Evlilikler azalıyor, boşanmalar artıyor: Aile kavramı çatırdıyor!

TÜİK verilerine göre Konya'da 1 yılda evlilik oranı yüzde 2,1 azalırken boşanmalar yüzde 5,4 arttı. Avukat Bekir Dolu, "En ufak bir anlaşmazlıkta bile durum boşanmaya gidebiliyor" dedi.
Evlilikler azalıyor, boşanmalar artıyor: Aile kavramı çatırdıyor!

TÜİK verilerine göre Konya'da 1 yılda evlilik oranı yüzde 2,1 azalırken boşanmalar yüzde 5,4 arttı. Ailenin korunmasıyla ilgili çıkarılan 6284 sayılı kanunun aile yapısına zarar verdiğini söyleyen Avukat Bekir Dolu, "En ufak bir anlaşmazlıkta bile durum boşanmaya kadar gidebiliyor" dedi.

"TÜRK AİLE YAPISI BOZULDU"

Geleneksel Türk aile yapısının kimyasının bozulduğun söyleyen Avukat Bekir Dolu, “Artık hiçbir aile çocuğunun geçim derdinin olmasını istemiyor. Çocuğu mümkünse ev işi yapmasın, kraliçe gibi yaşasın derdindedir. Dolayısıyla aileler eskiden bir problem olduğunda ya seni aldatmıyorsa gibi telkinde bulunurken şimdi en ufak bir problem olduğunda bırak gel diye telkinde bulunuyor. Özellikle Anadolu’daki boşanmanın en önemli faktörü ailedir. Boşanma davalarının yüzde 90’ında tarafların ‘eşim bana bunu yaptı’dan ziyade, ‘kaynanam, eltim, görümcem bunu söyledi’ gibi şeylerle karşılaşıyoruz. Aileyle uyumsuzluk faktörü hala boşanmada en büyük sebeptir.  İkinci faktör olarak, sosyal medyanın kullanılmasıyla birlikte sadakatsizlikler arttı. Bunu sadece kadın ya da erkek olarak nitelendirmiyoruz. Taraflar diyoruz. Kadın ya da koca artık aldatabilme imkanına çok daha yakın bir pozisyondadır. Sosyal medyayı kullanarak köydeki bir kadın şehirdeki bir erkekle iletişimde bulunup bir araya gelebiliyor ve eşini aldatabiliyor. Dolayısıyla sosyal medyanın bu kadar yaygınlaşması da Türk aile yapısını bozan bir faktördür. Üçüncü faktör ise ekonomik sebeplerdir. İnsanlar bundan 20-30 sene öncesindeki gibi kanaat toplumu olmaktan çıktı. Şuanda artık en imkansız dediğimiz aile yapısında dahi bazı şeyler standart hale geldi. Bir zamanlar zenginlerin sahip olduğu cep telefonu, internet gibi imkanları şuanda her aile kullanıyor. Dolayısıyla yaşam standardının yükselmiş olması sebebiyle ilk ekonomik kriz anında ailede kavgalar, sıkıntılar başlıyor. Çünkü erkek ya da kadın o imkanı ailesine sunamıyor. Bu da taraflar arasında bir tartışmaya sebep oluyor. Bu üç faktöre boşanmadaki ana sebepler diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

bekir-dolu-001.jpg

BOŞANMALAR GENELDE EVLİLİĞİN İLK YILLARINDA

Boşanmaların büyük bir çoğunluğunun evliliğin ilk yıllarında olduğuna dikkat çeken Bekir Dolu, “İki farklı insanın birlikte bir hayatı paylaşmaları hakikaten zordur. Çünkü insan kendi annesiyle, babasıyla, kardeşiyle bile yeri geldiğinde anlaşamazken farklı bir insanla bir araya gelip ortak bir yaşam alanını, ortak bir evi kullanmaya başlıyorlar. İkisinin de kendilerine göre doğruları var. Birinin doğru bulduğunu diğeri yanlış bulabiliyor. Hoşgörü de bittiği için en ufak şeyde bile çatışma ortamına dönülüyor. Son dönemlerde yaşanan davalarda kahvaltıda patatesin olmamasının bile erkeğin kadına karşı şiddet sebebi oluşturduğunu görüyoruz. Çok basit şeylerden bile taraflar tartışabiliyor. Genelde bu ilk yıllarda olur. İlerleyen yıllarda çocuk olduktan sonra tarafların ilgi odağı farklılaşabiliyor. Birbirlerine odaklanmak yerine çocuklara odaklanıyorlar. Artık biraz daha birbirlerine tahammül etmeleri gerektiğini düşünüyorlar ve evlilik daha katlanabilir hale dönüşüyor. Zaten evlilik iki tarafın da birbirlerine karşı taviz vererek ortak bir yaşam alanı kurmasıdır” şeklinde konuştu.

bosanma-3-001.jpg

“6284 SAYILI KANUN AİLE YAPISINI BOZDU”

Ailenin korunmasıyla ilgili çıkarılan 6284 sayılı kanunun aile yapısına zarar verdiğini ifade eden Dolu, “Eskiden bir problem olduğunda aile içinde bazı sıkıntıların çözülmesi büyüklerin devreye girmesiyle hallolabiliyordu. Kavga veya tartışma olduğunda hemen mahkemeye gidilmezdi. Şimdi ailenin korunmasıyla ilgili çıkarılan kanun başlı başına Türk aile yapısını bozdu. 6284 sayılı kanuna göre kadın sadece soyut bir iddiayla ‘kocam beni dövüyor’ diyerek 155’i ararsa polis anında gelip erkekle ilgili uzaklaştırma veriyor. Uzaklaştırma kararını mahkeme değil polis veriyor. Aile mahkemesi de polisin verdiği uzaklaştırma kararını onaylıyor. Bundan 15 sene önce aile içerisinde bir şekilde tatlıya bağlanan konularla ilgili şimdi taraflar uzlaşmış olsalar dahi artık kamu davasına dönüştüğü için çözüm olmuyor. Bu kanundaki güya aileyi korumaya yönelik alınan tedbirler esasında Türk aile yapısındaki genetiği bozdu. Hiçbir suçu olmayan adam, iftira bile olsa eşinin bir telefonuyla 6 aya kadar uzaklaşma cezası alabiliyor. Doğal olarak erkek de uzaklaştırma kararının bittiği gün kadına zarar verebiliyor. Kendince adaleti sağlamaya çalışıyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği kapsamında yaptığımız bu kanun aile yapımızı ciddi derecede bozdu” diye konuştu.

bosanma-5.jpg

EŞLER BARIŞSA BİLE CEZA KESİLİYOR

Çiftler arasındaki geçimsizliğin kamu davasına dönüştüğünü ve bunun eşler barışsa bile cezaya tabi tutulduğunu dile getiren Avukat Bekir Dolu, “Eşe karşı işlenen tokat veya yaralama gibi suçlarda, ilerleyen günlerde barıştık, tatlıya bağladık denilse bile bu dava kamu davası olduğu için düşmüyor. Her halükarda şiddet uygulayana mahkeme ceza veriyor. Aynı zamanda bu davalarda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı taraf olduğu için davada şiddet gören lehine bakanlık davaya katılma talebinde bulunuyor. Aileyle ilgili düzenlemeye gidelim derken boşanma daha da körüklenmiş oluyor. Taraflar uzlaştığında bari bakanlığın onların peşini bırakması lazım. Ama bakanlık hala suçlunun cezalandırılmasını istiyor. Mahkeme size tamam dese bile bu kamu davasına dönüştüğü için şiddet gösteren kişinin bakanlığın avukatına 2750 TL para ödemesi gerekiyor. Doğal olarak taraflar barıştık diyerek birlikte adliyeye geliyorlar. Buna rağmen mahkeme cezası kesiyor. Bu da ciddi derecede tarafları mağdur ediyor. Netice itibariyle hiçbir şey bundan 30 sene önceki Türk toplumunun aile yapısını geri getirmiyor. Her geçen gün maalesef boşanmalar artıyor” ifadelerini kullandı.

bosanma-2.jpg

"AİLE TOPLUMUN TEMEL TAŞIDIR"

Ailenin toplumun temel taşı olduğunu söyleyen Mehir Vakfı Genel Müdürü Aygül Erdem, "Sağlam aileler sağlam toplumları oluşturur. Sağlam temeller üzerine kurulmuş aileler, toplumun yapısını koruyup güzelleştirir. Bozuk münasebetlerle veya yanlış kurulmuş yuvalar toplumu çökertir. Dinimiz aile ile huzur ve saadeti hedefler. "Kişinin cenneti eridir...." buyrulmuştur. Evlilikle ortak aile hayatının kurulması, fıtrattan kendilere özgü yaratılıştan kaynaklanan en güzel, en önemli toplumsal adetlerden bir tanesidir. Tarih boyunca insanların kabul ettiği kutsal ve faydalı geleneklerden birisidir. Evlilik hayatımızın zorunluluklarından sayılmaktadır. Bunun terk edilmesi, toplumsal geleneğin dışına çıkmak olarak görülmekte ve kabul edilemez bir iz olarak değerlendirilmektedir" ifadelerini kullandı.

aygul-erdem-004.jpg

"İNSAN EŞİ OLMADAN EKSİKTİR"

Yalnız yaşamanın acı ve elem verici bir durum olduğunu belirten Erdem, "İnsanın güvenilir, dürüst, dertlerini paylaşacağı sırdaşı olabilecek bir insana ihtiyacı vardır. onun gönül almasından, tesellilerinden, sıkıntılarını paylaşmasından yararlanır, böylelikle mutlu olur ve huzur bulur. Kendisine içten sevgisini sunacağı, güvenilir ve samimi bir dosta ihtiyacı vardır. Allah insanı öyle bir yaratmıştır ki, eşi olmadan eksiktir. İster erkek olsun, ister kadın; ilim, iman ve ahlaki faziletler açısından her ne kadar isterlerse de, eşil olmadan bir eksiktir. Birbirlerinin yanında durdukları zaman birbirlerini tamamlarlar. "Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız..." buyrulmuştur. Evlilik bu yüzden çok önemlidir" şeklinde konuştu.

HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER GAZETESİ