Hayır ve yakınlaşma ibadeti: Kurban

Kurbanın yoksulları gözetme ve Müslümanlar arası kaynaşma ibadeti olduğuna dikkat çeken Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karapınar, “Kurban, hayır yapma ve Müslüman kardeşlerimizle yakınlaşmada önemli bir ibadettir’ dedi.
Hayır ve yakınlaşma  ibadeti: Kurban

Kurbanın yoksulları gözetme ve Müslümanlar arası kaynaşma ibadeti olduğuna dikkat çeken Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karapınar, “Kurban, hayır yapma ve Müslüman kardeşlerimizle yakınlaşmada önemli bir ibadettir’ dedi.

kurban-2-002.jpg

 

Müslüman âlemi için büyük önemli taşıyan Kurban Bayramı, yarından itibaren 4 gün boyunca idrak edilecek. Kurban Bayramı’nda insanlar hem ibadetlerini yerine getirebilecek hem de akraba ve yakınları ile bir araya gelerek kaynaşma fırsatı bulacak. Maddi durumu yerinde olan yetişkin her Müslümanın kurban kesmekle yükümlü olduğunu dile getiren Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karapınar, “Kaynaklarımızda kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, ergen olmuş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip her Müslümanın yerine getireceği mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80,18 gram altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir. Ayrıca kurban mükellefiyeti için aranan hesabın üzerinden zekâtın aksine bir yıl geçmesi de şart değildir” ifadelerini kullandı.

kurban-1-002.jpg

‘KURBAN HEM PAYLAŞMA HEM DE İBATTİR’

Kurbanın yalnızca paylaşma olmadığını aynı zamanda da bir ibadet olduğunu unutmamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Fikret Karapınar, “Kurban paylaşma ibadetidir. Fakat bu paylaşmayı son birkaç yıldır kurbanın özünü tamamen oraya doğru kaydırıp bir ibadet oluşunu da göz ardı ettiğimizi düşünüyorum. Paylaşma ayı ama kurban eşittir paylaşma demek ne derece doğru bunu da düşünmek lazım. İmkan sahipleri Allah rızası için kestikleri hayvanları fakirlerle paylaşmaktadır. Sofralarını onlara açarak birlikte yemekte ve tebrikleşerek bayramlarını geçirmektedirler. Kurbanı bir kardeşlik ve cemaatleşme eylemi olarak görenlere itiraz edemeyiz. Ancak başından beri İslam dünyasının geleneği böyle şekillenmiştir. Sahabe devrinden itibaren uygulama böyle olagelmiştir. Zaten Müslüman geleneğinde özellikle yoksullara hayır ve hasenat birçok ibadetlerden üstün görünür. Yoksulu giydirmek veya yedirmek ameli salih için ilk akla gelen örneklerdendir. O halde kurbanı paylaşma ve kardeşlik ibadeti şeklinde düşünmek yaygın bir Müslüman âdetidir diyebiliriz” şeklinde konuştu.

kurban-4-002.jpg

‘ZENGİN VE YOKSUL BİR ARAYA GELİR’

Kurban üzerine yapılan konuşmaların en çok yardımlaşma üzerinde odaklandığını söyleyen Karapınar, “Hocalar kesilen etlerin nasıl paylaşılması gerektiğini dikkatle anlatır. Sofraların başkalarına açılmasını ümitlerler. Hz. İbrahim de her türlü inanıştan zenginin ve yoksulun toplandığı Halil İbrahim Sofrası kurmuş değil midir? Bu sofra gökten inmesi için dua edilen bir maide gibi belleğimize yerleşir. Hiç kuşkusuz meseleyi bu şekilde vaaz etmek ikna edici yönlere sahip olsa bile bizi hakikate götürmez. Üstelik böyle yaparak, o ibadetin ana amacını göz ardı ederek, toplumsal diğer yönleri üzerine kilitlendiğimizden dolayı, Kurban’ın asıl mahiyetini göz ardı etmiş oluruz. Dolayısıyla kurbanın özünü kaybetmeden kurbanın bir ibadet olduğunu, Allah’a yaklaşmak için kesilen bir ibadet olduğunu göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum. Paylaşmak fonksiyonlardan bir tanesidir. Ama bu bir ibadettir. Bunu da unutmamak lazımdır” dedi.

kurban-5.jpg

‘SILA-İ RAHİM ÇOK ÖNEMLİDİR’

Bayramlarda ziyaretin önemli bir unsur olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fikret Karapınar, “Sıla-i Rahim çok önemli bir konudur. Son zamanlarda özellikle turizmdeki patlamalar vesilesiyle böyle dini bayramları fırsat bilip, tatil olarak değerlendirme anlayışına doğru kayışı görüyoruz. Bu şekilde yapmak doğru değil diye düşünüyorum. Çünkü bu tür günleri birbirimizi ziyarete vesile günler olarak düşünmek, akrabalarımızı gözetmek, sıla-i rahimde bulunmak daha doğru olacaktır. Çünkü Allah İsra suresinde ‘Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver ama saçıp savurma’ diyor. Akrabalarımıza bu anlamda boynumuzun borcudur. Onları ziyaret etmek gibi bir görevimiz vardır. Yine Peygamberimiz, ‘Kim rızkının genişletilmesini ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın’ diyor. Dolayısıyla akrabalarımızla mutlu, neşeli olacağız. Onların dertleri, tasaları varsa dinleyeceğiz ki o bizim ömrümüzü bereketli kılsın demek istiyor. Yine başka bir rivayette peygamberimiz yoksula bir şey vermek sadakadır. diyor. Akrabaya bir şey vermeninse iki sevabı vardır. Birisi sadaka sevabıdır, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır şeklinde ifade ediyor peygamberimiz” diye konuştu.

kurban-6.jpg

‘AKRABALIK BAĞLARIMIZI GÜÇLENDİRMELİYİZ’

Bayramların akrabalık bağlarını güçlendirmeye de vesile olduğunu belirten Karapınar, “Dolayısıyla Allah’ın rahmetine nail olabilmek için akrabalık bağlarımızı güçlendirmemiz, bu bayram günlerini vesilesiyle de akrabalarımızla dertleşmek, onlarla sevinç ve kederlerimizi paylaşmak bizler için bir görev olmalıdır. Yoksa tatil vesilesi gibi tatile gitmek çok doğru değildir diyoruz. Gerçek sıla-i rahim kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir. Sana gidip gelmeyeni gözetmek, ziyaret etmek gerçek ilgidir. Zaten görüştüğün kişilerden ziyade asıl aramızda mesafe olanlarla bir araya gelmek sıla-i rahimi tam manasıyla yerine getirmemizi sağlar. Bayramı tatil fırsatı değil tam manasıyla birbirimizle kaynaşa fırsatı olarak görmekte fayda vardır. Bu bizim için dini bir görevdir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU/ YENİ HABER GAZETESİ