"İslam Sosyal Bilimler Tarihi"

İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk:- "Tüm dünyada devlet piramit olarak çizilir. İbn Haldun peygamberimizin sünnetinden aldığı dairevi yönetim tarzını öneriyor. Bu toplumun bütün kurumları eşit derecede önemli olduğu anlamına geliyor.
"İslam Sosyal Bilimler Tarihi"

İSTANBUL (AA) - İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, tüm dünyada devletin piramit yönetim tarzında olduğunu, İbn Haldun'un ise dairevi yönetim tarzını önerdiğini belirterek, "Bu toplumun bütün kurumları eşit derecede önemli olduğu anlamına geliyor. Bu halkalardan bir tanesi koparsa sosyal düzen tamamen yıkılır. Osmanlı Devleti'nin 600 yıl yaşamasının sırrı bu siyaset dairesini benimsemiş olmasında yatıyor." dedi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ), Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ), İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) ve İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü işbirliğiyle Fuat Sezgin anısına "İslam Sosyal Bilimler Tarihi" başlıklı panel düzenlendi.

İstanbul Üniversitesi Doktora Salonunda düzenlenen ve FSMVÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Kurşun'un oturum başkanlığını yaptığı panele konuşmacı olarak İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, FSMVÜ Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı ve İHÜ Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk katıldı.

Panelde, "İslam Tarih ve Coğrafyası" başlığı altında konuşan Ak, İslam medeniyetinde ilk asırlardan itibaren devlet ve toplum şuurunun sağlam temelleriyle tarih ve coğrafya bilimine dair önemli eserlerin meydana getirildiğini söyledi.

Tarih ve coğrafya yazıcılığının kökenini İslam’ın ilk dönemlerine kadar götürmenin mümkün olduğunu ifade eden Ak, şöyle konuştu:

"İslam tarih ve coğrafya çalışmaları yaklaşık bin 500 yıllık tarihi süreç içerisinde üç kıta üzerinde, onlarca devletin tahtı altında, farklı tür ve bilim dallarında yüzlerce ürün vermiştir. Bu ürünler İslam tarih ve coğrafyasının şekillenmesi ve kendine mahsus üslup geliştirmesinde etkilidir. İslam medeniyetine tarih ve coğrafya bilimleri yılların birikimiyle ilerlemiş, İslam topluluklarının özelliklerinden etkilenerek yeni haller almış ve zenginleşmiştir. Müslüman tarih ve coğrafya bilginleri 8. yüzyıldan itibaren tercümelerle almış oldukları bilimsel altyapıyı merhum Fuat Sezgin'in de vurguladığı üzere çok daha ileri seviyeleri taşımayı başarmışlar ve 17. yüzyıla kadar bilimsel üstünlüğü koruyabilmişlerdir. Yüzyıllardır İslam ülkelerinde tarih ve coğrafya sahasında ortaya konulan eserler İslam medeniyetinin kendisine mahsus özelliklerini taşır."

- "İslam edebiyatlarının ana kimliği şiir edebiyatı olmasıdır"

"İslam Edebiyatları" başlıklı bir konuşma gerçekleştiren FSMVÜ Rektörü Prof. Dr. Andı, İslam edebiyatları denildiğinde Hint, Urdu, Boşnak, Çeçen gibi pek çok Müslüman toplulukların edebiyatlarının da bu şemsiyenin altına alınsa da asıl ana omurgayı sırasıyla Arap, Fars ve Türk edebiyatının oluşturduğunu dile getirdi.

Arap edebiyatının İslam edebiyatlarının en eski ve sürekli kendisine atıf yapılan hazırlayıcı edebiyatı olduğunu söyleyen Andı, "Klasik kaynaklara baktığımızda Arap edebiyatı aslında bir şiir edebiyatıdır. İslam edebiyatlarının ana kimliği şiir edebiyatı olmasıdır. Nesir vardır ama biraz ikinci dereceye düşürülmüştür. Nesrin öne çıkışı biraz daha modernleşme süreciyle kendisini gösterir." diye konuştu.

- "İbn Haldun eşitlikçi dairevi yönetim tarzını öneriyor"

"İslam'da Sosyal Bilimler" başlıklı konuşma yapan Şentürk ise Müslüman sosyal bilimci İbn Haldun’un öne çıktığı alanlardan bahsetti:

Şentürk, şunları aktardı:

“İbn Haldun'un öne çıktığı alanlardan ilki, tarihin sosyal evrimcilerin iddia ettiği gibi tarihin çizgisel bir şekilde ilerlemediği, döngüsel olduğunu ortaya koyması. Her medeniyeti insana benzetiyor. Bir de İbn Haldun’un dairevi yönetim sistemi anlayışı var. Biz bunu Süleymaniye Kütüphanesi'nde kendi imzasının olduğu bir Mukaddime nüshası var orada gördük. Kendi eliyle çizdiği şekilde sekiz kurumun toplumsal düzeni ve devleti oluşturduğunu ifade ediyor. Bunlar hukuk, ordu, ekonomi, devlet başkanlığı, toplum vs gibi sekiz kurum bu dairenin sekiz unsurunu ifade ediyor. Bu çok devrimci bir yaklaşım. Çünkü tüm dünyada devlet piramit olarak çizilir. Piramit yönetim tarzı vardır. İbn Haldun dairevi yönetim tarzını öneriyor. Bu toplumun bütün kurumları eşit derecede önemli olduğu anlamına geliyor. Bu halkalardan bir tanesi koparsa sosyal düzen tamamen yıkılır. İbn Haldun, dairevi toplumsal sistem anlayışını peygamberimizin sünnetinden aldığını ifade ediyor. Peygamberimiz eşitlikçi ve katılımcı bir yapı ortaya koymuş. Bence Osmanlı Devletinin 600 yıl yaşamasının sırrı bu siyaset dairesini benimsemiş olmasında yatıyor. Biz bu anlayış yerine Batı’dan piramit devlet anlayışını aldık ve onun sancılarını da hala çekiyoruz."

İslam Felsefe Tarihi sunumuyla panelin açılış konferansını gerçekleştiren İÜ Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kaya ise ekonomik gerekçeler nedeniyle gençlerin sosyal bilimler ve ilahiyatı tercih etmediğini bu sebeple sosyal bilimlerin beklenen açılımları sağlayamadığını kaydetti.

Panele, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Kaynak: