Darbelere geçit yok!

‘Yol Ayrımlarında Basın’ konferansında, basının Türkiye’nin kritik süreçlerindeki rolü konuşuldu. 28 Şubat’ın Türkiye’nin tarihinde kara bir leke olduğunun hatırlatıldığı konferansta, Türk milletinin, başta 28 Şubat ve 15 Temmuz olmak üzere hiçbir zaman darbelere geçit vermediği vurgulandı.
Darbelere geçit yok!

Eğitim-Bir-Sen Konya 2 Nolu Şube Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Yol Ayrımlarında Basın’ konferansında, basının Türkiye’nin kritik süreçlerindeki rolü konuşuldu. Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Erol Güngör Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansta Yeni Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu, Kon TV Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Toy ve memleket.com.tr sahibi Adem Alemdar konuşma yaptı. Lokman Koyuncuoğlu “Gezi ve 17-25 Aralık’ta Basın”, Yaşar Toy “28 Şubat’ta Basın, Adem Alemdar ise “15 Temmuz’da Basın” konularını ele aldılar.

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-2.JPG

‘BUNLAR ZİNCİRİN HALKALIRIDIR’

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Eğitim Bir-Sen Konya 2 Nolu Şube Başkanı Şenol Metin, ”Bizim millet olarak sadece darbelerle geçen bir tarihimiz var. Ne yazık ki milletimiz askeri sivil bürokrasiye itaat ettirememiştir. Bugün ki tarihimiz bunun üzerine kuruludur. 27 Mayıs’ı anlamadan 12 Eylül’ü anlayamayız. 12 Eylül’ü anlayamadan 28 Şubat’ı anlayamayız. 28 Şubat’ı anlayamadan Ergenekon, Balyoz, Yakamoz, Ay Işığı denilen kapatma davalarıyla devam eden süreci anlayamayız. Ergenekon sürecini anlayamadan 17-25 Aralık sürecini, Gezi Kalkışması’nı ve iki yıl sonrasındaki 15 Temmuz’u anlayamayız. Bunlar zincirin birer halkalarıdır” dedi. Akademik Düşünce Eğitim ve Medeniyet Topluluğu (ADEM) Sözcüsü Enes Özcan ise programa katılım sağlayanlara teşekkür ederek, benzer programları bundan sonraki süreçte gerçekleştirmeye devam edeceklerini belirtti. Akademik Düşünce Eğitim ve Medeniyet Topluluğu’na Danışmanlık yapan Prof. Dr. Ercan Türkkan da, gençlerin gelişimi açısından faydalı olabilecek bu tarz programları yapmaya devam edeceklerini vurgulayarak, kişisel gelişim, genel kültür ve tarih bilinci açısından önemli bir programa ev sahipliği yaptıklarını ifade etti.

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-4.JPG

‘YAKLAŞAN TEHLİKEYİ FARK EDEMEMİŞİZ’

Gezi Parkı olaylarının temelin 4-5 ağacın yer değiştirilmesini gerekçe gösterilerek sosyal medya yoğun bir şekilde çağrı yapıldığını vurgulayan Yeni Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Lokman Koyuncuoğlu, ”Gezi Parkı olayları 85 yıllık Cumhuriyet tarihinde sahada olan bir anlayışın devamıydı. Gezi Olayları, mevcut hükümeti ve yaptığı önemli icraatları istemeyen çevrelerin medya üzerinden yapılmış, uluslararası organizasyonların da müdahale ettiği bir kaos ve darbe girişimidir. Taksimdeki 4-5 ağacın belediye tarafından kaldırılmasıyla ilgili bir paylaşım yapılıyor. Sonra 27 Nisan sabahı olayın ilk filizlenmeleri başlıyor. 28 Mayıs’ta organizasyonlar ortaya çıkıyor. 29 Mayıs’ta polis geliyor. Sonrası artık hızla yayılıyor. Gezi Parkı olayında bizim ülke olarak hazır olmadığımız bir şey varmış. Biz sosyal medyanın ne ifade ettiğini, nasıl kullanıldığını, neye tekabül ettiğini bilmiyormuşuz. Aslında yaklaşmakta olan bir şey varmış, biz bunu fark etmemişiz. Çok şükür ki tedbirliymişiz ama bunun nasıl sonuçları olacağını ancak yaşayınca gördük. Gezi Parkı’nın aslında 17-25 Aralık’a ve daha sonra 15 Temmuz’a direnç noktası teşkil eden yönü burasıdır. Sosyal medyayı daha aktif kullanmak, sosyal medyada hareket alanı belirlemek ve sosyal medya üzerinden yapılacak müdahalelere hazırlıklı olmak” ifadelerini kullandı.

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-8.JPG

HER ŞEYİN BAŞLADIĞI NOKTA: DİREN GEZİ!

Gezi Parkı olaylarının olduğu sıralarda sosyal medyada “Diren gezi” diye hashtag açıldığını ve 80 milyon paylaşıma konu olduğunu hatırlatan Koyucuoğlu, “Aslında Gezi Parkı’nın basınla ilgili boyutu burada gizlidir. 29-30-31 Mayıs’ta oradaki organizasyonun temeli bu hashtag üzerinden yürüdü. FETÖ’nün çok uzun yıllar boyunca, toplumu planlı dönüştürme projelerinin adım adım gerçekleştirdiği alanlar olduğunu görüyoruz. Geriye dönüp baktığımızda bu tuzaklara düşen kitlelerin niye düştüğü, hangi kılcal damalara müdahale edildiğini daha çok anlıyoruz. Gezi Parkı’nda özellikle uluslararası medyanın Türkiye’ye bir operasyon yapmasının ve Türkiye üzerinden kara kampanya yürütmesinin sebepleri vardı. Türkiye’nin bölgesinde büyüyerek çok önemli bir güç olmasına hazımsızlığın temel işaretleri vardı. Gezi Parkı olaylarındaki temel amaç: Türkiye’nin o ana kadar geliştirdiği dünyada öne çıktığı bazı noktalarda törpüleme amacı taşıyordu. Büyümeye, gelişmeye devam eden, dünyaya örnek olan bir ülkeydi Türkiye o süreçte. Özellikle Türkiye ile rekabet edecek bazı ülkelerin istihbarat örgütleri, medyaları ve uluslararası bazı dinamikler de Gezi’yi teşvik ederek kışkırtmaya sebep oldular. O günlerde Türkiye açısından övünç meselesi olan konular, çalışmalar, icraatlar nelerdi? Üçüncü köprünün temeli atılmıştı, nükleer tesisisin temeli atılmıştı, çüncü havalimanıyla İstanbul dünyanın en büyük üretim merkezi olacak, yıllık 30-40 milyar dolar gelir elde edilecekti. Borsa İstanbul çok iyi bir performans gösteriyordu, 100 bin sınırını aşmıştı. Merkez bankası rezervleri rekor kırarak 135 milyar dolara çıkmıştı. Yıllık faiz oranları yüzde 63’lerden yüzde 4’ler gibi çok iyi rakamlara düşmüştü. Buradan devlet yıllık 642 milyar liralık bir kazanç elde etmişti. Dört önemli derecelendirme kuruluşu da Türkiye’nin notunu artırmıştı. IMF’ye 70 yıllık borç kapatılmış, sanayi rakamları çok iyi gelmiş, istihdam çok iyi gidiyordu. Sosyal huzur sağlanmıştı. Bunların hepsi Türkiye’nin önümüzdeki yıllar için büyümesi ve gelişmesiyle ilgili çok iyi işaretlerdi. Türkiye’yi durdurmakla alakalı başta bazı sanatçılar ve medya yayın organları olmak üzere uluslararası basının da teşvikiyle İstanbul’un bazı bölgelerini harap haline getirmek, polise saldırmak ve vatandaşları kışkırtmak adına yapılmış bir hareketti. Bunun sonuçlarını Türkiye’yi biraz daha kendi içinde meşgul olmak, iç işgalle uğraşmak ve başını dışarı çıkartıp olup biteni müdahale etmekle alakalı engellere yönelik çabaydı” diye konuştu.

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-6.JPG

“17-25 ARALIK PLANLI BİR OPERASYONDU”

17-25 yargı darbesinin de nasıl planlı bir organizasyon olduğuna dikkatlice bakılması gerektiğine işaret eden Koyuncuoğlu, “Türkiye’de öyle bir sarmal var ki, bütün işi yürüten, başlatan, sonuçlandıran herkes FETÖ’ye çıkıyor. Böyle bir kumpas kurulmuş. Bizim 17-25’ten çıkaracağımız en önemli sonuç şu: 2010’daki HSYK seçimleriyle yargıya yerleşmiş hakim, savcıların, Türkiye’yi nasıl bir kaosa götüreceğini, seçilmişlere nasıl bir kumpas kuracaklarını o gün idrak edememiş olmamız. Aslında çok planlı bir organizasyon uygulamışlar” ifadelerini kullandı.

“2014 VE 2015 YILLARI TURNUSOL VAZİFESİ GÖRDÜ”

2014 ve 2015 yıllarının hem medya hem de diğer alanlar için önemli bir turnusol vazifesini gördüğüne dikkat çeken Koyuncuoğlu; “Kişilerin ve kurumların FETÖ ile yakınlığını ölçeceğimiz tarih bu 2 yıldır. Bir kişinin FETÖ’cü olup olmadığını öğrenmek isterseniz bu iki yıldaki söylediklerini, yaptıklarına ve paylaştıklarına bakmalısınız, 15 Temmuz sonrası herkes gardını alıp takiyye zırhına bürünmüştü zaten” dedi.

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-7.JPG

“O DÖNEMDE BASIN SAVRULDU”

28 Şubat süreci hakkında bilgi veren KON TV Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Toy ise, “28 Şubat benim televizyona ilk başladığım tarihtir. O dönem ötekileştirilen bir Türkiye’den bahsediyoruz. Bizim mahallenin ötekileştirildiği, Anadolu çocuklarının, insanlarının ötekileştirildiği, fikirlerin hiçe sayıldığı dönemlerdi. Türkiye’de basın o dönemde çok ciddi yol ayrımları yaşamıştır. Her darbe ve sıkı yönetim dönemlerinde de anayasal hakların, demokrasinin, özgürlüklerin, askıya alındığı dönemlerdir. Savrulduğumuz dönemlerdir. Tabi basının da savrulduğu dönemlerdir. Basını da hem sağdan hem soldan astıkları, basın mensuplarını, gazetecileri yargıladıkları, sürgüne gönderdikleri yıllardır. Gazete, basın her zaman var olmuştur. Bu toplumun dili ve gören gözü olmuş, bu toplumun duygularına tercüman olmuştur. Askeri vesayet her 10 yılda bir Türkiye’nin gidişatını sekteye uğratmıştır. Türkiye’nin belli bir eksende yürümesinin önüne engel teşkil etmiş ve sonuçlarını da hep birlikte yaşamışız. Basın her sıkı yönetim dönemlerinde savrulmuştur” diye anlattı.

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-5.JPG

‘YEREL BASIN 15 TEMMUZ’U YÜZÜ AK GEÇİRDİ’

15 Temmuz gecesinin bir darbe değil kaos girişimi olduğunun altını çizen memleket.com.tr sahibi Adem Alemdar, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ülkesinin selameti için kendisini ve ilesini riske atarak 15 Temmuz gecesi büyük bir yiğitlik göstermiştir. Birçok insan onun güvenli bir yere kaçacağını düşündü ama o yiğit adam halkı sokağa çağırırken kendisi de sokağa çıktı. Önce bu tespiti bir yapmak lazım. Biz 15 Temmuz’u haberlerde hep darbe diye yazdık ama aslında bu bir darbe girişimiydi. Benim şahsi fikrim ise bu bir darbe girişimi değil kaos girişimiydi. Askeriyedeki bir kısım askerleri ortaya sürerek bir kaos ortamı yaratmaya kalkıştılar. Çünkü darbe yapsalardı bu ülke bölünemezdi. Darbecilerin eline geçerdi, onlar yönetirdi ama maksat ülkeyi bölmekti. Bölme darbeyle değil, kaosla olurdu. Kaos yaratarak bu ülkeyi üçe beşe böleceklerdi. 15 Temmuz’u yerel basın yüzü ve anlı ak olarak geçirdi. Sadece Konya’da değil tüm Türkiye’de böyleydi” diye konuştu. Programın sonunda katılımcılar arasında yapılan yarışmada birinciye 500 liralık, ikinciye 300 liralık, üçüncüye ise 200 liralık kitap çeki hediye edildi. Program toplu fotoğraf çekimi ile son erdi.  

yol-ayrimlarinda-basin-konferansi-10.JPG

•SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ