Doç. Dr. Hasan Doğan rahmetli İbrahim Çalışkan’ı yazdı

Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü ve Büyükelçi Doç. Dr. Hasan Doğan, Mehir Vakfı’nın İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi 33. sayıda bir makale kaleme aldı.
Doç. Dr. Hasan Doğan rahmetli İbrahim Çalışkan’ı yazdı

Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü ve Büyükelçi Doç. Dr. Hasan Doğan, Mehir Vakfı’nın İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi 33. sayıda bir makale kaleme aldı. Doğan, geçtiğimiz Şubat ayında vefat eden, ilahiyatçı bilim adamı Prof. Dr. İbrahim Çalışkan hatırasına açılan ‘Vefayat’ isimli bölümde, ‘Vakur Bir İlim Adamı: Prof. Dr. İbrahim Çalışkan’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

doktorrrrrr.jpg

Doç. Dr. Hasan Doğan, kaleme aldığı makalenin girişinde İbrahim Çalışkan’ın özgeçmişini aktardıktan sonra özetle şu ifadelere yer verdi: İbrahim Çalışkan hocamızın öğrencilerine kazandırmaya çalıştığı en güzel hasletlerden birisi de kitaba sevgiydi şüphesiz. Kitaplarının bir bölümünü Mısır’dan ne sıkıntılarla getirdiği, Mısır’da öğrencilik yıllarında boğazından kısıp kıt kanaat parasını kitaplara yatırdığını tüm yakınları iyi bilir. Yer darlığından zaman zaman üstümüze yıkılacağından kaygılandığımız zengin kütüphanesi adeta bir vaha idi onun için. Raflarda önlü arkalı dizilmiş binlerce kitabı aramak için zorlandığına neredeyse hiç şahit olmadım. Her birinin cildine, sayfasına gösterdiği özen, bana bir babanın çocuğuna olan şefkatini hatırlatmıştır hep. Kitaplara yakınlık, yolun başında literatür bilgisine sahip olmak, öğrencilerine tavsiye ettiği temel hususlardan biriydi.”

MESAİSİNİ, OKUMAYA VE ÖĞRENCİLERİNE AYIRIRDI

Rahmetli İbrahim Çalışkan’ın mesaisini kitap okumaya ve öğrencilerine ayırdığını söyleyen Doğan, “Kitap ve makale yazmaktan ziyade, Hocamızın, mesaisini okumaya ve öğrencilerine ayırmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz. Belki öğrencileriyle bu yakın beraberliğine kısmen de olsa mani olan dönem, Din İşleri Yüksek Kurulu’nda görev yaptığı yıllardır. Lisans bitirme tezim için çalıştığım günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nda zaman zaman takdimlerde bulunduğum için kendisinin ne kadar yoğun olduğuna bizzat şahit olmuştum” dedi.

‘HOCAMIZIN ÇAĞRILARI BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTADIR’

İbrahim Çalışkan’ın, arzulanan ilahiyatçıyı anlatırken, kendisini aşmış ve kurumlardan beklentisi olmayan nitelemesini özellikle vurguladığını ifade eden Doğan, “Rahmetli hocamızın, geniş perspektifli bir İslam Üniversitesi kurulması ve Hukuk Fakülteleri’nde İslam Hukuku dersine yer verilmesi için çağrıları büyük önem taşımaktadır. Hocamız, Fıkıh usulünde bulunan temel dinamikleri, maslahat, istihsan ve hükümlerin konuluş maçları dikkate alınarak sınırlı naslarla sınırsız olayların çözülebileceğini, anacak bunun için de “tetebbuatı geniş, müktesebatı zengin” iyi yetişmiş ilim adamlarına ve çalışmalara ihtiyaç duyulduğunun; problemlerin çözümünde pergelin bir ucunun daima Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebi’ye dayanmasının zaruretinin altını çizer” ifadelerine yer verdi.

‘İBRAHİM HOCAMIZ ÇOK YÖNLÜ BİR KİŞİLİĞE SAHİPTİ’

İbrahim Çalışkan’ın çok yönlü kişiliğine dikkat çeken Doğan, “İbrahim Çalışkan Hocamızın geçirdiği hayat tecrübeleri dikkate alındığında çok yönlü kişiliği göze çarpmaktadır. İmam hatiplik, öğretmenlik, akademisyenliğin birbiriyle uyum içinde hayat hikayesinde belirleyici tesirleri olmuştur. İslam hukukçusu kimliğine hukuk eğitimi almış olmasının katkısını kendisi de özellikle ifade etmiş, İslam Hukuku kaynaklarını değerlendirmesi ve hukuk nosyonu kazanmasında bunun rolüne işaret etmiştir. Umeranın ayağına giderek paye arayan, kişilik zafiyeti göstererek ikbal peşinde koşan, ilmin izzet ve şerefinin şuurundan uzak dilenci ruhlu bir ilim  adamı kimliğine karşı sesini yükselten bir profile ve vizyonuna sahiptir Hocamız. Bu nedenle sık sık muhtelif iltifatlara karşı dik duran Ebu Hanife’yi, Kerhi’yi, Serahsi’yi hayırla yad ederdi öğrencilerine. Bununla beraber gerek yıllarca sürdürdüğü Ana Bilim Dalı Başkanlığı, gerek Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekilliği, gerekse Sağlık Bakanlığı İlaç Klinik Araştırmaları Etik Kurulu Üyeliği gibi ifa ettiği görevler, üstlendiği risk ve sorumluluk, ayrıca öğrencileriyle meşgul olurken onlara kazandırdığı idare ve hukuka dair hasletler itibarıyla kendisinin bu yönünü zikretmeyi bir vazife olarak görmekteyim. Yakın tarihte Dar-ı Beka’ya uğurladığımız İbrahim Çalışkan Hocamıza bu vesileyle Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, satırlarıma onun şu sözleriyle son veriyorum: ‘İslam’ı anlatmak gibi yüce bir davayı rızık kapısı olarak görenleri bu davadan uzak tutsun. Büyük davaların ancak büyük ruhlu insanlarla yaşatılabileceği, büyük davaların küçük ruhlu insanlara teslim edilemeyeceği tarihi bir gerçektir” sözleriyle makalesini noktaladı.

SEYFULLAH KOYUNCU/ YENİ HABER GAZETESİ