İletişim Başkanlığı, Brüksel'de "Mülteci Krizi" paneli düzenledi

SETA Brüksel Koordinatörü ve Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı:- "AB ile Türkiye arasında imzalanan 18 Mart Mutabakatı'nın yenilenmesi sadece geçici bir çözüm olacaktır"- Avrupa İstikrar Girişiminden Kıdemli Analist Alexandra Stiglmayer:- "Yuna
İletişim Başkanlığı, Brüksel'de "Mülteci Krizi" paneli düzenledi

BRÜKSEL (AA) - İletişim Başkanlığınca, Belçika'nın başkenti Brüksel'de "Türkiye ve AB için Ortak Sınav- Mülteci Krizi 2.0" paneli düzenlendi.

Moderatörlüğünü, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneğinden (ASAM) Murat Koral'ın yürüttüğü panele, SETA Brüksel Koordinatörü ve Avrupa Araştırmaları Direktörü Dr. Enes Bayraklı, TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktör Yardımcısı Başak Yavçan, Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu Genel Sekreteri Laura Batalla Adam ve düşünce kuruluşu Avrupa İstikrar Girişiminden Kıdemli Analist Alexandra Stiglmayer konuşmacı olarak katıldı.

SETA Brüksel Koordinatörü ve Avrupa Araştırmaları Direktörü Bayraklı, konuşmasında, Suriye'deki krizden ilk sırada Suriye halkının, ardından terör saldırıları ve ev sahipliği yaptığı mülteciler dolayısıyla Türkiye'nin etkilendiğini söyledi.

Suriye'de yaşanan iç çatışmanın Avrupa'yı da etkilediğine işaret eden Bayraklı, bu kıtada El-Kaide, DEAŞ gibi örgütlerin terör saldırılarının yaşandığını ifade etti.

Bayraklı, Yugoslavya iç savaşında, Srebrenitsa'da, Avrupa Birliğinin (AB) gözü önünde soykırım yaşandığını anımsatarak, "AB ülkeleri ya da Avrupalı aktörler, o dönemde bir araya gelemedi ve çözüm bulamadı. Çünkü biliyoruz ki AB, dış güvenlik konusunda zayıf." dedi.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Suriye krizinin çözümünde inisiyatif alacağına inanmadığını vurgulayan Bayraklı, Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kendi güvenliği için sınırında askeri operasyonlar başlattığını dile getirdi.

Bayraklı, "AB ile Türkiye arasında imzalanan 18 Mart Mutabakatı'nın yenilenmesi sadece geçici bir çözüm olacaktır." diyerek, buna gerekçe olarak da Suriye'de çok zor bir durumla karşı karşıya olunmasını gösterdi.

Türkiye'ye, Suriye konusunda siyasi ve diplomatik destek olunmaması ve Esed rejimiyle Rusya'ya baskı uygulanmaması halinde, Rusya destekli Esed rejiminin İdlib'de yeniden saldırılara başlayabileceği uyarısında bulunan Bayraklı, "Krizin sadece sonuçlarıyla değil ana nedeni olan Suriye iç savaşıyla ilgilenmeliyiz." dedi.

Bayraklı, Türkiye'nin İdlib'de etnik temizliğin önüne geçtiğini, bununla birlikte Türkiye'nin müttefiklerinden yeterli destek görmediğini kaydetti.

- "AB, Yunanistan'ın ihlallerine son derece sessiz kaldı"

Avrupa İstikrar Girişiminden Stiglmayer, AB'nin 18 Mart Mutabakatı kapsamındaki 6 milyar avroyu tahsis ettiğini, bunun 3,2 milyar avrosunu ise ödediğini söyledi.

İdlib krizinden etkilenenlere nasıl yardım edileceğine dair uluslararası bir konferans düzenlenmesi gerektiğinin altını çizen Stiglmayer, Yunan sınırındaki sığınmacıların durumuna da değindi.

Stiglmayer, "Yunanistan, sığınmacı başvurularını bir aylığına, Macaristan ise sınırsız süreyle askıya aldı. Bunlar, AB anlaşmalarının açıkça ihlali olsa da AB, son derece sessiz kaldı." diye konuştu.

18 Mart Mutabakatı kapsamında 30 bin insanın yeniden yerleştirildiğine dikkati çeken Stiglmayer, bunun yeterli olmadığını, AB Komisyonunun, Yunan sınırındaki şiddeti durdurması gerektiğini ve buna müsamaha gösterilmesi halinde Avrupa değerlerinin zarar göreceğini vurguladı.

- "Bir haftadır şahit olduklarımız, mülteci krizinin siyasallaştırılmasıdır"

Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu Genel Sekreteri Batalla, "Yunanistan-Türkiye sınırında bir haftadır şahit olduklarımız, mülteci krizinin siyasallaştırılmasıdır." diyerek, 18 Mart Mutabakatı'nın öngörülemez hale geldiği değerlendirmesinde bulundu.

Yunanistan'ın sığınma taleplerini askıya almasını hukuka aykırı bulduğunu belirten Batalla, AB'nin Yunanistan'a "sınır güvenliğinde bir kalkan" gibi nitelendirmelerde bulunmasını da eleştirdi.

TOBB ETÜ Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktör Yardımcısı Yavçan, Türkiye'de ilk yıllarda sığınmacılara karşı daha sıcak bir yaklaşım olsa da sahadaki araştırmaların bunun "yeni göç akınlarıyla" azaldığını gösterdiğini savundu.

İdlib'de güvenli bölgenin tesis edilmesi halinde insani yardımın artacağının altını çizen Yavçan, bölgeye uluslararası maddi ve siyasi desteğin azalmasının Türkiye'yi zor seçeneklerle karşı karşıya bıraktığını dile getirdi.

Kaynak: