Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

İbadetlerin Birliğimize Katkısı

İbadetlerin Birliğimize Katkısı

İnsanın yaratılış gayesi, sadece Allah’a kulluk etmek ve O’nun verdiği sayısız nimetlere karşı şükür vazifesini yerine getirmektir. Bu manada yapılan ibadetlerin birey ve toplum hayatı için birçok faydaları vardır. Bu faydaların başında Müslümanların birlik ve beraberliklerini pekiştirme, cemaat şuurunu diri tutma gelir. Çünkü İslam cemaat dinidir. İşte bu makalemizde, İslam’da,  âkil bâliğ çağına ulaşmış gücü nispetinde kadın-erkek her mükelleften istenen farz ibadetlerin Müslümanların birliğine nasıl katkıda bulunduğunu örneklerle açıklamaya çalışacağız.

Bilindiği gibi İslam’da namaz ibadeti, kelime-i şehadetten sonra İslami pratiğin başında gelir. Kur’an-ı Kerim’de geçen birçok âyette  “namazlarınızı kılınız ve zekâtlarınızı da veriniz” (Bakara 2/43, 82, 110) emri gramer bakımından da çoğul kalıbında kullanılır. Hitap doğrudan Müslüman topluluğa yöneliktir. İslam, cemaat dinidir. Namazın cemaatle kılındığı mekânın adı, mescid/camidir. Caminin en büyük fonksiyonu, toplayan olmasıdır. Bundan dolayı dinimiz Müslümanları camiye ve cemaate katılmaya teşvik etmiştir. Her ibadette olduğu gibi namaz ibadetinin de sosyal boyutları vardır. Beş vakit namazda Müslümanlar bir araya gelmekle sosyal iletişim kurmaktadırlar. Bu durum düşünce ve eylemde onların birliğini artırır.  Cemaat duyarlılığı, Müslümanların maslahatı için büyük önem taşır.  İslam’ın cemaatle namaz kılmayı tavsiye etmesinin arka planında en kuvvetli unsur,  ümmet bilincinin uyanması ve korunmasını sağlamaktır. Çünkü modern hayat insanları birbirinden ayırıyor. Cami ise, onları tekrar bir araya getirip kaynaştırıyor. Namazın bu içtimaı eğilimini, bu toplumsallaştırma sürecini Cuma, teravih ve bayram namazları tamamlamaktadır.

İslam’da namaz gibi bedeni ibadetlerin yanında bir de zekât gibi mali bir ibadet vardır.  İslâm’da zekât, sosyal bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Dinimizde zenginlik standardını yakalayan her Müslümanın malının kırkta birini Kur’an’da sarf yerleri belirtilen kimselere vermesi, dinî, içtimaî ve vicdani bir sorumluluktur.  Bu yüzden zekât, modern anlamda sosyal güvenlik müesseselerinden daha etkilidir, sınıfsal çatışmaların önüne geçer.  Zenginlerin kayıtsızlığını ve yoksulların sefaletini ortadan kaldırır. Kasalarla birlikte gönüllerin de açılmasını beraberinde getirir. Bu sebeple toplumsal düzen açısından sosyal bir güvence olan zekât gibi dinamik bir kurum asla ihmal edilmemeli, olabildiğince işlerlik kazandırılmalıdır.

Bedenle yapılan ibadetlerden birisi de Ramazan ayında tutulan oruçtur. (Bkz. Bakara 2/183-184).  Kur’an’ın kendisinde inmeye başladığı Ramazan ayı, sosyal boyutu olan bir aydır.  İslam dininde Ramazan ayı, toplu ibadet ayı olarak kılınmıştır. Bütün Müslümanlar aynı şekilde belirlenmiş zaman diliminde oruçlarını tutarlar ve namaz için camide toplanırlar. Böylece ibadetin içtimâî boyutta tezâhür eden coşkusunu hep birlikte yaşarlar.  Müslüman muhayyilesinde oruç,  birliğin göstergesidir. Bu yönüyle oruç, İslam toplumlarında sosyal vahdetin en önemli manevi dayanağıdır.

Diğer yandan ümmet birliğinin sembollerinden birisi de hac farzını yerine getirmektir. (Bkz. Âl-i İmrân 3/97). Hac, her yıl tekrarlanan bir çağrıdır. Müslümanlar,  her yıl hac için niçin çağrılırlar? Hac, salt bir ibadet midir? Hac, bir ticaret midir? Hac, bir İslam kongresi midir? Aslında bunların hepsidir. Eğer bu çağrının hikmeti iyi kavranmış ve gereği yapılmış olsaydı bugün İslam dünyası zafiyet ve dağınıklık içinde yaşar mıydı? Aslında hac ve umre ibadetleri,  dünyanın değişik bölgelerinden Mekke’ye gelmiş ırkı, rengi, dili ve coğrafyası farklı Müslümanlarla evrensel kardeşlik dayanışmasının sergilendiği ve sunulduğu muhteşem bir imkan ve fırsattır.  Ben olarak giden Allah’ın misafiri, biz şuuruna erecektir.

Netice olarak İslam’da ibadetlerin en büyük yararlarından birisi, bütün bir yeryüzünde ümmet birliğini sağlamaktır. Cemaat halinde kılınan namazlar, tutulan oruçlar, kutlanan bayramlar, verilen zekâtlar, sadakalar,  kesilen kurbanlar, her sene tekrarlanan hac ve umre ibadetleri,  ümmet bilincini sağlamak ve Müslümanlar arasında birliği pekiştirmeye hizmet eder.   Eğer günümüzde ibadetlerin bu birleştirici ve bütünleştirici yönleri gerçekleşmiyorsa, arıza kısa zamanda tespit edilip tedavisine bakılmalıdır.  Kusur ibadetlerde değil, bu ibadetleri şekil, mana ve hikmet bütünlüğünden kopuk olarak yerine getiren biz Müslümanlardadır.

NOT: Bütün kardeşlerimizin Kurban bayramını tebrik eder, birliğimize ve dirliğimize vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR