Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)

"Türkiye'nin Suriye'de birlikte çalıştığı insanları 'terörist' sıfatıyla yaftalayan bir Esed var bir de CHP'nin başındaki zat"- "CHP kürsüsünden sorumsuzca konuşmakla devlet yönetimini birbirine karıştıran sadece cahil değil aynı zamanda densiz zatla karş
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)

TBMM (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin Suriye'de birlikte çalıştığı insanları 'terörist' sıfatıyla yaftalayan bir Esed var bir de CHP'nin başındaki zat." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Suriye'deki duruma dikkati çekerek, "İşte tüm bu fotoğraf içinde bize düşen sükunetin devamı için her türlü gayreti gösterirken aynı zamanda rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarına karşı da hazırlıklı olmaktır. Bu hazırlıklarımız var. Oradaki bütün en ileri teknolojiye sahip olan silahlara, hava savunma sistemlerine karşı hamdolsun bizler bu mücadeleyi verdik, bunun neticesinde de buradan geçici ateşkesi Moskova'da imzaladık." diye konuştu.

Şimdi meselenin, bu geçici ateşkesi "kalıcı ateşkes haline dönüştürmek" olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hızla şu anda onun peşindeyiz. Onu da bitirdiğimiz andan itibaren işimiz çok daha kolay olacaktır." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu geçici ateşkesi ve buna bağlı anlaşmaları, rejime veya terör örgütlerine gücü yetmediği için değil İdlib'deki krize tüm taraflar açısından makul, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir çözüm yolu bulunabilmesi için yaptığının altını çizdi.

İdlib'in kuzeyinde, Türkiye'nin sınırlarından güneye doğru 25-30 kilometre derinliğinde, o bölgede briket barakalar yapmaya başladıklarını bildiren Erdoğan, "Şu an itibarıyla 1500-2000 civarında yapılmış vaziyette. Bunları hızla devam ettiriyoruz. İstiyoruz ki oradaki mültecileri daha konforlu barınaklara yerleştirelim. Şu kış mevsiminde, şu soğukta onları çadılardan kurtaralım. İçinde ufak tuvaleti, banyosu olan bu tür briket barakaları yapmak ve zeminine de tahta döşemek suretiyle böyle bir adımı şu anda attık. Orada 10, 20 bin kadar bu tür briket baraka yapma çalışmalarını sürdürüyoruz. Bunları yine Kızılay'ımız, AFAD'ımız vasıtasıyla sürdürüyoruz. Hızla bunu bitirmenin de gayreti içindeyiz." değerlendirmesini yaptı.

- "Uluslararası toplumu daha çok gayret göstermeye davet ediyoruz"

Suriye krizine kalıcı bir çözümün, bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde atılacak adımlardan geçtiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkenin üçte birin, bölücü terör örgütünün kontrolü altındayken böyle bir çözüme ulaşılabilmesi mümkün değildir. PKK'ya, YPG veya SDG etiketi yapıştırmakla gerçekler ortadan kalkmıyor, hakikatlerin üzeri örtülmüyor. Suriye rejimi ve onu destekleyenlere çağrımız: Önce ülkenin üçte birini bölücü terör örgütünün işgalinden kurtarmalarıdır. Bunu sağladıklarında İdlib'de ve diğer bölgelerdeki sorunların çözümü çok daha kolay olacaktır.

Yeni anayasa, özgür ve adil seçimler ile halkın desteğine sahip bir yönetimle Suriye'nin çok kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyorum. Bu doğrultuda atılan ve atılacak olan her adıma Türkiye olarak tüm gücümüzle ve samimiyetimizle destek vermeyi sürdüreceğiz. Ancak diğer yerlerdeki sorunlar devam ederken ısrarla ülkemizin ve kontrolümüz altındaki bölgelerde huzur içinde yaşayan halkın taciz edilmesine de izin veremeyiz. Uluslararası toplumu daha çok gayret göstermeye, ülkemizin çabalarına destek vermeye davet ediyoruz."

- "Türkiye'nin asıl gücü..."

Türkiye'nin, Suriye'de yaşanan krizin de bunun sınırlarda yol açtığı sorunların da üstesinden bir şekilde geleceğini belirten Erdoğan, asıl sorunun, birlik ve beraberliğe yönelik içerideki sabotajların önüne geçebilmek olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, "Türkiye'nin asıl gücü; milletin bir olma, iri olma, diri olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma iradesidir. Bu iradeyi kırmayı hedef alan her saldırı, bizim için terör örgütlerinin ve diğer tüm güçlerin saldırılarından çok daha tehlikelidir." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Milletimizin birlik ve beraberlik iradesini, ülkemizin mücadele azmini kırmaya yönelik saldırıların koçbaşlığını ise CHP'nin başındaki zat yapmaktadır. Bu şahıs dün yine Moskova'daki görüşmemiz üzerinden akılla ve izanla asla bağdaşmayacak değerlendirmelerde bulunmuş. Bu kişi, hayatında liderler düzeyinde uluslararası hiçbir toplantıya katılmamıştır. Böyle bir toplantıya nasıl girilir, nasıl çıkılır, nasıl oturulur, nasıl konuşulur, nasıl müzakere edilir, nasıl anlaşılır bilmiyor. Baş başa görüşme nedir, heyetler arası görüşme nedir haberi yok.

CHP kürsüsünden sorumsuzca konuşmakla devlet yönetimini birbirine karıştıran sadece cahil değil aynı zamanda densiz bir zatla karşı karşıyayız. Sen bir kaset kumpasıyla, bir CD kumpasıyla CHP'nin başına getirildin. O günden bugüne izlediğin tek bir siyaset var; o da ülkemizin ve milletimizin taraf olduğu her meselede sadece bizim değil Türkiye'nin de karşısında yer almaktır. Yaptığın iş bu. Gidersin Avrupa'ya bizi şikayet edersin. Onlara bizi şikayet ettiğin zaman burada terfi mi alacaksın? Burada da çukura batacaksın. Kendisinden özellikle bunun dışında hiçbir siyaset ışığı, feraset ışığı, sağduyu ışığı göremedik."

- "Husumet çizgisinde yürümekle ısrarcı"

Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile siyasi tarihe altın harflerle yazılacak derecede önemli ve örnek bir işbirliği zemini oluşturduklarını dile getiren Erdoğan, diğer partilerin bir kısmıyla anlaşamadıkları hususlar olsa da ülkenin ve milletin temel çıkarları doğrultusunda asgari bir zeminde buluşmaya gayret ettiklerini söyledi.

"Sadece Kılıçdaroğlu ve bölücü terör örgütünün güdümündeki parti, her hal ve şart altında ülkemize ve milletimize husumet çizgisinde yürümekle ısrarcıdır." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye, vesayet zincirlerinden kurtulmak için çalışır, CHP vesayetin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunur. Türkiye, PKK ile mücadele eder, CHP 'arkadaşlar' diyerek teröristlerden yana olur. Hatta bazı milletvekilleri de bu teröristlerin cenaze merasimlerine katılıp, tabuta omuz verir. Türkiye, FETÖ ile mücadele eder, darbecilerin karşısına dikilir, CHP 'kontrollü darbe' diyerek işi sulandırmaya çalışır. Türkiye, DEAŞ'ın başını ezdiğimiz Fırat Kalkanı Harekatı'nı yapar, CHP bundan rahatsız olur. Türkiye, sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu kırmak için Zeytin Dalı Harekatı'nı yapar, CHP var gücüyle karşı çıkar. Türkiye, aynı amaçla Barış Pınarı Harekatı'nı yapar, CHP yine feveran eder. Türkiye, İdlib bölgesindeki insani krizi önlemek ve rejimin ülkemize yönelik saldırılarını durdurmak için Bahar Kalkanı Harekatı'nı başlatır, CHP her zamanki gibi yine ülkesinin değil eli kanlı rejimin safında yer alır. Türkiye'nin Suriye'de birlikte çalıştığı insanları 'terörist' sıfatıyla yaftalayan bir Esed var bir de CHP'nin başındaki zat var. Bu kişi, rejimin 34 şehit verdiğimiz saldırısını, o mübarek Regaib Gecesi'nde, 'Esed'in askerleri bizim askerleri koruyor' diyebilecek kadar zıvanadan çıkabilmiştir."

(Sürecek)


Kaynak: