiliz ve Fransız çıkarmakuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsadaOsmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucundaGelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar.Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde SuvlaKoyu'na6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarmayapılmıştır.Ancak 9 Ağustos'taKurmay Albay MustafaKemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzundaİngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattınasürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.MustafaKemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattındayeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır.İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır.Tüm bu gelişmelerin sonrasındaİngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

21 Ağustos 1914 tarihinde Almanyaile, İttifak Devletleri safındayer almak üzere bir antlaşmaimzalamıştı.Ancak bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için gizli tutulmuştu.Osmanlı Devleti'ni bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarınabaşlamıştı.Aynı zamandaOsmanlı Devleti, "silahlı tarafsızlık"ını ilan etmiştir.

Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Alman SMS Goeben ve SMS Breslau ağır kruvazörlerinin, Amiral Souchon komutasında10 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'agelmeleri büyük bir gerginlik yaşatmıştı, çünkü Osmanlı Devleti, Boğazlar Antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı.Alman Donanması'nabağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılacaktı.Ancak Osmanlı Devleti, bu gemilerin Almanya'dan satın alındığını açıklayarak gerginliği ertelemiştir.Sözkonusu gemiler 16 Ağustos 1914 tarihinde Yavuz ve Midilli adlarıylaOsmanlı Donanması'nakatılmışlardı.Bu gemilerdeki Alman mürettebat, Osmanlı Donanması'naait subay ve erat üniformaları giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüşler, Amiral Souchon ise Osmanlı Donanması Komutanlığı'nagetirilmişti.Böylece Almanya, yakın gelecekte Rus limanlarınakarşı kullanılmak için iki büyük silahını Akdeniz'den geçirerek Karadeniz'in hemen yakınınaatmış olmaktadır.Bu silahlar Ekim 1914 ayındahem Rus limanlarını vurmak için, hem de Osmanlı Devleti'ni bir oldu bittiye getirerek savaşın içine çekmekte kullanılacaktır.

Yavuz ve Midilli'nin de içinde bulunduğu bir Osmanlı filosunun Amiral Souchon komutasında27 Ekim 1914 günü Karadeniz kıyılarındaki Rus limanlarını bombalamaları ardından hem Rusyaİmparatorluğu hem de Birleşik Krallık, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmiştir.

Batı Cephesi'nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarındaAlman orduları, Fransız-İngiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi'nde cepheler kilitlenmişti.Bu durum Almanyaaçısından Batı Cephesi'ndeki savaşın kısasürede bitmeyeceği anlamınageliyordu.OysaAlman savaş planı ( Schlieffen Planı), ilk adımdaBatı Cephesi'nde kısasürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımdaise tüm kuvvetlerin Doğu'yakaydırılarak Rusya'nın savaş dışı bırakılması esasınadayanıyordu.Schlieffen Planındaki bu sapmaardından Almanya, önce Rusya'yı savaş dışı bırakmak, Doğu'daserbest kalan kuvvetleri ile Batı Cephesi'ne yeniden yüklenmek istemişti.Osmanlı 3.Ordu'sunun Kafkasyabölgesindeki Kasım – 1914 ayı başlarındaki taarruzları bu planın hazırlık aşamalarından biriydi.

Avrupacephelerindeki bu gelişmeler, İngiltere ve Fransa'yı müttefikleri Rusya'yı desteklemek zorundabırakmıştı.Zaten Rusya, Almanyaüzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı.Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıylaİngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu.Fransave İngiltere'nin bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır.Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır.Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımınaolanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanması'nın denetimindedir.Ortaulaşım yolu olan Avrupakarayolu ise Alman denetimindedir.Olası dördüncü yol ise Osmanlı Devleti'nin denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur.Çok yakın geçmişte, Balkan Savaşı'nda, Trablusgarp Savaşı'ndave Sarıkamış Harekatı'ndaağır yenilgiler almış olan Osmanlı Devleti'nin askeri gücü, İtilaf Devletleri'nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir.Avrupalılarca"hastaadam" olarak görülen yaşlı Osmanlı Devleti'nin boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir.Eğer Boğazlar askeri olarak kontrol altınaalınabilirse, Rusya'nın desteklenmesi olanaklıdır.Gerçekten de Rusya, Kasım ayı başlarındamüttefiklerinden Çanakkale Boğazı'nagöstermelik de olsabir saldırı yapılmasını istemiştir.Böylece Kafkasya'daOsmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir.

Öte yandan Rusyadirenmeyi sürdürecek olursa, Almanya'nın Batı Cephesi'nde yeni bir taarruzakalkışmaolanağı dapek yoktur.Bu tesbit, özellikle İngiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi'ndeki kuvvetlerin bir bölümünün buradaatıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasınayol açmıştır.Ayrıcaİngiliz Donanması dayeterince etkili kullanılmamaktadır.Böylece Batı Cephesi'nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile dahaetkili ve sonuç alıcı bir harekatagirişilmesi yolları aranmayabaşlandı.SonuçtaBoğazlar'ayönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılmayabaşlanmıştır.

Rusyaile bağlantının bu şekilde, Boğazlar'ın kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'un daişgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir.İkisi, aynı andagerçekleşecek sonuçlardır.Çanakkale Boğazı'ndan geçilerek İstanbul'un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları şunlardır.

Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanyasavaşın başlarındabir müttefikini kaybetmiş olacaktır.Osmanlının kontrolünde olan Süveyş Kanalı, dolayısıylaİngiltere'nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altınaalınması sağlanmış olacaktır.Osmanlı Devleti'nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler nezdinde İtilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından daönem arz etmektedir.Müslüman ülkelerin gerek OrtaDoğu'dagerekse de Uzak Doğu'daİngiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır.Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı Devleti'nin çökmesi ve bunu İtilaf Devletleri'nin başarması üzerine, doğal olarak İtilaf Devletleri safındasavaşakatılmaları yönünde etken olacaktır.Çünkü Osmanlı Devleti'nin yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarınaulaşabilmeleri yönündeki en önemli engeli ortadan kaldırmış olacak ve bu durum, İtilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır.

Rusyaile Karadeniz üzerinden deniz ulaşımının açılması özellikle önemlidir.Osmanlı Devleti'nin Boğazları her türlü deniz trafiğine kapatması sonucu, Rusyaile İngiltere ve Fransaarasındaki ticari ilişkiler de durmanoktasınagelmiştir.Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarındabeklemektedir, Avrupa'dabuğday fiyatları yükselirken ucuz Rus buğdayı ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalınmaktadır.Kısacası Boğazların kapanması, İngiliz ve Fransız firmaları için büyük kar kaybı getirmektedir.

Çanakkale Savaşlarının Nedenleri (Maddeler Halinde) 1.1911-1912 yıllarındaOsmanlı Devleti son Afrikatoprakları olan Trablusgarp ve Bingazi'yi İtalya'yabırakmış, 1912-1913 Balkan hezimeti ise, 500 yıldır Türk olan Rumeli'deki son Türk hakimiyetini yok etmişti.Bu yüzden Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları geri almak istemesi

2.İngiliz ve Fransızların İstanbul'u ele geçirmek istemesi ve İstanbul'agiden yol ise Çanakkale Boğazı'ndan geçer.Bulgar ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi..

3.Ekonomisi kötüye giden Rusya'yagerekli yardımı götürmek.Ve Anadoludaki petrol yataklarını ele geçirmek.

4.Balkan Savaşları' ndayaraalmış Osmanlı devleti'ne ikinci hamleyi vurarak tamamen çökertmek.Bu sayede de Avrupa'yaaçılabilme emellerini gerçekleştirmek.

5.İki Alman gemisinin Akdeniz'de İngiliz ve Fransız donanmasından kaçarak Türk bayrağı altındaRus limanlarını bombalaması.

6.Osmanlı Devleti'nin bu sebeplerden dolayı savaşagirmek zorundakalması ve müttefiği olduğu Almanya'nın savaşı kazanacaklarınainanması.

Çanakkale Savaşı, I.DünyaSavaşı sırasında1915-1916 yılları arasındaGelibolu Yarımadası'ndaOsmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasındayapılan deniz ve karamuharebeleridir.[9] İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'ylagüvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul'u zaptetmek suretiyle Almanya'nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir.Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorundakalmışlardır.Karave deniz savaşı sonucundaiki taraf daçok ağır kayıplar vermiştir.

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'yasavaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanyaile bir ittifak antlaşması imzalamıştır.Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonundaAlmanya'nın anagücünü oluşturduğu İttifak Devletleri safındafiilen savaşagireceği anlamınagelmektedir.Enver Paşa, fiilen savaşagirmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır.Ancak Almanya, bir an önce savaşafiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür.Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'agelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti.DahasonraOsmanlı Donanması'nabağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayıncaRusya, Osmanlı İmparatorluğu'nasavaş ilan etmiştir.

Birleşik Krallık DonanmaBakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayındaÇanakkale Boğazı'nın donanmaylageçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith'e vermiştir.Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamayakondu ve Birleşik Krallık ve Fransagemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'ageniş çaplı ilk saldırıları 1915 Şubat ayındabaşlatıldı.En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamayakonuldu.Ancak Birleşik Donanmaağır kayıplarauğradı ve deniz harekatından vaz geçilmek zorundakalındı.

Deniz harekatıylaİstanbul'aulaşılamayacağı anlaşılıncabir karaharekatıylaÇanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir.Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağındaGelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktadakarayaçıkarılmıştır.İngiliz ve Fransız çıkarmakuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsadaOsmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucundaGelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar.Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde SuvlaKoyu'na6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarmayapılmıştır.Ancak 9 Ağustos'taKurmay Albay MustafaKemal'in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzundaİngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattınasürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir.MustafaKemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattındayeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır.İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır.Tüm bu gelişmelerin sonrasındaİngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

Çanakkale Zaferi ile ilgili kompozisyon;

Balkan savaşlarından sonra mustafa Kemal 27 Ekim 1913'de Sofya ateşemiliterliğine atandı.Daha sonra 20 Ocak 1915 tarihinde Tekirda ğ'da bulunan 19.Tüm en Komutnalığında görevlendirildi.

28 Temmuz 1914'de başlayan 1.Dünya Savaşı'na bir süre sonra,Alamnya müttefiklerini yanında Osmanlı Devleti de dahil olmuştu.Bu g elişme üzerine ingiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ni sacaş dışı bırakmak ve müttefikleri olan Rusya'ya ekonomik ve askeri açıdan yardım etmek amacıyla büyük bir donanma ile Çanakkale önlerine geldi İtilaf devletleri donanmasıbüyük bir dirençle karşılaştı.

Ordumuz Çanakkale Boğazı'nın iki yakasında top istikhamları yerleştirirken Nusret Mayın Gemisi de bir gecede Boğaz'a mayın döşemişti.

Bu mayınlara çarpan itilaf devletlerine ait gemilerin önemli bir bölümü  battı.İtilaf Donanması şiddetli direnme sonucunda geri çekilmek zorunda kaldı.

(18 Mart 1915) Çanakkale Boğazının denizden geçilemeyeceğinin anlaşılması üzerine karadan yapılacak bir harekatla Gelibolu Yarımadasını ele geçirme planları yapan İtilaf Devletleri yeni bir saldırı düzenledi..

İtilaf Devletlerine ait ordu önce kıyıları ele geçirerek türk ordusunu geri çekilmeye zorladı. Düşman birlikleri,karadan saldırılarına devam ederken Mustafa Kemal,Anafartalar grup konutanlığına atandı.Mustafa Kemal düşman birlikerinin ilk önce Conkbayırı hattını aşarak ilerleyeceğini tahmin ediyordu.

Bu nedenle buradaki mevzilerin güçlendirilmesi için çalışmalr başlattı. Mustafa Kemal Arıburnu Conkbayırı Anafartalar da itilaf devletleri birliklerinin ilerleyişini durdurdu ve bu birlikeri yenilgiye uğrattı.

Türk ordusu aylarca süren savaş sonucu Çanakkaleni geçilmeyeceğini gösterdi. Mustafa Kemal Çanakkale zaferinin elde edilmesinde önemli görevler üstlendi.Bu başarılarından dolayı kendisine Albay rütbesi verildi...

Çanakkale Savaşı'ndan subayın günlüğü bulundu

Çanakkale Savaşları'nda görev yapan bir subayın günlügü 99 yıl sonra ortaya cıktı. Kitaplaştırılacak olan günlükte, 18 Mart günü anlatılıyor.

Çanakkale Savaşları'nda görev yapan bir subayın günlüğü, 99 yıl sonra ortaya çıktı. Kitaplaştırılacak olan günlükte, 18 Mart günü için, "Aman Ya Rabbi! Nasıl anlatayım, şiddetli surette etrafta toprak bırakmadı. Başımıza geçirdi.", zafer akşamı içinse, "Gece çıkıp gittiler" yazılı.

Günlüğü araştırıp bulan ve yayına hazırlayan kişi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Lokman Erdemir. Kendisine Ispartalı bir öğretmen olan İsmail Güneş tarafından ulaştırıldığını belirten Erdemir, günlük sahibinin isminin yazıldığı yer yırtıldığı için kime ait olduğunun bilinmediğini söyledi. Subay olduğu anlaşılan günlük sahibine Erdemir, "Meçhul bir topçu zabiti." diyor.

Meçhul Subay 18 Mart'ı anlatıyor

Meçhul subay, Çanakkale Savaşları'nın dönüm noktası olan 18 Mart günü yaşananları şöyle anlatıyor: "On altı zırhlı, Boğaz'a hücum ettiler. Ateş açtık. On mermi kadar attık. Yirmi beş kadar torpido ve birçok tahtelbahirler, torpil arayıcılar, elli beş adet gemi olmak şartıyla bize hiç bakmayıp doğru Erenköyü'ne kadar gittiler. Bombardımana başladılar. Ateş hedef taksimi ettiler. Baş gösteremedik. Yan ateşiyle bizleri berbat etti. Bizim toplarımız onların büyük zırhlılarına karşı hiç nev'inde olduğu için bir şey yapamadık. Saat yedide bir zırhlı yaralanıp tepesinin üstüne, zor hal Boğaz'dan çıkaracaklar. Bizi ateş altına aldılar. Torpidoların avdetinde endahta başladık.

Ateş edeceğiz fakat...

On altı mermi attık. Birkaç tanesine isabet ettirdik. Üç tanesi geri kaçtı. Badehu altı zırhlı, torpidoları iskele tarafına almış bize ateş ederken içeri girdi. Ateş edeceğiz fakat bir tane büyük amiral gemisi karşı istikametimizde durdu. Toplarını bize çevirdi.
Ateşe hazır duruyor. Ateş edemedik. Telefonla haber verdiler. Bir tane zırhlı battı. İki tanesinin cephanesinin ateşlendiğini haber verdiler. Bir torpido yanlarına gidip askerini alacakmış. Onun da batırıldığını söylediler. Badehu ateşe başladık. Bir torpidonun kıç tarafından, ikinci topun atmış olduğu merminin isabetiyle yaralandığını gördüm.

Aman Allah'ım nasıl anlatayım

Bizleri büyük zırhlı gene yan ateşine çevirdi. Aman Ya Rabbi! Nasıl anlatayım, şiddetli surette etrafta toprak bırakmadı. Başımıza geçirdi. Parçalar bir taraftan, mahfuz mahallerinden çıkamadık. Bizim yanımızda seri ateşlerin cephanesi ateşlendi. Düşmandan ziyade kendi cephanemizden korktuk. Akşam saat ikiye kadar boğaz içerisinden gemiler çıkmadılar. Sabaha kadar top başında nöbette idik. Gece çıkıp gittiler. Dört zırhlı, bir torpidonun yandığı her tarafa ilan olundu."

 

 

Çanakkale Savaşı 
Tarih 18 Mart 1915 - 9 Ocak 1916
Bölge Gelibolu Yarımadası
Sonuç Kesin Osmanlı zaferi
 
Taraflar
Birleşik Krallık Britanya İmparatorluğu
Birleşik Krallık Birleşik Krallık
Avustralya Avustralya
Yeni Zelanda Yeni Zelanda
Britanya Hindistanı Britanya Hindistanı
Fransa Fransa
 
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu
 
Komutanlar
Birleşik Krallık Ian Hamilton
 Birleşik Krallık John de Robeck
Birleşik Krallık Horatio Herbert Kitchener
Birleşik Krallık Winston Churchill
 
Osmanlı İmparatorluğu Esat Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Vehip Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Cevat Paşa
 
Birlikler
Birleşik Krallık MEF
Osmanlı İmparatorluğu 5. Ordu
 
Güçler
Birleşik Krallık Britanya İmparatorluğu:
489,000
Fransa Fransa: 79,000
 
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu:
315,500
 
Kayıplar
45.000-50.000 ölü bütün İtilaf Devletleri
Birleşik Krallık: 205.000 zayiat
Fransa: 47.000 zayiat
Toplam zayiat İtilaf Devletleri: 252.000,
 
Osmanlı Devleti
56.000 muharebede Şehit
21.000 hastanede Şehit
Toplam Şehit: 77.000
97.000 yaral
11.000 kayıp
64.000 savaş dışı veya hasta
Toplam Şehit: 250.000
 
General Hamilton emrine verilen kuvvetler ve savaşçı mevcutları şöyledir:
Anzak Kolordusu 25.700
Britanya 29. Tümeni 17.000
Fransa 1. Tümeni 16.700
Britanya Kraliyet Deniz Tümeni 10.800
Anzak Tugayı 4.800

 

26 Şubat – 17 Mart taarruzları

26 Şubat
Dış Tahkimat'ın tümüyle susturulmasından sonra Amiral Carden'in planının ikinci aşamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu aşamada, gemilerin Boğaz'a girerek Orta Tahkimat kesimindeki bataryaların imhası ve mayınların temizlenmesi planlanmaktadır.
Bu arada en ilerideki Osmanlı bataryalarının bulunduğu Dardanos Tabyası'nın imhası hedeflenmiştir. Ama önce bu hatta kadar olan sularda mayın tarama işlerine girişildi. 26 Şubat'ta sabaha karşı Amethyst Kruvazörü ve 7 mayın tarama Boğaz'a girdiler. Osmanlı mevzilerindeki ışıldaklar gemileri tespit edince Amethyst'e karşı ateş açılmıştır. Birkaç isabet alan gemi çekilince bu kez ateş mayın tarama teknelerine kaydırıldı. Yedi tekneden dördü battı ve bir diğeri ağır hasar gördü. Saat 11:00'de Majestic Orhaniye Tabyası'nı yeniden ateş altına almıştır. Bu arada mayın tarama tekneleri Karanlık Liman'ı taramaktaydılar.
Denizden gözlemle Boğaz'ın giriş bölümündeki tabyaların terk edilmiş olduğu anlaşılıyordu. Bu durumda Amiral de Robeck, Vengeance'den Kumkale'ye ve Irresistible'dan Seddülbahir'e birer müfreze çıkarılmasını emretmiştir. Kumkale kıyılarına saat 14:30'u geçe 50 deniz piyadesi ve tahrip ekibinden oluşan bir müfreze çıkarılmış, bu grup mezarlığa kadar ilerlemiş, burada şiddetli bir ateşle karşılanmıştır. Bir ölü ve iki yaralı verilmesine karşın buradaki iki uçaksavar ile bir top imha edilmiştir. Daha sonra kıyılarda tutunamayacaklarını görerek gemiye geri döndüler. Seddülbahir kıyılarına çıkarılan 45 kişilik bir müfrezeydi. Tabya'daki altı toptan dördü imha edildi. Ertuğrul Tabyası'na ilerlerlerken üzerlerine ateş açılmıştır. Bunun üzerine müfreze gemiye alınmıştır.
Majestic, saat 16:00'ya yaklaşırken Karanlık Liman'a girdiğinde Halileli sırtlarındaki bataryaların ateşi altında kaldı. Majestic'in de ateş açmasıyla çatışma 15 dk. kadar sürmüştür. Bordasına iki isabet alan gemi çekildi ve kısa süre sonra daha geriden ateşe yeniden başladı. Ancak iki isabet daha su almaya başlamasına neden olmuştur. Bunun üzerine Amiral de Robeck'in emriyle geri çekildi. Halileli sırtlarındaki sahte bataryalar işe yaramış, Birleşik Filo'nun fazla cephane harcamasını ve esas bataryaların imhasını önlemiştir. Saat 17:00'de Boğaz'a girmiş olan gemiler Seddülbahir – Kumkale hattına çekildiler. Fakat burada, Boğaz'ın girişini emniyete alındığı düşünülürken Seddülbahir Tabyası'nın havan bataryası ateşe başlamıştır. Bunun üzerine batarya seri ve uzun süreli olarak ateş altına alınarak susturuldu.
Queen Elizabeth ve iki zırhlı Boğaz'dan 2 – 3 km. içeri girerek Merkez Tahkimat'taki tabyalara ateş açtılar. Ancak Dardanos ve Mecidiye tabyalarından karşılık verilmesi üzerine Boğaz'dan çekildiler.
Amiral Carden'in planının ikinci aşamasının ilk gününde gemiler tatminkar bir iş görememiştir. İlk kez hareketli toplar ve obüslerin yarattığı sıkıntılar yaşandı. Hava keşfi yapılmasına da olanak bulunamamıştır. Tüm bunların sonucunda gemiler saat 16:00'yı geçe geri çekildiler.
Gün içinde Osmanlı bataryalarında 342 top mermisi kullanılmıştı. Gün sonunda tüm bataryalar imha edilmiştir ve batarya personelinden 3 kişi yaşamını yitirmiş, 8 kişi de yaralanmıştır.

28 Şubat
Amiral Carden, 28 Şubat 1914 günü Orta Tahkimat bölgesine taarruz için emir vermiştir. Harekâtın bu bölümü donanma için daha güç olmaktadır. Bu bölgedeki toplar hareketlidir ve yerleri saptandığında ateşi keserek yer değiştirebilmektedirler. Savaş gemilerine karşı ateş açmamakta, beklemekte, mayın tarama gemileri ortaya çıktığında ateşe başlamaktadırlar. Sahte tahkimatlardan duman salınması, tam da bu toplar ateşe başladığında yapılmaktaydı. Görece küçük çaplı olan bu toplar savaş gemileri üzerinde etkili olamasa da mayın tarama gemilerini rahatlıkla etkisiz hale getirebilmekteydiler. Gece de devam eden topçu düellosunda her iki taraf ışıldaklar kullanmaktaydı. Osmanlı ışıldakları, toplar gibi, ateş yemeye başladığında kapanıyor ve yer değiştiriyordu.

1 Mart
Müstahkem Mevkii Komutanlığı Şubat ayı içinde gerçekleşen bu saldırılarda Dış Tahkimat'ın imha edilmesi üzerine gerekli görülen düzenlemeleri yapmıştır. Bu düzenlemeler, Geyikli civarındaki bataryaların Halileli sırtlarına, Tenger'deki obüs bataryalarından birinin de Morto Limanı'na alınmasıdır. Bu düzenlemeler Karanlık Limanı İtilaf Devletleri gemilerine kapatmak ve kıyılara yapılabilecek olası çıkarma hareketlerini ateş altına alabilmek içindi. Olası çıkarmalara karşı da bir piyade taburu bir topçu bataryasıyla güçlendirilerek Seddülbahir'e sevk edilmiştir. Bu arada İstanbul'dan 6 top gönderilmiştir.
Amiral de Robeck 1 Mart'ta Triumph ve Albion'u, iki muhribin katılımıyla Dardanos Tabyası'nı bombardıman etmekle ve bu kesimde yeni yapılan mevzileri tespit etmekle görevlendirilmiştir. Diğer yandan Majestic ve Ocean, hareketli topları bulmakla görevlendirildi. Bu gemilere Halileli'nin kuzeyindeki iki batardan ateş açıldı. Ancak karşı ateşle kısa sürede susturuldular. Gemiler Erenköy yönünde ilerlediklerinde bu kez bu kesimde Osmanlı obüslerinin ateşiyle karşılaşmışlardır. Bu arada Seddülbahir açıklarından gelen Irresistible de harekata katıldı. Osmanlı obüsleri de bir süre sonra susturuldular. Bu arada Triumph ve Albion Tenger ve Erenköy taraflarındaki Osmanlı topçusuna ateş açmıştır. Ancak bu topların çok iyi gizlenmiş olması nedeniyle ateş etkili olamamıştır.
Bugünkü çatışmalarda 5 er yaşamını yitirmiş, 8 er yaralanmıştır.


2 Mart
Amiral Carden'in 2 Mart'taki hedefi Bolayır civarının ve Dardanos Tabyası'nın bombalanması ile Kavak Köprüsü'nün imhası, bu arada çıkarma yapılmaya uygun sahillerin belirlenmesiydi. Dardanos için Canopus ve Swiftsure görevlendirilmiştir. Canopus ve Swiftsure, saat 14:20'de Dardanos Tabyası'nı ateş altına aldılar. Dardonos bataryaları saat 16:15'e kadar karşılık vermemiştir. Bu anda başlanılan etkili bir ateş, özellikle Canopus'da olmak üzere her iki gemiyi de güç duruma düşürmüş ve saat 16:20 gibi geri çekildiler.
Bolayır için dört muharebe gemisi Amiral Guepratte komutası altında saat 14:15'de, 55 dk. sürecek bir ateşe başlamıştır. Bu arada Kabatepe – Sulva arasındaki kıyı kesimi çıkarma için uygun bulunmuştur. Çıkarma bölgesinde mayın taraması çalışmaları yapıldı, şamandıralarla işaretlendi ve Triumph'un desteğinde, Irresistible'dan bir müfreze karaya çıkarılarak gerekli tahrip işleri yapıldı.
Boğaz'da ise saat 14:30'dan 16:30'a kadar Tenger, Halileli ve Erenköy civarı aralıklı olarak bombalanmıştır. Prince George Zırhlısı da Boğaz'dan Dardanos'un bombardımanına katılmıştır.
Amiral Carden, harekatın gidişatından umutlu görünmektedir, 2 Mart'ta Londra'ya "Hava güzel gittiği takdirde 14 gün sonra İstanbul'da olacağını bildiren bir telgraf çekmiştir.

4 Mart
Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarının tümüyle imhası için bir kez daha karaya adam çıkarılması kararlaştırılmıştı. İki kıyıya da birer takviyeli deniz piyade bölüğü çıkarılması için hazırlık yapılmıştır. Bölüklerde dörder ağır makineli tüfek ve tahrip ekibi bulunmaktadır. Çıkarma sırasında Oceaon, Lord Nelson, Majestic, Conrwallis Agamemnon ve Dublin, farklı yönlerde gösteri taarruzlarında bulunarak çıkarma bölgelerine asker sevkiyatını önleyecektir.
Kumkale İskelesi'ne çıkarılan bölük, açıktaki Conrwallis ve Agamemnon tarafından desteklenmektedir. Bölük, Osmanlı topçusunun şarapnel ateşinden etkilenmeden karaya çıkmayı başarmıştır. Ancak Kumkale Köyü ve yel değirmenlerinden açılan piyade ve topçu ateşi, düzeni bozmuştur. Askerler, makineli tüfekleri sahilde bırakarak Kumkale Tabyası duvarları gerisine sığındılar. Bunun üzerine Irresistibele yel değirmenlerini ateş altına alarak yıkarken Scorpion Muhribi de İntepe'deki bataryayı susturmuş ve ateşini piyade mevzilerine kaydırmıştır. Bu sayede sahilde bırakılan ağırlıklar alınabildi.
Köyü imha etmek isteyen bölük komutanı, öncü kısım yeterli olmadığında bölüğün kalan kısmının karaya çıkarılması için saat 11:30'a kadar beklemek zorunda kalmıştır. Bundan sonra artçı bırakılarak Orhani'ye güneyine ilerlediler. Ancak Yenişehir yönünden açılan piyade ateşiyle ilerleme kesildi. Kıyıya yanaşan muhripler Yenişehir'i yan ateşine aldılar. Elindeki kuvvetin yetersiz olduğunu gören bölük komutanı saat 13:45'den sonra çekilmeye karar vermiştir. Ancak Kumkale Köyü'nde saklanmış olan Osmanlı askerinin ateşi yüzünden hava kararıncaya kadar filikalara binemediler. Kayıplar 20 ölü, 24 yaralı ve 4 kayıptır. Açıktaki Irresistible'ın karayla bağlantı kurarak yürüttüğü koruma ateşi, kayıpların daha fazla olmamasını sağlamıştır. Bu iş için 1.200 kadar top mermisi kullanılmıştı. Osmanlı topçusu gün içinde 292 mermi, piyade ise 30.870 mermi yakmıştır. Osmanlı kayıpları 16 ölü, biri subay olmak üzere 45 yaralıdır. Bu arada Kumköy ve Yenişehir tümüyle yakılıp yıkılmıştır.
Aynı gün içinde Seddülbahir bölgesine çıkarılan bir bölük ise daha da etkisiz kalmıştır. Canber İskelesi'ne çıkarılan bu bölük deniz toplarının ateşi ile himaye edilmiş, bu sayede bir direnişle karşılaşılmamıştı. Ancak ileri hareket için bölük komutanı 200 kişilik bir takviyeye ihtiyacı olduğunu bildirince ileri harekattan vazgeçildi. Bölüğün kayıpları üç ölü ve bir yaralıdır.
4 Mart'ta sadece donanmayla Boğaz'ın geçilemeyebileceği, sırtların işgal edilmesinin gerekebileceği fikri yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştır. Bizzat Amiral Carden, hareketli topların ve obüslerin imha edilememesi durumunda ya her şeyi göze alarak Boğaz'ı geçeceğini, ya da işgal için kullanılacak kuvvetler hazır oluncaya kadar beklemek gerekeceğini bildiriyordu. Bir kara harekatına karar verilecek olursa en iyi planın Bolayır taraflarında bir gösteriş yapılarak Seddülbahir'e asker çıkarılması olacağı görüşünü ortaya koymaktadır ki, General Ian Hamilton'un 25 Nisan 1915 günü uygulayacağı çıkarma planı, genel hatlarıyla buydu.

5 Mart

Queen Elizabeth, Gelibolu, 1915
Queen Elizabeth ve Prince George, Kabatepe açıklarına gelip öğleden sonra Rumeli Mecidiye Tabyasını ateş altına aldılar. Ancak atışlar isabetli değildi. Bir mermi boş kışlaya isabet etti ve yıktı. Bu arada Kumtepe çevresinde bulunan bir bataryaya ateş emri verilmiştir. Batarya Queen Elizabeth 17 isabet kaydetti ise de hasara yol açamadı. Gemiler ateşlerini 15:45'de Namazgah Tabyası'na çevirdiler.


6 – 8 Mart
Queen Elizabeth sonraki iki gün boyunca bu kez Çanakkale çevresindeki tabyaları ateş altına almıştır. Zırhlının 15 inchlik (381 mm.) topları ağır hasarlar meydana getirmiştir. Fakat 8 Mart günü Boğaz'a girip tabyaları doğrudan doğruya ateşe başladığında Osmanlı bataryaları karşılık verdiler. Toplarda bir hasar yoktu. Diğer bölgelerdeki çatışmalarda bir obüs tahrip olurken bir top da hafif hasar görmüştür. 7 ve 8 Mart günlerindeki çatışmalarda Osmanlı topçusu 916 top mermisi harcamıştır. 7 Mart'ın kaybı ise 4 şehit, 12 yaralıdır.
Amiral Carden'in planının ikinci aşaması da beklenilen sürede, beklenilen sonuca ulaştırılamamıştır. Amiral Carden 9 Mart'ta Deniz Bakanlığı'na gönderdiği raporda bunun nedeni olarak hareketli topları göstermektedir. Carden'e göre bu silahların yerleri "… saptanmadıkça, Boğaz'a giren tüm gemiler tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır." Hareketli toplar ve obüsler esas olarak mayın tarama tekneleri (balıkçı tekneleri) üzerinde etkili olmaktadır. Fakat "'… her geçen gün isabet oranları artmaktadır." Diğer yönden tabyaların uzaktan bombalanması etkili bir sonuç getirmemektedir. Yakın mesafeden ateş gereklidir. Ancak mayın endişesi yüzünden gemiler tabyalara yaklaşamamaktadır. Mayınların temizlenmeye çalışılmasında ise hareketli toplar etkili bir ateş sağlayarak bu girişimleri sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle daha çok geceleri sürdürülen mayın tarama çalışmaları 16 – 17 Mart gecesine kadar aralıklarla sürdürülmüştür. Ancak bu çalışmalarda mayın hatları üzerinde tatminkar bir sonuç elde edilemedi. Üstelik personel kayıplarının yanı sıra mayın tarama gemilerinin de yarısı kaybedilmişti. Amiral Carden'in "isabet oranlarının artması" tespiti, 13 Mart gecesi çok belirgin bir hal almıştır. Amethyst Kruvazörü korumasında mayın taramasına çıkan tekneler yine ateş altına alınmıştır. İki teknenin tüm persoleni ölmüş, pek çok kişi yaralanmıştı. Teknelerden ancak iki tanesi ığrıp düzenini denize salmayı başarabildiler. Çoğunun donanımları tahrip oldu. Dört balıkçı teknesiyle iki istimbot ağır hasar gördü. Osmanlı topçusunun 974 top mermisi ateşlediği gecenin kayıpları, çoğu Kruvazör'de olmak üzere 27 ölü ve 43 yaralıdır.

 

18 Mart Deniz Savaşı

Harekât öncesi

Savaşın geldiği noktada Rumeli yakasında Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyaları, yani Boğaz'ın Dış Tahkimatı tahrip edilmiş durumdaydı. Amiral Carden'in planının ikinci aşaması olan Orta Tahkimat bölgesinin emniyete alınması için 26 Şubat – 8 Mart arasındaki çabalardan tatminkar bir sonuç alınmamıştır. Her ne kadar mayınların temizlenmesi çok büyük zorluklarla da olsa başarıldı kabul ediliyorsa da[89] –gerçekte yoktu- bu kesimdeki topçu bataryaları imha edilememişti. Buradaki hareketli topların, bir kara kuvvetinin harekatı olmadan etkisiz kılınması ise pek olanaklı görülmüyordu. Dolayısıyla mayın temizleme işleri daha ileriye götürülememişti. Bununla birlikte Amiral Carden 14 Mart tarihli raporunda "zorlu ve sürekli bir harekat yapılması zamanının geldiğini tamamıyla kabul ediyordu. Mayın tarlalarını gündüzün, donanmanın ateşi altında temizleyerek, Boğaz'ın dar kısmındaki istihkamlara, olanca kuvveti ile taarruz edecekti."

Amirallik üst komutanlığı bu öneriyi 15 Mart'ta onaylamıştır.

Yine de Mondros Limanı'da toplanan kara kuvvetlerinin, deniz harekatıyla sonuç elde edilmesinin mümkün olmadığı kesin belirleninceye kadar kullanılması düşünülmüyordu. Dahası, bir kara harekatı giderek daha güç görünmekteydi. Gözlemler, "Tükler… kunduzlar gibi çalışıyorlar" diye özetleniyordu. Her sabah yeni yeni siperler ve tel örgüler görülüyordu.[91] Bu kuvvetin de Gelibolu Yarımadası'nda kullanılmasına gerek yoktu, "Türklerin Yarımada'yı ümit edilmekteydi". Lord Kitchener'in, bölgede inceleme yapmak ve rapor vermekle görevlendirilen General Birdwood'a gönderdiği 4 Mart tarihli mektubunda bu kuvvetle ilgili olarak, "Donanmanın, Türk donanmasını batırdıktan sonra yapacağı ilk iş İstanbul Boğazı'nı Rus donanmasına açmak olacaktır. Bu Rus donanmasının refakatinde 40.000 asker bulunacak olup karada yapılacak olan harekat bu kuvvetle ortak olarak yapılacaktır." deniliyordu. Birdwood'un bu mektuba cevabı, donanmanın bu işi yardımsız başaracağından kuşkulu olduğunu, bu olsa bile nakliye gemilerinin, imha edilemeyen hareketli topların ateşi altında kalacağını, bu yüzden Gelibolu yarımada'sına bir çıkarma yapmanın gerektiğini belirtiyordu. Savaş Konseyi'nin 10 Mart'taki toplantısında 29. Tümen'in Akdeniz'e gönderileceğini beyan eden Lord Kitchener, "İstanbul'a karşı yapılacak olan harekat"tan söz etmektedir. Ertesi gün askeri doktorun emriyle Amiral Carden'in adı hasta listesine kaydedildi. Amiral, 16 Mart'ta komutayı de Robeck'e devretmiştir. Durum de Robeck'e 17 Mart'ta bildirilmiştir.
Sonuçta karar kılınan plan, Osmanlı Merkez Tahkimat bataryaları etkili bir ateş altına alınır alınmaz, mayın tarama işler, gece dahi sürdürülerek bir kanal açılacak, ertesi gün filo, Kepez Koyu, Sarısığlar Koyu'na ilerleyecek, yakın mesafeden Merkez Tahkimat topçusunu tahrip edecek, ardından buradaki mayınlar temizlenecektir.
Mart ayı ortalarında Müstahkem Mevkii Komutanlığı eli altında toplam 230 top bulunmaktadır. Bu toplardan 36 tanesi gemilerden sökülen toplardır. Bunlar, 150 mm.lik 8, 75 mm.lik 7, 57 mm.lik 9 ve 47 mm.lik 12 adettir. Ancak bu toplardan sadece 78'i 18 Mart'taki çatışmaya katılmıştır. Onyedi mantelli top ise uçaksavar topu olarak görev yapmaktadır. Birleşik Filo'nun ise muharebeye katılan 276 namlusu vardır.
Osmanlı Donanması'ndan hiçbir gemi bu muharebeye katılmamıştır. Donanmayı "Boğaz'a sokmak, bir modern gemi de olsa, onları gözden çıkarmak olurdu."

Nusrat ve 11. mayın hattı

Nusrat Mayın Gemisi
Mart 1915 başında Osmanlı'nın Çanakkale'de Bleriot XI-2 tipi tek bir keşif uçağı bulunuyordu. 3 Mart 1915 günü Üsteğmen Cemal Bey ve makinisti Vahran Usta bu uçakla keşif görevine çıktıklarında, haftalardır gördüklerinden farklı bir manzarayla karşılaştılar. Boğazın girişinde İngiliz mayın arama gemisi yoktu. Birkaç keşif turundan sonra mayınların bir bölümünün gemilere geçit verecek biçimde temizlendiğini gördüler. 1000 metre yükseğe çıkarak farkedilmeden kumandanlığa dönüldü ve mayınların temizlendiği rapor edildi. Bunun üzerine Nusrat Mayın Gemisi'ne görev verildi. Görev sabahı öncesinde, İngiliz karakol gemisinin kötü hava koşulları nedeniyle yerini terketmesi de görevi kolaylaştırmıştı. Müstahkem Mevkii Komutanlığı, Boğaz'a bir saldırının kademeler halinde yapılacağını, ilk kademeyi oluşturan gemilerin cephanesi bitince geri çekilerek yerlerini ikinci kademe gemilere bırakacaklarını doğru olarak tahmin edebiliyordu. Geri çekilen gemilerin de Çanakkale Boğazı’nın en geniş yeri olan Erenköy önlerindeki koyda (Karanlık Liman) dönüş manevrası yapacakları düşünülmüş ve Merkez Tahkimat bölgesindekilere ek olarak bu rota üzerine de bir mayın hattı öngörülmüştü. Nusrat Mayın Gemisi, İttihat ve Terakki Partisi üyesi Albay Cevat komutasında bu limana 8 Mart 1915 sabahı 05:00 dolaylarında toplam 26 mayını gizlice dökmüştür. Onbirinci hattı oluşturan bu mayın hattı, Orta Tahkimat bölgesine, sahile yakın olarak, kıyıya paralel dökülmüş, bulunmamaları için ters yerleştirilmişlerdir. Nitekim daha sonra bu mayınlar savaşın gidişatını etkileyen ve muhtemelen İtilaf Devletleri'ni deniz harekâtından caydıran en büyük etken olmuştur.
O tarihlerde 8 metre derinlikteki mayının, hava keşfinde bin metre irtifadan görülebileceği kabul ediliyordu. Bozcaada'da yapılan denemelerde de mayınların dikkatli bir havacı tarafından rahatlıkla görülebildiği anlaşılmıştı. Yine de Karanlık Liman üzerinde yapılan hava keşfinde mayınlar görülememişti. Bu uçuşun pilotu ertesi gün kurşuna dizilmiştir.

Taarruz
Almanya'dan bu dönemde gelen 3 uçaktan ilki 17 Martta deniz yoluyla Çanakkale'ye ulaştı. Aynı gece hemen montajı yapılan uçak, 18 Mart sabahı Osmanlı Uçak Birlikleri Komutanı Yüzbaşı Serno komutasında keşif görevine çıkmak için hazırdı. Bu zamanlama savaşın kaderini etkileyen faktörlerden biri oldu. Uçağın gözcü subayı da deniz Önyüzbaşı Schneider idi.
Taarruz günü olan 18 Mart 1915 perşembe sabahı bulutsuz ve rüzgarsız, sakin bir sabahtır. Güneşin görünmesiyle birlikte sis kalkmıştır. Keşif uçuşundaki Alman pilot Yüzbaşı Serno’nun uçağı Çanakkale Boğazı açıklarında bir keşif yapmış, Boğaz yönünde 19 zırhlı ve kruvazörün savaş düzeni ile ilerlediklerini rapor etmiştir. Pilot Cemal Bey’in uçağından gelen rapor da bunu doğrulamıştır. Bu bilgiler üzerine Çanakkale Müstahkem Mevkii derhal silah başı yapmıştır.
Amiral de Robeck, bombardımana katılacak ağır gemilerini plana uygun olarak üç grup halinde düzenlemişti. Birinci tümen (filo), kendi yönetimindeki en güçlü dört İngiliz zırhlısından oluşuyordu (Queen Elizabeth, Lord Nelson, Agamemnon, Inflexible). Görevleri, A Hattı olarak belirlenen 13 km. gibi uzak bir mesafeden Osmanlı Merkez Tahkimatını bombardıman altına almak ve izleyen gruplara ön destek oluşturmaktı. İkinci Tümen, Fransız Amiral Guépratte komutasında dört Fransız zırhlısıdır. Birinci grubun taarruzundan 1,5 -2 saat sonra B Hattı olarak tanımlanan çizgiye ileri çıkarak söz konusu tahkimatı 5-6 km. mesafeden bombalayacaklardır. Bu iki grubun atış planı, İngiliz zırhlıları Osmanlı tahkimatlarını uzak mesafeden baskı altına alırken, Fransız zırhlılarının aynı tahkimatları yakın mesafeden ateş altına alarak imha etmesi içindir. Üçüncü tümen ise kendi içinde üç gruba ayrılmış 10 İngiliz zırhlıdan oluşmaktadır: Vengeance, Irresistible, Albion, Ocean birinci ve ikinci tümen gibi yan yana saf tutacaklar; Majestic, Prince George, Swiftsure, Triumph yanlardan ileri çıkan koruma görevi üstlenecek; kalan iki gemi ise (Canopus ve Cornwallis) geride yedek olacaktır.
Bunlar harekata katılan yüksek tonajlı zırhlılardır. Bunların yanı sıra mayın tarama gemileri ile kruvazörler ve destroyerler de harekâta destek vereceklerdir. Amiral de Robeck, 12 km. genişlikte ve 7-8 km. uzunluktaki bir manevra alanında, 4'ü Fransız 12'si İngiliz olmak üzere 16 zırhlı, 4 kruvazör, 14 destroyer, 7 denizaltı, 21 mayın tarama gemisi, otuzdan fazla bot, bir muhrip ana gemisi, bir gambot ve çeşitli destek gemilerinden oluşan 100 parçalık bir donanmayla harekâta girişmiştir.
Mayın tarama işleminin ise harekatın 2. saatinde başlatılması öngörülmüştür. Mayın taramasıyla Çanakkale'ye kadar 800 metre genişlikte güvenli bir koridor açılacaktır.

18 Martta Savaş Hattı Gemileri
Gri arka plan: Ağır hasar aldı, Kırmızı arka plan: Battı
1. İngiliz A Hattı    Queen Elizabeth    Agamemnon    Lord Nelson    Inflexible
2. Fransız B Hattı    Gaulois    Charlemagne    Bouvet    Suffren
3. İngiliz B Hattı    Vengeance    Irresistible    Albion    Ocean
Koruma Gemileri    Majestic    Prince George    Swiftsure    Triumph
Yedek Gemiler    Canopus    Cornwallis          


Fransız zırhlısı Bouvet 'nin batışı (18 Mart 1915)


Sir Roger Keyes, de Robeck, Sir Ian Hamilton, General Braithwaite
18 Mart sabahı saat 10:30'da Agamemnon rehberliğinde 1. filo, A hattını oluşturarak ve arkadan 2. filo tarafından desteklenerek Boğaza girmiştir.[107] A hattındaki gemiler ve hedefleri soldan sağa Queen Elizabeth – Anadolu Hamidiye, Agamemnon – Rumeli Mecidiye, Lord Nelson - Namazgah ve Inflexible – Rumeli Hamidiye'dir.[108] İlk İngiliz hattı saat 11:00'den itibaren Kumkale gerisinden açılan obüs ateşi altına girdiler. Saat 11:30'da ateş hatlarına ulaşana kadar bu ateşin şiddeti artmıştır. Bu hatta ulaşınca hedeflerine 14 bin yarda (yaklaşık 12,8 km.) ateşe başladılar. İlk ateşe başlayan Queen Elizabeth'dir, on dakika sonra A hattı zırhlılarının tümü ateş açmış bulunuyordu. Gemiler hız keserek Boğaz'ın akıntısı üzerinde hareketsiz kaldılar. İlk yarım saatlik bombardıman umut verici görünüyordu, Osmanlı tabyalarından ya hiç karşılık verilmiyor ya da birkaç mermi ateşleniyordu.
Bu görünüşü izleyen Amiral de Robeck, 12:06'da B hattı zırhlılarına, A hattı arasına geçmeleri emri vermiştir. Fransız zırhlıları ilerlemeye başladığında o ana kadar sessiz kalmış bazı Osmanlı bataryaları da ateşe başlamışlardır. İlk anda Inflexsible'ye düşen bir mermi prova direğini parçaladı ve yangın çıkardı. Üç dakika sonra taretlerden biri parçalanmıştır. Sonraki iki dakika içinde üç top mermisi güvertede patladı. Kısa süre sonra bir mermi kontrol kulesinde patlamış ve geminin ateş kontrolünden sorumlu yarbayı ağır yaraladı. Yedi dakika sonra pruva çanaklığının gemiden uçtuğu görüldü. Bataryalarla iletişim de kesilmişti. Queen Elizabeth de isabetler almaktadır. Top ambarı hasar gördükten sonra vinçler parçalandı ve ön bacada büyük bir delik açıldı. Bu arada, A hattı zırhlılarının ateşe başlamasından 10 dk. sonra Erenköy güneyindeki 4 obüsten oluşan bir batarya ateşini Agamemnon'a toplamış ve 12:45'de tüm ateşi hedefi üzerine oturtmuştu. Sonraki 25 dk. içinde Agamemnon'a 12 isabet kaydettiler. Ancak beş mermi borda zırhında patlamış, hasar vermemişti. Diğer yedisi ise zırhlının güvertesinde hasar yaratmıştır. Gemi komutanı bunun üzerine yerinden ayrılarak bir daire çizdi ve yeniden eski yerine geldi.
İlerleyen Fransız hattı tabyalara 9 bin metre yaklaştığında Osmanlı bataryalarının ateşi de en üst noktaya gelmiştir. Bouvet, ağırlıklı olarak Rumeli Mecidiye'den açılan ateş altında, direkleri, bacaları parçalandı ve gemi sancak tarafına yattı. Sekiz isabet alan zırhlının ön tareti devre dışı kalmıştır. Diğer yandan Gaulois ve Charlemange de hasar almaktaydı. Sufffen, 14 dakika içinde 14 isabet almıştı ve yangınlar başladı. Yine de saat 13:45'e doğru ateş giderek zayıfladı. Bazı toplar isabet alarak, bir kısmı da arızalanarak görev dışı kalmıştır. Bir kısım top, enkaz altında kalmıştır. Telefon hatlarında kopmalar olduğundan gözetleme ve komuta yerleriyle temasları kesilmişti. Bu durumda top başındaki personel, bir bakıma körleme atış yapıyordu. Bunların bir kısmı gemi dürbünlerinden izlenebiliyordu. Saat 14:00'e doğru ağır topların ateşinde seyrelme görülmekteydi fakat halen şiddetini korumaktadır. Bu durumu izleyen Amiral de Robeck bunun üzerine mayın taramaları, Kepez Burnu ilerisini temizlemek için harekete geçirmiştir. Fakat kısa süre içinde Osmanlı topçu ateşiyle üç mayın tarama ile bir destroyer batmıştır. Bu olay üzerine gemiler geri çekilme emri aldılar. Bu arada Rumeli Mecidiye ateşini Inflexible üzerine toplamıştır. Hemen ardından Anadolu Mecidiye de aynı hedefe döndü. Inflexible, ard arda aldığı isabetlerle duman ve ateşler içinde kalarak geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Boğaz'ın batı kıyılarında Fransız Gaulois iki isabet almıştır. Kıç güvertesindeki patlama ciddi bir hasar vermemişti. Diğer isabet ise sancak baş omuzlukta su kesiminin üstündeydi. Ancak burada 7 metreden geniş bir yarılma oldu ve gemi su almaya başladı. Olabildiğince hızlı Boğaz'dan ayrılan gemi Bozcaada yakınlarındaki Tavşan Adası'nda batmadan karaya oturtulmuştur. Bu sırada geri dönüş manevrası yapan Bouvet, saat 15:15 gibi Karanlık Liman'da Nusrat'ın atmış olduğu bir mayına çarpmıştır. Daha sonra sancak tarafındaki taret hizasındaki patlamanın, Osmanlı bataryalarının ateşiyle taret cephaneliğinin isabet almasıyla olduğu ileri sürülmüştür. Bu görüş, zırhlının rotasının Nusrat'ın döktüğü mayın hattından geçmediğini ileri sürmektedir. Gemi üç dakika içinde alabora olarak, 710 kişilik mürettebattan 660 kişiyle birlikte batmıştır.
Saat 16:45'den sonra Anadolu ve Rumeli Mecidiye tabyalarını ateşlerini bu kez İrresistible üzerine topladılar. Bir patlama geminin arka bacasını parçalarken bir mermi de su kesimi altına isabet etmiştir. Durumunu toparlamaya çalışan Irresistible bu kez sancak tarafından bir mayına çarptı. Yedeğe alma olanağı da olmadığından saat 17:50'de boşaltıldı. Gece karanlığı çöktüğünde kurtarılmaya çalışılacak olan gemi bu durumuyla Rumeli Mecidiye Tabyası'ndan yaklaşık 9,1 km. mesafededir. Gemi, özellikle Dardanos bataryasının ateşi altında, yaklaşık olarak saat 19:30'da batmıştır.
Irresistible'nin durumu Amiral de Robeck'in geri çekilme emri vermesine neden olmuştur. Bu arada Ocean Zırhlısı Dardanos ve Soğandare bataryalarını yoğun ateş altına alarak çekilmekteydi. Saat 17:30 sıralarında Rumeli Mecidiye'den Ocean'a üç top mermisi ateşlenmiştir. İlk ikisi kısa düştü ama üçüncüsü geminin dümen tertibatını parçaladı. Rumeli Mecidiye Tabyası, gün içindeki çatışmalarda ağır hasar görmüş, personelden 14 kişi yaşamının yitirirken 24 kişi de yaralanmıştır. Aldığı isabetle Ocean, manevra yapamaz duruma gelmiştir. Yaklaşık olarak 35 dk. sonra, 18:05 gibi Irresistible'ın 1 mil kadar ilerisinde mayına çarptı. Üç muhrip, Coln, Jedm ve Chelmer yardım için yanaştı. Ancak yapılabilecek bir şey yoktu ve gemi, Osmanlı topçusunun iki kıyıdan çapraz ateşi altında 19:30'a kadar tahliye edildi. Gemi, Morto Körfezi'ne kadar sürüklenmiş, burada saat 22:30 dolaylarında batmıştır.
Gün sonunda savunmanın kaybı, Türk tarafından 79 ölü ve yaralı, Alman tarafında 18 ölü ve yaralıdır. İtilaf Devletlerinin kaybı ise 800 ölüdür.

 

Çanakkale Deniz Savaşları-Tahkimat.JPG

 

Muhteşem destanın 99. yılı

Gelibolu Yarımadası'nda 99 yıl önce yaşanan, tarihin en önemli çarpışmalarından biri olan Çanakkale Savaşları'nda Türk askeri destan yazdı.

Daracık bir kara parçasında, Gelibolu Yarımadası'nda 99 yıl önce yaşanan, tarihin en önemli çarpışmalarından biri olan Çanakkale Savaşları'nda Türk askerinin yokluk ve zorluklar içinde gösterdiği başarı, tüm dünyanın takdirini kazandı.

İngiltere, Fransa, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerden gelen, kendisinden silah ve mühimmat olarak kat kat üstün düşmana karşı vatan savunması için Çanakkale'ye koşan Türk askeri toprak kaplardan, İngiliz askerleri ise emaye kaplı bardaklardan su ve çay içti. Yarımadanın zorlu coğrafyasında ayağındaki çarıklarla düşmana "dur" diyen Mehmetçiğin aksine İngilizler, Fransızlar ve Anzaklar, botlarıyla savaştı.

Türk askerlerinin yanı sıra İngiliz, Fransız ve Anzak kuvvetlerinin Çanakkale Savaşları'nda kullandığı yaşamsal malzemeleri yurt içi ve dışından toplayıp kendisine ait Çanakkale 1915 Seddülbahir Özel Müzesi'nde sergileyen yerel tarih araştırmacısı Ahmet Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yıllardır savaşların yaşandığı bölgede hayatını sürdürdüğünü söyledi.

Savaşların üzerinden 99 yıl geçmiş olmasına rağmen hala savaşlara ait malzemelerin gün yüzüne çıkmaya devam ettiğini aktaran Uslu, "Çıkan malzemelerin menşesine baktığımız zaman bir Osmanlı malzemesi göremiyoruz. Bu malzemelerin yüzde 90'ı ya İngiliz ya da Fransızlara ait. O zaman şunu anlıyoruz ki bunların malzemeleri kaliteli ve bugünlere kadar ulaşmış" dedi.

"Medeniyeti bizden 60 yıl önce olan bir orduya karşı savaşmışız"

Uslu, İngiliz askerlerinin kullandığı demirli potinlere çok rahat rastlanırken kahraman Türk askerlerinin çarıklarını görme imkanının biraz düşük olduğunu vurguladı. Müzesindeki eserlere değinen Uslu, şöyle konuştu:

"İngiliz askerleri, koleksiyonuma kazandırdığım, üzerinde 1911 tarihi ile İngiltere Kralı 5. George ve eşi Kraliçe Mary'nin resimlerinin yer aldığı emaye kaplı bardakla çayını, suyunu yudumlarken Türk askeri toprak bardaktan içmekte. Emaye, Türkiye'ye 1960'lı yıllarda geldi. Demek ki Çanakkale'de, medeniyeti bizden 60 yıl önce olan bir orduya karşı savaşmışız. Karşımızdaki ordunun toplarının gücüne, gemilerinin hızına, uçaklarının gökyüzünde dolaşmasına rağmen Türk askeri Çanakkale'de kahramanlığını konuşturmuş, iman dolu göğüsüyle elindeki malzemeyle Çanakkale'yi geçilmez kılmıştır."

Sergilediği bir çarığın altında delikler bulunduğuna dikkati çeken Uslu, İngilizlerin, esir aldığı Türk askerlerinin üniformaları ve aksesuarlarına baktığında en önemli sorunun ayakkabılarda olduğunu hemen anladığını dile getirdi.

Türk Ordusundaki askerlerin büyük çoğunluğunun, vatan savunmasına çarıklarıyla katıldığını anlatan Uslu, "Çarık, sivri metallere karşı çok dayanıksızdı. Düşman, nasıl atılırsa atılsın, bir ucu havada kalan ve yıldız tabir edilen sivri demirlerden atarak askerimizi ayağından vurmuştur. Bunun sonucunda ayağı yaralanan askerlerimizin birçoğu cephe gerisine dönmek zorunda kalmıştır. Böyle kaybımızın 7-8 bin kişi olduğu tahmin edilmektedir" ifadesini kullandı.