Geçmişe hasret duyanlar buraya koşuyor! Konya’daki kafede çocukluğunuzdaki hatıralar sergileniyor
Konya'da hizmet veren 45'lik Mazi Kafe, nostalji tutkunlarının adresi oldu. Geçmişte kullanılan radyolardan televizyonlara, kıyafetlerden mobilyalara kadar yüzlerce ürünün sergilendiği bu kafede zaman geçirenler, tadını özlediği eski gazozları da yudumlayarak çocukluk günlerine geri dönüyor.
Yıllardır eski ürünleri topladığını ve bunu tutkuyla yaptığını söyleyen 45'lik Mazi Kafe İşletme Sahibi Mehmet Candemir, "Çocukluğumdan gelen bir merak var. 2009'dan bu yana yoğun şekilde eski ürünleri toplamaya başladım. 36 yaşındayım ama eskiye ayrı bir özlem duyuyorum. Köyde kullandığımız bir televizyon vardı. Sadece TRT 1 çekiyordu, diğer kanallar yoktu. O televizyonu da babam, öz dayısıyla dört keçi karşılığında değişmiş. İlerleyen yıllarda da kanal sayısı artmasına hatta uydu yayını çıkmasına rağmen babamız inat edip televizyonu değiştirmemişti. Bu sebeple sadece TRT 1 izleyerek büyüdük. O zamanlar Zeki Müren, Türkan Şoray, Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Kemal Sunal gibi isimlerin filmlerini izliyorduk." dedi.

'NOSTALJİ TUTKUMUN SEBEBİ BABAANNEMDİR'
Babaannesi sayesinde nostaljiye olan merakının arttığını dile getiren Mehmet Candemir, "Rahmetli babaannem 23 yıl kadar İstanbul'da kalmış. Ünlülerin konserlerine gittiğini anlatırdı. Açık hava konserlerine gittiğini söylerdi. TRT 1'de film yayınlandığında gördüğü İstanbul sahnelerinde ben buralara gittim derdi. 2003 yılına kadar köydeydim. Çocukluğumun neredeyse tamamı köyde geçti diyebilirim. Nostalji tutkumun temeli babaannem diyebilirim. Zeki Müren'i çok sevmemin sebebi de odur. Rahmetlinin gıdığı bile Zeki Müren'e benzerdi." ifadelerini kullandı.

'RENKLİ KASA TELEVİZYONLARDA HEVESİM KALDI'
Renkli kasa televizyonlarda, çevirmeli telefonlarda hevesinin kaldığını söyleyen Mehmet Candemir, "Gittiğimiz yerlerde renkli kasa televizyonları gördüğümüzde heves ederdik. Bir gün kurs hocamın televizyonunu çok beğenmiştik. Küçük renkli kasa bir televizyondu. Pazarlığı bitiremedik ve babam almam dedi almadan geri gelmiştik. Köyde bir tane telefon vardı. Muhtarın evinde çevirmeli telefon vardı. Kendi çocukları çevirirdi. Bizler çevirmek istediğimizde izin vermezlerdi. Çevirmeli telefonlara bile büyük merakımız vardı. " dedi.

'ESKİ EŞYALAR BANA TERAPİ GİBİ GELİYOR'
Eski eşyaları çok sevdiğini ve kendisine terapi gibi geldiğini kaydeden Mehmet Candemir, "Nostaljik ürünleri toplamaya başladığımda ilk olarak evimde saklıyordum. Bu eski ürünlerin olduğu odamda saatler geçiriyordum. Adeta bana terapi gibi geliyordu. Yine malzemeleri topladıkça çoğalmaya başladı. Eşimle de sıkıntı yaşamaya başladım. Artık çok isteyerek aldığım bir malzeme olsa bile çatıya çıkarıyordum günlerce orada bekliyordu. Aslında mesleğim aşçılık fakat eşime mesleğimi sorduklarında eskici derdi. Depo olarak küçük bir yer tutma fikrim oluştu. İlk olarak İstanbul Caddesi'ndeki iş hanında ofis kiraladım. Malzemeleri oraya taşıdım. Yakınlarımla orada oturup kalkıyordum. Oraya nefes almaya gidiyorduk." şeklinde konuştu.

'EVİMİZ BURAM BURAM ESKİ KOKUYORDU'
Topladığı eşyalara ayrı bir tutku duyduğunu dile getiren Mehmet Candemir, "O dönemlerde evimiz de Mevlana güzergahındaydı. Rahmetli babamızın hastalık süreci başlayınca 8 ay kadar yanında hastanede kaldım. Evimi hastanenin yakınında Selçuklu bölgesine taşımam gerekti. Fakat tutkum olan eşyalarım merkezde kaldı. Ben de gündüz işte, akşam babamın yanında hastanede kalıyordum. Ciddi şekilde eşyalarımı özlemeye başlamıştım. Aracım olmadığı için özledikçe dolmuşla merkeze gidip depomu ziyaret ediyordum. Fazla kalamadan hemen hastaneye dönüyordum ama bu bile çok vakit alıyordu. Daha sonra bu böyle olmayacak dedim ve o depoyu kapatıp tüm eşyalarımı Selçuklu bölgesindeki yeni evimize getirdim. Evimiz 6. katta olduğu için bazı zorluklar da beraberinde geldi. Her odamızda bu malzemelerden doluydu. Evimiz buram buram eski kokuyordu. Eşimin eşyalarını bodruma indirmiştik. Fakat hem evin içinde dolu dolu eski eşyalar olması sebebiyle hem de eski ürünlerin gerçekten ağır olması sebebiyle güvenlik riski oluşturmuştu. Evim 6. kattaydı ve oda çöker mi gibisinden tedirginlikler yaşadım. Yine depo arayışına girdim. Bir ramazan günü sahibinden sitesinden şu anki dükkanımızın olduğu yerin kiralık olduğunu gördüm. Yine burayı da depo olarak kiraladım."dedi.

'ÇEVREMİN ISRARIYLA DEPOYU KAFEYE ÇEVİRDİM'
Kendisi için hazırladığı dükkanı çevresinin ısrarıyla kafeye dönüştürdüğünü kaydeden Mehmet Candemir, "Eşyaları güzelce yerleştireceğim ve sıkıldıkça gelip ziyaret edecektim. Kafe gibi bir ortam olacaktı ama müşteri kabul etmeyecektim. Burayı açarken 30 bin lira kadar hava parası verdim. Raflar vs. tadilatlarımla hiç para harcamayacağım derken 100 bin liranın üstünde para harcadım. Çevremin de ısrarıyla burayı kafeye çevirmeye karar verdim. Mesleğim farklı olduğu için ve burayı zevk için oluşturduğumdan dolayı amacım kendi kirasını çıkarması yönünde oldu. Burayı açtım ve çalışmaya başladım. Fakat beklediğimin çok üstünde taleple karşılaştım." ifadelerini kullandı.

'BURAYA GELEN HERKES HUZUR BULSUN İSTİYORUM'
45'lik Mazi Kafe'ye gelen misafirlerin huzur bulmasını istediğini aktaran Mehmet Candemir, "Buraya gelenlerin tamamen huzurlu olmalarını istiyorum. Aile ortamı oluşturmaya çalıştım. Alanımız küçük. Bu sebeple samimi bir ortam oluşturmak istedim. Çünkü burada herkese dokunacak anı var. Daha önce köyde yaşamış birinin giydiği lastik ayakkabılardan tutun da kadınların başlarına taktıkları örtüye kadar her şey var. Yine geçmişte zengin diyebileceğimiz ailelerin evlerinde bulunan eşyalar, çocukların oyuncakları da bulunuyor. Tüm bunların yanında herkesin muhakkak kullandığı radyo, telefon, televizyon, mobilya gibi eşyalar da bulunuyor." dedi.

'TÜRKİYE'DE BU KADAR KAPSAMLI YER YOK'
Eski ürünlerin bu kadar yoğun olduğu başka bir yeri görmediğini söyleyen Mehmet Candemir, "Eşya yoğunluğu olarak Türkiye'de bu kadar kapsamlı bir yer yok. Çünkü herkesin bir anısı olan eşya burada var. Telefonlara da şöyle dikkat çekmek isterim. Kafelerde koltuğa oturur oturmaz daha soluklanmadan garsonlar masaya geldiklerinde rahatsız oluyorum. Burada bunu önlemek için farklı bir sistem yaptım. İçeriye santral kurdum. Her masaya çevirmeli telefon yerleştirdim. Misafirlerimiz geldiklerinde içeriyi geziyorlar. En son bir masaya geçtikleri zaman içerideki kamera sisteminden nereye oturduklarını görüyorum ve onlara telefon açıp hoşgeldiniz ne içersiniz diye soruyorum. Bilmeyenler masalarında telefon çaldığında bakmıyorlar. Hatta kalkıp bana haber etmeye gelenler oluyor telefon çalıyor diye söylüyorlar. Nazımızın geçtiği misafirlere muziplik de yaptığımız oluyor.Taklit yeteneği olan Furkan isminde arkadaşım var. Bazen o geldiğinde masayı arayıp çocuk sesi çıkararak teyze müsaitseniz akşam size televizyon izlemeye geleceğiz annem haber verdi diyor. Misafirlerimiz de hiç bozmadan o anı devam ettiriyorlar. 1990'lardaymış gibi konuşmaya devam ediyorlar ve tabi müsaitiz buyrun gelin diyorlar." şeklinde konuştu.

İŞYERİNİN İSMİ 45'LİK PLAKTAN GELİYOR
Mehmet Candemir, "İşyerimizin adını 45'lik Mazi Kafe koymamın sebebi tamamen 45'lik plaktan kaynaklı. Kimi misafirlerimiz 1945'ten eşyalar var sanıyor fakat bu benim 45'lik plak tutkumdan geliyor. Plağın her türlüsünü seviyorum ama 45'lik daha sevecen oluyor. İş yerimizi 2022 yılının Mart ayında hizmete sunduk. Gelenlerin tepkisi çok olumlu. Hatta kafeye geldiklerinde ağlayanlar bile oluyor. O günlere özlemlerini gideriyorlar. Anı burada yaşıyorlar." dedi.

40 ÇEŞİT NOSTALJİK GAZOZ BULUNUYOR
Bünyelerinde 40 çeşit nostaljik gazoz bulunduğunu da söyleyen Mehmet Candemir, "Normal kafe konseptinde hizmet veriyoruz. Çay, kahve, oralet servimiz bulunuyor. Ama en önemlisi yaklaşık 40 çeşit kadar nostaljik gazozumuz var. Bunların içinde lavantalı, mandalinalı gibi seçenekleri bulunuyor. Bunların haricin de tost, börek çeşitlerimiz bulunuyor. Pazar günleri kahvaltı servisimiz oluyor. Babaanne kahvaltısı sunuyoruz. Salçalı ekmek, şekerli yoğurt, közlenmiş biber, patates kızartması, köy peyniri, köpük helva gibi ürünler veriyoruz. Kahvaltıda da eskiyi yaşatıyoruz. Kışın oraya kömürlü soba kuruyoruz. Patates, kestane servisi de yapıyoruz." ifadelerini kullandı.

SİNEMA SALONUNDA FİLM KEYFİ
Aşağı kata kurdukları sinema salonunda misafirlerine film keyfi yaşattıklarını dile getiren Mehmet Candemir, "Aşağıda da sinema salonumuz var. 2 kişiden 12 kişiye kadar ağırlayabiliyoruz. Eş, dost veya aileyle gelinebilecek bir ortam. Çok da keyifli oluyor. Oraya misafirlerimizi rezervasyonla kabul ediyoruz. Eski Türk filmerini de açabiliyoruz. Ya da dilerlerse Netflix, Exxen, Amazon veya Disney Plus üyeliğimiz üzerinden güncel filmler de yayınlayabiliyoruz." dedi.
HAFTANIN 3 GÜNÜ CANLI MÜZİK ZİYAFETİ
45'lik Mazi Kafe'de haftanın üç günü müzik ziyafeti sunduklarını da belirten Mehmet Candemir, "Cuma Cumartesi günleri türkü gecesi yapıyoruz. Gelen müzisyen arkadaşımız ağırlık olarak Neşet Ertaş türküleri söylüyor. İsteğe göre farklı türküleri de seslendiriyor. Perşembe günleri de ud taksimine başladık. Türk sanat müziği ziyafeti sunuyoruz. Kafemiz Selçuklu ilçesinde Edipoğlu Caddesinde bulunuyor. Herkesi bekliyoruz." diyerek sözlerini noktaladı.













