Cennetten bir kıyafet: Tennure

Mevlevi dervişlerinin giydiği, uzun ve geniş, yırtmaçlı, beli kırmalı, kolsuz ve yakasız giysiye tennure denir. Tennurenin sıradan bir kıyafet olmadığını söyleyen Semazen ve Zakire Ömer Kılıç, tennurenin büyüklerinden duyduğu kadarıyla cennetten bir kıyafet olduğunu ifade etti.
Cennetten bir kıyafet: Tennure

Derviş kıyafetleri tasarladığını belirten Ömer Kılıç, bunu ticari amaçla yapmadığını ve tennure kıyafetiyle her yerde Sema edilmesini istemediğini dile getirdi. Tennure dikmeye ilk olarak nasıl başladığını anlatan Kılıç, “İlk semazen olduğum dönemlerde tennure yaptırmak istedim. Tabi sayılı kişiler yapıyor. Bir arkadaşımıza sipariş verdim. Dini görevleri yerine getirmeyerek diktiğini gördüm ve bunu yakıştırmadım zaten o tennureyi alıp giymedim. Sonra dedim ki tennure ve derviş kıyafetleri Allah’a zikredilen bir kıyafet ben bunun öğrenmek istiyorum. Daha sonra eğitimini aldım. Yapmaya başladım ve hala da yapıyorum” dedi.

cennetten-bir-kiyafet-1.jpg

‘TENNURE YETERİ KADAR TANITILMIYOR’

Tennurenin günümüzde yeteri kadar tanıtılamadığına dikkat çeken Kılıç,” Tennureyi Semazenlik dışında herhangi birine ya da tarikatın dervişine sorduğunuz zaman tennurenin sadece Mevlevilikte giyilen bir kıyafet olmadığını söyleyecektir. Tennureyi daha çok semazende tanıyoruz, görüyoruz. Mevlevilikte bir sembol olarak kefeni ifade ediyor. Her rengin bir anlamı vardır. Tennure de saflığı, paklığı, beyazlığı temsil eder. Üzerindeki hırkanın siyah olması da kabri ve nefsi temsil eder. Bunun da renkteki anlamıyla aynı zamanda hüznü, sevinci, heybeti de temsil eder. Tenin nuru anlamına da gelir. Tenin ruhla buluşmasıdır” şeklinde konuştu.

cennetten-bir-kiyafet-2.jpg

“MAKİNEYE HER BASTIĞIMDA ALLAH DİYORUM’

Tennureyi nasıl diktiğini anlatan Kılıç, “Ben tennureyi her diktiğimde ismi celal çekiyorum. Yani makineye her bastığımda Allah diyorum. Benim bu tennuremi bu şekilde donanımlı bir hale getirmişim. Tennureyi üstüne giydiğin zaman vaktin namazı geldiyse o anda çıkıp o kıyafetle o namazı giyebilecek temizlikte olması gerekiyor. Aslı budur. Sıradan bir kıyafet değildir. Semazen semaya çıkmadan önce abdestini alır. Tennuresini alıp Hem Hz Mevlana’nın ruhuna hem Mevlevi büyüklerine 1 Fatiha 3 İhlas okur. O şekilde Mevlevilikte görüşme olduğu için sağ tarafını öper üzerine giyer. Tabi bu süreçte semazen birçok şeyden uzak durur. Mevlevi hanenin kapısına girer ve orada sessizce meydanın açılmasını bekler. Mevlevilikte kıdem esastır.  Daha sonra kıdeme göre sıralanırlar” diye aktardı.  

cennetten-bir-kiyafet-3.jpg

‘TENNURELER BÜYÜK DİKİLİR’

Tennurelerin büyük dikildiğine işaret eden Kılıç, “Ben bunu diktiğim zaman kişinin uygunsuz yerlerde Sema etmesi yanlıştır. Dolayısıyla tennureyi diktiğimiz zaman namaza hazır bir şekilde çıkıp hemen o namazını kılması gerekmektedir. Bu çok önemlidir. Meydan öyle bir şey ki normal şartlarda Sema edilen meydana ayakkabıyla basılmaz. Tertemiz olması lazım.  Tennureler büyük dikilir.  Tennure her semazenin vücut ölçüsünden 15 cm yüksekte olur ki kaldırma payı olsun ve kollarını sıkmasın diye. Bu da yerde sürünme riski taşıyor. Semazen koridorlarda yürürken bile tennuresini toparlayıp bir şekilde yürümesi lazım ki yerlere değmesin. Bu açıdan tennure çok önemlidir” ifadelerine yer verdi. Tennureyi giyecek kişilerin o kıyafeti taşıyacak uygun kişiler olması gerektiğini savunan Kılıç, “Semazen her şartta ismi celal çeker. Evveli Allah kelimesi lafsı tennuresinin dikiminden başlıyor. Sikkesinin yapılışından, derisinin dikilişinden başlar. Dolayısıyla bunu alacak kişi buna liyakatlı olması gerekmektedir. Hz. Mevlana, Sema aşıkların mezhebinde helaldir. Münkellerin mezhebinde haramdır diyor. Yani Sema ehline helal, ehli olmayana haramdır.  Zaten ehil kişiyi burada bulduğumuz zaman tennure çıkıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ

cennetten-bir-kiyafet-4.jpg