FAO Gıda Güvenliği Sorumlusu Obara, Kovid-19 sürecinde gıdaya erişimi değerlendirdi:

"Türkiye açısından gıda arzı ve gıda güvenliğine ilişkin kısa ve orta vadede ciddi bir sıkıntı beklenmiyor. Öte yandan küresel dalgalanmalardan etkilenmesi güçlü bir olasılık olarak karşımızda duruyor" - "Risk daha çok gelişmemiş ülkeler ile gıdada dışa
FAO Gıda Güvenliği Sorumlusu Obara, Kovid-19 sürecinde gıdaya erişimi değerlendirdi:

ANKARA (AA) - NAZLI YÜZBAŞIOĞLU/ZUHAL DEMİRCİ - Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Gıda Güvenliği Sorumlusu Keigo Obara, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde Türkiye açısından gıda arzı ve güvenliğine ilişkin kısa ve orta vadede ciddi bir sıkıntı beklenmediğini, ancak tarım ve gıda alanında büyük oyunculardan biri olan Türkiye'nin, diğer ülkelerdeki kısıtlamalar veya fiyat değişiklikleri nedeniyle bölgesel ya da küresel dalgalanmalardan etkilenebileceğini söyledi.

Obara, Kovid-19 salgınının tarım, gıda güvenliği ve küresel gıda fiyatlarına etkilerini AA muhabirlerine değerlendirdi.

Salgının tıpkı açlık gibi küresel yanıt gerektiren küresel bir sorun olduğuna işaret eden Obara, neredeyse tüm ülkelerin salgına karşı sadece sınırlarını kapatmakla kalmadığını, aynı zamanda içeride de sosyal ve ekonomik işleyişi durma noktasına getiren, hizmet sektörü işletmelerinin kapatılması, karantina, sokağa çıkma yasağı gibi zorunlu tedbirler aldığını kaydetti.

Obara, insan hareketlerini sınırlandırmak amacıyla sınırların kapanmasının, en çok gıda açısından daha kırılgan ülkeleri olumsuz etkileyeceğinin altını çizerek, "Toplam nüfusu 113 milyonu bulan 53 ülkede insanlar, akut açlıkla boğuşuyor. Şayet virüs tehdidi bu boyutta devam ederse, bu ülkelerdeki kamu sağlık sistemlerinin kapasiteleri bunu kaldırmayabilir ve insanlık, dramatik sonuçlarla karşılaşabilir." ifadesini kullandı.

- "Türkiye, tarım ve gıda alanında büyük oyunculardan biri"

Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu büyük üreticiler liginde şu an için büyük bir kırılganlık veya riskin olmadığına dikkati çeken Obara, şöyle devam etti:

"Risk, daha çok gelişmemiş ülkeler ile gıdada dışa bağımlı ülkeler için mevcut. Fakat şunun altını tekrar önemle çizmek gerekiyor; küresel tarım ve gıda üretimi birbirine sıkı bağlarla bağlı. Sistemdeki kırılma ve sert şoklar, herkesi etkiler. Şu ana kadar en şiddetli fiyat artışı Afrika'da yaşandı. Artışlar yüzde 30'lar seviyelerini gördü. Sonra sırayla Güney Amerika, Asya ve Doğu Avrupa geliyor.

G20 üyeleri içinde aynı dönemde gıda fiyat artış oranı mayıs başı itibarıyla ABD'de yüzde 4,1, Kanada'da yüzde 3,3, Çin'de yüzde 3,8, Fransa'da yüzde 3,4, Rusya'da yüzde 3,8, İngiltere'de yüzde 3,2. Türkiye'de ise bu rakam yüzde 2,7 düzeyinde. Gerekli tedbirler alınmazsa burada bir miktar daha tırmanış beklenebilir. Artışın Türkiye'de görece az olması, Türkiye'nin tarım ve gıda alanındaki avantajını ortaya koyuyor."

Obara, Türkiye'nin tarım ve gıda alanında büyük oyunculardan biri olduğunu, ithal ettiği tarımsal ürünlerin önemli bir kısmını da yurt içinde işleyip ihraç ettiğini belirterek, "Dolayısıyla ithalat yapılan ülkelerdeki kısıtlamalar veya fiyat değişiklikleri, ürün bazında rekolteye bağlı olarak bölgesel ya da küresel dalgalanmalardan Türkiye'nin de etkilenmesine neden olabilir." dedi.

- "Gıda güvenliğini gözardı edemeyiz"

Obara, arazilerinde çalışması ve ürünlerini satması gereken, tohum ve diğer önemli malzemeleri satın almak için pazarlara erişimleri engellenecek küçük ölçekli çiftçilerle, okullarda sağlanan güvenli gıdaya erişimi bulunmayan milyonlarca çocuğun salgın döneminde kırılgan gruplar arasında yer aldığını söyledi.

Bu dönemde yaşananların, gıda güvenliği ve özellikle kırılgan topluluklar üzerinde ciddi bir etkisi olacağını vurgulayan Obara, 2014-2016'da Sierra Leone'de yaşanan Ebola virüsü salgınını örnek verdi.

O dönem karantinaların ve paniğin, açlığın ve kötü beslenmenin artışına neden olduğuna dikkati çeken Obara, Ebola virüsünden mağdur olanlardan daha fazla sayıda kişinin, krizin tetiklediği gıda yetersizliğinden etkilendiğini ve açlıkla baş etmek zorunda kaldığını belirtti.

Obara, "Bu sebeple 2014 Ebola salgınından alınan dersler net: Sağlık ihtiyaçları acil iken, konunun geçim kaynakları ve gıda güvenliği taraflarını da gözardı edemeyiz." ifadesini kullandı.

- "Tarımsal üretim desteklenmeli"

Obara, gıda ve yem arzlarıyla tarımsal girdileri korumak ve Kovid-19 tedbirleri kapsamındaki koşulların daha da kötüye gitmesini önlemek için ihracat kısıtlamalarından kaçınılması ve küresel ticaretin devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Kısıtlama ve yasakların, fiyat artışları ve stokçulukla gıda güvenliğinde sorun ortaya çıkarabileceğine işaret eden Obara, yaşlı ve kronik hastalar için acil gıda yardımlarının ve sosyal koruma programlarının artırılması gerektiğini söyledi.

Obara, devletin yanı sıra mobil dayanışma ağlarının ve STK'lerin desteğinin önemli olduğunu, bu çerçevede gıda bankacılığı seçeneğinin de değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Küçük ölçekli çiftçilerin, tarımsal üretimlerinin artırılmasına destek olunmalı ve yerel gıda arzı çarkı dönmeye devam etmelidir." dedi.

- "Türkiye'de ciddi bir sıkıntı beklenmiyor"

Türkiye'de gıda ve tarım sektörünün salgından nasıl etkilendiğine değinen Obara, "Türkiye açısından gıda arzı ve gıda güvenliğine ilişkin kısa ve orta vadede ciddi bir sıkıntı beklenmiyor. Öte yandan küresel dalgalanmalardan etkilenmesi güçlü bir olasılık olarak karşımızda duruyor." ifadesini kullandı.

Obara, Türkiye'nin Almanya, ABD, Güney Kore gibi küresel ekonominin büyük oyuncularının tedarik zincirinde yer aldığının da altını çizdi.

Virüse karşı önlemler kapsamında Türkiye'de hayata geçirilen uygulamalara ilişkin Obara, kısa süreli çalışma yardımının, ihtiyacı olan 4,4 milyon haneye 1000 Türk lirası ek sosyal yardım ödemesi yapılmasının, kredi geri ödemelerinin, vergi borcu ve sosyal güvenlik primi ödemelerinin ertelenmesinin ve çeşitli sektörlerde vergi indirimleri yapılmasının salgının olumsuz etkilerini azaltmak için iyi örnekler olduğunu belirtti.

Obara, bu örnekler arasında Vefa Sosyal Destek Grubu'nun kurulmasını, ulusal dayanışma kampanyası başlatılmasını, Dijital Tarım Pazarının ve sözleşmeli tarımsal üretim modelinin hayata geçirilmesini, tarım işçilerinin güvenli ulaşım, barınma ve çalışma ortamlarının sağlanmasına yönelik idari tedbirleri de sıraladı.

Salgın sürecinde uluslararası taşımacılıkta ortaya çıkan aksamalar nedeniyle nakliye hizmetlerine erişimde ve gıda arz zincirinde sorunlar yaşandığına dikkati çeken Obara, "Türkiye'nin hayata geçirdiği 'temassız ticaret' uygulaması da krizin etkisini hafifletmeye yönelik yerinde bir tedbirdir. Mevcut uygulamalar, istikrarlı şekilde sürdürülmeli." dedi.

- "Salgının uzun sürmesi, radikal değişimlere neden olur"

Kovid-19 salgınının daha uzun süre devam etmesi durumunda küresel gıda zincirinin nasıl etkileneceğiyle ilişkin Obara, "Tarımsal üretim ve gıda tedarik zinciri, ciddi sınamalarla karşılaşacak." diye konuştu.

Obara, bu durumun gıda arzı ve talebiyle gıda türlerinde radikal değişimlere neden olacağını söyleyerek, böyle bir süreçte daha az üretim olasılığının bulunduğunu belirtti.

İş gücü yetersizliğinin, özellikle emek yoğun ürünler için gıda üretimini ve işlenmesini sekteye uğratabileceğini dile getiren Obara, taze gıda tedarik zincirlerinin ulaşım yollarının tıkanmasının, gıda kaybı ve israfını artırabileceğini kaydetti.

Obara, bu süreçte beslenme kalıplarının değişebileceğini, yoksul ülkelerde tüketimin daralabileceğini, virüs bulaşacağı korkusuyla pazarlara gidilmemesinin de gıda tüketimini etkileyeceğini vurguladı.

Gıda satın alma şekil ve yöntemlerinde değişime işaret eden Obara, daha düşük restoran trafiğinin, artan e-ticaret teslimatlarının ve evde tüketimin ön plana çıkacağının, ithalata bağımlı ülkelerde büyük sorunlar yaşanacağının altını çizdi.

Kaynak: