İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem: Trump'ın planı İsviçre peynirine benziyor

ABD'nin sözde barış planını delikli İsviçre peynirine benzeten B'Tselem'in açıklamasında, "Trump'ın planı peynirin dolu kısmını İsrail'e, boşluklarını ise Filistinlilere takdim ediyor" ifadesi kullanıldı.
İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem: Trump'ın planı İsviçre peynirine benziyor

İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem, ABD Başkanı Donald Trump'ın sözde barış planını delikleriyle meşhur İsviçre peynirine benzeterek, İsrail'e peynirin asıl kısmının, Filistin'e ise boşlukların sunulduğunu belirtti.

B'Tselem'den yapılan yazılı açıklamada, Trump'ın "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırdığı sözde barış planına ilişkin, "Halihazırdaki planın aklen kabul edilmesi mümkün değildir. Bu plan, İsrail'in geçen 52 yıl boyunca işlediği suçları ve insan hakları ihlallerini meşrulaştırıyor, kökleştiriyor ve derinleştiriyor." ifadelerine yer verildi.

Planın tek taraflı yaklaşımının ilginç bir örnekle anlatıldığı açıklamada şunlar kaydedildi:

"Trump'ın planı İsviçre peynirine benziyor. Peynirin dolu kısmını İsrail'e, boşluklarını ise Filistinlilere takdim ediyor."

Planın barış değil aksine daha fazla zulüm getirdiğine işaret edilen açıklamada, "İşgalin sonlandırılması için çok fazla yol var. Ancak tek meşru olan yol eşitlik ve insan hakları üzerine tesis edilen yoldur." denildi.

Trump'ın planının, uluslararası hukuk ilkelerinin içini boşalttığına ve bir ihlal durumunda, sorumluluk ve hesap verebilirliği ortadan kaldırdığına vurgu yapılan açıklamada, "Yüzyılın Anlaşması" planının Filistinlileri özgür ve bağımsız bireyler olarak değil de "bağımlı bir sürü" olarak gördüğüne dikkat çekildi.

Açıklamada, Akdeniz’den Ürdün Nehri’ne kadar olan toprakların (tarihi Filistin) üstünde yaşayanların tamamının insan haklarını, özgürlüğünü ve eşitliğini sağlamadığı için söz konusu planın "meşru bir çözümü" mümkün kılmadığına işaret edilerek, aksine bir tarafı diğer tarafın zulmüne, baskısına ve yağmasına maruz bıraktığı vurgulandı.

B'Tselem'in açıklamasında, "Bu asla bir çözüm değil, daha fazla şiddetin ve mazlum nesillerin yetişmesinin keyfiyetine ilişkin bir reçetedir." değerlendirmesi yapıldı.

Kaynak: