Cuma namazı Kuzey Ankara Camisi'nde kılındı

Namazı kıldıran Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Üyesi Fatih Okumuş:- "İnşallah bugünler geçecek, hep birlikte camilerimizde omuz omuza, Rabb'imizin huzurunda birlikte ibadet edeceğiz. Ancak o vakte erişinceye kadar evlerimizi mescide çevirebiliriz. Ç
Cuma namazı Kuzey Ankara Camisi'nde kılındı

ANKARA (AA) - Cuma namazı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle önlemler alınarak, az sayıda kişiyle Kuzey Ankara Camisi'nde kılındı.

Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, cuma namazını, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Üyesi Fatih Okumuş kıldırdı.

Okumuş, "Aile: Huzur ve Güven Kaynağı" başlıklı hutbeye "Mübarek cuma gününde, cuma namazlarından mahrum olduğumuz ve mahzun olduğumuz şu icabet saatinde evlerini, beytini Beytullah'ın birer şubesine, mabetlere dönüştüren ve gönlü mescitlere bağlı aziz kardeşlerim, cumanız mübarek olsun." diyerek başladı.

İnsanoğlunun yeryüzündeki hayatının aile olarak başladığını ve Hazreti Adem ile eşi Hazreti Havva'nın insanlığın ilk ailesini oluşturduğunu belirten Okumuş, insanların fıtratı gereği, aile içinde ve sevdikleriyle yaşamak istediğini, herkesin hayatın ilk gününden son nefesine kadar huzurlu yuvaya ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

Okumuş, insanların anne babanın ilgisi, eşinin desteği ve çocuklarının neşesiyle hayata bağlandığını vurgulayarak, "Ailemiz, boşluğu asla doldurulamayan en kıymetli hazinemizdir. Rabb'imizin eşsiz kudretiyle bizlere lütfettiği değerli bir nimettir. Dünyada mutluluk, ahirette kurtuluş vesilemizdir." ifadelerini kullandı.

- "Eşler, vefakarlık ve fedakarlıkla birbirini tamamlar"

Okumuş, nikahın bir erkek ve kadının, sevgi ve saygıyla, adalet ve merhametle hayatı paylaşmak üzere sözleştikleri mukaddes bir bağ olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Nikahla kurulan yuvada eşler, vefakarlık ve fedakarlıkla birbirini tamamlar. Onur ve haysiyetlerini muhafaza eder. Sadakat ve güvene dayanan aile ilişkileri geliştirir. Maddi ve manevi her türlü sıkıntıyı birlikte göğüsler. İyilikte yardımlaşır, kötülüğe birlikte engel olur. Mutlu günlerde sevinci, zor ve kederli günlerde acıyı paylaşır."

Mutlu yuvanın, hiçbir sıkıntının ve anlaşmazlığın yaşanmadığı mükemmel aile anlamına gelmediğini belirten Okumuş, bunun aksine yaşadığı sorunların farkında olan ve bunları en doğru şekilde çözebilmek için hep birlikte gayret gösteren aile anlamına geldiğini kaydetti.

Okumuş, gerçek anlamda mutlu bir ailede, sağlıklı iletişimin hakim olduğunu, aile fertlerinin birbirlerine karşı saygılı, anlayışlı, özverili ve insaflı davrandıklarını, birbirlerinin haklarını ihlal ve kendi sorumluluklarını ihmal etmeden yaşadıklarını ve asla şiddete başvurmadan, kırmadan, incitmeden iletişim kurmak için gayret gösterdiklerini ifade etti.

- "Mümine yakışan herkesle iyi ilişkiler kurmaktır"

Aileyi ayakta tutan değerlerin başında sevginin geldiğini vurgulayan Okumuş, şöyle devam etti:

"Sevginin kıymetini bilen ve sevgiyi yaşatmak için emek veren bireyler, sağlıklı aileler kurar. Zira sevgi, gönüllerimizin huzuru, kalplerimizin süruru, dertlerimizin ilacıdır. Sevginin değer olarak benimsendiği bir ailede, büyük-küçük, kadın-erkek herkes birbirinin varlığına saygı duyar. Saygılı olmanın, birbirini anlamak ve anlaşmak için en doğru yol olduğunu bilir. Sorunlarını karşılıklı konuşmayla, aklıselimle ve suhuletle çözer. Kendisi gibi başkalarının da hata ve zaafları olabileceğini, gerektiğinde sabretmenin ve affetmenin bir erdem olduğunun farkına varır."

- "İnşallah bugünler geçecek, hep birlikte ibadet edeceğiz"

Okumuş, her zorlukla birlikte bir kolaylık olduğuna ve imtihanların elbirliğiyle aşıldığına işaret ederek, "Nihayetinde güler yüzümüzü, güzel sözümüzü ve iyi davranışlarımızı en çok hak eden ailemizdir." ifadesini kullandı.

İçinde bulunulan sürecin herkese zor, bunaltıcı ve gergin günler yaşattığına dikkati çeken Okumuş, şunları kaydetti:

"Salgın hastalığın yayılmaması için vaktimizi büyük ölçüde evlerimizde geçiriyoruz. Bu süreç sabrımızı ve irademizi deniyor, sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini bir kere daha hatırlatıyor. Ancak bütün olumsuzluklarına rağmen böyle bir sınav bizim için nice hayırlar barındırabilir. Nitekim yüce Rabb'imiz bir ayette şöyle buyuruyor, 'Olur ki bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki bir şey sizin için kötü iken siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Muhterem kardeşlerim, bugünlerde gönlümüzce evden çıkamamanın, camiye gidememenin, cemaatle namaz kılamamamın hüznünü hissediyoruz. Minarelerden yükselen ezan ve dualarla teselli bulmaya çalışıyoruz. 'Bu da geçer ya Hu' diyoruz. İnşallah bugünler geçecek, hep birlikte camilerimizde omuz omuza, Rabb'imizin huzurunda birlikte ibadet edeceğiz. Ancak o vakte erişinceye kadar evlerimizi mescide çevirebiliriz. Çoluk çocuğumuzla birlikte cemaat halinde namazlarımızı eda edebiliriz. Rabb'imizin, 'Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et.' emrini hayatımıza daha büyük bir hassasiyetle aktarabiliriz."

- "Çocuklarımızı sanal aleme mahkum etmeyelim"

Bu süreçte okullarına hasret kalan çocukların günlerinin tamamını evde geçirdiğini, uzaktan eğitim vesilesiyle evlerin birer mektebe, eğitim yuvasına dönüştüğünü hatırlatan Okumuş, anne babalara çocukların eğitimi konusunda düşen yükümlülükler de olduğunu vurguladı.

Okumuş, anne babalara, birlikte olmayı fırsat bilip çocuklara daha fazla vakit ayırmaları tavsiyesinde bulunarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dünyalarını keşfetmek ve aramızdaki bağı güçlendirmek için onlarla sohbet edelim. Sorularını itinayla cevaplayalım, kitabın değerini ve bilginin kıymetini anlatalım. İlgisizliğimiz sebebiyle çocuklarımızı sanal aleme mahkum etmeyelim. En verimli çağlarının ekran önünde heba olmasına fırsat vermeyelim."


Kaynak: