Çiçek siparişi verirken (İstanbul’da ya da başka bir yerde) floriste doğru briefi nasıl verirsiniz?

Online olsun, telefondan olsun, dükkâna giderek olsun… Çoğu insan çiçek siparişi verirken aynı cümleyle başlıyor: “Güzel bir şey yapar mısınız?”

Çiçek siparişi verirken (İstanbul’da ya da başka bir yerde) floriste doğru briefi nasıl verirsiniz?

Burada sorun şu: “Güzel” herkes için başka bir şey demek. Senin aklındaki sade beyaz bir buket olabilir, ama florist için rengarenk, kocaman bir aranjman. Özellikle İstanbul çiçek siparişi verirken, seçenek çok, stil çok, fiyat skalası geniş… Eğer baştan doğru brifi vermezsen, sonuç hayal ettiğinden bambaşka olabilir.

Oysa birkaç net bilgiyle, floristi gerçekten yanına alabilirsin. O zaman da ortaya “herkese uyacak standart bir buket” değil, tam “sizin hikâyenize uyan” bir aranjman çıkar.

Aşağıda, çiçek siparişi verirken kullanabileceğin basit ama işe yarar bir brif rehberi var. İstanbul’da olman şart değil; bu maddeler her yerde iş görür.

1. Önce en temel soru: Bu çiçek kime ve ne için?

Floristin ilk bilmek istediği şey bu. Çünkü alıcıya ve sebebe göre renk, tür, hatta boyut bile değişiyor.

Fleuriste mutlaka söyle:

  • Çiçek kime gidiyor?
    • Partner, eş
    • Anne, baba
    • Arkadaş
    • İş arkadaşı, yönetici vs.
  • Ne için gönderiyorsun?
    • Doğum günü
    • Sevgililer Günü
    • Tebrik (yeni iş, yeni ev, bebek)
    • Geçmiş olsun
    • Özür veya “seni düşünüyorum” gibi nötr, günlük bir jest

Mesela “erkek bir iş arkadaşımın terfisi için, çok romantik olmasın ama şık olsun” dediğinde, florist zaten kırmızı gülleri eleyip daha nötr, zarif bir şeylere yönelecektir.

2. Alıcının tarzını kısaca tarif et

“Modern mi, klasik mi?” sorusu boşuna sorulmuyor. Bazı insanlar minimalist, bazıları gösterişli şeyleri seviyor. Floristin seni tanıması gerekmiyor, alıcıyı kısaca anlatman yeterli.

Birkaç cümle bile iş görür:

  • “O, sade şeyleri sever, fazla karışık olmasın.”
  • “Renkli ve enerjik, çilekler de öyle olsun.”
  • “Klasik bir tarzı var, kırmızı gülleri sever.”
  • “Bitkileri seviyor, uzun ömürlü olması onun için önemli.”

Böylece florist, repertuarından sana uygun bir aralık seçer. Aynı çiçek bile, farklı tasarımla bambaşka ruhlara bürünebilir.

3. Renk konusu: Kesin tercih var mı, kaçınılması gereken bir renk var mı?

Bazı insanlar sarıdan nefret eder, bazıları moru çok sever, bazıları için kırmızı fazla romantiktir. Bunu floriste söylemezsen, iş tamamen tahmine kalır.

Brif verirken bunları netleştirme bilirsin:

  • “Mümkünse pastel tonlar olsun.”
  • “Beyaz ağırlıklı olsun, araya az biraz pembe girebilir.”
  • “Kırmızı istemiyorum, daha nötr olsun.”
  • “Neon gibi değil, daha doğal tonlar olsun.”

Kesin bir renk istemesen bile, “şu olmasın” demek bile florist için büyük yardım.

4. “Bütçe” demeyelim de… aralığı netleştirelim

Kimse “bütçem şu kadar” demekten çok hoşlanmıyor, ama çiçek işinde bu bilgi gerçekten önemli. Çünkü aynı tarz aranjmanı küçük, orta, büyük, hatta çok büyük olarak yapmak mümkün.

Floriste söyle söyleyebilirsin:

  • “Şu aralıkta bir şey düşünüyorum, bu bantta güzel ve dolu duran ne yapabiliriz?”
  • “Orta boy ama dolu gözüken bir aranjman istiyorum, fiyat aralığı yaklaşık şu civarda.”

Yani mesele “en ucuzu” ve “en pahalısı” değil, paranı doğru yere kullanmak. Florist de elindeki mevsim çiçekleriyle, verdiğin aralıkta en iyi kombinasyonu kurmaya çalışır.

5. Sunum şekli: Vazo mu, kutu mu, buket mi?

Sıklıkla atlanan ama çok şey değiştiren bir detay bu. Aynı çiçekler:

  • Elden verilecekse: buket veya elde taşınabilir bir aranjman daha şık durabilir.
  • Ofise gidiyorsa: kutu veya vazo içinde olması, alıcının ayrıca vazo arama derdini ortadan kaldırır.
  • Ev içinse: vazo, sepet veya dekoratif kutu hem pratik, hem dekoratif olur.

Brif verirken:

“Ofise gidecek, masasında direkt şık dursun, vazo/kutu içinde olsun lütfen.”
veya
“Ben elden vereceğim, elde taşımaya uygun buket gibi bir şey olsun.”

demen, florist için büyük netlik sağlar.

6. Çiçek türü konusunda esnek olmak bazen daha iyi

“Elbette sadece lale olsun” gibi net bir isteğin varsa, söyle. Ama bazen mevsim, stok, tedarik gibi şeyler devreye giriyor. Hele İstanbul gibi şehirlerde hava şartları bile gelen çiçeği etkileyebiliyor.

Şöyle bir yaklaşım daha rahat:

  • “Mümkünse beyaz lilyum ve güller ağırlıklı olsun, ama stokta farklı uygun çiçekler varsa, benzer tarzda karışım da olur.”
  • “Tam şu çiçek olmak zorunda değil, önemli olan genel havası: sade, zarif, pastel.”

Bu esneklik, floriste yaratıcı alan açar ve aynı zamanda sana da daha taze, o güne en uygun çiçeklerin gitmesini sağlar.

7. Not kartı: Kısa ama samimi

Çiçek kadar önemli bir detay da kart. Bazı alıcılar karta bakıp tüm anlamı oradan okuyor. “Bir not yazalım mı?” sorusuna “fark etmez” demek yerine, ufak da olsa birkaç kelime hazırlamak iyi olur.

Floriste bunu söyleyebilirsin:

  • “Notu şöyle yazalım, ama dilini çok resmî yapmayın lütfen.”
  • “Şunu yazabilirsiniz, mümkünse altına adımı küçük yazın.”

Kartta uzun cümleler şart değil:

  • “İyi ki varsın.”
  • “Günün güzel geçsin, gerisi bende.”
  • “Zor bir hafta biliyorum, biraz renk gelsin istedim.”

Florist, kartı düzenlerken tonunu da bu doğrultuda ayarlar.

8. Teslimat detaylarını hafife almayın

İyi bir brif, teslimat kısmında da nettir. Çünkü:

  • Bazı adresler bulması zor,
  • Bazı binalarda güvenlik veya resepsiyon var,
  • Bazı insanlar gün içinde toplantıdan toplantıya koşuyor.

Floriste şunları mutlaka söyle:

  • Teslimat saat aralığı: “Öğleden önce / mesai saatleri içinde / şu saatten sonra.”
  • Alıcının telefon numarası (kuryenin ulaşabilmesi için).
  • Özel bir not varsa: “Kapıdan teslim etmeden önce aramasın, sürpriz olsun” veya tam tersi “Önce arasın, mutlaka kendisine verilsin.”

Bu bilgi, aranjmanın doğru kişiye, doğru zamanda, doğru şekilde ulaşmasını sağlar. Aksi hâlde, kapıda kalan çiçek, boşa giden jest hissi yaratabilir.

9. Floristi biraz serbest bırakmak da iyi fikir

Brifi net vermek önemli, ama aşırı detaylı olmak da işleri kilitleyebilir.
Mesela:

  • “Şu renk şu tonda olacak, tam şu kadar sap, şu açıyla yerleştirilsin…” gibi müdahaleler, hem floristi kısıtlar hem de sonuçta ortaya çıkan iş, doğal değil, zorlanmış görünebilir.

En iyi denge genelde şöyle:

  • Ne istediğinin yönünü iyi tarif et: kime, neden, nasıl bir ruh, hangi renkler, yaklaşık boyut.
  • Sonrasında, “Sizin zevkinize güveniyorum, bu çerçevede en güzel olduğunu düşündüğünüz aranjmanı yapın” demek.

Floristler, böyle brifleri gerçekten sever. Çünkü hem seni anladıklarını hissederler, hem de kendi deneyimlerini işin içine katabilirler.

Sonuç: İyi brif = daha kişisel, daha “siz” bir aranjman

Çiçek siparişi vermek, aslında karşındaki insana “Seni düşündüm ve bunun için zaman ayırdım” demek. Birkaç ekstra cümleyle, floriste vereceğin brifi netleştirmek, bu mesajı çok daha güçlü hale getirir.

Kime, ne için, hangi tarzda, hangi renklerde, nasıl teslim edilsin…
Bunları baştan söylemek, ne seni zorlar, ne floristi. Aksine, ikinizi de aynı tarafa geçirir: karşınızdaki insanı mutlu etme tarafına.

İster İstanbul’da olun, ister bambaşka bir şehirde…
Doğru brifle verilen bir çiçek siparişi, sıradan bir jest olmaktan çıkıp, hikâyesi olan bir hatıraya dönüşür.

Kaynak:HABER MERKEZİ