CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: (2)"Hani Donald Trump'ın mektubu çöp sepetindeydi? Cebine koyacaksın, ABD'ye gideceksin, beraber götüreceksin. Sen mektup taşıyıcısı mısın?"- "Mektubu vereceksen çok basit, aynı karşılıklılık ilkesine göre mektubu ver
CHP TBMM Grup Toplantısı

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hani Donald Trump'ın mektubu çöp sepetindeydi? Cebine koyacaksın, ABD'ye gideceksin, beraber götüreceksin. Sen mektup taşıyıcısı mısın? Mektubu vereceksen çok basit, aynı karşılıklılık ilkesine göre mektubu vereceksin." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, iç ve dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi.

2020 bütçesinde çiftçiye, kanun gereği milli gelirin yüzde 1'i olan 48 milyar 700 milyon lira destek sağlanması gerekirken 22 milyar lira ödeneceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Kanun çıkmış, niye hakkını istemiyorsun, niçin hakkına sahip çıkmıyorsun? Sen hakkına sahip çıkmadıkça ensene vurur, ağzındaki lokmayı alırlar. Mücadele edeceksin kardeşim. Demokratik yollarla yapacaksın, en güzeli sandığa gidip dersini vereceksin." diye konuştu.

Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik oranı ve ekonomik kriziyle karşı karşıya olduklarını savunan Kılıçdaroğlu, "sosyete damat" olarak nitelediği Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın 26 Şubat 2019 tarihli toplantıda, 2,5 milyon yeni istihdam sağlanacağını açıkladığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ekim itibarıyla geniş tanımlı işsiz sayısının 8 milyon 112 bin kişiyi bulduğunu ifade ederek, normal demokrasilerde olsa Albayrak'ın istifa etmesi gerektiğini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, 847 bin 643 kişinin bin liranın altında aylık aldığını dile getirerek, "Dönüp saraya şunu sormayacak mısın, bin lirayla 30 gün geçiniyorum, sen kaç lira alıyorsun, senin aylığın nedir? Elektrik, doğalgaz, bir sürü şey ödüyorum, sen hiçbir şey ödemiyorsun. Sarayda oturana 'Sende vicdan var mı' diye sormayacak mısın?" dedi.

-"Zam geliyor, enflasyon düşüyor"

Yıllık enflasyonun yüzde 8,55 olarak açıklandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, çiftçi, esnaf, emekli, pazara gidip alışveriş yapan kadın-erkeğin inanıp inanmayacağını bilmediğini ancak kendisinin buna inanmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, yeniden değerleme oranının belirlendiğini, vergi cezalarının yüzde 22,58 arttığını anımsatarak, "Devletin işine gelince zam yapıyor, vatandaşa gelince yüzde 8,55 enflasyon. AK Parti'li ve ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, bu tabloyu ortaya çıkaranlara destek vermek, bu tabloyu savunmak anlamına gelir. Bu tablo, vatandaşın kaldıracağı tablo değil. Komik hale bakın, zam geldikçe enflasyon düşüyor. Dünyada yeni bir model geliştirdik herhalde." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, bir yılda bulgura yüzde 27,34, makarnaya yüzde 19,89, sarımsağa yüzde 201,45, elektriğe yüzde 18,92, doğalgaza yüzde 22,65, otoban geçiş ücretlerine yüzde 40,87, köprü geçiş ücretlerine yüzde 133,72, cep telefonu görüşme ücretlerine yüzde 34,18 zam geldiğini belirtti.

-"451 lirayı bile göremezsiniz"

Asgari ücretlinin 2 bin 20 lira aldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"750 lira ev kirası verdiğini düşünelim, 200 lira ulaşım, 50 lira su, 60 lira elektrik, 100 lira doğalgaz, 30 lira cep telefonu, 2 günde bir paket sigara içiyor 180 lira. Mutfak masrafı olarak geriye 451 lira kalıyor. Bütün asgari ücretli kardeşlerime sesleniyorum; eğer önümüzdeki seçimlerde sarayı cezalandırmazsanız bu 451 lirayı bile göremezsiniz, onu bile mumla ararsınız. Çünkü size vermeyecekler. Çünkü sizden tasarruf yapıyorlar, kendi yandaşlarından asla tasarruf yapmıyorlar. Senin sorunun onların gündeminde yok. Sen 2 bin 20 lirayla bir ay geçinmeye çalışırken, beyefendinin aylığı 74 bin 500 liradan 81 bin 250 liraya çıkacak. Beyefendi bu parayla geçinemiyor. Üstelik doğalgaz, elektrik, ulaşım parası yok, mutfak masrafı yok, kira yok. Hepsi bedava. Faturayı sen ödüyorsun.

AK Parti'li kardeşlerime sesleneyim; siz sanıyorsunuz ki bir AK Parti iktidarı var. O eskidendi. 3 Y ile mücadele için gelen bir AK Parti iktidarı vardı, doğru. Demokrasiyi, adaleti savunuyordu. Böyle bir iktidar yok artık. Şimdi bir saray iktidarı var, AK Parti iktidarı yok. Saray iktidarı aynı zamanda hanedan, zümre, kibir, firavun iktidarıdır. Firavun dediğim için yine kızacaklar ama kendi topraklarına, bir çiftlikte çizmeli galoşla basan kişinin kibirinden korkacaksınız, o kibir firavun kibiridir. Dış politikada, ekonomide, demokraside cumhuriyet tarihinin en büyük bunalımını yaşıyorsak, bu ülkede bir parti iktidarı olmadığını, saray iktidarı olduğunu hepimizin kabul etmesi lazım. Saray iktidarı liyakata önem vermez. 'Her şeyi ben biliyorum, sizin bilmenize gerek yok.' diyor. Yarın ameliyata girerse, şunu bunu yaparsa hiç şaşırmayın. O bir kişi liyakat kavramını, devlet yönetiminde istişare kavramını bir kenara atmış vaziyette. Ayakkabı kutusunda rüşvet alan kişiyi büyükelçi tayin edebilirsiniz. Örneğin dış politikada bir makale yazmayan kişiyi, büyükelçi atayabilirsiniz. Başımıza yeni bir şey daha geldi, bir bakanın adının bazı uluslararası yasa dışı uygulamalara, ahlak dışı uygulamalara karıştığı yönünde haberler geliyor."

- "7 stratejik hata"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Suriye'de stratejik hatalar yapıldığını öne sürerek, bunları 7 madde halinde sıraladı.

Suriye’nin uluslararası konumunun iyi okunamadığını savunan Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin, dış politika icraatlarında Dışişleri Bakanlığını adım adım hem devre dışı bırakmasının ve Bakanlığı liyakatsiz kadrolarla doldurmasının Türkiye'nin, Orta Doğu'da maceracı bir politikaya sürüklenmesinin nedenlerinden biri olduğunu iddia etti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, "Suriye'ye demokrasiyi getireceğiz" söylemiyle emperyal güçlerin Orta Doğu'daki taşeronluğuna soyunduğunu, bunun ikinci hata olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, dış güçlerin Suriye'yi parçalama planlarına dahil olduğunu, örneğin, emperyal güçlerin talebi doğrultusunda Türkiye üzerinden Suriye'ye silah sokulduğunu ileri sürerek, bu yanlış politikanın aynı zamanda Türkiye'yi, Suriye'de vekalet savaşlarının taşıyıcısı konumuna getirdiğini belirtti.

Üçüncü hatanın, Türkiye üzerinden teröristleri Suriye'ye göndermek olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Dünyanın dört bir yanından ve Türkiye'den IŞİD'e katılan on binlerce militanın ve ailelerinin Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmesine göz yumulmuştur. Bu acı gerçek, yabancı basında Türkiye için 'cihat otobanı' ifadelerinin kullanılmasına yol açmıştır. Dördüncüsü Musul Başkonsolosluğunun basılmasına edilgen, usulen tepki verilmiştir. Uluslararası anlaşmalara göre ülke toprağı kabul edilen Musul Başkonsolosluğunun basılarak 48 konsolosluk çalışanının alıkonulmasına rağmen Türkiye, IŞİD terörüne karşı maalesef kararlı bir tutum sergileyememiştir.

Beşinci hata, Suriye'deki Türkiye'ye ait vatan toprağını terör örgütü IŞİD'e terk etmek. IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'nin boşaltılması tehdidine boyun eğilmiş, Süleyman Şah Türbesi IŞİD'den topraklarımız terk edilerek kaçırılmıştır. Türkiye, kendi topraklarını terör örgütüne karşı koruyamayan ve daha acı olanı, toprağını terör örgütüne terk eden bir ülke konumuna düşmüştür.

Altıncı hata, Türkiye, çok haklı olarak IŞİD ile mücadeleyi öncelikli hedef olarak gündemine alsaydı ve bu mücadeleyi verseydi, BM'deki konumu güçlenecek ve ayrıca insanlığa sağladığı büyük yararlarla, dünyanın gözünde olumlu anlamda çok farklı bir yerde olacaktı.

Yedinci hata, haklıyken haksız duruma düşürülmek. Türkiye'nin terörle mücadelesine en büyük zararı bizzat AK Parti iktidarı ve onun Genel Başkanı vermektedir. Terörle mücadele gerekçesiyle girişilen Barış Pınarı Harekatı'nın, uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye'nin güvenliği için yapılan bir operasyon olduğunu anlatmak yerine bir fetih söylemiyle dünyaya anlatmaya kalkmıştır Erdoğan. Bu söylem maalesef ülkemizin terörle mücadele konusundaki çabalarının meşruiyetine ve inandırıcılığına büyük zarar vermiştir."

-"Hani çöp sepetindeydi?"

Kılıçdaroğlu, Suriye politikasının bir bataklık alanına dönüştüğünü ve bundan en büyük zararı Türkiye'nin gördüğünü söyledi.

Türkiye'nin, 3 milyon 600 bin Suriyeliye bakmak zorunda kaldığını belirterek, bütün bunlar olurken ABD Başkanı Donald Trump'tan, Türk milletinin şanını, şerefini ayaklar altına alan bir mektup geldiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, giderken mektubu götüreceğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Hani çöp sepetindeydi? Cebine koyacaksın, ABD'ye gideceksin, beraber götüreceksin. Sen mektup taşıyıcısı mısın? Sen mektup için iki satır yazı yazmaya cesaret edemiyorsun. Rıza Sarraf için iki nota veriyorsun ama Türk ulusunu, milletini aşağılayan bir mektubu yazan kişiye iki satır laf edemiyorsun. Mektubu vereceksen çok basit, aynı karşılıklılık ilkesine göre mektubu vereceksin. ABD Büyükelçisini çağıracaksın, 'Bu mektup şanımıza, şerefimize uymuyor, mektubu asla kendi devletimizin arşivlerinde tutmak istemiyoruz.' Mektubu alıp, kim yazdıysa oraya götürüp misliyle iade edilir, büyükelçiye vereceksin. Buradaki büyükelçiye vermeye cesaret edemeyebilirsin. O zaman mektubu ABD'deki Türk Büyükelçisine vereceksin, 'Saraydaki zata iade et, Türk milleti bunu istiyor' diyeceksin. Erdoğan yapabilir mi? Yapamaz. 'Mal varlığı ile ilgili araştırma yapacağız.' dediler, paniğe kapıldı. Niye paniğe kapılıyorsun? 'Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının mal varlığını araştırmazsanız namertsiniz' diyeceksin. 'Benim, ailemin, çocuklarımın yurt dışında 5 kuruşu bile yoktur çünkü bu paralar Türk milletinin güvencesindedir ve Türkiye'dedir.' diyeceksin. Eğer verilecek hesabınız varsa bunları söyleyebilirsiniz. Biz niye bunları söylüyoruz? Bizim verilmeyecek hesabımız yoktur, alnımız açıktır ve tertemizdir."

-Eren Erdem de katıldı

Bu arada eski CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Eren Erdem, tahliyesinin ardından Grup Toplantısını izlemek üzere Meclise geldi.

"Hak, hukuk, adalet" sloganları arasında grup salonuna giren Erdem, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Burada büyük bir aileyle beraber olduklarını dile getiren Erdem, hiçkimsenin cezaevine girmediği, masum insanların siyasi nedenlerle bedel ödemediği bir ülkeyi inşa etmek için hep beraber mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

Öte yandan Kılıçdaroğlu, Lösemili Çocuklar Vakfında (LÖSEV) tedavi gören çocuklarla Mecliste bir araya geldi. LÖSEV'in 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası dolayısıyla başlattığı farkındalık kampanyasına destek veren Kılıçdaroğlu, çocuklarla "maskemi takarım farkındalık yaratırım" mesajını dile getirdi.

(Bitti)



Kaynak: