İbrahim Murat Gündüz

İbrahim Murat Gündüz

İbrahim Murat Gündüz

İbrahim Murat Gündüz ve Nazım Ersungur’dan İyi Parti İzmir İl Başkanlığı seçimleri ile ilgili Charles Bukowkski’nin ‘kimseye sana ihanet etmesine izin verecek kadar güvenme’ sözleri ile destek

Desteğimiz ölene kadar

İyi Parti İzmir İl Başkan Adayı olan Öztürk Keskin ile yakın dostluğu herkesce bilinen siyaset, iş ve spor dünyasının tanınmış ismi İbrahim Murat Gündüz ve can dostum dediği Nazım Ersungur siyaset dünyasının acımazsızlığı karşısında direnen Öztürk Keskin’e sonu ne olursa olsun desteklerinden vazgeçmeyeceklerini söyledler.

İbrahim Murat Gündüz söze şöyle başladı;

Son zamanda ihanet kavramı üzerine çok düşünmeye başladım. Herkes ihanet edenleri deşifre etmek için yoğun bir çaba içinde. Hepsinin kriminal bir tutum olduğunu ve benim çok da ilgi alanıma girmediğini söyleyeyim. Hainleri kriminal olarak bulmaktan çok onların psikolojisini anlamak ve ihanetin psikolojik temelini tespit etmek daha çok ilgimi çekiyor.

Aklımdan geçen soruların ve fikirlerin bir kısmını paylaşayım.

En çok anlamaya çalıştığım, yol arkadaşına, dava arkadaşına ihanet eden kişinin psikolojisidir. Beraber yol yürüdüğünüz, yıllardır birlikte olduğunuz bir arkadaşınızın size ihanet ettiğini, kötülük yaptığını düşünün? İhaneti öğrendiğiniz anda aklınıza hemen “iyi de neden” diye bir soru gelir değil mi? Benim aklıma da şöyle bir soru geliyor, birlikte yemek yerken, namaz kılarken, yolda yürürken, ihanet edeceği, ettiği aklımıza gelirmi acaba?

İşte dostum Öztürk Keskin’in başına gelen tam olarak bu. Dava ve yol arkadaşları tarafından ihanete uğradı!

Öztürk Keskin’in dava arkadaşım dediği kişiler Öztürk Keskin’in yüzüne bakarken ve gülümserken, bir yandan da içlerinden, “aslında ben senin kuyunu kazıyorum, altını oyuyorum” diye düşünüyor muydu? Bence evet işte böyle düşünüyorlardı.

İnsanın düşmanının, hasmının, rakibinin karşılaştığında, rol icabı yüzüne gülmesi ve içinden de “sen gününü görürsün” demesinin mantıklı bir açıklaması olabilir. Ancak hiç kötülük yapmamış, düşman olmamış hasım olmamış iki yol arkadaşından birinin ihanetinde başka bir psikoloji işliyor olmalı. Sanırım içten içe, onun yıllardan beri dava ve yol arkadaşı olduğu fikrini silip, yerine kötü biri olduğu algısını yerleştirmesi gerekir ki, ona kötülük yapabilsin.

Kimseye sana ihanet etmesinine izin verecek kadar güvenme (Charles Bukowski)

En çok merak ettiğim şey şu: Yol arkadaşına ihanet eden biri, ihaneti vicdanına ve ruhuna nasıl meşrulaştırıyor? Eminim içinde bir mücadele yaşıyordur. Hainin içindeki ses ‘Öztürk Keskin güçlenirse’ Evet yıllardır senin arkadaşın ama aslında o senin en büyük rakibin” diye de yol arkadaşına ihanet etmeyi teşvik etmiştir o ses. Bu sesi duymayı tercih eden kişinin gecelerini hiç düşündünüz mü? Mesela yatarken, içindeki iyilik sesinin, “sen ihanet ediyorsun, yol yakınken geri dön” demesini sürekli bastırmak zorunda mı kalıyor acaba? Hainler, yaptıklarını düşündükçe pişmanlık duyar mı, ağlar mı?

Bence asla zira bu duygu siyasetçiler için geçerli değil.

İnsan bilmeden ihanet etmez, bilerek yapar.

İhanet taammüden işlenen bir suçtur.

Yani planlar yapılır, fikirler yürütülür, mantık kullanılır. Sonra da ihanet edilmesine karar verilir. İşte bu yüzden ihanetin bedeli çok ağırdır. Bir kızgınlık anından, bir öfke patlamasıyla insan hain olmaz.

Hainlik süreklilik isteyen, devamı olan bir kötülüktür.

Acaba yol arkadaşına, davasına ihanet etmiş siyasetçiler bir gün ihanetin psikolojisini Öztürk Keskin’e anlatır mı.

İlgili haberler

https://www.yenihaberden.com/service/amp/ibrahim-murat-gunduz-izmirli-oguzhan-yar-ile-ilgili-sert-konustu-1757441h.htm

https://www.yenihaberden.com/ibrahim-murat-gunduz-iyi-parti-izmir-il-baskan-adaylari-ile-ilgili-konustu-1759015h.htm