‘Global fitne üretiyorlar’

Selçuklu Kongre Merkezi’nde düzenlenen Konya Kitap Günleri’nde Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Gazeteci Nedim Şener ve Kamuoyu Araştırmacısı Hilmi Daşdemir’in katılımıyla “Barış Pınarı Harekatı” konulu panel gerçekleştirildi.
‘Global fitne üretiyorlar’

Sosyal medyada ve batı medyasında Türkiye hakkında kara kampanya yürütüldüğünü söyleyen Nedim Şener, “Küresel çıkarları olduğu zaman batı medyası da tıpkı Amerikan ordusu, istihbaratçısı, siyasetçisi gibi tavır alıyor. Cephenin arkasında da bunlarla mücadele etmek zorundayız. Global fitne dönemindeyiz. Global yalan çağındayız aslında” şeklinde konuştu. Barış Pınarı Harekatı’nda Türkiye ne istediyse aldı diyen Mete Yarar ise, “Türkiye'nin bütün milli unsurlarının kararlılığı harekatı başarıya ulaştırdı” ifadelerini kullandı. Hilmi Daşdemir ise, operasyona halkın desteğinin yüzde 86 olduğunu söyledi.

Selçuklu Kongre Merkezi’nde düzenlenen Konya Kitap Günleri’nde Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, Gazeteci Nedim Şener ve Kamuoyu Araştırmacısı Hilmi Daşdemir’in katılımıyla “Barış Pınarı Harekatı” konulu panel gerçekleştirildi.

BARIŞ PINARI HAREKATI’NDA TÜRKİYE NE İSTEDİYSE ALDI

Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, harekatın başlamadan önce Türkiye’nin birkaç isteği olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Türkiye’nin birinci isteği, PKK ve PYD dediğimiz aynı kılıf içinde olan bu örgütün sınırlarımızdan uzaklaşmasıydı. İkinci isteğimiz, Türkiye’de bulunan Suriyeli misafirlerimizin dönebilecekleri bir güvenli bölge oluşturulmasıydı. Üçüncü isteğimiz, Rusya ile belki Esad’ın da katılımıyla Adana mutabakatıyla bu işi daha doğru nasıl yapabileceğimizi isterdik. Dördüncü isteğimiz de operasyonun çok kısa bir sürede başarıya ulaşmasını isterdik. Bugün bu isteklerimizden ne kadarını başarabildik? PKK terör örgütünü 30 kilometre dışarıya çıkarmakla ilgili 2 tane ülkeden Rusya ve ABD’den garantiyi alabildik mi? Bence aldık. Amerikalılar bölgeden çıktı mı? Çıktı. Türkiye operasyonunu yalnızda 8 günde bitirdi mi? Bitirdi. Bu işin içerisine Rusya’yı ve Esad’ı dahil ederek Türkiye’nin üzerindeki uluslararası anlamdaki yükü de aldık mı? Aldık. Rusya ve ABD hayatında ilk defa bir konuda veto kullandı. İkisini bir araya getirdik. Bugün itibariyle yarın ne olacağını bilemeyiz. Ama bugün tam 1 buçuk ay önce Türkiye ne istediyse şu anda aldı. Bu bağlamda Barış Pınarı Harekatı’na başarısız demek gerçekten körlükten başka bir şey olamaz.”

cephe-gerisinde-de-mucadele-etmeliyiz-2.png

KARARLILIK BAŞARIYA ULAŞTIRDI

Türkiye'nin bütün milli unsurlarıyla birlikte Barış Pınarı Harekatı'nı başarıyla yürüttüğünü söyleyen Yarar, Milli Savunma Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Dışişleri Bakanlığı ve siyasi kararlılığın harekatı başarılı bir noktaya ulaştırdığını söyledi. Barış Pınarı Harekatı’nın 1923 yılından bu yana planlanmış olan en büyük sınır ötesi operasyon olduğuna dikkat çeken Yarar, “Bu yalnızca bugünün başarısı değil. Eğer biz terör örgütünü yurt içinde kurulduğu dönemlere getirebilmemiş olsaydık, bizim bu harekatı bu kadar başarılı yapmamız kolay olmazdı. Çünkü o zaman, bu operasyonu yapan birlikleri biz iç güvenlikte kullanacaktık. Sınır dışına giden aslanlarımız, Tunceli, Bingöl gibi illerde hali hazırda terörle mücadele eden tecrübeli ekipler. İçişleri Bakanlığımız, PÖH ve JÖH’leri çok iyi seviyeye getirdi. Ayrıca yerli savunma sanayiimizin gelişmesi de bu operasyonun en önemli ayrıntısı. Yerli mühimmatlarımız bu seviyede olmasaydı, bu operasyona bu kadar angaje olamazdık. Başka bir ayrıntı da MİT’in yurt dışı operasyonlar yetkisi alması. MİT, yurt dışında bu kadar aktif olmasaydı yine başarılı olamazdık. Bugüne kadar aldığımız başarılarda payları çok büyük. Özellikle üst düzey teröristler etkisiz hale getirildiği zaman bunun kıymetini anlıyoruz. Bu kadar başarı rastlantı değil. Rastlantı dersek, bu kadar emeği bir kenara atmış oluruz. Savunma Sanayi Başkanlığı’nın, TSK’nın yurt dışı operasyonlarda kullanacağı mühimmatları envanterimize eklemesi bizi bu noktaya getirdi. Türkiye bugüne bir plan dahilinde geldi ve bir plan dahilinde ilerledi. Ayrıca FETÖ temizliği yapılmamış olsaydı, kritik görevlerdeki adamlar hala FETÖ’cü olsaydı bu başarıyı alamazdık. Sayıca azalmış olsak da etkinlik olarak ne kadar etkili bir ülkeyiz gördük. Tüm dünya askeri operasyonlarımıza gıpta ile bakıyor” diye konuştu.

‘TSK’YA NİFAK SOKMAYA ÇALIŞTILAR’

Sosyal medyada yer alan dezenformasyon hakkında da açıklama yapan Gazeteci-Yazar Nedim Şener ise, "En yakın örneklerinden birisi şu ki geçen gün sosyal medyada 'Türk Silahlı Kuvvetlerinin cemevlerindeki şehit cenazelerine' gitmediğiyle ilgili bir paylaşım yapıldı. İki üç gün Türkiye sallandı. Sosyal medyada tek gündem bu oldu. Koca koca insanlar bunları gündeme getirdi, çok eski olaylara referans vermeye çalıştı. Onların da öyle olmadığı anlaşıldı. Aslında çok basit bir şeydi, fitne yaratmak istiyorlardı. Alevi-Sunni arası bir gerilim yaratmaya değil, ordu içine bir nifak sokmaya çalıştılar. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri'nde her inanç grubundan, her mezhepten insanımız var. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nifak sokmaya çalışan grubun önemli bir bölümü yurt dışında yaşıyor. Alevi derneklerinin yaptığı araştırmayla da Türk Silahlı Kuvvetlerinin cemevlerindeki cenazelere gittiği zaten kanıtlandı" dedi.

cephe-gerisinde-de-mucadele-etmeliyiz-1.png

‘GLOBAL FİTNE DÖNEMİNDEYİZ’

Gazeteci Nedim Şener de günümüzde medyanın yalan üzerine kurulu bir gerçeklik algısı oluşturduğunu anlattı. Şener, “Yabancılar post gerçeklik ya da hiper gerçeklik gibi kavramlarla günümüzü tarif etmeye çalışırlar. Gerçeğin hakim olduğu sadece olgularla hareket eden bir dönem olduğu var sayılır. Sadece gazete olduğunda da vardı bu televizyonla görsel olarak da hayatımıza girdi. Algınızın oluşturulduğu bir süreç yaşandı. Biz Anadolu’da bunu yalan diye, fitne diye klasik bir kelime ile tarif ederiz. Global fitne dönemindeyiz. Global yalan çağındayız aslında” dedi.

“CEPHE GERİSİNDE DE MÜCADELE ETMEMİZ LAZIM”

Batı medyasını iyi okumak gerektiğine değinen Şener, “Dil eksikliği nedeniyle, onların çevirileri üzerinden anlam yüklüyoruz. Onlara bir de saygınlık atfediyoruz. Dünyaca ünlü saygın bilmem ne gazetesi Washington Post, dünyaca ünlü saygın bilmem ne ekonomi dergisi Ekonomist gibi önem atfediyoruz. Küresel çıkarları olduğu zaman onlar da tıpkı Amerikan ordusu, istihbaratçısı, siyasetçisi gibi tavır alıyorlar. Barış Pınarı Harekatı’nda bizim tamamen yabancı olduğumuz bazı terimler gündeme geldi. Mesela etnik temizlik. Bizim tarihimizde hiçbir zaman etnik temizlik olmamıştır, ama batı bunu yapmıştır. Mesela kimyasal silah kullanmak. Bizim milletimiz böyle bir savaş tekniği bilmez bile. Türklere diyebilirsin, çok deli savaşıyorlar, acayip savaşıyorlar, çılgın falan diyebilirsin ama namert diyemezsin. Bizim milletimiz düşmanına bile merhamet eder. Böyle bir ulusa fosfor bombası kullanıyor diye iftira atıyorlar. Aksine bunu kullanan onlar. Japonya’yı atom bombasıyla, Tokyo’yu yangın bombasıyla yok edenler bize bu iftirayı atamaz. Irak’ta, Afrika ülkelerinde, Avrupa’nın göbeğinde Bosna Hersek’te yaptıklarını bir kenara koyamayız. Bunu medyayı kullanarak yapıyorlar. Tıpkı 2002’de Irak’a yaptıkları operasyon öncesi gibi karalama kampanyası yürütüyor medya. Bu mücadelede cephe önünde askerlerimizin fedakarlığı yanında, cephenin arkasında da bunlarla mücadele etmek zorundayız” şeklinde konuştu.

cephe-gerisinde-de-mucadele-etmeliyiz-3.png

“BÜYÜK İSRAİL HARİTASI ÇÖPE ATILDI”

Batı medyasının gerçeğin peşinde değil de, kullanabileceği kişileri ekrana çıkarma derdinde olduğunu söyleyen Şener, “Emperyalist çıkarların yandaşı, global fitne çağının gözdesi medyayı iyi tanımamız gerekiyor. Öte yandan, bu medyayı hala önemseyen içerde de bir grup var. Bunlar Barış Pınarı Harekatı’na da şaşı bakanlardan oluşuyor. Türk askeri oraya niye gitti ki? Niye şehitlerimiz var ki? şeklinde söyleniyorlar. Biz onlara gereken cevabı vermeye çalışıyoruz ama onların sesi gür çıkıyor. Biz ahlaklı, hukuki ve haklı mücadelemizi anlatacağız. Türkiye bu operasyonla siyonistlerin Büyük İsrail Haritasını da çöpe attı” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE ETKİN BİR GÜÇ OLMASIN İSTEDİLER”

Türkiye’nin ayağında PKK ve FETÖ gibi iki pranga olduğuna değinen Hilmi Daşdemir, “Bu prangalar olmamış olsaydı, ülkemiz bugün çok farklı noktadaydı. Zaten bu iki terör örgütünü oluşturanlar, aynı amaca hizmet etmeleri için oluşturmuşlardı. Türkiye etkin bir güç olmasın istemişlerdi. Yaptığımız kamu araştırmasında, operasyona verilen desteğin yüzde 86 seviyelerinde olduğunu tespit ettik. Milletimizin kahir ekseriyeti kenetlendi” diye konuştu. Kamuoyu Araştırmacısı Hilmi Daşdemir’in yönettiği söyleşide konuşmaların ardından Yarar ve Şener, okurların sorularını yanıtladı.

cephe-gerisinde-de-mucadele-etmeliyiz-4.png

SEYFULLAH KOYUNCU / YENİ HABER GAZETESİ