Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: (2)- "(AP'deki konferans) Kürtleri korumak istediğini, onlara yol göstermek istediğini iddia edenlerin, Kürtleri kendi bölgesel dizaynlarına bir payanda yapmaktan başka niyetleri yoktur"- "Bize ilk günlerde 'Türkiye
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "(AP'deki konferans) Kürtleri korumak istediğini, onlara yol göstermek istediğini iddia edenlerin, Kürtleri kendi bölgesel dizaynlarına bir payanda yapmaktan başka niyetleri yoktur." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan kabine toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Toplantıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Libya konusunu da gündeme getirdiğini belirten Kalın, şöyle konuştu:

"Berlin Konferansı sonrasında bir ateşkes sağlanması için bir takım adımlar atıldı ve bunun somut neticelerinden birisi olarak Cenevre'de yapılan Askeri Komite toplantısı. Berlin'de varılan mutabakat çerçevesinde hem Serrac hem de Hafter tarafından bu komiteye 5'er askerin gönderilmesi ve ateşkesin parametrelerini, çerçevesini, mekanizmalarını ortaya koyacak bir çalışmanın yapılması öngörülmekteydi. Hafter tarafı günlerce ayak diredikten sonra nihayet bu komiteye asker göndermeyi kabul etti."

Bugün Cenevre'de Askeri Komite toplantılarının sonuncusunun gerçekleştirildiğini anımsatan Kalın, oradaki değerlendirmeleri, sonuçları, varılan kararları ve mutabakatları aldıktan sonra değerlendirmede bulunacaklarını söyledi.

Türkiye'nin sürece katılmasının, Libya krizine bir denge getirdiğini belirten İbrahim Kalın, "Bunu artık bütün müttefiklerimiz de açıkça ifade ediyorlar. Bize ilk günlerde 'Türkiye'nin Libya'da ne işi var, Türkiye neden bu işe karışıyor?' gibi itirazlarda bulunan, eleştiride bulunan tarafların da dahi bugün Türkiye'nin bu müdahalesi sayesinde Libya'daki sürece bir denge geldiğini artık kendileri kabul ediyorlar." dedi.

Hafter'in güvenilir bir aktör olmadığının da açık bir şekilde ortaya çıktığını belirten Kalın, şöyle devam etti:

"Her ne kadar uluslararası toplum Hafter'e baskı yapıyormuş gibi görünse de Hafter'in halen savaştan yana olduğu, Trablus'u ele geçireceğine dair planlar yaptığını, güçlerini tahkim ettiğini biliyoruz. Hafter tarafında yer alan 10 bine yakın silahlı askerin, Sudan'da Cancavit militanlarından, Nijer'den, Çat'dan, Rusya'dan Wagner şirket üzerinden getirildiğini biliyoruz. Bunlar da tabii siyasi sürecin iletilmesinde ciddi birer engel.

Hafter'in Libyalılara zarar veren bir diğer uygulaması da petrol yataklarının bloke edilmesi. Bu konu Berlin Konferansı'nda da gündeme gelmişti. Üzerinden neredeyse 3 hafta geçmesine rağmen halen bu konuda bir adım atılmış olması da uluslararası toplumun ya da Hafter'e destek verenlerin bu konuda ne kadar büyük bir gaflet içinde olduklarını gösteriyor."

- "Plan, iki devletli çözüm formülü ortadan kaldırmaktadır"

Kalın, Birleşmiş Milletler çatısı altında siyasi sürecin ilerletilmesi içinde meşhur Saraç Hükümetine desteklerinin bundan sonra da devam edeceğini söyledi.

Bu çerçevede Libya'nın meşru hükümeti ile yapılan anlaşma çerçevesinde hem Doğa Akdeniz'de hem de Türkiye-Libya arasında sismik araştırmaların ve sondaj çalışmaların aralık vermeden devam edeceğini belirten Kalın, Türkiye'nin bu konuda kararlılığının tam olduğunu bir kez daha ifade etti.

Toplantıdaki bir diğer önemli gündemin de Filistin meselesi olduğunu aktaran İbrahim Kalın, şunları kaydetti:

"Bir barış planı olarak ortaya atılan planın, bir barış ve çözüm planı olmadığı artık açık bir şekilde görülmekte. Zira bu plan, iki devletli çözüm formülü tamamen ortadan kaldırmaktadır. Ortada Filistin Devleti diye tanımlanan bir entite dahi yoktur. İsrail'in içerisinde eritilmiş, parçalanmış, bölük bölük, parça parça, oralara buralara dağıtılmış birtakım toprak parçalarından bahsediliyor. Bu bir devlet değildir."

Planda, Filistin Devletinin herhangi bir güvenlik gücünün olmamasının öngörüldüğünü belirten Kalın, "Hava erişiminin tamamen İsrail tarafından kontrol edilmesi, denize ulaşımının aynı şekilde İsrail tarafından kontrol edilmesi gibi bir formül ortaya atılmıştır. Bunun bir devletin en temel vasfı olan egemenlik hakları ile çelişkili olduğu açıkça ortadadır." dedi.

Özellikle Netanyahu Hükümetinin ve Netanyahu'nun kendisinin iki devletli çözüme hiçbir zaman inanmadığını söyleyen Kalın, "İster iktidarda olsun ister muhalefet olsun her dönemde iki devletli çözüme ortadan kaldırmak için adımlar attığını söylemler geliştirdiğini açıkça biliyoruz. Dolayısıyla bu planı yıllardır uluslararası toplumun kabul ettiği iki devletli çözüme bir katkı ya da destek olarak kabul etmek mümkün değildir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir çok kez "Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir" dediğini hatırlatan Kalın, şöyle devam etti:

"Tarihi olarak, insani olarak, dini olarak, vicdani olarak, siyasi olarak Kudüs'ün el değiştirmesi, tarihi ve dini kimliğinin dönüştürülmesi ve benzeri adımların kabul edilmesi elbette mümkün değildir. Dahası bu planda Kudüs'ün ve bırakın Filistin Devleti'nin başkenti olması yahut Doğu Kudüs'ün başkent olarak tanımlanması, Doğu Kudüs'ün daha da doğusunda bir küçük mahallenin, bir küçük semtin adeta bu 'devlet' denen yapının başkenti olarak takdim edildiğini görüyoruz. Bunun tabii ki gene iki devletli çözümle ve Kudüs konusundaki hassasiyetlerle uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı aşikar."

- "Bu plan, Ariel Şaron'un planıdır"

Mültecilerin geri dönüş hakkı meselesinin söz konusu planın en önemli hatalarından biri olduğunu vurgulayan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:

"7 milyona yakın Filistinli mültecinin tarihi topraklarına, ecdadının yaşadığı topraklara dönüş hakkının ellerinden alınması bir barış planı değil adeta bir mahrumiyet, bir yok etme planıdır. Çok açık bir şekilde görülmektedir bu plan yeni bir plan değildir. Bu plan, Ariel Şaron'un planıdır. Şaron zamanında ortaya konan, agresif, saldırgan, yok edici, Filistin halkını yok sayan perspektifin ortaya koyduğu bir plandır.

Yeni bir plan değildir, barış ve istikrarı getirecek, çözümü sağlayacak bir plan değildir. Açıkçası bu plan ve bunu destekleyenler insansız, topraksız, tarihsiz, devletsiz bir Filistin hayal etmektedirler. Bunu aklı ve vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi elbette mümkün değildir."

- "Haklı davasında Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz"

Arap dünyasının mevcut durumunun, İsrail'i bu konularda cesaretlendirdiğini ifade eden Kalın, "Bazı Arap ülkelerinin bu plana destek vermesi, planın açıklandığı toplantıda büyükelçilerini bulundurması tarihi gerçeklerle, siyasi hakikatlerle taban tabana zıt bir tabloyu ortaya koymaktadır. Tabii bunun hesabını kendi kamu oylarına, dünyada aklı ve vicdanı olan insanlara nasıl vereceklerini de kendileri hesaplamak durumundadırlar." dedi.

Türkiye'nin haklı davasında Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğini vurgulayan Kalın, bu konuyu uluslararası platformlarda da gündeme getirmeye devam edeceğini söyledi.

Son birkaç hafta içinde memnuniyet verici birtakım gelişmelerin de olduğunu dile getiren Kalın, "Cumhurbaşkanımızın bayraktarlığını yaptığı söylemin, Arap Ligi'nde, İslam İşbirliği Teşkilatı Bakanlar Zirvesinde, Avrupa Birliği'nde planı reddedildiğini görmek memnuniyet verici. Önümüzdeki günlerde Mahmut Abbas, New York'a gidecek, Birleşmiş Milletler'de bir özel oturum yapılacak oradaki çalışmalarına da bütün Filistin halkına destek olacağımızı ifade etmek isterim." diye konuştu.

- "Bunlara en güçlü cevabı da Kürtler verecektir"

Avrupa Parlamentosunda yapılan toplantının vehametini vurgulayan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:

"Avrupa Parlamentosunda Kürtlerin geleceğini ele almak bahanesiyle bu başlık altında yapılan toplantı, teröristlerin açıkça propaganda yaptığı, kendilerini meşrulaştırmaya çalıştığı bir platforma dönüşmüştür. Avrupa Parlamentosundaki bu toplantıya teröristlerle birlikte katılanlar, terörizme açıkça destek vermektedirler.

Bu Avrupa Parlamentosunun teröre destek verdiğinin ve suç işlediğinin açık bir delilidir. Burada Kürtleri korumak istediğini, onlara yol göstermek istediğini iddia edenlerin, Kürtleri kendi bölgesel dizaynlarına bir payanda yapmaktan başka bir niyetleri yoktur. Kürtleri kullanarak kendi siyasi planlarını, programlarını hayata geçirmek isteyenler eninde sonunda sükutu hayale uğrayacaklardır. Bunlara en güçlü cevabı da Kürtler verecektir."

- "Kaderdaşlık algısıyla bir ilgisinin olmadığını biliyoruz"

Kalın, bu oyuna gelen Kürtlerin de hangi zihniyetle hareket ettiğini, hangi terör örgütleri çatısı altında yürüdüğü bildiklerini, bunların Kürtleri temsil etmediğini ve edemeyeceğini söyledi.

Türkiye'de bazı çevrelerin, terör örgütünün gündemini Kürtlerin gündemiymiş gibi empoze etmeye çalıştığını belirten Kalın, "Bunun Kürtlerin gerçek gündemiyle tarih algısıyla, mekan algısıyla, coğrafya algısıyla, vatandaşlık ve kaderdaşlık algısıyla uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığını biliyoruz." dedi.

Bu örgütleri ve uzantılarını Suriye'de, Irak'ta kimlerin hangi amaçla desteklediğini de bütün dünyanın gördüğünü ifade eden İbrahim Kalın, "Türkiye'de bir başka ironiye, belki Avrupa'daki uzantılarıyla birlikte işaret etmek gerekir. Suriye'de veya başka yerlerde Amerika'nın lejyonerliğini yaparak solculuk yaptığını zannedenler de başka bir hayal dünyasında, başka bir skandalın içinde yaşadıklarını hatırlamalıdırlar." diye konuştu.

(Sürecek)


Kaynak: