Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı: (1)

"Tabii rejimin olası ihlal ve saldırılarına karşı da her an teyakkuz halinde olacağız. Bu konudaki kararlılığımızı son bir haftada rejime verdirdiğimiz zayiatlarda güçlü bir şekilde gösterdik"- "Amacımız, Suriye'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı: (1)

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile Rusya'nın, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde uygulanmak üzere anlaşmaya vardığı ateşkese ilişkin, "Tabii rejimin olası ihlal ve saldırılarına karşı da her an teyakkuz halinde olacağız. Bu konudaki kararlılığımızı son bir haftada rejime verdirdiğimiz zayiatlarda güçlü bir şekilde gösterdik." dedi.

Erdoğan, Rusya'daki temaslarının ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili ilişkileri ele aldıklarını belirten Erdoğan, özellikle Suriye'de İdlib bölgesindeki gelişmelerin gündemlerinin öncelikli maddesini teşkil ettiğini söyledi. Ayrıca Libya'yı da görüşme imkanı bulduklarını bildiren Erdoğan, "Rusya Federasyonu ile ekonomi, ticaret, sanayi, turizm, enerji alanlarında kapsamlı ve çok boyutlu ilişkilerimiz var. Bugün bu konuları ele alma imkanımızın yanında, bu yıl ülkemizde yapacağımız Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı için Sayın Putin'i ülkemize davet ettik." dedi.

Suriye konusunda daha önce de Rusya Devlet Başkanı Putin'e söylediği bir konuyu bugün de ele alma fırsatı bulduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Suriye ve İdlib'deki gelişmeler, ikili ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilememelidir. Bu anlayışla bugün önemli bir adım attık ve ateşkes anlaşmasını yaptık. Buradaki üç madde, önem arz ediyor. 6 Mart 2020 saat 00.01'den itibaren yürürlüğe giren ateşkesle ilgili arkadaşlarımız konunun sahada takibini de yapıyor. Ateşkes birkaç alanda önemli kazanımlar getiriyor. Bir; ülkemizin sınırlarını rejim ve terör saldırılarına karşı daha korunaklı hale getiriyor. İki; İdlib bölgesinde istikrar ve normalleşmeye zemin hazırlıyor. Üç; orada bulunan askerlerimizin güvenliğini teminat altına alıyor. Dört; sivillerin korunması için önemli bir adım teşkil ediyor. Bu örnekler çerçevesinde sahadaki gelişmeleri anbean takip etmeye devam edeceğiz. Başta şahsım olmak üzere mevkidaşım ile beraber, bunun yanında Dışişleri Bakanım, Milli Savunma Bakanım, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanım ile bu süreci takip edeceğiz. Ve zaman zaman belki gün aşırı birbirimizi arayacağız ki bu ateşkes sürecini kontrol altında tutalım, herhangi bir zemin kayması olmasın. Amacımız, Suriye'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararındaki siyasi süreci işletmek ve Suriye iç savaşını sona erdirmektir. Buraya gelirken amacımız, ateşkes sağlamaktı. Hamdolsun bunu temin ettik. Tabii rejimin olası ihlal ve saldırılarına karşı da her an teyakkuz halinde olacağız. Bu konudaki kararlılığımızı son bir haftada rejime verdirdiğimiz zayiatlarda güçlü bir şekilde gösterdik."

Putin ile İdlib ateşkesinin yanı sıra Libya konusunu da ele aldıklarını hatırlatan Erdoğan, Libya'da Hafter'in uzlaşmaz tutumunun ortada olduğunu söyledi. Hafter'in hiçbir anlaşmaya uymadığı gibi savaşı da körüklediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İtalya gibi devletler de artık açıkça görüyor. Sayın Putin ile bu konuları ele aldık. Özellikle de bu Wagner konusunda Sayın Başkanın olumlu bir adım atacağını düşünüyorum. Böylece Libya'daki sürecin de aynen bu akşamki attığımız adıma benzer bir şekilde sonuçlanması ikimizin de önemli bir beklentisidir." dedi.

- "Rusya ile olan ikili ilişkilerimiz hiçbir şeye benzemez"

Türkiye-Rusya ilişkilerinin 5 yıldır iyi bir şekilde gittiği belirtilerek "Ne oldu da bu aralık ayından itibaren Putin birden tavır değiştirdi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Aslında çok da bir farklılaşma olmadı. Zaman zaman uluslararası ilişkilerde buna benzer gelişmeler, iniş çıkışlar olabiliyor." yanıtını verdi. Erdoğan, şunları söyledi:

"Rusya ile olan belki de bizim en son düşünebileceğimiz bir konu olabilir bu. Niye derseniz, bizim şu anda Rusya ile olan ikili ilişkilerimiz hiçbir şeye benzemez. Bir taraftan savunma sanayisinde attığımız adımlar, bir taraftan nükleer enerjide attığımız adımlar, bir taraftan Türk Akımı konusunda attığımız adımlar, bir diğer taraftan turizmde attığımız adımlar. Tabii bunların çok çok büyük önemi haiz. İkili ilişkilerimizin geldiği bu noktalarda bir de üçüncü ülkelerde beraber atabileceğimiz adımların planlamasını yaptığımız dönemi yaşıyoruz. Yani onun için de herhalde bir yerden şöyle kara kediler girmiş olabilir."

"İsrail olabilir mi?" denmesi üzerine ise Erdoğan, "Yok. O kadar zayıf değil." dedi.

- Gözlem noktalarının durumu

Türkiye'nin İdlib'deki gözlem noktalarının akıbetinin sorulması üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malum, toplamda 12 gözlem noktası var. Tabii bu gözlem noktaları bizim için çok çok önemli. 12 gözlem noktasının dışında tabii aşağıda da gözlem önem ifade ediyor. Bu durumların hepsi de aynen şu andaki durum gibi korunacaktır. Şu anda herhangi bir değişiklik söz konusu değil." açıklamasını yaptı.

Yapılan ateşkes hatırlatılarak "Müzakere içeren süreç başladığını görüyoruz. Bu kapsamda İdlib krizi tam olarak bitti diyebilir miyiz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Az önce bir ifade kullandım. Yani biz şu anda işi o kadar sağlama aldık ki her an Sayın Başkan ile irtibat halinde olacağım. Dışişleri Bakanımız aynı şekilde muhatabıyla, Milli Savunma Bakanımız muhatabıyla, Milli İstihbarat Başkanımız muhatabıyla sık sık görüşmek suretiyle bu ilişkiyi sürekli diri tutacağız. Bir yerde çatlak patlak olduğu anda hemen konuya müdahale edeceğiz. Tabii aramızda her şey yazı ile olmuyor, söz ile olanlar da var. Burada bu kararlılığımızı teyit ettik."

Daha önce Putin'e telefonda söylediği "Aradan çekilin, bizi rejim ile baş başa bırakın" sözü hatırlatılarak "Görüşmede bu söylem masaya yatırıldı mı, gündeme geldi mi? Geldiyse bu görüşmeden olumlu bir sonuç çıktı. Bu tavrınızın bir etkisi oldu mu?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii bu konu tatlıya bağlanınca böyle bir şeyi söylemenin de artık anlamı kalmadı." yanıtını verdi.

- S400'lerin durumu

Rusya'nın geçmişte hassas konularda verdiği sözleri yerine getirmediği hatırlatılarak, "Böyle politikalar sürdürürse Rusya Federasyonu, S400 gibi kritik hayati projeler bundan etkilenir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"S400 şu anda artık bizim malımız. Bir taraftan S400 ile ilgili eğitim çalışmaları vesaire bunlar devam ediyor. S400'ü büyük oranda teslim almış vaziyetteyiz. Tamamı elimizde. Şu anda tamamı geldi. Nisandan itibaren de artık faal hale gelecek. Ama yine söyleyeyim, dün de söyledim yetkililerine; Amerikalılara, 'Eğer bize Patriot verirseniz biz sizden de Patriot alırız.' dedik."

M4 kara yolundaki toplam 12 kilometrelik güvenli koridora işaret edilerek "Türkiye'nin beklentisi nedir? Biz uçuşa yasak bölgede istemiştik çünkü. İkincisi de M5 kara yolundaki sorun nasıl çözülecek? Bir de sonuç itibarıyla Esed rejimine hiç güven olmadığı ortada. Rusya nasıl dizginleyecek? Bununla birlikte acaba görüşmeler boyunca Esed tarafıyla bir görüşmesi oldu mu?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"M4 kara yolunun kuzeyinde 6 kilometre ve güneyinde 6 kilometre derinliğindeki alanda bir güvenli koridor tesis edilecek. Burada aynı zamanda kendileriyle devriye sistemini de çalıştırmaya başlayacağız. Bu zaten aynı zamanda Türkiye ve Rusya olarak bir dayanışmayı ortaya koyuyor. Rejim bu noktalarda zaten Rusya’dan gelecek herhangi bir talimata karşı çok fazla direnmez. Nitekim bugün mesela biz çalışmalarımızı bitirdik. Bir an önce de ateşkesle ilgili adım atılmış oldu ve 6 Mart 2020 saat 00.01 itibarıyla bu yürürlüğe girdi. Her şey oldu ki orada da imzalar atıldı. Savunma Bakanlarımız imzaları attı. Dışişleri Bakanlarımız da açıklamayı yaptı. Bundan sonra da ayrıca işin esas ve usulleri hakkında burada bir hafta kadar bazı çalışmalar yürütecekler."

Erdoğan, İdlib'in kuzeyinde, yüz binlerce insanın kötü koşullarda olduğuna dikkat çekilerek "Bu konuda kriz olduğunda Avrupa Birliği’nden destek gelmişti. Aynı şekilde hem Resulayn ve Telabyad arasındaki bölgeye bir güvenli bölge inşa etmek için daha önce uluslararası camiaya çağrı yapmıştınız. Orada bir uluslararası donörler olması konusunda bir destek alınacak mı, orada acilen güvenli bölgede inşa çalışması yapılabilecek mi?" sorusu yöneltilince şunları kaydetti:

"Batı maalesef çok yüzlü. Yunanistan'a hemen anında 700 milyon avro söz verdiler; '350’sini hemen gönderelim, 350’sini de sonra gönderelim.' dediler. Bırakın 700 milyon avroyu, Şansölye bize 25 milyon avrodan bahsetti ama ondan da maalesef henüz bir ses çıkmadı. Avrupa Birliği'nden gerek Konsey Başkanı Sayın Charles Michel olsun gerek Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen olsun onlar da bazı sözler verdiler. Onlardan da bir netice çıkar mı çıkmaz mı bilmiyorum ama Sayın Bakanımızla da bazı görüşmeleri oldu. Gelse de gelmese de biz bu kadar seviye kaybına uğramış değiliz, Allah'ın izniyle bu işi hallederiz. Mesela basın mensuplarını o briket barakaların yapıldığı yere bir götürmek lazım. Oraları görmek lazım. 25-30 metrekarelik yapılar. İstiyoruz ki oralarda Suriyeli kardeşlerimiz daha iyi koşullarda yaşasın, yani biraz daha konforlu olsun. Duruma göre biz farklı ekip de ayarlar oradaki briket barakaları bir an önce bitirip o insanları oralara yerleştiririz."

(Sürecek)

Kaynak: